11-04-2013, 07:29
yazımı pragmatik olarak tanımlayanlar öncelikle konu başlığına bakmalıdırlar . ayrıca burada yazılan yazıların kısa ve öz olmasını uzun yazıların okunmadığını, burada böyle uzun destan gibi yazıların yazılmasının okunmayıp bir amaca fayda etmediği bir kaç defa beyan edilmişti .
asıl pragmatik yazı yazanlar burada konunun dışında herkese destan gibi cevap yetiştirmeye çalışanlardır . kendi konu başlıkları okunmaz tıklanmaz ama başkasının konularına ilgisi olmayan yazılar yazarak konunun dağıtılmasına katkı koymak, asıl pragmatikliktir .bunların yapılmaması gerektiğini bende özellikle öneririm .
uzun mu yazayım kısa mı yazayım diye düşünürken yine kısa yazmanın daha uygun olcağı kanaati ile başlayım .
burada mevzubahis olan herhalde federasyonun yaptığı turnuvalar .yoksa sponsorlu turnuvalar değil .sponsor kendi kafasına göre turnuva yapmakta özgürdür. konuyu açayım .
türk satranççıları türk satrancını kurucusu kabul edilen ve 1944 de izmirde gayriresmide olsa ilk türkiye şampiyonu olan selim palavan dan beri bir turnuva yapma kültürü vardır . o da ıvır zıvır eften püften turnuva yapmamaktır .güçsüz ve zayıf turnuvaların kimseye ,özellikle türk satrancına bir faydası yoktur .sadece teşvik amacı ile yapılır .
bizde ne yapılıyor pekii.... federasyonun yaptığı hemen her turnuvada daha ikinci turda 7-10 yaşındaki raitingi bile olmayan bir çocuk +1800-1900 -2000 raitinglilerin karşısına çıkıyor .
bunu zamanında defalarca söyledik , şikayet ettik '' olmaz böyle şey dedik .federasyon yönetimine yakın olanlara dert anlatmaya çalıştık . ama onlar öğretmendi. turnuva kültürü olmayan, hakemlik yapan ,satrançta açmaz konumuna bile vakıf olamayan kişilerdi .bu işin sonunda'' bu tür turnuvalara raiting kazanmak için değil raiting kaybetmek için girilir'' diye herkeste bir haklı düşünce oluştu ve arkadaşlar yavaş yavaş turnuvalara girmez oldular .
benim bahsettiğim öğretmenler işte onlardır .
sayın oktay ertan:
sizin söylediğiniz eğitimcinin satranç eğitimcisi olduğunu düşünüyorum. her şeyin ayrı bir hocası vardır . bizim itirazım düz okul öğretmenlerinin yönetici ve eğitici sıfatı ile türk satrancına bir katkısı değil zararı olduğu yönündedir . bu konudan hiç geri adım atmayada niyetimiz yok .
eğer ülkemizde magnus carlsen ler görmek istiyorsak onu yetiştirecek satranç eğitimcilerini yetiştirmeliyiz . onlarda ancak satranççılardan çıkar .
ben pedagoji okudum diyen herkesin satranççı yetiştirmesi gibi lüksü yoktur . satranç pedagojisi ayrı bir konudur .
ayrıca ben pisikolğum diyen herkes satranççıya pisikolojik destek veremez . bir pisikoloğun satranççıya pisokolojik destek vermesi için önce satranççı olması lazımdır .
magnus carlsen ler yetiştirmek hepimizin hayalidir .. ama acaba şunu kaç kişi biliyor ve kabul ediyor . giyotin , eklemeli satranç turnuvalarda kullanılmaya başladığından beri satrancın bilimsel yönü köreldi ve sanat yönü parlamaya başladı. böylece satrancın mozartı ortaya çıktı .bunu bilen ve ona göre eğitim veren kaç satranç hocası var acaba türkiye de.
hepinize saygılar . m. şekerli ADANA .
asıl pragmatik yazı yazanlar burada konunun dışında herkese destan gibi cevap yetiştirmeye çalışanlardır . kendi konu başlıkları okunmaz tıklanmaz ama başkasının konularına ilgisi olmayan yazılar yazarak konunun dağıtılmasına katkı koymak, asıl pragmatikliktir .bunların yapılmaması gerektiğini bende özellikle öneririm .
uzun mu yazayım kısa mı yazayım diye düşünürken yine kısa yazmanın daha uygun olcağı kanaati ile başlayım .
burada mevzubahis olan herhalde federasyonun yaptığı turnuvalar .yoksa sponsorlu turnuvalar değil .sponsor kendi kafasına göre turnuva yapmakta özgürdür. konuyu açayım .
türk satranççıları türk satrancını kurucusu kabul edilen ve 1944 de izmirde gayriresmide olsa ilk türkiye şampiyonu olan selim palavan dan beri bir turnuva yapma kültürü vardır . o da ıvır zıvır eften püften turnuva yapmamaktır .güçsüz ve zayıf turnuvaların kimseye ,özellikle türk satrancına bir faydası yoktur .sadece teşvik amacı ile yapılır .
bizde ne yapılıyor pekii.... federasyonun yaptığı hemen her turnuvada daha ikinci turda 7-10 yaşındaki raitingi bile olmayan bir çocuk +1800-1900 -2000 raitinglilerin karşısına çıkıyor .
bunu zamanında defalarca söyledik , şikayet ettik '' olmaz böyle şey dedik .federasyon yönetimine yakın olanlara dert anlatmaya çalıştık . ama onlar öğretmendi. turnuva kültürü olmayan, hakemlik yapan ,satrançta açmaz konumuna bile vakıf olamayan kişilerdi .bu işin sonunda'' bu tür turnuvalara raiting kazanmak için değil raiting kaybetmek için girilir'' diye herkeste bir haklı düşünce oluştu ve arkadaşlar yavaş yavaş turnuvalara girmez oldular .
benim bahsettiğim öğretmenler işte onlardır .
sayın oktay ertan:
sizin söylediğiniz eğitimcinin satranç eğitimcisi olduğunu düşünüyorum. her şeyin ayrı bir hocası vardır . bizim itirazım düz okul öğretmenlerinin yönetici ve eğitici sıfatı ile türk satrancına bir katkısı değil zararı olduğu yönündedir . bu konudan hiç geri adım atmayada niyetimiz yok .
eğer ülkemizde magnus carlsen ler görmek istiyorsak onu yetiştirecek satranç eğitimcilerini yetiştirmeliyiz . onlarda ancak satranççılardan çıkar .
ben pedagoji okudum diyen herkesin satranççı yetiştirmesi gibi lüksü yoktur . satranç pedagojisi ayrı bir konudur .
ayrıca ben pisikolğum diyen herkes satranççıya pisikolojik destek veremez . bir pisikoloğun satranççıya pisokolojik destek vermesi için önce satranççı olması lazımdır .
magnus carlsen ler yetiştirmek hepimizin hayalidir .. ama acaba şunu kaç kişi biliyor ve kabul ediyor . giyotin , eklemeli satranç turnuvalarda kullanılmaya başladığından beri satrancın bilimsel yönü köreldi ve sanat yönü parlamaya başladı. böylece satrancın mozartı ortaya çıktı .bunu bilen ve ona göre eğitim veren kaç satranç hocası var acaba türkiye de.
hepinize saygılar . m. şekerli ADANA .