30-03-2013, 16:08
Tartışma zeminini sağlıksız ve en baştan sakat ilan etmek, insanların o yazıyı daha en başından belli bir şartlanmışlığa yakın okumalarını sağlar. İyi taktik!
Tabi, yazı kötü ama gerçek ögelerle ve örneklerle bezelenip süslenirse de ortaya amacı ta başından belli bir “danışıklı dövüş” manzumesi çıkar.
Olaya, sürekli olumsuz ve ibretlik olayların geliştiği illeri ısrarla ısıtıp ısıtıp getirmek, çözüme doğru yürüyen bir yaklaşım mıdır? (SAKAT ARGÜMAN…1)
İl temsilciliklerinin kuruluş geçmişinden bu güne olumlu-olumsuz nice örnek vardır. Kimse kafasına göre göreve gelmiyor. Görevlendirme aşamasında yaşanan sıkıntıları bilmek lazım. Yetki tamamen elinizde değil.
İlk kuruluşu itibariyle eksikliklerin olduğuna, yapay kavram olduğu fikrine katılıyorum. Ama bu, geçmişten tecrübe alarak, hataları ve eksiklikleri görerek, doğru adımlarla nitelikli ve örgütsel birliktelikle, tarifini bir zamanlar bizzat kendinizin yaptığı yönetici tanımına uygun insanlarla çözüme yönelmesi yerine, il temsilciliğinin kaldırılması kolaycılığına kaçılmasını mı gerektirir? İl bazında düzenlemeleri yapmak için örgütlenmek gereği apaçık ortada durmuyor mu?( SAKAT ARGÜMAN…2)
Evet, il temsilcisinin satranca sağlayacağı katkı nedir? Bu, geçmişte de benim tamamen karşı olduğum bir kavramdı. Çünkü kuruluş felsefesine ve atanış biçimine göre büyük yanlışlıklar ve eksiklikler görüyordum. En fazla bir yardımcısı olabiliyordu ve o da kendisi gibi kağıt üzerinde kalıyordu. Hiçbir temel soruna çözüm bulmadan, doğru dürüst etkinlik düzenleyemeden zaman akıp gidiyordu.Tabi o zaman da 400-450 kişiyle başlayan o turnuvalar da her türlü skandallarla bitebiliyordu.Çünkü adamcağız tek başına yetersiz kalıyordu. Turnuvanın çok öncesinden, daha planlama aşamasındayken bile aynı zamanda olması gereken 2-3 zemin ve ortam vardı belki. Belli ki yetişemiyordu.
Sürekli kalan tek şey, kendisinin kalıcı olan sanal makamıydı. Ülkemizin toplumsal ve siyasal düzenlemeleri gerçekçi nitelikte olmadığı için içlerinde tüm spor dallarındaki il temsilcilikleri bir bürosu bile olmadan büyük çelişkilerle dolu sistemde kaybolup gidiyordu.
Keza bu durum günümüzde de büyük ölçüde böyledir. Yani sadece satrançta değildir bu durum!
İşte tam bu çıkış noktasından, kalıcı ve etkili çözüme doğru toplumsal ve örgütsel hareketle yeniden yapılanmayla, insanımıza güvenerek yola çıkmak niyetindeyken, yine aynı sebeplerle baltalama karşı girişimleri, inanç ve güvensizlik belirten satırlar…
İl temsilcisi değil, il temsilciliği! Kişi değil, birliktelik! ( SAKAT ARGÜMAN…3)
“Koca yılın sondan bir haftası” kavramınız pek açıklayıcı değil! Çünkü etkinlikler ocak,…aralık takvimine göre yapılmıyor. Sezon, yılın 1/ Ağustos… günü başlıyor, 31/Temmuz…bitiyor. Pek ala biliyorsunuz ki etkinliklerin birçoğu da uluslar arası takvim dikkate alınarak yapılmak zorunda. Çıkış noktamızı doğru saptayalım ki sakat argümanlar doğmasın! (SAKAT ARGÜMAN…4)
Evet. Sevgili Barış ESEN!
O’nun kişisel gelişimine bir il temsilcisinin katkısı ne kadar?
Yani el insaf! Hani yazmıştınız ya, sn. Ateş ÜLKER’ e şu kulak damlasını sormuştunuz. Sahi markasını bulabildiniz mi? Tek celsede götürür mü? Sizden sipariş etmeliyim, bana da lazım olacak gibi gerçekten.
Sevgili sanal dostum, diyelim ki sıfır!
Adam, (sevgili Nilüfer ÇINAR ve sevgili Sultan DABAN’ da dahil olarak) Barış ESEN, Kıvanç HAZNEDAROĞLU, Emre CAN, Mert ERDOĞDU gibi nice emekçilerin yetiştirilmesindeki katkısını mı muhasebe edecek? Böyle bir vazifesi yok! Gerçi böyle bir şeye zaman ve fırsat bulamayacak! Öncesinden planlanan hedeflenen etkinlikleri hayata geçirmekle görevli. Bu yolu açacak oluşumları kuracak! Temelin kurulmasında ve üst yapının meyve vermesinde görevli.
Bunları da tek başına yapamaz. Tabi üst yapı da eğer izin verirseniz sizin gibi bilge kişilikler eğitimini üstlenecek. Evet, kulüpte, satranç merkezinde, özel kuruluşta, eğer kurulabilirse yüksek okul ya da akademisinde. İl temsilciliğinin başarılı sporcuya katkısı, lise müdürünüzün sizin öğrenciliğinizdeki katkısı neyse kim bilir belki o kadar, belki o kadardan da yakın!
Pek ala biliyorsunuz ama yine de yazıyorsunuz.(SAKAT ARGÜMAN… kaç oldu sahiden?)
SAĞLIKLI BİR SATRANÇ TOPLUMU!
Gerçekten toplumca çok özlenmesi gereken bir deyim kullanmışınız.
Samimiyetimle sonuna kadar katılıyorum. Çok uzaklardaki hedefimiz.
Ama içinde bulunduğumuz ve sürüklenmek istenen toplumsal yapıya ne kadar farkındalık gösterdiğinizin aslında farkında olmama rağmen, yine de böyle büyük, ama beklentileri ve sosyo kültürel yapısı bu kadar farklı ve değişken bir toplumun içinden nasıl bir küçük temsili sanat, spor, satranç toplumu sağlıklı olarak çıkabilecek sorusu cevap bulmalıdır.
İçlerinde benim de olduğum ve bir ömür adadığım bu sorunu cevabı “NİTELİKLİ EĞİTİMDEN ve ÖRGÜTSEL YAŞAMDAN YANA” kararlılığından geçer! Bilmem katılır mısınız?
Yetenekli oyuncu için üç aşama.
Keşfedilmesi, işlenmesi ve değerinin korunarak geliştirilmesi. Güzel!
Peki, alt yapı?
Yetiştiricilerin yetiştirilmesi? Onların eğitim zeminleri? Onların eğitim programları ve süreçleri?
Okullaşma sürecini hayatları boyunca hiç yaşamamış çocuklar?
ÜLKE SATRANCIMIZIN EN TEMEL SORUNLARINDAN BİRİSİ SATRANÇ EĞİTİMİNİN GEREKTİĞİ GİBİ TANIMLANMAMASIDIR!
Satranç eğitimi deyip geçmek ne kadar doğrudur?
Neredeki ve hangi şartlardaki satranç eğitimi?
Okullardaki satranç eğitimini başarılı sporcunun yetiştirilmesi için yeterli görüyorsak bu büyük bir yanılgıdır. Okullarda haftada bir ders saati satranç ile ancak satranç temel kültürünün bir kısmı verilebilir. O da ders olarak okutulursa. Uygun ve nitelikli öğretmenler yetiştirilip satranç öğrenme çağındaki çocuklarımıza yönelik doğru eğitimi verebilmek gerekli. Zaman içinde satranç gelişim aşamaları için yine doğru yaşlarda eğitim çıtasını doğru ortam ve kişilerce geliştirmek gerekli.
Ama şu andaki okul satrancı bu hedeflerimizin çok uzağındadır. Böyle bir durumda kıyaslama yapmak, yok olimpiyat derecelerini buna bağlamak, yok satrancı yerlerde sürünme ilanları asmak adil değildir.(SAKAT ARGÜMAN…)
Şu sallama çaylar ve devlet ödenekli kurabiyeler, bol komisyonlu toplantılar, denize indirilen gemiler, gözyaşlı toplantılar, yol haritaları ve tüm bunlarla birlikte diğerleri hakkındaki aşağılayıcı benzetmeler, örneklemeler…
Vaktiyle il temsilcisinin siluetini çizen yazarın, şimdilerde “ il temsilciliği acilen kaldırılmalı” fikrine transferi, acaba örgütleşme içindeki temsilcilikler olabilir mi? ( SAKAT ARGÜMAN…)
Bir sanal kişiliğin (bir insanın)nasıl bir ruh halinde olduğunun yansımasıdır aslında. Yine, aynı. Sanal siperden sanal atışlar.
Evet, Muzaffer Bey’ i okuyoruz.
Muzaffer Bey hiç olmazsa kendi adının ardında duracak cesarette yazıyor.
Tabi, yazı kötü ama gerçek ögelerle ve örneklerle bezelenip süslenirse de ortaya amacı ta başından belli bir “danışıklı dövüş” manzumesi çıkar.
Olaya, sürekli olumsuz ve ibretlik olayların geliştiği illeri ısrarla ısıtıp ısıtıp getirmek, çözüme doğru yürüyen bir yaklaşım mıdır? (SAKAT ARGÜMAN…1)
İl temsilciliklerinin kuruluş geçmişinden bu güne olumlu-olumsuz nice örnek vardır. Kimse kafasına göre göreve gelmiyor. Görevlendirme aşamasında yaşanan sıkıntıları bilmek lazım. Yetki tamamen elinizde değil.
İlk kuruluşu itibariyle eksikliklerin olduğuna, yapay kavram olduğu fikrine katılıyorum. Ama bu, geçmişten tecrübe alarak, hataları ve eksiklikleri görerek, doğru adımlarla nitelikli ve örgütsel birliktelikle, tarifini bir zamanlar bizzat kendinizin yaptığı yönetici tanımına uygun insanlarla çözüme yönelmesi yerine, il temsilciliğinin kaldırılması kolaycılığına kaçılmasını mı gerektirir? İl bazında düzenlemeleri yapmak için örgütlenmek gereği apaçık ortada durmuyor mu?( SAKAT ARGÜMAN…2)
Evet, il temsilcisinin satranca sağlayacağı katkı nedir? Bu, geçmişte de benim tamamen karşı olduğum bir kavramdı. Çünkü kuruluş felsefesine ve atanış biçimine göre büyük yanlışlıklar ve eksiklikler görüyordum. En fazla bir yardımcısı olabiliyordu ve o da kendisi gibi kağıt üzerinde kalıyordu. Hiçbir temel soruna çözüm bulmadan, doğru dürüst etkinlik düzenleyemeden zaman akıp gidiyordu.Tabi o zaman da 400-450 kişiyle başlayan o turnuvalar da her türlü skandallarla bitebiliyordu.Çünkü adamcağız tek başına yetersiz kalıyordu. Turnuvanın çok öncesinden, daha planlama aşamasındayken bile aynı zamanda olması gereken 2-3 zemin ve ortam vardı belki. Belli ki yetişemiyordu.
Sürekli kalan tek şey, kendisinin kalıcı olan sanal makamıydı. Ülkemizin toplumsal ve siyasal düzenlemeleri gerçekçi nitelikte olmadığı için içlerinde tüm spor dallarındaki il temsilcilikleri bir bürosu bile olmadan büyük çelişkilerle dolu sistemde kaybolup gidiyordu.
Keza bu durum günümüzde de büyük ölçüde böyledir. Yani sadece satrançta değildir bu durum!
İşte tam bu çıkış noktasından, kalıcı ve etkili çözüme doğru toplumsal ve örgütsel hareketle yeniden yapılanmayla, insanımıza güvenerek yola çıkmak niyetindeyken, yine aynı sebeplerle baltalama karşı girişimleri, inanç ve güvensizlik belirten satırlar…
İl temsilcisi değil, il temsilciliği! Kişi değil, birliktelik! ( SAKAT ARGÜMAN…3)
“Koca yılın sondan bir haftası” kavramınız pek açıklayıcı değil! Çünkü etkinlikler ocak,…aralık takvimine göre yapılmıyor. Sezon, yılın 1/ Ağustos… günü başlıyor, 31/Temmuz…bitiyor. Pek ala biliyorsunuz ki etkinliklerin birçoğu da uluslar arası takvim dikkate alınarak yapılmak zorunda. Çıkış noktamızı doğru saptayalım ki sakat argümanlar doğmasın! (SAKAT ARGÜMAN…4)
Evet. Sevgili Barış ESEN!
O’nun kişisel gelişimine bir il temsilcisinin katkısı ne kadar?
Yani el insaf! Hani yazmıştınız ya, sn. Ateş ÜLKER’ e şu kulak damlasını sormuştunuz. Sahi markasını bulabildiniz mi? Tek celsede götürür mü? Sizden sipariş etmeliyim, bana da lazım olacak gibi gerçekten.
Sevgili sanal dostum, diyelim ki sıfır!
Adam, (sevgili Nilüfer ÇINAR ve sevgili Sultan DABAN’ da dahil olarak) Barış ESEN, Kıvanç HAZNEDAROĞLU, Emre CAN, Mert ERDOĞDU gibi nice emekçilerin yetiştirilmesindeki katkısını mı muhasebe edecek? Böyle bir vazifesi yok! Gerçi böyle bir şeye zaman ve fırsat bulamayacak! Öncesinden planlanan hedeflenen etkinlikleri hayata geçirmekle görevli. Bu yolu açacak oluşumları kuracak! Temelin kurulmasında ve üst yapının meyve vermesinde görevli.
Bunları da tek başına yapamaz. Tabi üst yapı da eğer izin verirseniz sizin gibi bilge kişilikler eğitimini üstlenecek. Evet, kulüpte, satranç merkezinde, özel kuruluşta, eğer kurulabilirse yüksek okul ya da akademisinde. İl temsilciliğinin başarılı sporcuya katkısı, lise müdürünüzün sizin öğrenciliğinizdeki katkısı neyse kim bilir belki o kadar, belki o kadardan da yakın!
Pek ala biliyorsunuz ama yine de yazıyorsunuz.(SAKAT ARGÜMAN… kaç oldu sahiden?)
SAĞLIKLI BİR SATRANÇ TOPLUMU!
Gerçekten toplumca çok özlenmesi gereken bir deyim kullanmışınız.
Samimiyetimle sonuna kadar katılıyorum. Çok uzaklardaki hedefimiz.
Ama içinde bulunduğumuz ve sürüklenmek istenen toplumsal yapıya ne kadar farkındalık gösterdiğinizin aslında farkında olmama rağmen, yine de böyle büyük, ama beklentileri ve sosyo kültürel yapısı bu kadar farklı ve değişken bir toplumun içinden nasıl bir küçük temsili sanat, spor, satranç toplumu sağlıklı olarak çıkabilecek sorusu cevap bulmalıdır.
İçlerinde benim de olduğum ve bir ömür adadığım bu sorunu cevabı “NİTELİKLİ EĞİTİMDEN ve ÖRGÜTSEL YAŞAMDAN YANA” kararlılığından geçer! Bilmem katılır mısınız?
Yetenekli oyuncu için üç aşama.
Keşfedilmesi, işlenmesi ve değerinin korunarak geliştirilmesi. Güzel!
Peki, alt yapı?
Yetiştiricilerin yetiştirilmesi? Onların eğitim zeminleri? Onların eğitim programları ve süreçleri?
Okullaşma sürecini hayatları boyunca hiç yaşamamış çocuklar?
ÜLKE SATRANCIMIZIN EN TEMEL SORUNLARINDAN BİRİSİ SATRANÇ EĞİTİMİNİN GEREKTİĞİ GİBİ TANIMLANMAMASIDIR!
Satranç eğitimi deyip geçmek ne kadar doğrudur?
Neredeki ve hangi şartlardaki satranç eğitimi?
Okullardaki satranç eğitimini başarılı sporcunun yetiştirilmesi için yeterli görüyorsak bu büyük bir yanılgıdır. Okullarda haftada bir ders saati satranç ile ancak satranç temel kültürünün bir kısmı verilebilir. O da ders olarak okutulursa. Uygun ve nitelikli öğretmenler yetiştirilip satranç öğrenme çağındaki çocuklarımıza yönelik doğru eğitimi verebilmek gerekli. Zaman içinde satranç gelişim aşamaları için yine doğru yaşlarda eğitim çıtasını doğru ortam ve kişilerce geliştirmek gerekli.
Ama şu andaki okul satrancı bu hedeflerimizin çok uzağındadır. Böyle bir durumda kıyaslama yapmak, yok olimpiyat derecelerini buna bağlamak, yok satrancı yerlerde sürünme ilanları asmak adil değildir.(SAKAT ARGÜMAN…)
Şu sallama çaylar ve devlet ödenekli kurabiyeler, bol komisyonlu toplantılar, denize indirilen gemiler, gözyaşlı toplantılar, yol haritaları ve tüm bunlarla birlikte diğerleri hakkındaki aşağılayıcı benzetmeler, örneklemeler…
Vaktiyle il temsilcisinin siluetini çizen yazarın, şimdilerde “ il temsilciliği acilen kaldırılmalı” fikrine transferi, acaba örgütleşme içindeki temsilcilikler olabilir mi? ( SAKAT ARGÜMAN…)
Bir sanal kişiliğin (bir insanın)nasıl bir ruh halinde olduğunun yansımasıdır aslında. Yine, aynı. Sanal siperden sanal atışlar.
Evet, Muzaffer Bey’ i okuyoruz.
Muzaffer Bey hiç olmazsa kendi adının ardında duracak cesarette yazıyor.
- MATRANÇ -