Sayın Aşkın Taşan'a Açık Mektup
#16
Sevgili Can,
Öncelikle hakkımda yazmış olduğun ve samimi olduğuna yürekten inandığım duygu ve düşüncelerin için kimseyle papaz olmanı istemem. Sen, içten ve herhangi zorunluluk hissetmeden, kendince açık kimlikle yüreklice yazıyorsun. Strese girmeni ve bu tartışmada olmanı istemem. Her şey yanlış anlaşılmaya, kullanılmaya çok müsait.
Aşağıda senin yazdıklarından koyu renkli alıntılarla fikirlerimi belirttim.

?Bunları da senin şahsında söylüyorum zira senin de değindiğin gibi federasyonda burada yanıt verecek yetkili kimse yok." diyorsun ya.
İnsanlar beni TSF tarafından bu konuda görevlendirilmiş bir eleman olarak görüyorlar. Propagandadan sorumlu TSF Bakanı bile oldum. Hem aldığım ücretleri sorguluyorlar, hem de özveriyle ve fahri olarak çalıştığımı anlatınca da ?neden kendinden bu kadar bahsetmeye meraklısın?? diyorlar. Sözlüklerde çelişki kelimesinin anlamına bir daha bakmak zorunda hissediyorum kendimi.
Sana gerçekten bu satırlarda içimi dökebileceğimi hissediyorum. Üslubun ve içtenliğin bana bunu söylüyor. Gerçi, hakaret görmeden yazmayalı uzun oldu.
Sevgili Can,
Ben TSF? de isteyerek ve bilerek görev aldım. Amaçlarım vardı. Bunlardan en öncelikli olanları kendi alanımla ilgili olarak, antrenörlük kurslarını belirli bir standarta çekebilmek, kurs başvurularını daha gerçekçi hale getirmek, eğitim çağındaki çocuklarımızın satranç eğitimlerini okulda, satranç merkezlerinde belirli bir kaliteye ulaştırabilmek gibi benim ve camiamızın çok önemsediğine inandığım konulardı.
Göreve geldiğimden bu yana (ikinci dönemi kastediyorum) bir araya gelerek yaptığımız toplantılarda aldığımız kararlar yönünde ancak ve ancak gece yarılarına sıkıştırabildiğim çalışma saatlerimde, en özlenen en çok aksayan yönlere dikkat ederek bazı taslak yönergeler hazırlıyor ve kontrole sunuyoruz.
Bu, günlerimizi haftalarımızı alan çalışmalarımız ülkemizdeki -sistemin kendi geleceğini kontrol etme refleksi- yüzünden günlük yapay bürokrasi engelleri arasında yok oluyor. TSF içindeki bu çalışmalarımız bürokrasi engelinden geri dönüyor. Bazen, ?mevzuat ve yönetmeliklerimize uygun değildir? diyerek geri dönüyor. Bazen de ?projenizin uygulanabilirliliği için yeterli ödenek karşılığımız yoktur? deniyor.
Oysa ben, bu cevapların verileceğini bile bile bu hazırlıkarı, taslak yönetmelikleri hazırladım. İçerik hakkında kamu oyunu ÖSF aracılığıyla bilgilendirdim. Temel amacım ve temel çözüm önerim için 5.Kasım.2012? den itibaren sn. Cengiz KELEŞ? in kaybettiği seçim sonrası yaptığı seçim konuşmasını referans alarak ? YENİDEN YAPLIANMA? hedefimi ortaya koydum. Bunun için camiamızın il ve ilçelerden örgütlenme başlatarak içinde olmasının altını çizdim. Buna satranç camiamızın çok önemli isimlerinden ülke genelinde destek umudumu da ekledim. Çünkü arkasında ve içinde geniş toplum kesimlerinin desteğini barındırmayan her proje geri döner, içinde insan toplumu ve geniş halk desteği olsun istedim.
Tüm bunları TSF içinde yaptım. Hani şu ?antidemokratik? dedikleri YK? ya rağmen. Keza her birisiyle de tanıştım. Çalışmalarım misyonum devam ediyor. O zaman ben de antidemokratik bir uygulama içindeyim, öyle mi sence?
Fakat aradan bir yıl geçmesine rağmen bazı ölü topraklı zihniyetleri uyandırmak ve ayağa kaldırabilmek çok zor.

?O gün için kimin çıkarları örtüşüyorsa, onlar can-ciğer kuzu sarması oluyorlar; çıkarları ayrıştığında yolları da ayrılıyor.?

Bunu 2000 li yılların başından bir örnekle vermişsin. Sanırım sn. Ali Nihat YAZICI ve sn. Cengiz KELEŞ? i kastediyorsun. Bilemiyorum, aralarında bir konudur. Ama ülke satrancı kazanır ya da kaybeder. Ben kazanların içinde olmaktansa, kaybetmeme çabası içinde olanlardan yana saf tutmak kararlılığındayım. Kazancı burada maddi olarak konuşmuyorum. TSF yi kullanarak hiçbir düzenli ya da emek dışı olan bir gelir hak etmedim. Ömrümce bardağın hep boş tarafından dolu tarafına yolculuk yaparken hatırlarım kendimi.

?Ancak, artık bazı şeylerin düzelmesi gerekiyor. Benim için değil, oğlum için gerekiyor. Hep "Gens una sumus"u savundum. En iyi günlerde de, en kötü günlerde de.?
Bunu biliyor ve katılıyorum.
Bak Can, oğlundan bahsettin.
Can, benim de oğlumun adı.
Ama benim mesleğim gereği yüzlerce, binlerce oğlum ve kızım var. Çoğu kez Can? a ayıramadığım zamanı onlara ayırmak zorunda kalırım. Bunu bazı bekar arkadaşlarım elbette bilemez. Onlara buradan sağlıklı ve huzurlu bir aile yaşantısı dilerim. Hakkımda en olumsuz düşünen her insana her arkadaşıma?
Bu kutsal temennin için gücümüz olduğu sürece çalışma niyetim ve hırsım var. Gerçi bu hırs yüzünden bazen duvara da tosladığımın farkındayım.

?? ilgili tarafların tümünün seslerini düzgün biçimde duyurup??
?burası çok önemli!!
Kendi adıma bu konuda aynı düşündüğümü söyleyebilirim. Ama bunun gerçekleşebileceği en sağlıklı ortamın kurulabilmesi, haklı taleplerin güçlü ve örgütsel bir düzen içinde iletilmesiyle oluşabilir. Örneğin seçim zamanından çok önce oluşturulan olağan bir genel kurul, ya da satranç şurası, toplu ziyaretler, il gezilerindeki güçlü talepler vb.
Ancak ilkeli ve kararlı duruşlar sergilenmeli, adımlar atılmalıdır. Bu adımlar hayatın içinde ancak aynı yöne bakan-bakabilen ve aynı-benzer şeyi isteyen ciddi ve samimi insanların toplumsal örgütlenmesi ile olabilir. Bunun için İl Temsilcilikleri ve Alt Komisyonları dedim. Farklı meslek gruplarından ortak paydaları satranç olan insanlar dedim. Toplum içi paylaşım, güçlenme, çeşitli kaynaklara ve adreslere ulaşım için. Tabi nitelikli çalışmalar eşliğinde.
Gecelerimizi, haftalarımızı alan çalışmalarımız oldu
Ama sadece isim listelemelerinin de hiçbir çalışma olmaksızın anlamı yok.


Bir an önce resmi yollardan demokratik ve meşru seçim kanalları açılmalı ve idarelerin de tüm şeffaflığıyla soruların yanıtlarını -ve hatta hesaplarını vereceği- üstyapı kurumları oluşturulmalıdır.
Bu dileğin ülkemiz siyasi anlayışında şu an için hangi samimiyet aşamasındadır, sorabilir miyim? İdari yapıdan ayrı kendi yolunu çizebilen bir kurum örneği görebiliyor musun? Ama benim amaçlarım bu tablonun oluşabilmesi yönündedir. Çözüm de sunuyorum.



Ben de hem bir satranççı, hem de bir baba olarak böyle bir durum ortaya çıktığında elbette mazlumu tutacağım.
Bu ?mazlum? u tanıyorum, Can.
Yıllar öncesinden. Biraz kendimden. Ama daha çok 30-35 yıl öncesinden, İzmir, Ankara, İstanbul, Adana gibi illerimizden tanık oldum. Birçoğu göçtü. Ama hala satranç için yaşayanlar var. Kimisi mesleğine tercih etmiş satrancı, kimisi okuluna, kimisi de kuracağı yuvasına.
Ama satranç meslek değil. Oysa şartlar satrancın çoktan meslek olmasının alt yapısını hazırlamış. Fakat üst yapıda izin verilmiyor. Onca akacak su yol bulamıyor. Neden?
Bu konuda da görüşlerimi sunmuştum. Çözüm önerilerim cevapsız kalıyor.
Oysa asıl bu konu için birleşebilmek, uzlaşabilme cesaretini gösterebilmek gereklidir. Satrancın meslek haline gelebilmesi için devletin satranç alanında bilgi ve deneyimi toplumca bilinen ve referans verilen kimseleri önemli konumlara getirmesi bir çözüm olabilir. Örneğin üniversitelerde alan bilgisi ve yan referansları yüksek düzeyde onca satranççımız mevcuttur. Bunların aynı kurumda ders verebilecek konuma ulaşabilmeleri için yarım dönem gibi kısa süreli kurs-eğitim sürecinden sonra bu kurumlarda satranç eğiticilerinin yetiştirilmesi için kullanılması gibi. Bu benim çok büyük bir hayalimdir.


Sevgili Can,

Can benim oğlumun da adı. Senin de bir oğlun olduğunu söyledin.
Son sözüm sevgili oğluna ve onun aracılığıyla tüm çocuklarımıza?
Çocuklarımız içinde bulundukları hayatı tanımaları, tanık olduklarını görüp anlamlandırabilmeleri için satranç ve özellikle okul satrancı?

Görüp tanık olduklarını anlamlandıramayan çocuk sağlıklı ve nitelikli yetişemez.

Onun için ona zamanı gelince bol bol kitap okumasını öneririm. Böylece hem satranç alt yapısı için gerekli alt yapıyı hazırlar, hem de onları hayatı tanımanın eşiğine getirmiş olursun.

Sevgi ve selamlarımla?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Sayın Aşkın Taşan'a Açık Mektup - Yazar: canince - 01-05-2013, 01:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Sabri Koçak - 02-05-2013, 08:44
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 02-05-2013, 09:00
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 02-05-2013, 11:49
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: anand - 03-05-2013, 10:46
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 03-05-2013, 14:26
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 03-05-2013, 15:02
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: anand - 03-05-2013, 16:35
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 03-05-2013, 21:06
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 09-05-2013, 15:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: canince - 29-10-2013, 16:28
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: canince - 29-10-2013, 16:46
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 30-10-2013, 11:33
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: canince - 31-10-2013, 15:15
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ozgur_Akman - 01-11-2013, 11:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 01-11-2013, 14:17
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: canince - 04-11-2013, 02:57



Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi