16-07-2013, 09:32
Bu güzel tartışma ilerledikçe fikrim değişti. Şu sonuca ulaştım ki suistimale en az açık olan sistem MASA PUANI sistemidir. Erşan Bey'in paragraflarına hak veriyor, konuyu enine-boyuna düşündükten sonra meseleyi daha iyi anlıyorum.
Gerçekten de, maç puanını 3 değil, 5 bile yapsak sorun olarak gördüğümüz şeyler değişmeyecek. 10 maçtan 5'ini veya 8 maçtan 4'ünü ölçüt alan ve diğer sonuçları, diğer emekleri yok sayan bir sistemi savunduğumu geç de olsa farkettim ve bu hatamdan dönüyorum.
Ayrıca Ateş Abi'nin kritik soruları, sistemin "büyüğü kollayacak şekilde" işletildiğini farketmeme yardımcı oldu. Her madde adaletli mücadeleden ziyade büyüklerin başına bir kaza gelmesini önlemeye yönelik görünüyor.
Aşkın Bey'in dikkat çektiği noktaya ekleyeceklerim var. 1980 sonrası (kimilerine göre 1982) doğumlular için kullanılan bir tabir var, "Y Kuşağı". Bilim insanlarına göre bu kuşağın en belirgin özellikleri bencillik, yalnızlık, sanal sosyallik, elektronik bağımlılık, yapmaktan çok izlemekten zevk alma, emek-çıkar ilişkisinde ikincisine aşırı değer verme gibi nitelikler. Bunlar benim fikrim değil, yanlış anlama olmasın.
Bu nitelikler temel alındığında günümüz satranççı profili kendiliğinden ortaya çıkıyor: Yalnız çalışan (ben bileyim, başkası değil), genelde internetten oynamayı tercih eden (bilgisayarda oynamak varken kim taş dizecek?), derneğe takılmayı sevmeyen (şimdi millete selam ver, sorana kendini tanıt falan, tam işkence), turnuva seçen (buna girmeyeyim, ödül az.) bir satranççı profili ortaya çıkmış durumda.
Çetin Altan'ın tabiriyle "enseyi karartmamak lazım". Ben de sizin gibi ümitliyim, olumsuz gözüken tabloya rağmen. Orta noktada buluşabilmemiz gerek.
Dernek ve kulüplerin internet etkinlikleri düzenlemesi, sayfalarını sıkça güncellemesi düşünülebilir. Sosyal medya konusunda Türkiye satrancı geride kalmış gibi görünüyor.
Madem ki yeni nesil hızlı oyunu seviyor, her turnuvanın bir de "blitz" versiyonu yapılmalı. Yanlış hatırlamıyorsam Çanakkale'de ve İstanbul Festivalinde bu etkinlikler düzenleniyor. Diğer turnuvalara da yayılmalıdır.
Ortak çalışma gün ve konuları saptanabilir. Mesela, "Falanca tarihte "Fransız Winaver" çalışacağız. Moderatör X kişi olacak. Bilgimizi paylaşalım." tarzı etkinlikler düzenlenebilir.
Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Daha detaylı düşünülüp geliştirilebilir.
Sevgi ve saygılarımla.
Gerçekten de, maç puanını 3 değil, 5 bile yapsak sorun olarak gördüğümüz şeyler değişmeyecek. 10 maçtan 5'ini veya 8 maçtan 4'ünü ölçüt alan ve diğer sonuçları, diğer emekleri yok sayan bir sistemi savunduğumu geç de olsa farkettim ve bu hatamdan dönüyorum.
Ayrıca Ateş Abi'nin kritik soruları, sistemin "büyüğü kollayacak şekilde" işletildiğini farketmeme yardımcı oldu. Her madde adaletli mücadeleden ziyade büyüklerin başına bir kaza gelmesini önlemeye yönelik görünüyor.
Aşkın Bey'in dikkat çektiği noktaya ekleyeceklerim var. 1980 sonrası (kimilerine göre 1982) doğumlular için kullanılan bir tabir var, "Y Kuşağı". Bilim insanlarına göre bu kuşağın en belirgin özellikleri bencillik, yalnızlık, sanal sosyallik, elektronik bağımlılık, yapmaktan çok izlemekten zevk alma, emek-çıkar ilişkisinde ikincisine aşırı değer verme gibi nitelikler. Bunlar benim fikrim değil, yanlış anlama olmasın.
Bu nitelikler temel alındığında günümüz satranççı profili kendiliğinden ortaya çıkıyor: Yalnız çalışan (ben bileyim, başkası değil), genelde internetten oynamayı tercih eden (bilgisayarda oynamak varken kim taş dizecek?), derneğe takılmayı sevmeyen (şimdi millete selam ver, sorana kendini tanıt falan, tam işkence), turnuva seçen (buna girmeyeyim, ödül az.) bir satranççı profili ortaya çıkmış durumda.
Çetin Altan'ın tabiriyle "enseyi karartmamak lazım". Ben de sizin gibi ümitliyim, olumsuz gözüken tabloya rağmen. Orta noktada buluşabilmemiz gerek.
Dernek ve kulüplerin internet etkinlikleri düzenlemesi, sayfalarını sıkça güncellemesi düşünülebilir. Sosyal medya konusunda Türkiye satrancı geride kalmış gibi görünüyor.
Madem ki yeni nesil hızlı oyunu seviyor, her turnuvanın bir de "blitz" versiyonu yapılmalı. Yanlış hatırlamıyorsam Çanakkale'de ve İstanbul Festivalinde bu etkinlikler düzenleniyor. Diğer turnuvalara da yayılmalıdır.
Ortak çalışma gün ve konuları saptanabilir. Mesela, "Falanca tarihte "Fransız Winaver" çalışacağız. Moderatör X kişi olacak. Bilgimizi paylaşalım." tarzı etkinlikler düzenlenebilir.
Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Daha detaylı düşünülüp geliştirilebilir.
Sevgi ve saygılarımla.