28-12-2013, 00:21
Benim de Ivanov'un bir şekilde hile yaptığı konusunda bir şüphem yok. Yıllardır anlatmaya çalıştığım ama ısrarla kimilerinin anlamaya çalışmadığı şey, konu ne olursa olsun, genel normlar ve hukuk kuralları üzerinden gidilmesi gerektiğidir. Bu nedenle kolay olan, 'Ivanov hilecidir' demek yerine, alınması gereken önlemler üzerinden tartışmaya çalışıyorum.
Tekrar ediyorum, ne ilk turnuvada Dlugy karşılaşmasında, Ivanov'un üzerinde, ayağında ya da herhangi bir yerinde bir sistem bulunmuştur, ne de son olayda organizatörler Ivanov'un üzerinde bir alet, kablolar vs ortaya çıkarmıştır.
Birinci olayda GM Dlugy, Ivanov'un önceki turlarda aldığı sonuçlar ve şüpheli hareketleri nedeniyle, her ikisinin birden üzerlerinin aranması talebinde bulunmuştur. Aramalar sonuç vermeyince, Dlugy üzerlerini çıkartmayı talep etmiş, kendi ayakkabısını ve çoraplarını da çıkartmış aynı uygulamayı Ivanov'dan da istemiştir. Bu noktada Bulgar oyuncunun buna itiraz ederek oyunu bırakıp gittiği belirtiliyor. Ayakların kokma hadisesi Dlugy tarafından espri olarak 'herhalde' şeklinde söylenmiş. Ivanov daha sonra yaptığı açıklamada bu uygulamanın 'nereye ' kadar devam edeceğini bilmediğinden tepki olarak ayakkabılarını çıkartmadığını belirtmiştir.
İkinci olayda ise, tamamen dedikodular ön plana çıkmaktadır. Bir haberde oyuncunun göğsünde bant izleri olduğu, başka bir haberde organizatörün oyuncunun sırtında bir alet olduğunu fark ettiği ama Ivanov'un bunu göstermeyi kabul etmediği söyleniyor. Sırtında kablo ve aletle yakalandı diyebilmek için, o aleti ortaya çıkartmak, fotoğrafla ya da şahitler huzurunda kanıtlamak gerekir. Bu nedenle organizasyon oyuncunun hile yaptığını kanıtlayamadığı halde turnuva giriş ücreti olan 50 Euro'yu geri vererek kendisini turnuvadan çıkartmıştır. Üzerinde kablo ve teçhizatla yakalanan birine neden giriş ücreti geri verilsin?
Üsteli FIDE'ye yollanan rapor ve dilekçelerde herhangi maddi bir kanıttan bahsedilmemekte, Bulgar Federasyonu da herhangi bir kanıt olmadığı halde, kanaat üzerinden ve bir takım testlere girmeyi reddettiğinden oyuncuya 3 ay ve 4 ay (!) lık iki ceza vermiştir.
Birkaç ay önce, ayakkabı içindeki bir düzenekle, titreşim ve ayak hareketleri yolu ile son derece komplike bir sistemle hile yaptığı iddia edilen birinin, bu olaylar olmuşken bir sonraki turnuvasında sırtında kablolar ve cihazla masaya oturması da yaratıcı bir zekanın ve çaresizliğin ürünü. Bir haberde bant izleri olarak geçen bulguların, bir başka haberde cihaza dönüşmesi, FIDE'nin hala oyuncuya bir yaptırımının olmaması ortadaki çelişkiler.
Bugün bir banka müdürünün evinden kutuların içine gizlenmiş bir biçimde çıkan 4,5 milyon dolar için ülkenin başbakanı 'Ne var bunda, belki bağış parasıdır' diyebiliyorsa ve bu savunma bir çok kişi tarafından uygun görülüp mantıklı bulunuyorsa, Ivanov da kendini savunmak için bir çok şey ortaya sürebilir. Satranç camiasına düşen, kendisini affedersiniz salak durumuna düşüren bu adama karşı nasıl önlem alabileceğinin yolunu bulmaktır.
Konu yine dönüp dolaşıp FIDE ve organizatörlerin yeterli önlemleri almamasına gelmektedir. Ancak hukuk kurallarının sürekli olarak çiğnenmesi ve insanların yıllar yılı peşinen suçlu ilan edilmelerinin yarattığı travmanın bugün ülkemizin yakasına nasıl yapışmış olduğu ortada. Ivanov hadisesinin gün ışığına çıkması satrancın geleceği açısından çok önemli ama asla bir son olmayacak. Aynı dopingle mücadelede alınan yollara rağmen doping yapanların her gün yeni teknikler bulması gibi, satrançta attığınız her adıma karşılık teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni yöntemlerin geliştirilmesi de muhtemel.
Ivanov şu an yeryüzünde , hile yaptığı konusunda en az şüphe olan isim. Ancak hemen her turnuvada buna benzer yapılan suçlamalar ve yeterli kanıt olmadan ortaya atılan iddialar da bir başka yönüyle satrancı tehdit ediyor. Geçtiğimiz sene bir milli oyuncumuzun uluslararası bir turnuvada bu nedenle suçlanması ne kadar canımızı sıktıysa biz de başka oyuncular hakkında bu tip iddialarda bulunurken dikkatli olmalıyız. Ivanov'un kurduğu sistemi gören, elleriyle tutan, yazıda bahsedilen kabloyu bir yerinden tutan varsa eyvallah. Eğer yoksa benim için dedikodudan başka bir şey değildir. Dedikoduyu seven, bunu hayat felsefesi haline getiren, bir olaya her defasında çıkarına hangi şekilde bakmak geliyorsa öyle bakanlar olabilir. Bir kişi hakkında ortaya çıkan iddiaları haber olarak duyurmak haberciliktir. Ancak 'Ivanov'un hile yöntemi ortaya çıktı, diye görmediğiniz, kimsenin de delillerini ortaya koyamadığı bir konuda hüküm vermekse başka bir şeydir.
Bir oyuncunun gücünde bir anda ortaya çıkan ani yükselme elbette son derece şüphelidir. Özellikle satranç gibi güç ve kademe farkının neredeyse sonsuz çeşitlilikte olduğu bir sporda. FIDE ve ülke federasyonları bu tip kanıtlayamadığı anormal durumları bir bilirkişi komitesi kurarak ya da oyuncuları bir deneme turnuvasında test ederek bir takım çözümler üretebilir. Ancak ne olursa olsun tüm bu önlemler açık, net bir biçimde belirlenmeli ve bir sisteme bağlanmalı ve sübjektif yorumlara olanak tanınmamalıdır. Çünkü olay sadece Ivanov değildir! Ivanov'un bilgisayar kullandığının ispat edilmesinin ardından yaşanacak cadı avının satranca en az zararı vermesi, bundan sonra satrançta bilgisayar kullanımının en etkin bir biçimde ve masum kişilere zarar vermeden önlenmesidir.
Bu vesileyle Aşkın Bey'in verdiği linkte ( http://www.satrancokulu.com/satranc-maka...z-var.html ) yer alan yazının en altında yer alan 'Hitit'de Başka olaylar' başlıklı bölümü de şiddetle protesto ediyorum. Sözde isim vermeden ama herkesin kimin kastedildiğini anlamasına olanak sağlayacak şekilde yapılan itibar suikastinin sonuna kadar karşısındayım. Yerli ve yabancı rakipleri tarafından bir şikayete konu olmamış, uzun yıllardır yavaş yavaş ama kararlı bir gelişme göstermiş bir oyuncumuzun, dedikodu seviyesini aşmayan iddialarla ve somut delillerden uzak bir biçimde bu şekilde karalanmasına izin verilmemelidir. Bir bilginiz, bir deliliniz varsa, kişiye kendini savunma fırsatı vermeyecek şekilde isim vermeden değil, açık açık isim vererek yazın ve hatta ilgili makamlara şikayette bulunun.
Tekrar ediyorum, ne ilk turnuvada Dlugy karşılaşmasında, Ivanov'un üzerinde, ayağında ya da herhangi bir yerinde bir sistem bulunmuştur, ne de son olayda organizatörler Ivanov'un üzerinde bir alet, kablolar vs ortaya çıkarmıştır.
Birinci olayda GM Dlugy, Ivanov'un önceki turlarda aldığı sonuçlar ve şüpheli hareketleri nedeniyle, her ikisinin birden üzerlerinin aranması talebinde bulunmuştur. Aramalar sonuç vermeyince, Dlugy üzerlerini çıkartmayı talep etmiş, kendi ayakkabısını ve çoraplarını da çıkartmış aynı uygulamayı Ivanov'dan da istemiştir. Bu noktada Bulgar oyuncunun buna itiraz ederek oyunu bırakıp gittiği belirtiliyor. Ayakların kokma hadisesi Dlugy tarafından espri olarak 'herhalde' şeklinde söylenmiş. Ivanov daha sonra yaptığı açıklamada bu uygulamanın 'nereye ' kadar devam edeceğini bilmediğinden tepki olarak ayakkabılarını çıkartmadığını belirtmiştir.
İkinci olayda ise, tamamen dedikodular ön plana çıkmaktadır. Bir haberde oyuncunun göğsünde bant izleri olduğu, başka bir haberde organizatörün oyuncunun sırtında bir alet olduğunu fark ettiği ama Ivanov'un bunu göstermeyi kabul etmediği söyleniyor. Sırtında kablo ve aletle yakalandı diyebilmek için, o aleti ortaya çıkartmak, fotoğrafla ya da şahitler huzurunda kanıtlamak gerekir. Bu nedenle organizasyon oyuncunun hile yaptığını kanıtlayamadığı halde turnuva giriş ücreti olan 50 Euro'yu geri vererek kendisini turnuvadan çıkartmıştır. Üzerinde kablo ve teçhizatla yakalanan birine neden giriş ücreti geri verilsin?
Üsteli FIDE'ye yollanan rapor ve dilekçelerde herhangi maddi bir kanıttan bahsedilmemekte, Bulgar Federasyonu da herhangi bir kanıt olmadığı halde, kanaat üzerinden ve bir takım testlere girmeyi reddettiğinden oyuncuya 3 ay ve 4 ay (!) lık iki ceza vermiştir.
Birkaç ay önce, ayakkabı içindeki bir düzenekle, titreşim ve ayak hareketleri yolu ile son derece komplike bir sistemle hile yaptığı iddia edilen birinin, bu olaylar olmuşken bir sonraki turnuvasında sırtında kablolar ve cihazla masaya oturması da yaratıcı bir zekanın ve çaresizliğin ürünü. Bir haberde bant izleri olarak geçen bulguların, bir başka haberde cihaza dönüşmesi, FIDE'nin hala oyuncuya bir yaptırımının olmaması ortadaki çelişkiler.
Bugün bir banka müdürünün evinden kutuların içine gizlenmiş bir biçimde çıkan 4,5 milyon dolar için ülkenin başbakanı 'Ne var bunda, belki bağış parasıdır' diyebiliyorsa ve bu savunma bir çok kişi tarafından uygun görülüp mantıklı bulunuyorsa, Ivanov da kendini savunmak için bir çok şey ortaya sürebilir. Satranç camiasına düşen, kendisini affedersiniz salak durumuna düşüren bu adama karşı nasıl önlem alabileceğinin yolunu bulmaktır.
Konu yine dönüp dolaşıp FIDE ve organizatörlerin yeterli önlemleri almamasına gelmektedir. Ancak hukuk kurallarının sürekli olarak çiğnenmesi ve insanların yıllar yılı peşinen suçlu ilan edilmelerinin yarattığı travmanın bugün ülkemizin yakasına nasıl yapışmış olduğu ortada. Ivanov hadisesinin gün ışığına çıkması satrancın geleceği açısından çok önemli ama asla bir son olmayacak. Aynı dopingle mücadelede alınan yollara rağmen doping yapanların her gün yeni teknikler bulması gibi, satrançta attığınız her adıma karşılık teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni yöntemlerin geliştirilmesi de muhtemel.
Ivanov şu an yeryüzünde , hile yaptığı konusunda en az şüphe olan isim. Ancak hemen her turnuvada buna benzer yapılan suçlamalar ve yeterli kanıt olmadan ortaya atılan iddialar da bir başka yönüyle satrancı tehdit ediyor. Geçtiğimiz sene bir milli oyuncumuzun uluslararası bir turnuvada bu nedenle suçlanması ne kadar canımızı sıktıysa biz de başka oyuncular hakkında bu tip iddialarda bulunurken dikkatli olmalıyız. Ivanov'un kurduğu sistemi gören, elleriyle tutan, yazıda bahsedilen kabloyu bir yerinden tutan varsa eyvallah. Eğer yoksa benim için dedikodudan başka bir şey değildir. Dedikoduyu seven, bunu hayat felsefesi haline getiren, bir olaya her defasında çıkarına hangi şekilde bakmak geliyorsa öyle bakanlar olabilir. Bir kişi hakkında ortaya çıkan iddiaları haber olarak duyurmak haberciliktir. Ancak 'Ivanov'un hile yöntemi ortaya çıktı, diye görmediğiniz, kimsenin de delillerini ortaya koyamadığı bir konuda hüküm vermekse başka bir şeydir.
Bir oyuncunun gücünde bir anda ortaya çıkan ani yükselme elbette son derece şüphelidir. Özellikle satranç gibi güç ve kademe farkının neredeyse sonsuz çeşitlilikte olduğu bir sporda. FIDE ve ülke federasyonları bu tip kanıtlayamadığı anormal durumları bir bilirkişi komitesi kurarak ya da oyuncuları bir deneme turnuvasında test ederek bir takım çözümler üretebilir. Ancak ne olursa olsun tüm bu önlemler açık, net bir biçimde belirlenmeli ve bir sisteme bağlanmalı ve sübjektif yorumlara olanak tanınmamalıdır. Çünkü olay sadece Ivanov değildir! Ivanov'un bilgisayar kullandığının ispat edilmesinin ardından yaşanacak cadı avının satranca en az zararı vermesi, bundan sonra satrançta bilgisayar kullanımının en etkin bir biçimde ve masum kişilere zarar vermeden önlenmesidir.
Bu vesileyle Aşkın Bey'in verdiği linkte ( http://www.satrancokulu.com/satranc-maka...z-var.html ) yer alan yazının en altında yer alan 'Hitit'de Başka olaylar' başlıklı bölümü de şiddetle protesto ediyorum. Sözde isim vermeden ama herkesin kimin kastedildiğini anlamasına olanak sağlayacak şekilde yapılan itibar suikastinin sonuna kadar karşısındayım. Yerli ve yabancı rakipleri tarafından bir şikayete konu olmamış, uzun yıllardır yavaş yavaş ama kararlı bir gelişme göstermiş bir oyuncumuzun, dedikodu seviyesini aşmayan iddialarla ve somut delillerden uzak bir biçimde bu şekilde karalanmasına izin verilmemelidir. Bir bilginiz, bir deliliniz varsa, kişiye kendini savunma fırsatı vermeyecek şekilde isim vermeden değil, açık açık isim vererek yazın ve hatta ilgili makamlara şikayette bulunun.