24-04-2013, 10:05
Sayın Ateş ÜLKER,
Forumda yazma sebeplerimi daha ilk yazılarımda açıklamış ve o çizgide yazmaya çalışmıştım. ÖSF’ nu bu anlamda Satranç Camiamızla bir köprü olarak görüyor hem çalışmalar hakkında bilgilendirmek, hem de daha önemlisi öneri ve yapıcı eleştirilere fırsat vermek amacıyla kullanıyordum. Bu yaklaşık 5 ay sürdü.
Ancak insanlar, gerçekten benim birilerinin avukatlığını yaptığımı, haksız uygulamaları savunduğumu ve örtmeye çalıştığımı, belki de maddi manevi çıkar sağladığımı bile düşünüyorlar.
Bu, onların temelsiz ve küçük bir düşüncesidir ve onların satırlarında bir iftira olarak kalacak.
Forumu bu anlamda onlara bıraktım ve kendi asli işlerime odaklandım.
Zaten genellikle en önemli dinlenme saatlerimi ayırıyordum. Sağlık açısından kontrol altındaki bir insanın pek yapmaması gereken bir durumdur. Hem okulum ve hem de TSF görevim yeterince yoğun zaten.
Klavyemin başında yeterince zaman harcadım.
Zamanı bu anlamda bol olan arkadaşlarımız zaten yazmaya devam edeceklerdir.
Siz, engin deneyiminiz, hoşgörülü bakış açınız ve bence GM fikirlerinizle olaylara ve fikirlere karşı zaten yazıyorsunuz. Bu anlamda tespit ve önerilerinizi yazmaya devam edeceğinizi düşünüyorum. Yazılarınızı dikkatle okuyup, notlar almaya devam edeceğim.
Küsmedim!
Sanallığa karşı duruşumla çelişirim o zaman. Tanımadığım insanlara ya da yazılarına küsmek anlamsızdır. Küsmenin eksik kişilik işareti olduğunun farkında olacak kadar hayat tecrübem de var.
Kendi özgür irademle yazmaya başlamıştım.
Yine kendi irademle bıraktım.
Umarım yapılan olumlu işlerle konuşacağım bir anlamda. Şişirilmiş ego’ lara cevap yetiştirmeye zamanım kalmıyor. Cevapsız bırakamayacağım yazılar çıkıyor, susmamayı tercih edip yazıyorum.
İnsanlar da altta kalmamayı yeğleyip cevabi yazılarına devam ediyorlar.
Oysa ben bilgi, haber ve öneri şeridinden gidiyorum. Onlar hemen sollamaya başlayıp tartışma, kötüleme ve eskiye çekme içerikli yazılarla beni de aynı şeride çekmeye çalışıyorlar. Forum tartışma ortamı biliyorum. Ama ben en başından beri bir şeylerin yolunu açabilmek adına forumu tercih etmiştim, bunu anlamadılar.
Birkaç defa düştüm bu tuzağa, ama yapmamalıydım.
Sanırım şu ana kadarki tüm yazılarım toplumsal bir elbirliği gerekliliğini ortaya konmasına yardımcı olmuştur. Gerçek misyonumun da bu olduğunu düşünüyorum.
En büyük ve önemli hedefim NİTELİKLİ, HAKKANİYETLİ ve İŞLEVSEL BİR GENEL KURUL YAPILANMASIDIR.
Bu, TSF’ nun tek başına yapabileceği bir şey değildir.
ÖSF nda yazan arkadaşlarım bu gerçeği ya görmüyor, ya da göremiyorlar. Bunun için “YENİDEN TOPLUMSAL YAPILANMA” dedim. İlk yazılarımda duruyor.
Bunun da ilk aşaması “İL ÖRGÜTLERİ’ dir ”, dedim.
Bunu anlayan arkadaşlarımın ciddi gayretlerini görmek isterim. Görmediğim sürece de bu arkadaşlarımla herhangi bir tartışmamın devamı anlamsızdır, enerjimin boşa harcanmasıdır.
ÖSF ’nda bu anlamda görevimin sona erdiğini düşünüyorum.
Zamanı geldiğinde, o günün şartlarında, sebeplerini ortaya koyarak belki yeniden düşünebilirim.
Kaçtığımı düşünen arkadaşlar istediği gibi düşünebilirler.
Kaçmadım!
Gerçek hayatın içindeyim.
Hayat, bir iş gününden ibarettir benim için.
Bence örgütlü yaşama adımı atamayanlar bu kavramın içini doldursunlar.
Bu hepimizin işidir!
Sevgi ve saygılarımla…
Forumda yazma sebeplerimi daha ilk yazılarımda açıklamış ve o çizgide yazmaya çalışmıştım. ÖSF’ nu bu anlamda Satranç Camiamızla bir köprü olarak görüyor hem çalışmalar hakkında bilgilendirmek, hem de daha önemlisi öneri ve yapıcı eleştirilere fırsat vermek amacıyla kullanıyordum. Bu yaklaşık 5 ay sürdü.
Ancak insanlar, gerçekten benim birilerinin avukatlığını yaptığımı, haksız uygulamaları savunduğumu ve örtmeye çalıştığımı, belki de maddi manevi çıkar sağladığımı bile düşünüyorlar.
Bu, onların temelsiz ve küçük bir düşüncesidir ve onların satırlarında bir iftira olarak kalacak.
Forumu bu anlamda onlara bıraktım ve kendi asli işlerime odaklandım.
Zaten genellikle en önemli dinlenme saatlerimi ayırıyordum. Sağlık açısından kontrol altındaki bir insanın pek yapmaması gereken bir durumdur. Hem okulum ve hem de TSF görevim yeterince yoğun zaten.
Klavyemin başında yeterince zaman harcadım.
Zamanı bu anlamda bol olan arkadaşlarımız zaten yazmaya devam edeceklerdir.
Siz, engin deneyiminiz, hoşgörülü bakış açınız ve bence GM fikirlerinizle olaylara ve fikirlere karşı zaten yazıyorsunuz. Bu anlamda tespit ve önerilerinizi yazmaya devam edeceğinizi düşünüyorum. Yazılarınızı dikkatle okuyup, notlar almaya devam edeceğim.
Küsmedim!
Sanallığa karşı duruşumla çelişirim o zaman. Tanımadığım insanlara ya da yazılarına küsmek anlamsızdır. Küsmenin eksik kişilik işareti olduğunun farkında olacak kadar hayat tecrübem de var.
Kendi özgür irademle yazmaya başlamıştım.
Yine kendi irademle bıraktım.
Umarım yapılan olumlu işlerle konuşacağım bir anlamda. Şişirilmiş ego’ lara cevap yetiştirmeye zamanım kalmıyor. Cevapsız bırakamayacağım yazılar çıkıyor, susmamayı tercih edip yazıyorum.
İnsanlar da altta kalmamayı yeğleyip cevabi yazılarına devam ediyorlar.
Oysa ben bilgi, haber ve öneri şeridinden gidiyorum. Onlar hemen sollamaya başlayıp tartışma, kötüleme ve eskiye çekme içerikli yazılarla beni de aynı şeride çekmeye çalışıyorlar. Forum tartışma ortamı biliyorum. Ama ben en başından beri bir şeylerin yolunu açabilmek adına forumu tercih etmiştim, bunu anlamadılar.
Birkaç defa düştüm bu tuzağa, ama yapmamalıydım.
Sanırım şu ana kadarki tüm yazılarım toplumsal bir elbirliği gerekliliğini ortaya konmasına yardımcı olmuştur. Gerçek misyonumun da bu olduğunu düşünüyorum.
En büyük ve önemli hedefim NİTELİKLİ, HAKKANİYETLİ ve İŞLEVSEL BİR GENEL KURUL YAPILANMASIDIR.
Bu, TSF’ nun tek başına yapabileceği bir şey değildir.
ÖSF nda yazan arkadaşlarım bu gerçeği ya görmüyor, ya da göremiyorlar. Bunun için “YENİDEN TOPLUMSAL YAPILANMA” dedim. İlk yazılarımda duruyor.
Bunun da ilk aşaması “İL ÖRGÜTLERİ’ dir ”, dedim.
Bunu anlayan arkadaşlarımın ciddi gayretlerini görmek isterim. Görmediğim sürece de bu arkadaşlarımla herhangi bir tartışmamın devamı anlamsızdır, enerjimin boşa harcanmasıdır.
ÖSF ’nda bu anlamda görevimin sona erdiğini düşünüyorum.
Zamanı geldiğinde, o günün şartlarında, sebeplerini ortaya koyarak belki yeniden düşünebilirim.
Kaçtığımı düşünen arkadaşlar istediği gibi düşünebilirler.
Kaçmadım!
Gerçek hayatın içindeyim.
Hayat, bir iş gününden ibarettir benim için.
Bence örgütlü yaşama adımı atamayanlar bu kavramın içini doldursunlar.
Bu hepimizin işidir!
Sevgi ve saygılarımla…
- MATRANÇ -