29-07-2013, 13:15
Sevgili Sertaç DALKIRAN,
Öncelikle sizi benim için geç de olsa, satranç camiamızın arasında yeniden görmek, duymak ve yazılarınızı okumak keyfinden dolayı duyduğum sevinci belirtmek isterim.
Geçmişte ne yaşamış olursanız olun, Sizi satranca vermiş olduğunuz emek, enerji ve sonsuz satranç sevginizle hep hatırladım ve öylece hatırlayacağımı sanıyorum.
...
Siz ve döneminiz, satrancımızın bugünlere ulaşmasında en önemli köprü işlevini, tarihsel bir görev olarak üstlenmiştiniz. Bunu asla unutamaz ve yadsıyamayız!
Benim ise yazınızda da belirttiğiniz üzere bu dönemi unutmak ya da unutturmak gibi fikrim, amacım ya da bir görevim asla olamaz! Bilakis o dönemlerin eşsizliğini çok özlüyorum!
Ben kendi dönemimi bilgi, öneri, iletişim ve haber aktarımı olarak ele alıyorum.
İstanbul ve SGM merkezli turnuvalara, Türkiye birinciliklerine yurdun hangi köşesinde ya da köyünde olursam olayım, koşarak geldiğimi, o eşsiz örnek kişilikteki duayenlerimizi görebilme heyecanımı nasıl unutabilirim?
Bunu en iyi bilenlerden olduğunuzu tahmin ederim.
Bu olayı bir bayrak yarışı olarak görüyorum. Bayrak hasbel kader 2000 li yıllarda elime gelmişti. Ben kendi dönemimi anlattım.
Ayrıca bahsettiğimiz bu iki dönem arasında çok önemli bazı farklar da mevcuttur.
Madem konu açıldı bahsetmeli ve aydınlığa kavuşturmalıyız. Kendimden bahsetmeyi bu satırlarda artık uygun görmüyorum. Ancak anlatacaklarımı lütfen kişi, dönem bazında değil de ürün dosyası olarak değerlendirmenizi arzu ederim.
Ali ya da Veli, kim olsa benim çabam bugün olduğu gibi satranç içindir!
Bahsettiğiniz dönemlerde ülke satrancımız en önemli şahsiyetlerinin üstün ve kararlı çabaları sonunda okullaşma sürecine başlamıştı. Bu doğrudur.
Ancak 2000 li yıllardan sonra olay teknolojik olarak boyut değiştirmişti!
Bu önemli bir kıstastır!
O yıllardaki seçim sonrası oluşan yönetim, tarihinde ilk defa Milli Eğitim’ in kalbine girerek Talim ve Terbiye Kurulu ile yapılan randevulu görüşmeler sonrasında satranç, önce okullarda Beden Eğitimi Derslerinin yapılamadığı gün ve koşullarda yapılabilecek olan bir zihinsel etkinlik olarak kabul edildi ve 2001 yılında ekim ayında okullara bir kararname ile bildirildi. Bu arşivlerde mevcuttur. Satranç, özellikle birkaç şehirdeki gelişiminin yanı sıra, ülke geneline ve okullarına yayılmasını hızlandırmıştı.
Bu da önemli bir kıstastır!
Ardından da ben 3 ay geçici görevlendirme ile görevli-izine ayrılarak Eğitim Kurulumla birlikte Satranç Dersinin müfredat çalışmalarına başladık ve tamamladık. Dosyamızı sunduk. Kabul gördü. Satranç, “seçmeli mi olsun, zorunlu bir ders mi olsun ?” tartışmaları arasında seçmeli dersler arasında MEB ile 2005 de yapılan bir protokol ile, daha önce hiç olmadığı bir biçimde haftalık ders programı çizelgelerinde 1 saatlik ders olarak yerini aldı. Bu, geçmişten gelen olgunlaşma sürecinin meyvelerinden sadece birisiydi.
Bu da çok önemli bir kıstastı.
Zamanla sevgili Olgun KULAÇ, ayrıca; hem çok önemli bireysel çalışmalarıyla hem de Milli Eğitim bünyesinde kurulan komisyonla beraber bugün okullarda ders kitabı olarak okutulan iki aşamalı ders kitaplarını hazırladı.
Talim ve Terbiye Kurulu onaylı!
Bu, çok önemli kıstastır!
Ayrıca bu dönemde il temsilcilikleriyle iletişim ilk defa internet sayesinde ve TSF resmi sitesiyle beraber olağanüstü bir birliktelik oluşturdu. Her şey anında duyuruluyor ve haberdar ediliyordu.
Başka kıstaslar da var dönemimize ait sayın DALKIRAN!
Okullarla olan iletişim!
Sonrasındaki okulların temel olarak alındığı onlarca yepyeni etkinlikler. Bunlar TSF sitesinde ve il temsilcilikleri sayfalarında mevcuttur, ayrıca girmek istemiyorum.
Bahsettiğiniz gibi okul satrancımız 2000 li yıllarda başlamadı. Bu fikrin aksini söyleyenin karşısında en önlerde ben karşı çıkarım.
Bence bu en anlaşılır kıstastır!
Satranç 2000 li yıllarda sadece bambaşka bir ivme kazandı sn. DALKIRAN.
Anlatmak istediğim konunun özü budur.
En kısa sürede görüşebilmek dileğimle sevgi ve selamlarımı iletirim,
Sağlıcakla kalınız.
Öncelikle sizi benim için geç de olsa, satranç camiamızın arasında yeniden görmek, duymak ve yazılarınızı okumak keyfinden dolayı duyduğum sevinci belirtmek isterim.
Geçmişte ne yaşamış olursanız olun, Sizi satranca vermiş olduğunuz emek, enerji ve sonsuz satranç sevginizle hep hatırladım ve öylece hatırlayacağımı sanıyorum.
...
Siz ve döneminiz, satrancımızın bugünlere ulaşmasında en önemli köprü işlevini, tarihsel bir görev olarak üstlenmiştiniz. Bunu asla unutamaz ve yadsıyamayız!
Benim ise yazınızda da belirttiğiniz üzere bu dönemi unutmak ya da unutturmak gibi fikrim, amacım ya da bir görevim asla olamaz! Bilakis o dönemlerin eşsizliğini çok özlüyorum!
Ben kendi dönemimi bilgi, öneri, iletişim ve haber aktarımı olarak ele alıyorum.
İstanbul ve SGM merkezli turnuvalara, Türkiye birinciliklerine yurdun hangi köşesinde ya da köyünde olursam olayım, koşarak geldiğimi, o eşsiz örnek kişilikteki duayenlerimizi görebilme heyecanımı nasıl unutabilirim?
Bunu en iyi bilenlerden olduğunuzu tahmin ederim.
Bu olayı bir bayrak yarışı olarak görüyorum. Bayrak hasbel kader 2000 li yıllarda elime gelmişti. Ben kendi dönemimi anlattım.
Ayrıca bahsettiğimiz bu iki dönem arasında çok önemli bazı farklar da mevcuttur.
Madem konu açıldı bahsetmeli ve aydınlığa kavuşturmalıyız. Kendimden bahsetmeyi bu satırlarda artık uygun görmüyorum. Ancak anlatacaklarımı lütfen kişi, dönem bazında değil de ürün dosyası olarak değerlendirmenizi arzu ederim.
Ali ya da Veli, kim olsa benim çabam bugün olduğu gibi satranç içindir!
Bahsettiğiniz dönemlerde ülke satrancımız en önemli şahsiyetlerinin üstün ve kararlı çabaları sonunda okullaşma sürecine başlamıştı. Bu doğrudur.
Ancak 2000 li yıllardan sonra olay teknolojik olarak boyut değiştirmişti!
Bu önemli bir kıstastır!
O yıllardaki seçim sonrası oluşan yönetim, tarihinde ilk defa Milli Eğitim’ in kalbine girerek Talim ve Terbiye Kurulu ile yapılan randevulu görüşmeler sonrasında satranç, önce okullarda Beden Eğitimi Derslerinin yapılamadığı gün ve koşullarda yapılabilecek olan bir zihinsel etkinlik olarak kabul edildi ve 2001 yılında ekim ayında okullara bir kararname ile bildirildi. Bu arşivlerde mevcuttur. Satranç, özellikle birkaç şehirdeki gelişiminin yanı sıra, ülke geneline ve okullarına yayılmasını hızlandırmıştı.
Bu da önemli bir kıstastır!
Ardından da ben 3 ay geçici görevlendirme ile görevli-izine ayrılarak Eğitim Kurulumla birlikte Satranç Dersinin müfredat çalışmalarına başladık ve tamamladık. Dosyamızı sunduk. Kabul gördü. Satranç, “seçmeli mi olsun, zorunlu bir ders mi olsun ?” tartışmaları arasında seçmeli dersler arasında MEB ile 2005 de yapılan bir protokol ile, daha önce hiç olmadığı bir biçimde haftalık ders programı çizelgelerinde 1 saatlik ders olarak yerini aldı. Bu, geçmişten gelen olgunlaşma sürecinin meyvelerinden sadece birisiydi.
Bu da çok önemli bir kıstastı.
Zamanla sevgili Olgun KULAÇ, ayrıca; hem çok önemli bireysel çalışmalarıyla hem de Milli Eğitim bünyesinde kurulan komisyonla beraber bugün okullarda ders kitabı olarak okutulan iki aşamalı ders kitaplarını hazırladı.
Talim ve Terbiye Kurulu onaylı!
Bu, çok önemli kıstastır!
Ayrıca bu dönemde il temsilcilikleriyle iletişim ilk defa internet sayesinde ve TSF resmi sitesiyle beraber olağanüstü bir birliktelik oluşturdu. Her şey anında duyuruluyor ve haberdar ediliyordu.
Başka kıstaslar da var dönemimize ait sayın DALKIRAN!
Okullarla olan iletişim!
Sonrasındaki okulların temel olarak alındığı onlarca yepyeni etkinlikler. Bunlar TSF sitesinde ve il temsilcilikleri sayfalarında mevcuttur, ayrıca girmek istemiyorum.
Bahsettiğiniz gibi okul satrancımız 2000 li yıllarda başlamadı. Bu fikrin aksini söyleyenin karşısında en önlerde ben karşı çıkarım.
Bence bu en anlaşılır kıstastır!
Satranç 2000 li yıllarda sadece bambaşka bir ivme kazandı sn. DALKIRAN.
Anlatmak istediğim konunun özü budur.
En kısa sürede görüşebilmek dileğimle sevgi ve selamlarımı iletirim,
Sağlıcakla kalınız.
- MATRANÇ -