01-10-2013, 11:41
Herkes satranca siyaset karışmasın diyor, ama bu naifliği bırakalım. İstesek de istemesek de satranç politikası siyasetin içinde. Karışacak. Çok doğal. Zaten bundan şikayet eden taraflar da satranca siyaset karışmasın derken "diğer tarafın siyaseti" karışmasın diyor aslında. Bu konudaki pek çok gelişmeyi böyle okunması naçizane tavsiyemdir. Gelelim hadiseye.
Artık yazdıklarımın sorumluluğu sadece şahsi. Vaktim de yok, bazı detaylar teyide muhtaç, ama konuyla ilgili bildiklerim-düşündüklerim:
Geçtiğimiz dönemde Kasparov ile TSF'nin ilişkileri soğuktu. Bunun sebebi TSF'nin FIDE üzerinden açıkça FIDE Başkanı Ilyumzhinov'un yanında yer alması ve Kasparov,Karpov ve Batı Avrupa ülkelerinin başını çektiği muhalif cepheye karşı agresif sayılabilecek bir tavır almasıydı. Yazıcı'nın Danailov'a kaybettiği ECU seçimleriyle arkasından gelen FIDE Seçimlerinde hangi ülkelerin ve isimlerin kimleri desteklediğine bakın tarafları çok açık bir şekilde görürsünüz. Hiçbiri devlet sırrı değil. Hatta bu proje hakkında Türkiye içindeki girişimler kapsamında Kasparov'un Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ı ziyaret etmesi gündeme gelmişti. Ziyaret sanırım ilk planlanan zamanda gerçekleşmedi. Bu dönemde Kasparov ve ECU Başkanı Danailov'un Avrupa Parlamentosu nezdinde temasları olmuştu.
Bir diğer durak noktası geçtiğimiz yıl Kasparov'un Olimpiyat sırasında İstanbul'daki FIDE Kongresi'ne gelişiydi. Bunun konusunu da şuradan öğrenmek mümkün: http://en.chessbase.com/home/TabId/211/PostId/4008474
Kasparov,burada İstanbul'daki toplantının sonuçlarını "hafifsiyor" (İngilizce olsa "play down" derdim tam aklımdaki). Ne var ki, öz hakiki bir FIDE etkinliğinin kapanışında ortaya çıkması uzun vadede daha farklı bir bireysel strateji izlediğini gösteriyor. O strateji nedir? Bilmiyorum. Birbirinden hazzetmeyen insanların birlikte poz vermesi ortaklaşan çıkarlara işarettir. (Yazıcı'yı kastediyorum eğer açık olmadıysa)
Kocaeli ziyaretinin şekli ve Kasparov'un devamındaki Avrupa programı da bana konuda girişimlerinin devam ettiğini ve/veya yeni bir form olduğunu düşündürdü. Kasparov'un son dönemdeki "okulda satrancın tanıtılması lazım", "satrancın kurtuluşu eğitimdedir" temalı demeçleri de son derece manidar
Bunların Türk satrancına faydası nedir? Aslında etkiye dönüştürülebilir, ama yazı çok uzar. Bence de iyi olmuş, ama Kasparov'un bu aralar nerelere gittiğini ne yaptığını takip edince ziyaretin asıl sebebi ortaya çıkar.
Artık yazdıklarımın sorumluluğu sadece şahsi. Vaktim de yok, bazı detaylar teyide muhtaç, ama konuyla ilgili bildiklerim-düşündüklerim:
Geçtiğimiz dönemde Kasparov ile TSF'nin ilişkileri soğuktu. Bunun sebebi TSF'nin FIDE üzerinden açıkça FIDE Başkanı Ilyumzhinov'un yanında yer alması ve Kasparov,Karpov ve Batı Avrupa ülkelerinin başını çektiği muhalif cepheye karşı agresif sayılabilecek bir tavır almasıydı. Yazıcı'nın Danailov'a kaybettiği ECU seçimleriyle arkasından gelen FIDE Seçimlerinde hangi ülkelerin ve isimlerin kimleri desteklediğine bakın tarafları çok açık bir şekilde görürsünüz. Hiçbiri devlet sırrı değil. Hatta bu proje hakkında Türkiye içindeki girişimler kapsamında Kasparov'un Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ı ziyaret etmesi gündeme gelmişti. Ziyaret sanırım ilk planlanan zamanda gerçekleşmedi. Bu dönemde Kasparov ve ECU Başkanı Danailov'un Avrupa Parlamentosu nezdinde temasları olmuştu.
Bir diğer durak noktası geçtiğimiz yıl Kasparov'un Olimpiyat sırasında İstanbul'daki FIDE Kongresi'ne gelişiydi. Bunun konusunu da şuradan öğrenmek mümkün: http://en.chessbase.com/home/TabId/211/PostId/4008474
Kasparov,burada İstanbul'daki toplantının sonuçlarını "hafifsiyor" (İngilizce olsa "play down" derdim tam aklımdaki). Ne var ki, öz hakiki bir FIDE etkinliğinin kapanışında ortaya çıkması uzun vadede daha farklı bir bireysel strateji izlediğini gösteriyor. O strateji nedir? Bilmiyorum. Birbirinden hazzetmeyen insanların birlikte poz vermesi ortaklaşan çıkarlara işarettir. (Yazıcı'yı kastediyorum eğer açık olmadıysa)
Kocaeli ziyaretinin şekli ve Kasparov'un devamındaki Avrupa programı da bana konuda girişimlerinin devam ettiğini ve/veya yeni bir form olduğunu düşündürdü. Kasparov'un son dönemdeki "okulda satrancın tanıtılması lazım", "satrancın kurtuluşu eğitimdedir" temalı demeçleri de son derece manidar
Bunların Türk satrancına faydası nedir? Aslında etkiye dönüştürülebilir, ama yazı çok uzar. Bence de iyi olmuş, ama Kasparov'un bu aralar nerelere gittiğini ne yaptığını takip edince ziyaretin asıl sebebi ortaya çıkar.