01-05-2013, 01:23
Aşkın Ağabey,
Seçimlerde kanaatim Cengiz Keleş'ten yana idi. Bugün seçim olsa hala da öyle.
Biz şimdiki yönetimi seçimlerde desteklemedik. Seçim sisteminin çok dandik ve "seçilenlerin seçen için oy kullandığı" bir şekilde olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bu fikirlerimden zerrece sapmış değilim. Bu durum, adaleten oy kullanmayı hak eden bir çok kişi açısından kabul edilebilir değil. Oy kullanmayı herhangi şartta hak edecek kişilerden olmasam da, benim de kendime göre fikirlerim vardır. "Kimsenin adamı" olmayarak rahatça konuşabileceğim için, bunları sana hitaben, tüm toplulukla paylaşmak isterim:
Değerli Ağabeyim,
Federasyonda bir görevin var. Bu görevin niteliği ve çapı hiç önemli değil. Yeri geldiği vakitte bir kurumda çaycının dahi ağırlığı hissedilir.
Öncelikle sorum şu: "Senin ne işin var orada?"
Yazdığın yazıları ve yazılanlara verdiğin yanıtları bir süredir izliyorum. İster-istemez bir savunma hali içerisindesin, çünkü gayet iyi biliyorum ki, ortada senin de mantıksız bulduğun bir sürü durum var. Elbette sen, elan Federasyonda bir görevi olan bir kişi olarak bunları söyleyemezsin. İktidarın doğası bu. Öte yandan, bana göre daha "meşru" sayılabilecek bir seçimle iş başına gelen bir yönetimin bir parçası olsan, herhalde çok az kişinin bu duruma itirazı olurdu. (Bu söylediklerim, bu forumda yazan Sabri Ağabey için de geçerli.)
İnsanlar sana kızdıkları zaman, neden böyle tepki verdiklerini anlıyorsundur da, ben biraz açmak isterim: Kimsenin senin şahsınla ilgili bir derdi olduğunu düşünmem. Tepkilerin tamamı federasyonadır ve federasyon başkanı lutfedip burada yazmadığına göre, tepkilerin sana -ve diğer iktidar yanlılarına- dönmesi çok normaldir. Bunları zaten bilecek kadar her şeyden anladığını biliyorum.
Gelgelelim, sorunların çözülmesi noktasında iletilen fikirlere karşı, elinden bir şey gelmediğini, ancak savunmada kalıp konumu tutmaya çalıştığını kavramak bir satranççı için zor değil.
Memlekette satrancı yönetenlerin satranç ratinglerini sıralasak, herhalde sen en üstte bir yerlerde çıkarsın. "Yönetim ve satranç bilgisi" durumunun ters korelasyon içinde olduğunu görüyoruz. Elbet yöneticilik ve satranççılık ayrı maharetler gerektirebilir, ancak hem satranççı hem yönetici olacak çok sayıda insan varken, senin durumun, altında çalıştığın kişilerin "satranç anlayışı/yöneticilik kabiliyeti" endeksinde benim şahsi ve değersiz fikrime göre olmaması gereken bir yer.
Hem durup dururken hedef oluyorsun, hem de bir saatten sonra senin sinirlerinin de böylesi durumu kaldıracağına ihtimal vermem.
Burada "sahibinin sesi" olmadığını biliyorum ancak şimdiki durumda ne yazık ki "kendi sesin" de olmadığını görüyorum.
Takım tutar gibi, mutlaka bir tarafı tutmamız gerekmez. Federasyondan birilerinin sesimizi duyduğunu ve pozitif katkıda bulunduğunu görmek bizim açımızdan çok mutlu edici. Ancak kendine yazık ediyorsun. Haklı ve haksız bir çok eleştiri alıyorsun ve almaya devam edeceksin.
Yetki sende değilse, biz forumda federasyonun resmi fikirlerini ileten birilerini de görmek isteriz.
Kişisel olarak görevini layıkıyla yapmaya gayret göstermediğini düşünseydim, inan bunları yazmazdım ancak, seni de o göreve getiren seçim -senin içine ne kadar siniyor bilmiyorum ama- yasal olabilir ancak öznel olarak meşru değil. (Buradan senin görevde bulunmana itiraz ettiğim çıkarılmamalı. Herkesin beraber çalışmak isteyeceği bir kişisin.)
Netice olarak, o görevi nasıl ve hangi şartlarda kabul ettiğini gerçekten merak ediyorum. Aslında bu sorum, teker teker saygı duyduğum Nilüfer Çınar, Sabri Koçak ve diğer federasyonda görevli satranççılara da yönelik.
Bu kadar toz-dumanın içinde, bizi biraz aydınlatırsan, insan olan Aşkın Taşan'ı biraz anlatırsan, belki bir nebze etkisi olur.
Saygılarımla,
Can
Seçimlerde kanaatim Cengiz Keleş'ten yana idi. Bugün seçim olsa hala da öyle.
Biz şimdiki yönetimi seçimlerde desteklemedik. Seçim sisteminin çok dandik ve "seçilenlerin seçen için oy kullandığı" bir şekilde olduğunu da hepimiz biliyoruz. Bu fikirlerimden zerrece sapmış değilim. Bu durum, adaleten oy kullanmayı hak eden bir çok kişi açısından kabul edilebilir değil. Oy kullanmayı herhangi şartta hak edecek kişilerden olmasam da, benim de kendime göre fikirlerim vardır. "Kimsenin adamı" olmayarak rahatça konuşabileceğim için, bunları sana hitaben, tüm toplulukla paylaşmak isterim:
Değerli Ağabeyim,
Federasyonda bir görevin var. Bu görevin niteliği ve çapı hiç önemli değil. Yeri geldiği vakitte bir kurumda çaycının dahi ağırlığı hissedilir.
Öncelikle sorum şu: "Senin ne işin var orada?"
Yazdığın yazıları ve yazılanlara verdiğin yanıtları bir süredir izliyorum. İster-istemez bir savunma hali içerisindesin, çünkü gayet iyi biliyorum ki, ortada senin de mantıksız bulduğun bir sürü durum var. Elbette sen, elan Federasyonda bir görevi olan bir kişi olarak bunları söyleyemezsin. İktidarın doğası bu. Öte yandan, bana göre daha "meşru" sayılabilecek bir seçimle iş başına gelen bir yönetimin bir parçası olsan, herhalde çok az kişinin bu duruma itirazı olurdu. (Bu söylediklerim, bu forumda yazan Sabri Ağabey için de geçerli.)
İnsanlar sana kızdıkları zaman, neden böyle tepki verdiklerini anlıyorsundur da, ben biraz açmak isterim: Kimsenin senin şahsınla ilgili bir derdi olduğunu düşünmem. Tepkilerin tamamı federasyonadır ve federasyon başkanı lutfedip burada yazmadığına göre, tepkilerin sana -ve diğer iktidar yanlılarına- dönmesi çok normaldir. Bunları zaten bilecek kadar her şeyden anladığını biliyorum.
Gelgelelim, sorunların çözülmesi noktasında iletilen fikirlere karşı, elinden bir şey gelmediğini, ancak savunmada kalıp konumu tutmaya çalıştığını kavramak bir satranççı için zor değil.
Memlekette satrancı yönetenlerin satranç ratinglerini sıralasak, herhalde sen en üstte bir yerlerde çıkarsın. "Yönetim ve satranç bilgisi" durumunun ters korelasyon içinde olduğunu görüyoruz. Elbet yöneticilik ve satranççılık ayrı maharetler gerektirebilir, ancak hem satranççı hem yönetici olacak çok sayıda insan varken, senin durumun, altında çalıştığın kişilerin "satranç anlayışı/yöneticilik kabiliyeti" endeksinde benim şahsi ve değersiz fikrime göre olmaması gereken bir yer.
Hem durup dururken hedef oluyorsun, hem de bir saatten sonra senin sinirlerinin de böylesi durumu kaldıracağına ihtimal vermem.
Burada "sahibinin sesi" olmadığını biliyorum ancak şimdiki durumda ne yazık ki "kendi sesin" de olmadığını görüyorum.
Takım tutar gibi, mutlaka bir tarafı tutmamız gerekmez. Federasyondan birilerinin sesimizi duyduğunu ve pozitif katkıda bulunduğunu görmek bizim açımızdan çok mutlu edici. Ancak kendine yazık ediyorsun. Haklı ve haksız bir çok eleştiri alıyorsun ve almaya devam edeceksin.
Yetki sende değilse, biz forumda federasyonun resmi fikirlerini ileten birilerini de görmek isteriz.
Kişisel olarak görevini layıkıyla yapmaya gayret göstermediğini düşünseydim, inan bunları yazmazdım ancak, seni de o göreve getiren seçim -senin içine ne kadar siniyor bilmiyorum ama- yasal olabilir ancak öznel olarak meşru değil. (Buradan senin görevde bulunmana itiraz ettiğim çıkarılmamalı. Herkesin beraber çalışmak isteyeceği bir kişisin.)
Netice olarak, o görevi nasıl ve hangi şartlarda kabul ettiğini gerçekten merak ediyorum. Aslında bu sorum, teker teker saygı duyduğum Nilüfer Çınar, Sabri Koçak ve diğer federasyonda görevli satranççılara da yönelik.
Bu kadar toz-dumanın içinde, bizi biraz aydınlatırsan, insan olan Aşkın Taşan'ı biraz anlatırsan, belki bir nebze etkisi olur.
Saygılarımla,
Can