05-07-2013, 23:00
Konuyu açan İbrahim Ethem'e ve ayrıntılı bilgileri bizlerle paylaşan Tutku Dinçer'e teşekkür ederim.
Önce tartışma zemininde uzlaşmakta yarar görüyorum. Ligde "2700 üzeri" yabancı bulunması sadece bir etikettir. Pratikte ve organizasyon saygınlığında çok önemi yoktur. 2600 üzeri 16 oyuncu varken "Neden 2700 + yok?" diye sormak turnuvanın kalitesi bağlamında bir farka işaret etmiyor bence.
İkna olmayanlar için iki soru yönelteceğim:
1.Kasimdzhanov, Polgar ve Adams bu ligde oynarken şampiyon takımımız Avrupa Kulüpler Şampiyonasında hangi dereceyi elde etmiştir?
2. Kasimdzhanov, Polgar ve Adams'ın ligde oynadığı yıl 2600+ grubundaki satranççı sayısı şimdikinden fazla mıydı?
Bu iki sorunun cevabını araştırırsanız üst ligde çok bir fark yaşanmadığını göreceksiniz. Başta söylediğim gibi, bu basit bir etikettir.
Gelelim ikinci konuya. "Satranç Ligi" günümüz anlamıyla bir lig değil, turnuvadır. Futbol ya da basketbol liglerinin koşullarıyla asla kıyaslanamayacak olan, en kralının iki hafta sürdüğü bir yarışmadır. Futbolda Messi'nin aynı sezon Barca, Inter ve Manchester City formalarını giyip İspanya, İtalya ve İngiltere liglerinin tüm maçlarında oynayabilmesi teorik ve fiziksel olarak mümkün değildir. Ne var ki satrançta bu mümkündür. Bakınız: Rusya, İspanya ve Türkiye liglerinde aynı sezonda yarışmış olan GM Shimanov. Diyelim ki formasını giydiği üç takım dereceye girdi ve Avrupa Kulüpler'de oynamaya hak kazandı. Bu oyuncunun hiçbiriyle bağı yoktur! İsterse gidip İngiltere şampiyonu kulüp adına yarışabilir.
Demek ki satrançta yerli - yabancı oyuncu olaylarını futbol ekseninden çok daha uzakta, satrancın kendi ihtiyaçlarına göre tartışmak gerek. Futbol için kısaca görüşümü belirteyim: Yabancı kısıtlamasına karşıyım. Buraya Gana'dan ya da Brezilya'dan gelen adam pılısını-pırtısını toplayıp hiç bilmediği bir kültürde sporunu en üst düzeyde yapıyor. Burada yaşıyor, kimi zaman evlenip hayat kuruyor. Yaşadığı zorlukların tek telafisi, yıllık ücretlerin futbol liglerimizde yüksek oluşu.
Oysa satrançta durum çok farklı. Yabancı sınırlaması kesinlikle olmalı. Nedeni çok basit: Satranç ligleri sezonluk ve deplasmanlı bir şekilde yapılmıyor. Dolayısıyla adı lig, kendisi bir haftalık turnuva olan etkinlikler yapılıyor.
Bu şartlar altında yabancıyı serbest bırakırsanız ne olur? Çok uzağa gitmeye gerek yok, liglerden hemen sonra başlayacak olan yaz turnuvalarına baktığınızda neler olabileceğini göreceksiniz. Komşu ülkelerden gruplar halinde gelen yabancılar takımların tüm kadrolarını doldururlar. Diyorsunuz ki ekstra para versinler, inanın ki veren kulüp bulunur. Başarı hırsı öyle birşeydir ki kar-zarar hesabı dinlemez. Bunu iyi analiz etmek gerek.
Yabancı oyuncuların ligde oynatılması konusunu soru-cevap şeklinde ve objektif olarak ele alalım:
Hiç yabancı oyuncu olmasa ligler nasıl olur? Tadı kaçar mı?
- Sanmam. İş Bankası Satranç Ligi ülkenin kulüpler düzeyindeki en prestijli satranç etkinliği olmaya devam eder. İki takımın birinci masalarında Shimanov - Swiercz değil de Emre Can - Kıvanç Haznedaroğlu maçını izlemiş oluruz.
Yıllardır yabancıları oynatıyoruz da ne oluyor?
- Önceki dönemin yoğun desteğiyle belli bir ivme yakalandı. Bu ivmede yabancıların payı yok. Adamlar geliyor, bir hafta oynayıp parasını alıp geri dönüyor. Bu kadar. Yabancılar yararlı olsaydı şimdiye kadar Avrupa 35.liğinden çok daha iyi dereceler elde ederdik.
Yabancılar yerlilere ne kazandırıyor?
- Eşleşebilseler belki birşeyler kazandırırlardı ama mevcut lig formatlarında yabancı bir oyuncu 10 maçının 8 ya da 9 tanesini yine yabancılarla oynuyor. Hasbel kader 1 ya da 2 Tük oyuncu gelirse geliyor. Yani herkes kendi havasında oynuyor. Yabancıları yasaklasanız mevcut formatta 3. ya da 4. masaları 1'e kaydırmanız yeterli olacak, sondan eklemeli bir şekilde.
+2700 seviyesinde 5 tane yabancıyı çağırıp yarın ligde oynatsanız ne olur?
- Chessvibes'da ya da Chessbase'de 5 puntoluk haber olur. Ülke satrancının sorunları kaldığı yerden devam eder.
Sadece birbiriyle oynayan, hatta çoğu zaman OYNAMAYAN yabancıların ülkemiz satrancına olumlu birşey kattıklarına inanmıyorum.
Bir önemli konu daha: Belli bir seviyenin üzerindeki oyuncuların serbest dolaşımı engellenmeli veya bu hareket bir (1) seferle sınırlanmalı. Örneğin, Ipatov. Çiçeği burnunda bu vatandaşımız Ukrayna'da yetişiyor. Normal. İspanya'da daha iyi koşullar buluyor, vatandaşlığına geçip geçmediğini bilmiyorum ama FIDE sayfasında İspanyol olarak gözüküyor. Buraya kadar yine normal. Aradan iki yıl geçmeden Türkiye Milli Takımında oynamaya karar veriyor. Hoppala! Peki yarın yine aklına birşeyler eser mi? "Abiler Brezilya'da kızlar daha güzel, samba ortamı falan var. Zaten orada +2600 adam az, kesin oynarım. İyi de kazanırım." demeyeceğini nereden biliyoruz? Komik bulabilirsiniz ama bunun gerçekleşme olasılığı var.
Aşırı dolaşımlar öncelikle FIDE'nin suçudur. Ülke federasyonları masum mudur? Elbette HAYIR! Milli takıma 1-2 puan daha fazla kazandırayım derken genç yeteneklerin önü tıkanmakta, umutlar baltalanmaktadır. Az önceki cümlemi dikkatle kurdum, tekrarlıyorum: 1-2 puan ya değişir, ya değişmez. Ki olimpiyatlar için alelacele getirilen Ipatov dökülmüştü, hatırlarsanız. Dökülmese ne olurdu? Kurnazlık, çakallık ödülünü almış olurdu...
Demem o ki bugüne kadar bir faydasını göremediğimiz yabancıların, bu saatten sonra yarar sağlayabilecekleri bir konu yoktur. Türkiye'ye yerleşen, burada antrenörlük yaparak çok değerli nesiller, güçlü satranççılar yetiştiren GM, IM ve FM seviyesinde yabancı kökenli çok saygıdeğer ustalar var, onları saygıyla tenzih ederim.
Önce tartışma zemininde uzlaşmakta yarar görüyorum. Ligde "2700 üzeri" yabancı bulunması sadece bir etikettir. Pratikte ve organizasyon saygınlığında çok önemi yoktur. 2600 üzeri 16 oyuncu varken "Neden 2700 + yok?" diye sormak turnuvanın kalitesi bağlamında bir farka işaret etmiyor bence.
İkna olmayanlar için iki soru yönelteceğim:
1.Kasimdzhanov, Polgar ve Adams bu ligde oynarken şampiyon takımımız Avrupa Kulüpler Şampiyonasında hangi dereceyi elde etmiştir?
2. Kasimdzhanov, Polgar ve Adams'ın ligde oynadığı yıl 2600+ grubundaki satranççı sayısı şimdikinden fazla mıydı?
Bu iki sorunun cevabını araştırırsanız üst ligde çok bir fark yaşanmadığını göreceksiniz. Başta söylediğim gibi, bu basit bir etikettir.
Gelelim ikinci konuya. "Satranç Ligi" günümüz anlamıyla bir lig değil, turnuvadır. Futbol ya da basketbol liglerinin koşullarıyla asla kıyaslanamayacak olan, en kralının iki hafta sürdüğü bir yarışmadır. Futbolda Messi'nin aynı sezon Barca, Inter ve Manchester City formalarını giyip İspanya, İtalya ve İngiltere liglerinin tüm maçlarında oynayabilmesi teorik ve fiziksel olarak mümkün değildir. Ne var ki satrançta bu mümkündür. Bakınız: Rusya, İspanya ve Türkiye liglerinde aynı sezonda yarışmış olan GM Shimanov. Diyelim ki formasını giydiği üç takım dereceye girdi ve Avrupa Kulüpler'de oynamaya hak kazandı. Bu oyuncunun hiçbiriyle bağı yoktur! İsterse gidip İngiltere şampiyonu kulüp adına yarışabilir.
Demek ki satrançta yerli - yabancı oyuncu olaylarını futbol ekseninden çok daha uzakta, satrancın kendi ihtiyaçlarına göre tartışmak gerek. Futbol için kısaca görüşümü belirteyim: Yabancı kısıtlamasına karşıyım. Buraya Gana'dan ya da Brezilya'dan gelen adam pılısını-pırtısını toplayıp hiç bilmediği bir kültürde sporunu en üst düzeyde yapıyor. Burada yaşıyor, kimi zaman evlenip hayat kuruyor. Yaşadığı zorlukların tek telafisi, yıllık ücretlerin futbol liglerimizde yüksek oluşu.
Oysa satrançta durum çok farklı. Yabancı sınırlaması kesinlikle olmalı. Nedeni çok basit: Satranç ligleri sezonluk ve deplasmanlı bir şekilde yapılmıyor. Dolayısıyla adı lig, kendisi bir haftalık turnuva olan etkinlikler yapılıyor.
Bu şartlar altında yabancıyı serbest bırakırsanız ne olur? Çok uzağa gitmeye gerek yok, liglerden hemen sonra başlayacak olan yaz turnuvalarına baktığınızda neler olabileceğini göreceksiniz. Komşu ülkelerden gruplar halinde gelen yabancılar takımların tüm kadrolarını doldururlar. Diyorsunuz ki ekstra para versinler, inanın ki veren kulüp bulunur. Başarı hırsı öyle birşeydir ki kar-zarar hesabı dinlemez. Bunu iyi analiz etmek gerek.
Yabancı oyuncuların ligde oynatılması konusunu soru-cevap şeklinde ve objektif olarak ele alalım:
Hiç yabancı oyuncu olmasa ligler nasıl olur? Tadı kaçar mı?
- Sanmam. İş Bankası Satranç Ligi ülkenin kulüpler düzeyindeki en prestijli satranç etkinliği olmaya devam eder. İki takımın birinci masalarında Shimanov - Swiercz değil de Emre Can - Kıvanç Haznedaroğlu maçını izlemiş oluruz.
Yıllardır yabancıları oynatıyoruz da ne oluyor?
- Önceki dönemin yoğun desteğiyle belli bir ivme yakalandı. Bu ivmede yabancıların payı yok. Adamlar geliyor, bir hafta oynayıp parasını alıp geri dönüyor. Bu kadar. Yabancılar yararlı olsaydı şimdiye kadar Avrupa 35.liğinden çok daha iyi dereceler elde ederdik.
Yabancılar yerlilere ne kazandırıyor?
- Eşleşebilseler belki birşeyler kazandırırlardı ama mevcut lig formatlarında yabancı bir oyuncu 10 maçının 8 ya da 9 tanesini yine yabancılarla oynuyor. Hasbel kader 1 ya da 2 Tük oyuncu gelirse geliyor. Yani herkes kendi havasında oynuyor. Yabancıları yasaklasanız mevcut formatta 3. ya da 4. masaları 1'e kaydırmanız yeterli olacak, sondan eklemeli bir şekilde.
+2700 seviyesinde 5 tane yabancıyı çağırıp yarın ligde oynatsanız ne olur?
- Chessvibes'da ya da Chessbase'de 5 puntoluk haber olur. Ülke satrancının sorunları kaldığı yerden devam eder.
Sadece birbiriyle oynayan, hatta çoğu zaman OYNAMAYAN yabancıların ülkemiz satrancına olumlu birşey kattıklarına inanmıyorum.
Bir önemli konu daha: Belli bir seviyenin üzerindeki oyuncuların serbest dolaşımı engellenmeli veya bu hareket bir (1) seferle sınırlanmalı. Örneğin, Ipatov. Çiçeği burnunda bu vatandaşımız Ukrayna'da yetişiyor. Normal. İspanya'da daha iyi koşullar buluyor, vatandaşlığına geçip geçmediğini bilmiyorum ama FIDE sayfasında İspanyol olarak gözüküyor. Buraya kadar yine normal. Aradan iki yıl geçmeden Türkiye Milli Takımında oynamaya karar veriyor. Hoppala! Peki yarın yine aklına birşeyler eser mi? "Abiler Brezilya'da kızlar daha güzel, samba ortamı falan var. Zaten orada +2600 adam az, kesin oynarım. İyi de kazanırım." demeyeceğini nereden biliyoruz? Komik bulabilirsiniz ama bunun gerçekleşme olasılığı var.
Aşırı dolaşımlar öncelikle FIDE'nin suçudur. Ülke federasyonları masum mudur? Elbette HAYIR! Milli takıma 1-2 puan daha fazla kazandırayım derken genç yeteneklerin önü tıkanmakta, umutlar baltalanmaktadır. Az önceki cümlemi dikkatle kurdum, tekrarlıyorum: 1-2 puan ya değişir, ya değişmez. Ki olimpiyatlar için alelacele getirilen Ipatov dökülmüştü, hatırlarsanız. Dökülmese ne olurdu? Kurnazlık, çakallık ödülünü almış olurdu...
Demem o ki bugüne kadar bir faydasını göremediğimiz yabancıların, bu saatten sonra yarar sağlayabilecekleri bir konu yoktur. Türkiye'ye yerleşen, burada antrenörlük yaparak çok değerli nesiller, güçlü satranççılar yetiştiren GM, IM ve FM seviyesinde yabancı kökenli çok saygıdeğer ustalar var, onları saygıyla tenzih ederim.