11-07-2013, 22:36
Kesinlikle haklısınız, rantın yüksek olduğu her spor dalında, her kurumda kazançları haksız yoldan elde etme çabaları artar. Maalesef bu böyle.
Şimdilik, 2013 yılı itibarıyla, satranç liglerimiz temizdir. Şaibe kokan ya da satın alınmış diyebileceğimiz maçlar yok. Sürprizler var mı, var. Her zaman da olacaklar. Ancak futboldaki gibi her sürprize şaibe gözlüğümüzü takarak bakmaya başlarsak yanmışız demektir.
Ortaokul ve lise yıllarımda basketbolcuydum. Gençler kategorisinde oynarken zamanın ÖSS, şimdinin YGS/LYS dengi sınav yüzünden sporu bırakmak zorunda kaldım. Sırasıyla Yeşilyurt, Zeytinburnu ve Efes Pilsen spor kulüplerinde forma giydim. O zamanlarda ve o kategorilerde bile teşvik primi vardı. Para değil ama yemek, spor malzemesi ve en önemlisi transfer vaadi yollarıyla oyuncular bazı maçlardan önce ekstradan motive edilmeye çalışılırdı.
Oynadığı kulübün formasını zaten en iyi şekilde terleten oyuncular bu tür ufak hediyeleri almakta sakınca görmezlerdi. Adam zaten oyununu en iyi şekilde oynayacak, hediye işin bonusu olurdu.
Bu tür teşvikler herkesçe bilinir, herkesçe yapılır ama hiç kimse tarafından dile getirilmezdi. Teşviklerin varlığına rağmen bir kez olsun "bilerek yenilme" durumuna ya da teklifine denk gelmedim, böyle bir şeyi de duymadım.
Basketbolun futbola göre tertemiz kalmasının nedeni işte bu ince çizgidir. Hiçkimse size "yenilirsen şu kadar para" demez, böyle tekliflerle gelmez. Örnek olayları karşılaştıran okurlar ne demek istediğimi çok iyi anlamışlardır.
Satranca dönersek, "yenilirsen şu kadar" edecek bir durum gözükmedi bugüne kadar. Her iki takımın işine yarayan beraberlikler oldu, olacak. Sıralamayı ve eşlendirmeyi incelediğinizde mantıklı gözüken sonuçlar bunlar. Bu temiz yapı kendisini koruyacak gibi görünüyor.
Şimdilik, 2013 yılı itibarıyla, satranç liglerimiz temizdir. Şaibe kokan ya da satın alınmış diyebileceğimiz maçlar yok. Sürprizler var mı, var. Her zaman da olacaklar. Ancak futboldaki gibi her sürprize şaibe gözlüğümüzü takarak bakmaya başlarsak yanmışız demektir.
Ortaokul ve lise yıllarımda basketbolcuydum. Gençler kategorisinde oynarken zamanın ÖSS, şimdinin YGS/LYS dengi sınav yüzünden sporu bırakmak zorunda kaldım. Sırasıyla Yeşilyurt, Zeytinburnu ve Efes Pilsen spor kulüplerinde forma giydim. O zamanlarda ve o kategorilerde bile teşvik primi vardı. Para değil ama yemek, spor malzemesi ve en önemlisi transfer vaadi yollarıyla oyuncular bazı maçlardan önce ekstradan motive edilmeye çalışılırdı.
Oynadığı kulübün formasını zaten en iyi şekilde terleten oyuncular bu tür ufak hediyeleri almakta sakınca görmezlerdi. Adam zaten oyununu en iyi şekilde oynayacak, hediye işin bonusu olurdu.
Bu tür teşvikler herkesçe bilinir, herkesçe yapılır ama hiç kimse tarafından dile getirilmezdi. Teşviklerin varlığına rağmen bir kez olsun "bilerek yenilme" durumuna ya da teklifine denk gelmedim, böyle bir şeyi de duymadım.
Basketbolun futbola göre tertemiz kalmasının nedeni işte bu ince çizgidir. Hiçkimse size "yenilirsen şu kadar para" demez, böyle tekliflerle gelmez. Örnek olayları karşılaştıran okurlar ne demek istediğimi çok iyi anlamışlardır.
Satranca dönersek, "yenilirsen şu kadar" edecek bir durum gözükmedi bugüne kadar. Her iki takımın işine yarayan beraberlikler oldu, olacak. Sıralamayı ve eşlendirmeyi incelediğinizde mantıklı gözüken sonuçlar bunlar. Bu temiz yapı kendisini koruyacak gibi görünüyor.