17-07-2013, 21:48
Sevgili arkadaşlar,
Bu gün Güreş Federasyonu Başkanı Hamza YERLİKAYA’ nın doping yapan sporculara sıfır tolerans tanınması gerektiğini, dopingli sporcunun sadece kendisine değil, kulübü ve antrenörüne de ceza verilmesi gerektiğini söylediğini radyoda dinlerken, ata sporumuzun ne hallerde olduğuna da üzülerek şahit oldum.
Hepimiz satrancın bireysel bir oyun olarak ortaya çıkıp, zamanla yarışma ve nihayet spor olarak düzenlendiğini biliyoruz. Çünkü içinde insanın doğaya karşı mücadelesini en iyi bir biçimde anlatan gizemli bir sonsuzluk var.
Oyunun doğasındaki giz bunu ister.
Bu anlamda satrancı bırakalım bireyler oynasın!
Benim şiddetle karşı olduğum bir kuraldır; kaptanın sonuç hakkında karar vermesi. Hele bir oyun başladıktan sonra…
Asla!
Hangi spor dalında var gösterir misiniz?
En çok futboldan örnekler verildi.
Satranç takım kaptanı o zaman futbol ya da bir hentbol takım kaptanına göre çok yetkili. Çünkü 8- 10 ayrı maçın sonucuna karar veriyor. Ya da bir hakemin yapabileceği şekilde maçı ortada bitirebiliyor. Evet, kurallar böylesine izin veriyor olabilir ama kanımca bu düzenlenebilmelidir.
Oyuna başlamış oyuncuların emeğine saygı gerekir. Sadece emek değil, onların haftalarca öncesinden yapmış oldukları hazırlıklarına, rakiplerine karşı en az birkaç nedenden dolayı oynama isteklerine, motivasyonlarına…
Takım kaptanı, oyuncusuna güvenini ortaya koyduğu için o masayı ona emanet etmiştir. Sonrası ancak teferruat olabilir.
Ben şahsen bir satranç takımında oynarken veya bireysel maçta, sportif anlayışımı ortaya koyarak oynarım.
Benim oyunuma müdahaleye izin vermem demek, o oyun hakkında kararımın elimden alınmış olması demektir. Ben oyuncuysam o anki takım skoruna bakarak da maçımın geleceği için karar verebilirim, bu benim hakkımdır ve devredemem kusura bakmayın!
Hiçbir maçımda beraberlik kararını kaptana danıştığımı hatırlamıyorum.
Ancak maçlarımda elbette beraberlik önerilerim olmuştur. Ama kendi kararımla. O maçı ben oynuyorum. Ben ektim, suladım, baktım. Neden başkasına sonucunu bırakayım? Belki o maçtan ukd- elo hadi benim için olmaz da unvan bekliyorum. Ya da güzel bir oyunun getireceği moral kendime güven, olamaz mı?
Kendi kararımın arkasında durabilmeliyim.
...
Sporda, tüm karşılaşmaların doğasında skorun önceden, en fazla tahmin edilebilmesi yatar.
Skorun önceden belirlenmesi değil!
Bu tüm takımlar için eşit bir şekilde böyle olduğu zaman spor etiğinden bahsedebiliriz. Aksi halde ceza ve tahkim kurullarından, uluslar arası mahkemelerden medet aranır. İnsanlar önce kendilerini sonra da kitleleri aldatma yoluna gider ki kitlesel tartışmalar böyle başlar.
Sonuç olarak satranç maçlarında bireysel kararın toplu kararlardan daha öncelikli ve önemli ve değerli olduğuna inanıyorum. Bu açıdan bakıldığında spor etiğine karşı organize gelişmelerin de önüne büyük ölçüde geçilebileceğini düşünüyorum.
Bu gün Güreş Federasyonu Başkanı Hamza YERLİKAYA’ nın doping yapan sporculara sıfır tolerans tanınması gerektiğini, dopingli sporcunun sadece kendisine değil, kulübü ve antrenörüne de ceza verilmesi gerektiğini söylediğini radyoda dinlerken, ata sporumuzun ne hallerde olduğuna da üzülerek şahit oldum.
Hepimiz satrancın bireysel bir oyun olarak ortaya çıkıp, zamanla yarışma ve nihayet spor olarak düzenlendiğini biliyoruz. Çünkü içinde insanın doğaya karşı mücadelesini en iyi bir biçimde anlatan gizemli bir sonsuzluk var.
Oyunun doğasındaki giz bunu ister.
Bu anlamda satrancı bırakalım bireyler oynasın!
Benim şiddetle karşı olduğum bir kuraldır; kaptanın sonuç hakkında karar vermesi. Hele bir oyun başladıktan sonra…
Asla!
Hangi spor dalında var gösterir misiniz?
En çok futboldan örnekler verildi.
Satranç takım kaptanı o zaman futbol ya da bir hentbol takım kaptanına göre çok yetkili. Çünkü 8- 10 ayrı maçın sonucuna karar veriyor. Ya da bir hakemin yapabileceği şekilde maçı ortada bitirebiliyor. Evet, kurallar böylesine izin veriyor olabilir ama kanımca bu düzenlenebilmelidir.
Oyuna başlamış oyuncuların emeğine saygı gerekir. Sadece emek değil, onların haftalarca öncesinden yapmış oldukları hazırlıklarına, rakiplerine karşı en az birkaç nedenden dolayı oynama isteklerine, motivasyonlarına…
Takım kaptanı, oyuncusuna güvenini ortaya koyduğu için o masayı ona emanet etmiştir. Sonrası ancak teferruat olabilir.
Ben şahsen bir satranç takımında oynarken veya bireysel maçta, sportif anlayışımı ortaya koyarak oynarım.
Benim oyunuma müdahaleye izin vermem demek, o oyun hakkında kararımın elimden alınmış olması demektir. Ben oyuncuysam o anki takım skoruna bakarak da maçımın geleceği için karar verebilirim, bu benim hakkımdır ve devredemem kusura bakmayın!
Hiçbir maçımda beraberlik kararını kaptana danıştığımı hatırlamıyorum.
Ancak maçlarımda elbette beraberlik önerilerim olmuştur. Ama kendi kararımla. O maçı ben oynuyorum. Ben ektim, suladım, baktım. Neden başkasına sonucunu bırakayım? Belki o maçtan ukd- elo hadi benim için olmaz da unvan bekliyorum. Ya da güzel bir oyunun getireceği moral kendime güven, olamaz mı?
Kendi kararımın arkasında durabilmeliyim.
...
Sporda, tüm karşılaşmaların doğasında skorun önceden, en fazla tahmin edilebilmesi yatar.
Skorun önceden belirlenmesi değil!
Bu tüm takımlar için eşit bir şekilde böyle olduğu zaman spor etiğinden bahsedebiliriz. Aksi halde ceza ve tahkim kurullarından, uluslar arası mahkemelerden medet aranır. İnsanlar önce kendilerini sonra da kitleleri aldatma yoluna gider ki kitlesel tartışmalar böyle başlar.
Sonuç olarak satranç maçlarında bireysel kararın toplu kararlardan daha öncelikli ve önemli ve değerli olduğuna inanıyorum. Bu açıdan bakıldığında spor etiğine karşı organize gelişmelerin de önüne büyük ölçüde geçilebileceğini düşünüyorum.
- MATRANÇ -