23-12-2013, 23:23
"Müsabakadan önceki psikolojik hazırlık hariç beyin cimnastiği spordan gelen bir kavram değildir ancak bunu kabul etsek bile bunun fiziksel güce dönüşmesinin ve spor olmasının kabul edilmesi olanaksızdır. Çünkü her fiziksel hareket spor olmaz. Fiziksel hareket hayal edilerek değil, kanlı canlı bir egzersiz eylemidir." E.KILCIGİL
Bu cümleleri okurken aklıma eski iki ayrı toplum geldi.
Eski Yunanda spor dinsel ve toplumsal düşünce sistemlerinin de etkisinde kalarak kişinin kendi bedenini geliştirmesi amacıyla başlamıştı. Eski Yunan heykellerinde atletlerin muntazam ölçülerde heykellerini biliriz. Zamanla da yarışma amacına yönelik olimpik düzenlemeler yapılmış ve toplumsallaşma sürecini bir şekilde başlatmıştı.
Roma İmparatorluğunda ise bu amaçların tamamen dışında İmparatorluk baskısını ön plana alan, arenalar ve stadyumlar kurarak halka katı imparatorluk rejimini dikte ettiren, şov-güç gösterili gladyatörler devri başlamıştı.
Yarışma vardı.
Antrenman vardı.
Beslenme, uyku mükafat...
Gösteri, seyirci, tezahürat, af, ölüm...
Çalıştırıcı antrenörler ve kamplar vardı.
Belli bir yarışma programı, çeşitli etnik-ulus-halk çeşitlemesi...
Bahisler, şikeler, teşvikler bir çeşit ekonomik döngü...
Kazanç kayıp...
Hakem-karar...
Savunma-atak...
Kılıç, mızrak, çekiç, ok...
Kas, adale, kan, can vardı.
Ve sonsuz bir inanç, kararlılık, dik duruş...
O halde?
SPARTAKÜS tüm zamanların en efsanevi sporcusuydu!
İnanmaya başlayacağım yakında.
Sporun tanımın araştırdığınızda 715 adet bulabilirsiniz.
Her bir tanımdan ayrı bir amaç da oluşturabilirsiniz.
Ama spor günümüze kadar en önemli amacını ve özelliğini hep koruya koruya, gelişe gelişe gelmiştir.
Spor özünde insanın doğaya karşı kendisini güçlendirmesi için; belirlenmiş rekabetçi ve yarışmacı kurallar çerçevesinde ,araçlı-araçsız, bireysel-takım olarak yaptığı bedensel(fiziksel, zihinsel, ruhsal-heyecansal-psikolojik) etkinliklerdir.
Bu cümleleri okurken aklıma eski iki ayrı toplum geldi.
Eski Yunanda spor dinsel ve toplumsal düşünce sistemlerinin de etkisinde kalarak kişinin kendi bedenini geliştirmesi amacıyla başlamıştı. Eski Yunan heykellerinde atletlerin muntazam ölçülerde heykellerini biliriz. Zamanla da yarışma amacına yönelik olimpik düzenlemeler yapılmış ve toplumsallaşma sürecini bir şekilde başlatmıştı.
Roma İmparatorluğunda ise bu amaçların tamamen dışında İmparatorluk baskısını ön plana alan, arenalar ve stadyumlar kurarak halka katı imparatorluk rejimini dikte ettiren, şov-güç gösterili gladyatörler devri başlamıştı.
Yarışma vardı.
Antrenman vardı.
Beslenme, uyku mükafat...
Gösteri, seyirci, tezahürat, af, ölüm...
Çalıştırıcı antrenörler ve kamplar vardı.
Belli bir yarışma programı, çeşitli etnik-ulus-halk çeşitlemesi...
Bahisler, şikeler, teşvikler bir çeşit ekonomik döngü...
Kazanç kayıp...
Hakem-karar...
Savunma-atak...
Kılıç, mızrak, çekiç, ok...
Kas, adale, kan, can vardı.
Ve sonsuz bir inanç, kararlılık, dik duruş...
O halde?
SPARTAKÜS tüm zamanların en efsanevi sporcusuydu!
İnanmaya başlayacağım yakında.
Sporun tanımın araştırdığınızda 715 adet bulabilirsiniz.
Her bir tanımdan ayrı bir amaç da oluşturabilirsiniz.
Ama spor günümüze kadar en önemli amacını ve özelliğini hep koruya koruya, gelişe gelişe gelmiştir.
Spor özünde insanın doğaya karşı kendisini güçlendirmesi için; belirlenmiş rekabetçi ve yarışmacı kurallar çerçevesinde ,araçlı-araçsız, bireysel-takım olarak yaptığı bedensel(fiziksel, zihinsel, ruhsal-heyecansal-psikolojik) etkinliklerdir.
- MATRANÇ -