06-03-2013, 23:01
İTİRAZ KURULLARI
Aslında bu tartışmaya girip girmeme konusunda haklı çekincelerim oldu. Bir hakem olarak giremem, yaklaşık 15 yıldır, hala da aday hakemim.
Ama sporcu yanım “fikirlerini varsa önerilerini paylaş” dedi.
Değerli üyeler tanık olduğum kadarıyla iddiacı olmadan paylaşmak isterim.
Şöyle ki;
Ateş ÜLKER’ in verdiği yaşanmış örneklerin bir kısmında ben de vardım.
Mesela şu alkol alan Irak ‘lı sporcu. Ereğli ‘de Çilek Turnuvasında gerçekleşmişti. Sayın ÜLKER isim vermeme nezaketi gösterdi. Saygı duyarak ben de isim vermeyeyim. Ama zaten tüm katılımcılar gördü ne kadar alkollü olduğunu. Benim rakibimdi ve hükmen yenik sayıldı. Çünkü turnuvanın gidişini olumsuz etkilemişti. O turdan turnuva direktörü rahmetli Nurettin REİS tarafından diskalifye edilmişti. Aksi bir durumda oynamasına izin verilseydi herhalde mağdur olan kişi yada kişilerce tam “itirazlık” olurdu.
Aklıma şu da geliyor. Madem bu tartışmanın taraflarınca kendi tezlerini destekleyen yaşanmış örnekler varken neden bu emsallerden yola çıkılıp öneriler oluşturulmaz. Neden kural komisyonlarınca tartışılmaz. Açıkça mağduriyetler yaşatan bu sorunlu örneklere neden kesin ve kalıcı kurallar konulmaz. Sn. KELEŞ itiraz kurullarının kurulabileceğini değil kurulması gereğinin altını çiziyor.
Bu anlamda dayanak gösteriyor, o halde ?
Ama sn. KOÇAK ise karşı duruş noktasının, yanılmıyorsam kuralın kendisinden çok sağlıksız kuruluş şekline karşı duruyor. Günümüz koşullarında itiraz kurullarının gereksizliğini;
a- Eşlendirme, puanlama, averaj, saat ayarlama gibi teknik bilgileri gerektiren durumlara,
b- Kurula gitmemesi gereken durumların oluşmasına (taşı tutup tutmama vb.)
c- Kurulun kuruluş şeklinin sağlıksızlığına ve yetersizliğine,
d- Kuralların mantığına tam hakim ve turnuva tecrübesine sahip kişiler yetiştirilme eğitiminin önemine vurgu yapıyor.
Bunlar itiraz edilemeyecek tespitler olmasına rağmen gene de satranç demokratik ve adil bir ortamda oynanması, yarışılması gereken bir spor dalıdır. Koşulları tamamen sağlıklı olmalı, haklıyı ve haksızlığı çok iyi belirlemelidir. Paylaşımcı ve katılımcı organizasyonlarda düzenlemenin güvenirliliği ve kalitesi tartışılmamalıdır.
Sn. Cengiz KELEŞ vurgulayarak belirtmiştir ki bu kurullar kurulmalıdır. Sn. Ateş ÜLKER haksızlıkların o ortamda sağlıklı çözümünden yanadır. Sn GÖKERMAN aynı ortamda, danışmaya gerek kalmadan organizasyonun kendi çözümünü bulabilmesinin gereğinin altını çizmiştir.
Kanımca Sn. KOÇAK’ da tüm bunlara karşı çıkmadan, ama yeterli teori, mantık ve turnuva tecrübesine sahip kişilerden oluşan bir düzenlemenin daha sağlıklı olacağını düşünüyordur.
Aslında aklın yolu bir ve bu önemli konunun taraflarca tartışıldıkça çözüme doğru ilerlediğini hissediyorum.
Bir öneriyle bitirmek isterim.
Eğer böyle bir oluşum gerçekleşmesi gerekirse ve kararlaştırılırsa sanırım sadece malzeme tarifi yapmak gerekir mi ?
İki adet en kıdemli hakem,İki adet seyirci, bir adet orta boy antrenör, biraz yönetici ve bir adet iribaş organizatör gibi…
Ne dersiniz?
SAĞLICAKLA KALINIZ…
Aslında bu tartışmaya girip girmeme konusunda haklı çekincelerim oldu. Bir hakem olarak giremem, yaklaşık 15 yıldır, hala da aday hakemim.
Ama sporcu yanım “fikirlerini varsa önerilerini paylaş” dedi.
Değerli üyeler tanık olduğum kadarıyla iddiacı olmadan paylaşmak isterim.
Şöyle ki;
Ateş ÜLKER’ in verdiği yaşanmış örneklerin bir kısmında ben de vardım.
Mesela şu alkol alan Irak ‘lı sporcu. Ereğli ‘de Çilek Turnuvasında gerçekleşmişti. Sayın ÜLKER isim vermeme nezaketi gösterdi. Saygı duyarak ben de isim vermeyeyim. Ama zaten tüm katılımcılar gördü ne kadar alkollü olduğunu. Benim rakibimdi ve hükmen yenik sayıldı. Çünkü turnuvanın gidişini olumsuz etkilemişti. O turdan turnuva direktörü rahmetli Nurettin REİS tarafından diskalifye edilmişti. Aksi bir durumda oynamasına izin verilseydi herhalde mağdur olan kişi yada kişilerce tam “itirazlık” olurdu.
Aklıma şu da geliyor. Madem bu tartışmanın taraflarınca kendi tezlerini destekleyen yaşanmış örnekler varken neden bu emsallerden yola çıkılıp öneriler oluşturulmaz. Neden kural komisyonlarınca tartışılmaz. Açıkça mağduriyetler yaşatan bu sorunlu örneklere neden kesin ve kalıcı kurallar konulmaz. Sn. KELEŞ itiraz kurullarının kurulabileceğini değil kurulması gereğinin altını çiziyor.
Bu anlamda dayanak gösteriyor, o halde ?
Ama sn. KOÇAK ise karşı duruş noktasının, yanılmıyorsam kuralın kendisinden çok sağlıksız kuruluş şekline karşı duruyor. Günümüz koşullarında itiraz kurullarının gereksizliğini;
a- Eşlendirme, puanlama, averaj, saat ayarlama gibi teknik bilgileri gerektiren durumlara,
b- Kurula gitmemesi gereken durumların oluşmasına (taşı tutup tutmama vb.)
c- Kurulun kuruluş şeklinin sağlıksızlığına ve yetersizliğine,
d- Kuralların mantığına tam hakim ve turnuva tecrübesine sahip kişiler yetiştirilme eğitiminin önemine vurgu yapıyor.
Bunlar itiraz edilemeyecek tespitler olmasına rağmen gene de satranç demokratik ve adil bir ortamda oynanması, yarışılması gereken bir spor dalıdır. Koşulları tamamen sağlıklı olmalı, haklıyı ve haksızlığı çok iyi belirlemelidir. Paylaşımcı ve katılımcı organizasyonlarda düzenlemenin güvenirliliği ve kalitesi tartışılmamalıdır.
Sn. Cengiz KELEŞ vurgulayarak belirtmiştir ki bu kurullar kurulmalıdır. Sn. Ateş ÜLKER haksızlıkların o ortamda sağlıklı çözümünden yanadır. Sn GÖKERMAN aynı ortamda, danışmaya gerek kalmadan organizasyonun kendi çözümünü bulabilmesinin gereğinin altını çizmiştir.
Kanımca Sn. KOÇAK’ da tüm bunlara karşı çıkmadan, ama yeterli teori, mantık ve turnuva tecrübesine sahip kişilerden oluşan bir düzenlemenin daha sağlıklı olacağını düşünüyordur.
Aslında aklın yolu bir ve bu önemli konunun taraflarca tartışıldıkça çözüme doğru ilerlediğini hissediyorum.
Bir öneriyle bitirmek isterim.
Eğer böyle bir oluşum gerçekleşmesi gerekirse ve kararlaştırılırsa sanırım sadece malzeme tarifi yapmak gerekir mi ?
İki adet en kıdemli hakem,İki adet seyirci, bir adet orta boy antrenör, biraz yönetici ve bir adet iribaş organizatör gibi…
Ne dersiniz?
SAĞLICAKLA KALINIZ…
- MATRANÇ -