21-04-2013, 22:17
Sayın JOJO,
Anlattıklarınız da kartvizitiniz kadar o kadar sanal ki, okurken “acaba öbür yanım böyle mi?” gerçekten diye düşünmekten kendimi alamadım.
Taslak yazım hala-Microsoft Office Word 2007- de KİMLİĞİNİ AÇIKLA! olarak duruyor.
Niyetim bu başlıkla yazmak olmamasına rağmen gecenin o saatinden sonra değiştirmeyi ihmal edip uyudum saat benim için geçti. Ertesi gün de, evet dediğiniz gibi 10 saat sonra gelen yazıları kontrol ettiğimde fark etmiştim değiştirmeden aynen aktardığımı.
Çünkü ilk yazarken aslında aklıma da geldi sizin bu tip, önceliği kimseye bırakmayan nükteli yazıları yazabileceğiniz.
Benzer hataları sizde yapabiliyorsunuz, bunu abartma ihtiyacınıza şaşırırım.
Ama neden bu kadar açık ve korkmadan yazıyorsunuz, biliyorum!
Siz klavyenin başına oturup, herhangi bir kimlik sorunu yaşamadan sorumsuzca yazabilen bir karaktere sahip olamazsınız.
Hayat tecrübenizin buna karşı çıkacağının farkındayım.
Zamanla TSF uygulamalarını yanlış bulan az sayıda ama nitelikli düşünebilen insanların fikirlerine tercüman olma özelliği ve onların bu forum sütunlarında dile getirilmemiş sorunlarının sözcülüğü görevini üstlenmişsiniz.
Bu o kadar açık ki sorunlar hep İstanbul sınırlarının dışına çıkmıyor.
Ankara’ daki, Çanakkale’ deki, İzmir’ deki, Hatay ’daki, Elazığ’ daki, Balıkesir’ deki, Yalova’ daki, Sakarya’ daki yeni gelişmeler, sayıları her gün gittikçe artan ve hep geleneksel hale gelmesi artık gelenekselleşen turnuvalar sizi ilgilendirmiyor. Onlar sizin için görüntü kirliliği. Sonuçta çocuk satrancı tabi.
Gerçek turnuva değil.
Mütevazi başlangıç koşulları sizin profesyonel beklentilerinizle uyuşmuyor.
İllerde, yerellerde başlayan ve hayat bulan somut getirisi binlerce çocukla buluşan, gelişmeler de sizin için bir şey ifade etmiyor etmemeli.
Ben ise her gün ülkenin değişik illerinden onlarca mail alarak iletişim halindeyim. Köy ve mezralardan gelen mesajlar sizi hiç ilgilendirir mi bilmem?
Yıl içinde 3000 yardım talebi ülkemizin değişik yörelerine ulaşacak. O beğenmediğiniz çocuk turnuvalarıyla yüzlerce, binlerce köy çocuğumuz tanışacak. Ben bunların peşindeyim.
Her gece onlarca malzeme talebine, satranç sınıfına, turnuva formatlarına, antrenör eğitim kurslarının günümüz şartlarına uyarlanması çalışmalarının içindeyim arkadaşlarımla beraber.
Siz ise klavye tıkırdatın, hayranlarınızın alkış sesleri arasında!
O beğenmediğiniz ve açıkça karşı durmaktan çekinmediğiniz satrancın il içi nitelikli örgütlenme çalışmalarına hep karşı çıktınız! Oysa bu çalışmaların ne kadar büyük bir emeklerle yapıldığını bilemezsiniz.
Çünkü yaşam standartlarınız farklı ve yukarıda sebeplerini anlattığım çocukların satranç sevgilerini anlamaktan, basit satranç temel eğitiminin ve satranç kültürünün o çocukların hayatında ne ifade edebileceğini anlamaktan çok uzak bir yaşantıdan geldiğiniz çok belli.
Ya da bunu anlamsızca ve büyük bir başarıyla gizliyorsunuz.
Tabi belki bunlar size hikaye gibi geliyor.
Ama hayatı, mezra ve köy öğretmenliklerinde geçen öğretmenlerin örgütsel yaşantıya duyduğu özlemi asla bilemezsiniz. Böyle bir bilgi ve tecrübeniz olsa en başta İstanbul için önerileriniz olurdu.
YANLIŞ ANLAMAYIN, YANLIŞLARI ORTAYA KOYMANIZI KASTETMİYORUM!
Lokomotif ilimiz İstanbul için neden bir öneriniz yok, ben mi göremiyorum?
Neden bir çalışmanız yok, ben niye tanık değilim?
Bu benim işim değil demek yeter mi?
O zaman bırakın da sahiplenenler iyi kötü yapsın bu işi.
Ama çalışan insanları klavyenizin taciz atışlarına vurmaya çalışıyorsunuz. Bilgisayar başındaki çocukların bilgisayar oyunları geliyor aklıma…Gülmüyorum, kendimi tutuyorum.
Asıl bu çocukça değil mi?
Neden hep klavyenin başında oturduğunuz yerden hep aynı devranı döndürüyorsunuz da, planlamaların, oluşumların içinde değilsiniz.
Belki içindesiniz de isminiz yer almıyor olabilir mi?
Yoksa herhangi bir ilin düzenleme ya da danışma kurulunda da mı adınız, Mojo Jojo diye geçiyor?
Ama doğru, kusura bakmayın siz bu kurullara karşıydınız.
Neden omuz vermediğinizi açıklayamam, sizin özelinizdir.
Buna da saygılıyım.
Ama neden omuz verdiğimi , yazılarınıza hedef olduğumu tüm içtenliğimle, onurlu duruşumla açıklarım!
Sizin ve rumuzla yazan arkadaşların herhangi bir kaygıları olmadıklarını biliyor cevap yazılarından da okuyorum.
Ama kendini bilen insanın ne tip korkuları vardır? Bunu bilmediğinize tamamen eminim.
Toplumsal içerikli olan yazımı bile alıp nerelere götürmüşsünüz, yazılarınızda duruyor.
Satrancı anlatmadığım o yazımda;
Toplumumuzdaki sanallığın, sanallık hayranlığının ÖSF ’ na yansıdığını belirterek bazı toplumsal kaygılarımı dile getirmiştim. Bu yazı bir çok anlamda “Google Etkisindeki Çocuklarımız” başlıklı yazımla da ört
üşür.
Ama siz benim bir TSF sözcüsü olduğunu sanıyorsunuz!
Bu sanal bir yaklaşımdır.
Bunu sizin ve herkesin önünde açık kimlikle söylüyorum. Rumuz kullanmadan, kimseye hakaret etmeden, özgürce haykırıyorum.
************************************************
“Üzgünüm ama arkasında kendi öz kişiliğini koyamayan arkadaşlarımız bana bu uzun yolda güven vermelidirler! “
…. derken bile bir arkadaşımız, kapsama alanını sadece TSF ile sınırlamış. Size niye güven duymak zorundayız demiş.Anlamamış ya da anlamamazlığa gelmiş. Başka ihtimal kalmadı.
Tabi belli bir şartlanmanın ya da eksik algılamanın sonucu.
Oysa” uzun yol “derken tamamen aynı ülkenin insanları olmak kastedilmiştir.
Bana” öteki” gibi bakan arkadaşlarımdan başka bir bakış açısı bekleme hakkım dahi elimden alınmışcasına.
***********************************
Ben ;
“__İtibar fikirlere karşı duyulur.” derken,
Sevgili genç arkadaşım bakın ne yazıyor;
“ __Buna katılmayan ölsün.
Ne diyorsunuz: İtibar fikirlere duyulur.
Yani bence şöyle diyorsunuz:
Fikir önemlidir. Kimin söylediği değil. O nedenle ismini bilmesek de olur.”
… Şeklinde algılıyor ve bunu foruma eksik bir şekilde de taşıyor. Bunu bilerek ve heyecanla da yazıyor.
Oysa yazımın devamını unutuyor ve hiç bahsetmiyor!
…” Tamam.
Ama insanları cesaret eyleme geçirir!
Ben pankartın ne yazdığına bakarım. Ama kimin, o yazıyı taşıdığı ona saygı duymamı sağlar. Cesaretlenirim! …”
…kısmı tamamen makaslanmış. Şimdi tutup ta dava mı açmalıyım?
Gençliğine ve heyecanına veriyorum art niyetine değil!
*************************************************************
…“ Siz sayın Taşan, TSF tarafından Türk satrancındaki tek tartışma zeminine gönderilmiş bir kişisiniz. Göreviniz propaganda yapmak, TSF yönetiminin yaptığı işleri bir üslup içinde anlatmak.”
Şu bahsettiğiniz kulak ilacının adını, inadı bırakıp da verin artık. Nöbet krizlerim başlayabilir!
Buna kendinizi ne kadar da kaptırmış ve inandırmışsınız. Belli ki buna ben sebep olmuşum.
Bilmem kaçıncı defa yazıyorsunuz.
Saddam’ lı Irak’ ın Amerikan işgali altındaki yıllarında bir enformasyon bakanı vardı, kaleler tek tek düşerken , O, “zafere az kaldı” imajı çiziyordu. Sırf halkının morali için…
Beni bir kendisine benzetmediğiniz kaldı.
Evet!
TSF için dün ne yaptıysam hizmet anlayışım için bu gün de aynısını yapmaya çalışırım.
Ama onurumla!
Gördüğüm yanlışların, arkadaşlarımın hotmaillerinde olduğunu benim bilmem yeter!
İnanın sizin bilmeniz hiç gerekmiyor!
Bana atıfta bulunduğunuz yakıştırmaları kabul etmiyorum!
Bunu herkesten öncelikle siz duyun ve bilin!
***************************
“ Çünkü yazısında hiçbir suç unsuru olmadığı halde o insanın hobisine ve ekmek kapısına kilit vurulabiliyor bu ülkede.
Üzücü olanı ise bunu eleştirmek yerine, bu konuyu perdelemek üzerine olağanüstü çaba gösterilebilmesi. ”
Yine çok yanlış bir yere vardınız!
Ceza konusundaki düşüncelerimde, Cemil SABAHİ ile bu süreç içindeki konuşmalarımda yaşadıklarımda duygu ve düşüncelerim de, söyledikleriniz gibi değil!
Gerçek bu değil! Sizden çok önce ve daha fazlasıyla ve yüz yüze…
Bunları asla ve asla kabul edemem!
Sizin yazılarınızda kalsın bu.
***************************************
Birinci paradoks diye ortaya koyduğunuz “belli bir misyon ve görevle buraya gelip insanları saf yerine koyduğum” tespitiniz ise artık sanal olmaktan çıkmış gerçek bir iftira girişimidir. Ben hayatın içinde var olan gelişmeleri yazdım, örnek gösterdim. Olmayan bir şeyden bahsetmedim ki…
Belli ki ya gelişmelerden haberdar değilsiniz, ya da görmezden gelmek işinize geliyor.
Siz hayalinizdeki Sayın TAŞAN’ ı farklı gösterme çabanızı taktir etmemi mi bekliyorsunuz, başkalarından ya da benden?
**************************************
SAYIN trueblueturk kardeşim,
Çok heyecanlı olduğun, yumrukları sayman forumla ring’ i karıştırmandan ve mutlu olmandan belli.
Türk filmi gibi!Cüneyt Abi’ nin sahnelerinde aşka gelip nara atan seyirciler gibi…
Bravo, kombine bileti hak ettin!
"FORUM NEDİR?" yazını bir daha okumanı tavsiye ederim.
Tabi bu durumda gerçekten sen yazdıysan. Bence o güzel yazının artık başka bir sahibi var!
Gençliğini dolu dolu ve sağlıkla yaşa kardeşim!
Selamlarımla…
Anlattıklarınız da kartvizitiniz kadar o kadar sanal ki, okurken “acaba öbür yanım böyle mi?” gerçekten diye düşünmekten kendimi alamadım.
Taslak yazım hala-Microsoft Office Word 2007- de KİMLİĞİNİ AÇIKLA! olarak duruyor.
Niyetim bu başlıkla yazmak olmamasına rağmen gecenin o saatinden sonra değiştirmeyi ihmal edip uyudum saat benim için geçti. Ertesi gün de, evet dediğiniz gibi 10 saat sonra gelen yazıları kontrol ettiğimde fark etmiştim değiştirmeden aynen aktardığımı.
Çünkü ilk yazarken aslında aklıma da geldi sizin bu tip, önceliği kimseye bırakmayan nükteli yazıları yazabileceğiniz.
Benzer hataları sizde yapabiliyorsunuz, bunu abartma ihtiyacınıza şaşırırım.
Ama neden bu kadar açık ve korkmadan yazıyorsunuz, biliyorum!
Siz klavyenin başına oturup, herhangi bir kimlik sorunu yaşamadan sorumsuzca yazabilen bir karaktere sahip olamazsınız.
Hayat tecrübenizin buna karşı çıkacağının farkındayım.
Zamanla TSF uygulamalarını yanlış bulan az sayıda ama nitelikli düşünebilen insanların fikirlerine tercüman olma özelliği ve onların bu forum sütunlarında dile getirilmemiş sorunlarının sözcülüğü görevini üstlenmişsiniz.
Bu o kadar açık ki sorunlar hep İstanbul sınırlarının dışına çıkmıyor.
Ankara’ daki, Çanakkale’ deki, İzmir’ deki, Hatay ’daki, Elazığ’ daki, Balıkesir’ deki, Yalova’ daki, Sakarya’ daki yeni gelişmeler, sayıları her gün gittikçe artan ve hep geleneksel hale gelmesi artık gelenekselleşen turnuvalar sizi ilgilendirmiyor. Onlar sizin için görüntü kirliliği. Sonuçta çocuk satrancı tabi.
Gerçek turnuva değil.
Mütevazi başlangıç koşulları sizin profesyonel beklentilerinizle uyuşmuyor.
İllerde, yerellerde başlayan ve hayat bulan somut getirisi binlerce çocukla buluşan, gelişmeler de sizin için bir şey ifade etmiyor etmemeli.
Ben ise her gün ülkenin değişik illerinden onlarca mail alarak iletişim halindeyim. Köy ve mezralardan gelen mesajlar sizi hiç ilgilendirir mi bilmem?
Yıl içinde 3000 yardım talebi ülkemizin değişik yörelerine ulaşacak. O beğenmediğiniz çocuk turnuvalarıyla yüzlerce, binlerce köy çocuğumuz tanışacak. Ben bunların peşindeyim.
Her gece onlarca malzeme talebine, satranç sınıfına, turnuva formatlarına, antrenör eğitim kurslarının günümüz şartlarına uyarlanması çalışmalarının içindeyim arkadaşlarımla beraber.
Siz ise klavye tıkırdatın, hayranlarınızın alkış sesleri arasında!
O beğenmediğiniz ve açıkça karşı durmaktan çekinmediğiniz satrancın il içi nitelikli örgütlenme çalışmalarına hep karşı çıktınız! Oysa bu çalışmaların ne kadar büyük bir emeklerle yapıldığını bilemezsiniz.
Çünkü yaşam standartlarınız farklı ve yukarıda sebeplerini anlattığım çocukların satranç sevgilerini anlamaktan, basit satranç temel eğitiminin ve satranç kültürünün o çocukların hayatında ne ifade edebileceğini anlamaktan çok uzak bir yaşantıdan geldiğiniz çok belli.
Ya da bunu anlamsızca ve büyük bir başarıyla gizliyorsunuz.
Tabi belki bunlar size hikaye gibi geliyor.
Ama hayatı, mezra ve köy öğretmenliklerinde geçen öğretmenlerin örgütsel yaşantıya duyduğu özlemi asla bilemezsiniz. Böyle bir bilgi ve tecrübeniz olsa en başta İstanbul için önerileriniz olurdu.
YANLIŞ ANLAMAYIN, YANLIŞLARI ORTAYA KOYMANIZI KASTETMİYORUM!
Lokomotif ilimiz İstanbul için neden bir öneriniz yok, ben mi göremiyorum?
Neden bir çalışmanız yok, ben niye tanık değilim?
Bu benim işim değil demek yeter mi?
O zaman bırakın da sahiplenenler iyi kötü yapsın bu işi.
Ama çalışan insanları klavyenizin taciz atışlarına vurmaya çalışıyorsunuz. Bilgisayar başındaki çocukların bilgisayar oyunları geliyor aklıma…Gülmüyorum, kendimi tutuyorum.
Asıl bu çocukça değil mi?
Neden hep klavyenin başında oturduğunuz yerden hep aynı devranı döndürüyorsunuz da, planlamaların, oluşumların içinde değilsiniz.
Belki içindesiniz de isminiz yer almıyor olabilir mi?
Yoksa herhangi bir ilin düzenleme ya da danışma kurulunda da mı adınız, Mojo Jojo diye geçiyor?
Ama doğru, kusura bakmayın siz bu kurullara karşıydınız.
Neden omuz vermediğinizi açıklayamam, sizin özelinizdir.
Buna da saygılıyım.
Ama neden omuz verdiğimi , yazılarınıza hedef olduğumu tüm içtenliğimle, onurlu duruşumla açıklarım!
Sizin ve rumuzla yazan arkadaşların herhangi bir kaygıları olmadıklarını biliyor cevap yazılarından da okuyorum.
Ama kendini bilen insanın ne tip korkuları vardır? Bunu bilmediğinize tamamen eminim.
Toplumsal içerikli olan yazımı bile alıp nerelere götürmüşsünüz, yazılarınızda duruyor.
Satrancı anlatmadığım o yazımda;
Toplumumuzdaki sanallığın, sanallık hayranlığının ÖSF ’ na yansıdığını belirterek bazı toplumsal kaygılarımı dile getirmiştim. Bu yazı bir çok anlamda “Google Etkisindeki Çocuklarımız” başlıklı yazımla da ört
üşür.
Ama siz benim bir TSF sözcüsü olduğunu sanıyorsunuz!
Bu sanal bir yaklaşımdır.
Bunu sizin ve herkesin önünde açık kimlikle söylüyorum. Rumuz kullanmadan, kimseye hakaret etmeden, özgürce haykırıyorum.
************************************************
“Üzgünüm ama arkasında kendi öz kişiliğini koyamayan arkadaşlarımız bana bu uzun yolda güven vermelidirler! “
…. derken bile bir arkadaşımız, kapsama alanını sadece TSF ile sınırlamış. Size niye güven duymak zorundayız demiş.Anlamamış ya da anlamamazlığa gelmiş. Başka ihtimal kalmadı.
Tabi belli bir şartlanmanın ya da eksik algılamanın sonucu.
Oysa” uzun yol “derken tamamen aynı ülkenin insanları olmak kastedilmiştir.
Bana” öteki” gibi bakan arkadaşlarımdan başka bir bakış açısı bekleme hakkım dahi elimden alınmışcasına.
***********************************
Ben ;
“__İtibar fikirlere karşı duyulur.” derken,
Sevgili genç arkadaşım bakın ne yazıyor;
“ __Buna katılmayan ölsün.
Ne diyorsunuz: İtibar fikirlere duyulur.
Yani bence şöyle diyorsunuz:
Fikir önemlidir. Kimin söylediği değil. O nedenle ismini bilmesek de olur.”
… Şeklinde algılıyor ve bunu foruma eksik bir şekilde de taşıyor. Bunu bilerek ve heyecanla da yazıyor.
Oysa yazımın devamını unutuyor ve hiç bahsetmiyor!
…” Tamam.
Ama insanları cesaret eyleme geçirir!
Ben pankartın ne yazdığına bakarım. Ama kimin, o yazıyı taşıdığı ona saygı duymamı sağlar. Cesaretlenirim! …”
…kısmı tamamen makaslanmış. Şimdi tutup ta dava mı açmalıyım?
Gençliğine ve heyecanına veriyorum art niyetine değil!
*************************************************************
…“ Siz sayın Taşan, TSF tarafından Türk satrancındaki tek tartışma zeminine gönderilmiş bir kişisiniz. Göreviniz propaganda yapmak, TSF yönetiminin yaptığı işleri bir üslup içinde anlatmak.”
Şu bahsettiğiniz kulak ilacının adını, inadı bırakıp da verin artık. Nöbet krizlerim başlayabilir!
Buna kendinizi ne kadar da kaptırmış ve inandırmışsınız. Belli ki buna ben sebep olmuşum.
Bilmem kaçıncı defa yazıyorsunuz.
Saddam’ lı Irak’ ın Amerikan işgali altındaki yıllarında bir enformasyon bakanı vardı, kaleler tek tek düşerken , O, “zafere az kaldı” imajı çiziyordu. Sırf halkının morali için…
Beni bir kendisine benzetmediğiniz kaldı.
Evet!
TSF için dün ne yaptıysam hizmet anlayışım için bu gün de aynısını yapmaya çalışırım.
Ama onurumla!
Gördüğüm yanlışların, arkadaşlarımın hotmaillerinde olduğunu benim bilmem yeter!
İnanın sizin bilmeniz hiç gerekmiyor!
Bana atıfta bulunduğunuz yakıştırmaları kabul etmiyorum!
Bunu herkesten öncelikle siz duyun ve bilin!
***************************
“ Çünkü yazısında hiçbir suç unsuru olmadığı halde o insanın hobisine ve ekmek kapısına kilit vurulabiliyor bu ülkede.
Üzücü olanı ise bunu eleştirmek yerine, bu konuyu perdelemek üzerine olağanüstü çaba gösterilebilmesi. ”
Yine çok yanlış bir yere vardınız!
Ceza konusundaki düşüncelerimde, Cemil SABAHİ ile bu süreç içindeki konuşmalarımda yaşadıklarımda duygu ve düşüncelerim de, söyledikleriniz gibi değil!
Gerçek bu değil! Sizden çok önce ve daha fazlasıyla ve yüz yüze…
Bunları asla ve asla kabul edemem!
Sizin yazılarınızda kalsın bu.
***************************************
Birinci paradoks diye ortaya koyduğunuz “belli bir misyon ve görevle buraya gelip insanları saf yerine koyduğum” tespitiniz ise artık sanal olmaktan çıkmış gerçek bir iftira girişimidir. Ben hayatın içinde var olan gelişmeleri yazdım, örnek gösterdim. Olmayan bir şeyden bahsetmedim ki…
Belli ki ya gelişmelerden haberdar değilsiniz, ya da görmezden gelmek işinize geliyor.
Siz hayalinizdeki Sayın TAŞAN’ ı farklı gösterme çabanızı taktir etmemi mi bekliyorsunuz, başkalarından ya da benden?
**************************************
SAYIN trueblueturk kardeşim,
Çok heyecanlı olduğun, yumrukları sayman forumla ring’ i karıştırmandan ve mutlu olmandan belli.
Türk filmi gibi!Cüneyt Abi’ nin sahnelerinde aşka gelip nara atan seyirciler gibi…
Bravo, kombine bileti hak ettin!
"FORUM NEDİR?" yazını bir daha okumanı tavsiye ederim.
Tabi bu durumda gerçekten sen yazdıysan. Bence o güzel yazının artık başka bir sahibi var!
Gençliğini dolu dolu ve sağlıkla yaşa kardeşim!
Selamlarımla…
- MATRANÇ -