24-12-2013, 00:22
' Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bir akademisyen ve yazar olarak bu forumda bulunmak istemem. Çünkü benim yerim burası değildir. Ancak bir akademisyen ve yazar olarak görüşlerimi; ancak bu tartışma boyutundan bilgilendirilirsem yardımcı olmaya çalışır ve size yazmaktan da memnun olurum.Bu çok iyiymiş.
Bizler toplumu bilgilendirmek için varız. Doğrusunu öğrenirken öğretmeye çalışırız.
Olimpos'un tepesinden bize mesaj var yani. Bu forumda yazanlar tinercilerle koko bağımlıları olduklarından ve hayatlarında hiç akademisyen görmediklerinden, bu lütufa ne kadar şükretseler azdır.
Açıkçası tüketim toplumunun insan bilincini ele geçirdiği son 20 yılda doktora sahibi olmanın artık "çocuk akademisyenlik" düzeyine geldiğini biliyorduk da, şu vazgeçilmez snobluk, dogmatiklik, o tepeden bakmalar hala aynı yerde kalmış, onu da bir hatırlamış olduk.
"Sizden gelecek bilgi eksik olsun akademisyen bey, doktor unvanını artık 2500 yuro bastıran herkese derssiz sınavsız takdim ediyorlar, bu tartışmadaki tecrübenize saygı duyuyoruz ama çok da havaya girmeyin" desek...
' Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bu son zamanlarda Türkiye'deki kolesterol ilàçlarının sınırlı ortam ve dozda "gerekli ve sınırlı" kullanılması konusundaki tartışmaları başlatan Prof. Dr. Canan Karatay'a duyulan tepki ve sonunda Amerika'da yayınlanan "science sitation index" dergilerindeki "A" sınıfı yayınlardan sonra ilaçların "sınırlanması-yasaklanmasıyla" son bulunmuştur. Yani Sayın Karatay haklı çıkmıştır.Şimdi bu önermenin, bu tartışmayla ilgisi nedir? Karatay'a tepki duydular haklı çıktı, bana tepki duyuyorsunuz o halde haklıyım falan gibi bir bilimsel tespitle mi karşı karşıyayız?
Einstein atomun parçalayacağını bilimsel olarak açıkladığında çok büyük tepki aldı.
Adriana Lima dünyanın en büyük kuantum fizikçisidir, ben de bunu iddia edeyim (fiziğine her zaman saygı duymuşumdur ayrıca). E haliyle tepki olacak ama yukarıdaki kurama göre, Einstein tepki aldığına göre nacizane ben de haklıyım.
Tartışmanın konusu satrancın spor olup olmadığı ise, spor kavramı üzerinden değerlendirme yaparsınız; olimpizmi tanımlayan ve sporun bir anlamda alt kümesi olan kavramlar üzerinden değil.
O meşhur üçleme sporu tanımlamadığı gibi olimpizmi de eksik tanımlıyor. Neticede bu bir slogan ve bilimsellikle üretilmiş bir slogan değil; "daha derine, daha hedefe, daha skora" gibi birçok türevi üretilebilir. Spor tanımı olimpizm tanımının üzerindedir.
Antreman konusuna gelince, profesyonel düzeyde örneğin Carlsen'in turnuva veya maç öncesi kule atlamadan, tenise; futboldan, yüzmeye kadar birçok aktivite ile hazırlaandığını bilenler biliyor. Uzun yıllardır iyi satranç oyuncuları sadece satranç çalışarak değil, farklı sporlarla da enerjik kalmayı planları içinde tutuyorlar.
Satranç anatomik gelişime elbette katkı sağlar, kombinezon çözdükçe hesap yeteneği artar, beyin de anatominin -en azından çoğu insan açısından - ciddi bir parçasıdır.
Ralli, motosiklet yarışları gibi dalların spor olduğunu kabul edip (adı motor sporları hatta) insanın en önemli organı üzerinden fiziksel ve düşünsel eforla + ciddi antrenman gerekliliği ile icra edilen satrancı tavla düzeyinde görmek için, hakikaten çok tecrübeli bir akademisyen olmak gerekiyor herhalde.
Bence Kılcıgil beyi rahat bırakalım. Dedikleri anlaşılmıştır.
Kendi adıma onun tecrübesine saygı duyuyorum ve bu tartışmayı kendi adıma noktalıyorum :wink: