22-11-2013, 22:51
Dünkü maçtan sonra Nigel Short'un twitter'ında "end of en era" (bir devrin sonu) sözü ciddi tartışmalara neden oldu, hatta bir basın mensubunun oyundan sonra bunu sorması ve önce soruyu geri çeviren FIDE moderatörünün sonra soruyu oyunculara yöneltmesi, çok ağır bir kabalık olarak nitelendirildi.
Ama bugün daha son oyun oynanmadan Hindistan'daki ciddi gazeteler bile bu başlıkla güne başladılar.
Maçın geneli ile ilgili ben biraz daha farklı olarak gördüklerimi belirteyim:
1) Magnus meşhur portakal suyunu maça getirmedi.
2) Masa ve genel ambiyans çok kötüydü. Dünya şampiyonluğunun oynandığı her masa neticede kültürel bir insanlık mirasıdır.
Bugün İzlanda'nın neredeyse 1 sayılı turistik ögesi, 1972'deki maçın oynandığı salon ve maun masa. Keza Moskova Satranç kulübüne gidenler de meşhur Karpov-Kasparov ilk maçının oynandığı masayı bir tavaf etmeden çıkmıyorlar.
Oyuncuların daha geniş ve daha modern bir ortamda maçı oynaması beklenirdi. Oyuncu isimleri bile karton kağıtlara bilgisayarda yazılıp masanın yanına yapıştırılmıştı ki elektronik bir gösterge, geniş alan, daha büyük bir masa oyunun genel ambiyansına değer katardı.
3) Yorumcular çok düşük profilliydi. Gözler öncelikle orada bir şenlik havası içinde olması gereken eski şampiyonları aradı (Karpov, KAsparov, Kramnik gibi). Keza büyük oyuncuların hiçbiri yorumlarda ve oyunlar sonrasındaki aksyionlarda yoktu.
Böyle bir maçın arka planında Nakamura'nın, Ivanchuk'un, Kasparov'un veya en hafifinden final oynamış Short, Kamsky, Topalov gibi büyüklerin değerlendirmeleri, maçın ritmini ve kamuoyu ilgisini arttırırdı.
Yorumlar da maalesef TRT 1 düzeyindeydi, orada her oyun için çok değişik ve renkli kişiler olması gerekirdi; ne bileyim adam Simen Agdestein'la bir röportaj yapar, Anand'ın ekibinden biriyle konuşur, bu oyuncular nasıl hazırlandı, günlük hayatlarını nasıl geçirdiler bir ön çekim koyarlar (Magnus'un facebook'una baksalar40 tane video var orada) vesaire. Her anlamda profili çok zayıf bir sunum gördük.
-------------------------------------
Bunun yanısıra çok iyi olan şeyler de vardı, bu iki oyuncu satranca beyefendiliği tekrar geri getirdiler.
Birbirlerine olan saygıları, özellikle Anand'ın kaybettiği oyunlardan sonra bile basın toplantılarında sakin ve esprili kalabilmesi, bir dönem (Fischer sonrası ve Kasparov-Karpov, Kasparov-Kramnik, Kramnik Topalov, FIDE / PCA çekişmeleri üzerinden gibi) çok gerilmiş olan en üst düzey satranç ortamını nezihleştirdi, ona itibar getirdi. Beyefendilik ve zarafet kendini tekrar hatırlattı.
Bir devrin bitmesi terimine çok katılmıyorum.
Nasıl ki dünya sinema tarihi Robert De Niro, Robert Redford, Jack Nicholson, Paul Newman gibi devler zamanla sahneleri Brad Pitt, Matt Damon, Di Caprio gibi yeteneklere devredip, sahne arkasında yönetmenlik gibi bambaşka deneyimlere geçti ise; Anand, Shirov, Kramnik gibi dev oyuncuların da yepyeni misyonları olacaktır.
Elbette yine sahnede rol alacaklar ama esas ağırlıklarını dünya satrancının gelişmesine, akademik tarafına veya satrancı kitleselleştirmeye vereceklerdir.
Bu anlamda Anand gerçekten çok büyük bir efsanedir ve satranca kattıkları yanında beyefendiliği ve geçmişteki efsanevi gücü benim gibi basit bir satrançsever gözünde hep büyük kalacaktır.
-------------------------------------
Maçın neden ve nasıl kazanıldığı çok konuşulur herhalde. Kendi adıma Heine Peter Nielsenn faktörünün çok önceden düşünülmüş, erken bir adım olarak görüyorum. Bu faktöre maçtan bayağı önce dikkat çeken Ocak 2013 tarihli bir yazıyı aktarmıştım.
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3348
-------------------------------------
Maçın bence en gülünç anı Anand'ın 9.oyundan sonra, saçma sapan soru soran FIDE moderatörünü yerin dibine sokmasıydı.
Belki de maçlar tarihinin en ağır aforizması geldi büyük Anand'dan:
FIDE Moderatörü: And actually you also spend lot of time after these three moves, did you try to really to calculate to this complications, all these variations, till the end somehow, or was this possible ?
Anand: No, I was thinking what to eat tonight !
Çeviri:
FIDE Moderatörü: Aslında bu 3 hamle sonrasında çok ciddi zaman harcadınız, hakikaten tüm komplikasyonları, tüm bu varyantları mı hesaplamaya çalıştınız, sonuna kadar, bu mümkün mü?
Anand: Yok. Akşam ne yiyeceğimi düşünüyordum
Kızın bu cevaptan sonra suratını görmek isteyenler 05.50'den sonrasını izleyebilirler.
http://www.youtube.com/watch?v=W7QzYkbaC...HJ34IuVniw
Son olarak, Short'un görüşü ile bağlayayım: Eski nesilden mevcut form durumuna balarak sadece Kramnik'in unvanı geri almak için mücadele edebileceğini düşünüyorum.
(@ilkernadi I believe Kramnik is the only "oldie" (he still looks young to me) who could reclaim the title on current form.)
Ama bugün daha son oyun oynanmadan Hindistan'daki ciddi gazeteler bile bu başlıkla güne başladılar.
Maçın geneli ile ilgili ben biraz daha farklı olarak gördüklerimi belirteyim:
1) Magnus meşhur portakal suyunu maça getirmedi.
2) Masa ve genel ambiyans çok kötüydü. Dünya şampiyonluğunun oynandığı her masa neticede kültürel bir insanlık mirasıdır.
Bugün İzlanda'nın neredeyse 1 sayılı turistik ögesi, 1972'deki maçın oynandığı salon ve maun masa. Keza Moskova Satranç kulübüne gidenler de meşhur Karpov-Kasparov ilk maçının oynandığı masayı bir tavaf etmeden çıkmıyorlar.
Oyuncuların daha geniş ve daha modern bir ortamda maçı oynaması beklenirdi. Oyuncu isimleri bile karton kağıtlara bilgisayarda yazılıp masanın yanına yapıştırılmıştı ki elektronik bir gösterge, geniş alan, daha büyük bir masa oyunun genel ambiyansına değer katardı.
3) Yorumcular çok düşük profilliydi. Gözler öncelikle orada bir şenlik havası içinde olması gereken eski şampiyonları aradı (Karpov, KAsparov, Kramnik gibi). Keza büyük oyuncuların hiçbiri yorumlarda ve oyunlar sonrasındaki aksyionlarda yoktu.
Böyle bir maçın arka planında Nakamura'nın, Ivanchuk'un, Kasparov'un veya en hafifinden final oynamış Short, Kamsky, Topalov gibi büyüklerin değerlendirmeleri, maçın ritmini ve kamuoyu ilgisini arttırırdı.
Yorumlar da maalesef TRT 1 düzeyindeydi, orada her oyun için çok değişik ve renkli kişiler olması gerekirdi; ne bileyim adam Simen Agdestein'la bir röportaj yapar, Anand'ın ekibinden biriyle konuşur, bu oyuncular nasıl hazırlandı, günlük hayatlarını nasıl geçirdiler bir ön çekim koyarlar (Magnus'un facebook'una baksalar40 tane video var orada) vesaire. Her anlamda profili çok zayıf bir sunum gördük.
-------------------------------------
Bunun yanısıra çok iyi olan şeyler de vardı, bu iki oyuncu satranca beyefendiliği tekrar geri getirdiler.
Birbirlerine olan saygıları, özellikle Anand'ın kaybettiği oyunlardan sonra bile basın toplantılarında sakin ve esprili kalabilmesi, bir dönem (Fischer sonrası ve Kasparov-Karpov, Kasparov-Kramnik, Kramnik Topalov, FIDE / PCA çekişmeleri üzerinden gibi) çok gerilmiş olan en üst düzey satranç ortamını nezihleştirdi, ona itibar getirdi. Beyefendilik ve zarafet kendini tekrar hatırlattı.
Bir devrin bitmesi terimine çok katılmıyorum.
Nasıl ki dünya sinema tarihi Robert De Niro, Robert Redford, Jack Nicholson, Paul Newman gibi devler zamanla sahneleri Brad Pitt, Matt Damon, Di Caprio gibi yeteneklere devredip, sahne arkasında yönetmenlik gibi bambaşka deneyimlere geçti ise; Anand, Shirov, Kramnik gibi dev oyuncuların da yepyeni misyonları olacaktır.
Elbette yine sahnede rol alacaklar ama esas ağırlıklarını dünya satrancının gelişmesine, akademik tarafına veya satrancı kitleselleştirmeye vereceklerdir.
Bu anlamda Anand gerçekten çok büyük bir efsanedir ve satranca kattıkları yanında beyefendiliği ve geçmişteki efsanevi gücü benim gibi basit bir satrançsever gözünde hep büyük kalacaktır.
-------------------------------------
Maçın neden ve nasıl kazanıldığı çok konuşulur herhalde. Kendi adıma Heine Peter Nielsenn faktörünün çok önceden düşünülmüş, erken bir adım olarak görüyorum. Bu faktöre maçtan bayağı önce dikkat çeken Ocak 2013 tarihli bir yazıyı aktarmıştım.
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3348
-------------------------------------
Maçın bence en gülünç anı Anand'ın 9.oyundan sonra, saçma sapan soru soran FIDE moderatörünü yerin dibine sokmasıydı.
Belki de maçlar tarihinin en ağır aforizması geldi büyük Anand'dan:
FIDE Moderatörü: And actually you also spend lot of time after these three moves, did you try to really to calculate to this complications, all these variations, till the end somehow, or was this possible ?
Anand: No, I was thinking what to eat tonight !
Çeviri:
FIDE Moderatörü: Aslında bu 3 hamle sonrasında çok ciddi zaman harcadınız, hakikaten tüm komplikasyonları, tüm bu varyantları mı hesaplamaya çalıştınız, sonuna kadar, bu mümkün mü?
Anand: Yok. Akşam ne yiyeceğimi düşünüyordum
Kızın bu cevaptan sonra suratını görmek isteyenler 05.50'den sonrasını izleyebilirler.
http://www.youtube.com/watch?v=W7QzYkbaC...HJ34IuVniw
Son olarak, Short'un görüşü ile bağlayayım: Eski nesilden mevcut form durumuna balarak sadece Kramnik'in unvanı geri almak için mücadele edebileceğini düşünüyorum.
(@ilkernadi I believe Kramnik is the only "oldie" (he still looks young to me) who could reclaim the title on current form.)