17-10-2013, 22:15
Hayri bey bir İstanbul beyefendisiydi. Satrancın sadece ekonomik anlamda değil, sosyo kültürel manada da çok zor zamanlarını yaşayan ve TSF başkanı olarak sorumluluğunu taşıyan bir satrançseverdi.
12 Eylül sonrasında sokağa çıkma yasaklarının olduğu, dernek sözcüğünün cüzzam kadar sevimli olduğu dönemlerde, satrancı öğrenci yurtlarına sokarak, özellikle öğrenci kitlesine yaymayı başarması büyük bir yöneticilik başarısıdr.
Hayri bey ayrıca Pamukbank'ta üst düzey yönetici olarak çalıştığı dönemlerde elinden geldiği kadarıyla ilan, turnuva desteği gibi konularda elinden geleni yapardı ve sponsorluk kavramının (hatta kelimesinin) olmadığı yıllarda, çalıştığı kurumu -bir banka için çok da rantabl olmayan bir alanda- satranca dahil ederdi.
Vefatı, salt bir satrançsever, bir yönetici kaybı olarak değil aynı zamanda bir beyefendinin de kaybı tahtında değerlendirilmeli kanımca.
Bu vesile ile TSF'nin de, Hayri bey gibi geçmiş döneme yüz akı ile yön vermiş satranç büyüklerini hatırlaması, onların deneyim ve akil niteliklerinden yararlanması doğru olur düşüncesindeyim. Artık bir akil heyeti mi, bir tür danışma kurulu mu bilemiyorum ama bir döneme yön vermiş bu kişileri sadece şeklen hatırlamak için değil, günümüzde kaybettiğimiz 'beyefendilik' gibi değerleri yeniden öğrenmemizi sağlasınlar diye...
Lütfen Süer'li, Bilyap'lı, Ülker'li, Pekand'lı, Hayri beyli dönemlerin Türkiye birinciliklerindeki oyuncuların sadece fotoğraflarına ve giyimlerine bakıp, yağlı kot pantolonla ödül almaya çıkan bugünkü nesli kıyaslayın.
Sevenlerinin tekrar cümleten başı sağolsun.
12 Eylül sonrasında sokağa çıkma yasaklarının olduğu, dernek sözcüğünün cüzzam kadar sevimli olduğu dönemlerde, satrancı öğrenci yurtlarına sokarak, özellikle öğrenci kitlesine yaymayı başarması büyük bir yöneticilik başarısıdr.
Hayri bey ayrıca Pamukbank'ta üst düzey yönetici olarak çalıştığı dönemlerde elinden geldiği kadarıyla ilan, turnuva desteği gibi konularda elinden geleni yapardı ve sponsorluk kavramının (hatta kelimesinin) olmadığı yıllarda, çalıştığı kurumu -bir banka için çok da rantabl olmayan bir alanda- satranca dahil ederdi.
Vefatı, salt bir satrançsever, bir yönetici kaybı olarak değil aynı zamanda bir beyefendinin de kaybı tahtında değerlendirilmeli kanımca.
Bu vesile ile TSF'nin de, Hayri bey gibi geçmiş döneme yüz akı ile yön vermiş satranç büyüklerini hatırlaması, onların deneyim ve akil niteliklerinden yararlanması doğru olur düşüncesindeyim. Artık bir akil heyeti mi, bir tür danışma kurulu mu bilemiyorum ama bir döneme yön vermiş bu kişileri sadece şeklen hatırlamak için değil, günümüzde kaybettiğimiz 'beyefendilik' gibi değerleri yeniden öğrenmemizi sağlasınlar diye...
Lütfen Süer'li, Bilyap'lı, Ülker'li, Pekand'lı, Hayri beyli dönemlerin Türkiye birinciliklerindeki oyuncuların sadece fotoğraflarına ve giyimlerine bakıp, yağlı kot pantolonla ödül almaya çıkan bugünkü nesli kıyaslayın.
Sevenlerinin tekrar cümleten başı sağolsun.