10-04-2013, 13:53
SAYIN VELİBABA ,
Benim yazım sizin yazınızdan hemen sonra yer aldığı için kendinize cevap olarak algılamışsınız. Size bir cevap amacıyla yazmadım.
Sizin gerçekçi tespitlere ve yerinde sağlıklı önerilere dayanan yazılarınızı okumuş ve fikrimi sunarken, sn. VELİBABA… şeklinde yazmıştım.
Ama bir konuda cevap vermeliyim.
Yazınızı okudum.
Ama aynı sayfada konu ne olursa olsun, aynı suçlamalar yöneltilen, dogmatik düşünce ürünü başka bir yazı var, cevabım o yazıya idi, sanırım yanlış algıladınız.
Ama buna rağmen, yazıma, karşı görüşleriniz aynı ise bilemem.
Benim tanık olduğum şey, dünyada internet satrancının eski olmasına rağmen, bizim toplumumuza giriş yaptığı andan itibaren büyük bir niteliksiz talep gördüğüdür. Kendi kentimden tanığım insanlara, sabahlara kadar uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüş bir biçimde işlerine, okullarına (öğrencilerimiz) giden ve verimsizlik yaşayanlar üzerineydi.
Dikkat çekmek istediğim ve düzeltilmeli dediğim bir noktadır.
Konuyla ilgili önerilerimi ben çok önceden beri geniş kapsamlı, il örgütleri, dayanışmaları yazılarımda belirtmiştim. Örgütlenmelerini tamamlayan illerin meyve vermeye başlayan başarılı sonuçları ortadadır. Sorunlara sadece İstanbul ilinin sorunları açısından bakarsak çözümlere ulaşmak çok zorlaşacak.
İstanbul için apayrı bir model oluşmalı!
Bunu, Ankara henüz uyguluyor.
Orada tam anlamıyla bir satranççı ve kurduğu bir ekibi var!
İstanbul' da bu anlamda neden bir oluşum yok? Neden insanlar kendi örgütlenmelerini gerçekleştiremiyor?
Belki İstanbul’ un bölgelere ayrılma planı olabilir, ya da başka bir öneri.
Ancak yasal düzenleme gerekli. Sadece TSF’ nin görev ve yetkisinde değil! Tabi bu gözerde edilince suçlamak da kolaylaşıyor! Yapılan yönergeler tasarılar. Çalışmalar geri dönüyor. İş gerçekçi bir biçimde gönüllü örgütlenmelere kalıyor.
Temsil ettiğimiz kurumun hayatın içindeki uygulamalarını ve olumlu-olumsuz sonuçlarını insanların yargılamasının başımın üzerinde yeri vardır.
Yeter ki hakkaniyet ölçüleri içinde olsun!
Topu taca atanları iyi ve doğru gösteriniz.
Çalışan, bir şeyler üreten, insanlar ile sadece yakınan, oturduğu yerden hiçbir şeyin sorumluluğunu taşımadan “sorumsuzca” yazanları ayırın lütfen.
Hesabını veremeyeceğim hiçbir çalışma içinde olmam.
Böyle ekstra zamanım da yok!
Antrenörlük revizyon çalışmalarıma ara verip Ateş Bey’in yazısını okudum, tespitlerimi, tanık olduğum olumsuzlukları, önerilerimi sundum.
Önerisi olmayanlara söylenecek sözüm yok!
Selamlarımla…
Benim yazım sizin yazınızdan hemen sonra yer aldığı için kendinize cevap olarak algılamışsınız. Size bir cevap amacıyla yazmadım.
Sizin gerçekçi tespitlere ve yerinde sağlıklı önerilere dayanan yazılarınızı okumuş ve fikrimi sunarken, sn. VELİBABA… şeklinde yazmıştım.
Ama bir konuda cevap vermeliyim.
Yazınızı okudum.
Ama aynı sayfada konu ne olursa olsun, aynı suçlamalar yöneltilen, dogmatik düşünce ürünü başka bir yazı var, cevabım o yazıya idi, sanırım yanlış algıladınız.
Ama buna rağmen, yazıma, karşı görüşleriniz aynı ise bilemem.
Benim tanık olduğum şey, dünyada internet satrancının eski olmasına rağmen, bizim toplumumuza giriş yaptığı andan itibaren büyük bir niteliksiz talep gördüğüdür. Kendi kentimden tanığım insanlara, sabahlara kadar uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüş bir biçimde işlerine, okullarına (öğrencilerimiz) giden ve verimsizlik yaşayanlar üzerineydi.
Dikkat çekmek istediğim ve düzeltilmeli dediğim bir noktadır.
Konuyla ilgili önerilerimi ben çok önceden beri geniş kapsamlı, il örgütleri, dayanışmaları yazılarımda belirtmiştim. Örgütlenmelerini tamamlayan illerin meyve vermeye başlayan başarılı sonuçları ortadadır. Sorunlara sadece İstanbul ilinin sorunları açısından bakarsak çözümlere ulaşmak çok zorlaşacak.
İstanbul için apayrı bir model oluşmalı!
Bunu, Ankara henüz uyguluyor.
Orada tam anlamıyla bir satranççı ve kurduğu bir ekibi var!
İstanbul' da bu anlamda neden bir oluşum yok? Neden insanlar kendi örgütlenmelerini gerçekleştiremiyor?
Belki İstanbul’ un bölgelere ayrılma planı olabilir, ya da başka bir öneri.
Ancak yasal düzenleme gerekli. Sadece TSF’ nin görev ve yetkisinde değil! Tabi bu gözerde edilince suçlamak da kolaylaşıyor! Yapılan yönergeler tasarılar. Çalışmalar geri dönüyor. İş gerçekçi bir biçimde gönüllü örgütlenmelere kalıyor.
Temsil ettiğimiz kurumun hayatın içindeki uygulamalarını ve olumlu-olumsuz sonuçlarını insanların yargılamasının başımın üzerinde yeri vardır.
Yeter ki hakkaniyet ölçüleri içinde olsun!
Topu taca atanları iyi ve doğru gösteriniz.
Çalışan, bir şeyler üreten, insanlar ile sadece yakınan, oturduğu yerden hiçbir şeyin sorumluluğunu taşımadan “sorumsuzca” yazanları ayırın lütfen.
Hesabını veremeyeceğim hiçbir çalışma içinde olmam.
Böyle ekstra zamanım da yok!
Antrenörlük revizyon çalışmalarıma ara verip Ateş Bey’in yazısını okudum, tespitlerimi, tanık olduğum olumsuzlukları, önerilerimi sundum.
Önerisi olmayanlara söylenecek sözüm yok!
Selamlarımla…
- MATRANÇ -