26-05-2013, 10:36
Benim tezim şudur:
Bir: Devlet desteklemezse hiçbir spor dalı başarıya ulaşamaz.
İki: Herhangi bir spor dalının önemi lisanslı sporcu sayısına göre ölçülmez.
İspatı:
Lisanslı sporcu sayılarını gösterir belge:
https://www.sgm.gov.tr/Sayfalar/rapor.aspx?RaporID=1
Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük spor yatırımı bu yıl yapılıyormuş; ispatı:
http://www.haberturk.com/polemik/haber/8...stiriyoruz
Başka bir kaynak:
http://emlak.kanald.com.tr/t/stadyum_yat...39678.aspx
Araştırın, göreceksiniz ki milyarlarca liralık bu yatırımların içinde satrançla ilgili bir zerre kalem yok.
Bunun anlamı şudur.
Herhangi bir spor dalının önemi iki şekilde ölçülür. Bir, o spor dalı için yapılacak yatırımın büyüklüğüne göre ölçülür. İki, o spor dalıyla ilgilenen aristokrat sayısına göre ölçülür. Ne kadar çok aristokrat aile o spor dalına ilgiliyse o kadar çok ilgi alaka, yatırım ve reklam yağar o spor dalına. Olay bundan ibarettir. Sporcu sayısı o spor dalının önemiyle ilgili bir konu değildir.
Nereden biliyorum?
Türkiye'deki toplam 26.000 tenisçi için tesis yapayım derdine düşüp de yılda neredeyse 50 milyon TL harcayan devlet neredeyse 300.000 kişilik satranççı için kaç lira harcamıştır? Kaç tesis inşa etmiştir. Sıfır.
Peki X ilinde toru topu onbeş yirmi ailenin kızı her hafta tenis oynayabilsin diye (bunu şahsen gördüğüm için yazıyorum, ben de oynadım zira) 8 milyon liralık tesisi niye inşa etmiştir?
Çünkü o aileler fabrikatördür, zengindir, varlıklıdır, devlete yakın adamlardır, spor bakanlığına rica edip yaptırmışlardır. Bu yatırım da bu nedenle gayet doğaldır, adildir, demokratiktir, etiktir... Ne derseniz deyin artık.
Kurtuluş aranıyorsa antrenörlerimiz zengin ailelerin çocuklarına odaklanmalıdır. (***Bu konuyu ilerde fikrimi detaylı açıklamak üzere not düşüyorum.)
Ben iletişimciyim; şunu iddia ediyorum; iyi bir hazırlık ve güzel bir sunumla Başbakan bu işe bir el atar, olay kökten çözülür. Başbakan'ın arabasının bagajında orda burda çocuklara hediye diye dağıtmak üzere satranç takımı taşımasını değerlendiremeyen bir bürokratlar ordusu başka ne yapar bilmem. Spor bakanı bu işi çözemez. Federasyon asla çözemez.
Devlete ne demeye girdik keşke bağımsız kalaydık gibi bir yaklaşım hatalıdır. Ben o yıllarda çocuktum daha, ama her kim akıl ettiyse devlete bağlanmayı; iyi etmiş; malesef sonrasını getiren olmamış.
Federasyon ve bir grup satranç sevdalısı insan olarak sizler küçük hesaplar peşindesiniz belli ki.
Oysa Antalya'da üçyüz aileyi memnun etmek derdine düşmüş, ama uzun vadeli olasılıkları unutmuşsunuz.
Devlet o Antalya'daki turnuvayı komple finanse etse ne değişir ki?
Satranç daha mı güçlenir?
Komik şeyler bunlar.
"Arkadaşımız fabrikatörlerden medet umuyor" diye benimle alay edeceğinize siz kimlerden medet umuyorsunuz onu bir düşünün.
Saygılarımla.
Bir: Devlet desteklemezse hiçbir spor dalı başarıya ulaşamaz.
İki: Herhangi bir spor dalının önemi lisanslı sporcu sayısına göre ölçülmez.
İspatı:
Lisanslı sporcu sayılarını gösterir belge:
https://www.sgm.gov.tr/Sayfalar/rapor.aspx?RaporID=1
Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük spor yatırımı bu yıl yapılıyormuş; ispatı:
http://www.haberturk.com/polemik/haber/8...stiriyoruz
Başka bir kaynak:
http://emlak.kanald.com.tr/t/stadyum_yat...39678.aspx
Araştırın, göreceksiniz ki milyarlarca liralık bu yatırımların içinde satrançla ilgili bir zerre kalem yok.
Bunun anlamı şudur.
Herhangi bir spor dalının önemi iki şekilde ölçülür. Bir, o spor dalı için yapılacak yatırımın büyüklüğüne göre ölçülür. İki, o spor dalıyla ilgilenen aristokrat sayısına göre ölçülür. Ne kadar çok aristokrat aile o spor dalına ilgiliyse o kadar çok ilgi alaka, yatırım ve reklam yağar o spor dalına. Olay bundan ibarettir. Sporcu sayısı o spor dalının önemiyle ilgili bir konu değildir.
Nereden biliyorum?
Türkiye'deki toplam 26.000 tenisçi için tesis yapayım derdine düşüp de yılda neredeyse 50 milyon TL harcayan devlet neredeyse 300.000 kişilik satranççı için kaç lira harcamıştır? Kaç tesis inşa etmiştir. Sıfır.
Peki X ilinde toru topu onbeş yirmi ailenin kızı her hafta tenis oynayabilsin diye (bunu şahsen gördüğüm için yazıyorum, ben de oynadım zira) 8 milyon liralık tesisi niye inşa etmiştir?
Çünkü o aileler fabrikatördür, zengindir, varlıklıdır, devlete yakın adamlardır, spor bakanlığına rica edip yaptırmışlardır. Bu yatırım da bu nedenle gayet doğaldır, adildir, demokratiktir, etiktir... Ne derseniz deyin artık.
Kurtuluş aranıyorsa antrenörlerimiz zengin ailelerin çocuklarına odaklanmalıdır. (***Bu konuyu ilerde fikrimi detaylı açıklamak üzere not düşüyorum.)
Ben iletişimciyim; şunu iddia ediyorum; iyi bir hazırlık ve güzel bir sunumla Başbakan bu işe bir el atar, olay kökten çözülür. Başbakan'ın arabasının bagajında orda burda çocuklara hediye diye dağıtmak üzere satranç takımı taşımasını değerlendiremeyen bir bürokratlar ordusu başka ne yapar bilmem. Spor bakanı bu işi çözemez. Federasyon asla çözemez.
Devlete ne demeye girdik keşke bağımsız kalaydık gibi bir yaklaşım hatalıdır. Ben o yıllarda çocuktum daha, ama her kim akıl ettiyse devlete bağlanmayı; iyi etmiş; malesef sonrasını getiren olmamış.
Federasyon ve bir grup satranç sevdalısı insan olarak sizler küçük hesaplar peşindesiniz belli ki.
Oysa Antalya'da üçyüz aileyi memnun etmek derdine düşmüş, ama uzun vadeli olasılıkları unutmuşsunuz.
Devlet o Antalya'daki turnuvayı komple finanse etse ne değişir ki?
Satranç daha mı güçlenir?
Komik şeyler bunlar.
"Arkadaşımız fabrikatörlerden medet umuyor" diye benimle alay edeceğinize siz kimlerden medet umuyorsunuz onu bir düşünün.
Saygılarımla.