30-12-2013, 11:46
Evrensel Bey verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Sizin de belirttiğiniz ve maddelerde de açıkça yazıldığı gibi hiç bir spor dalında ilk defa doping yapan bir oyuncuya 5 -10 yıl ceza verilmemektedir.
Yazınızdan alıntılıyorum;
c) Yurtiçi spor müsabakalarında yapılan kontrollerde dopingli olduğu tespit edilen sporculara, yarış hayvanlarına, sahibi ve sorumlularına en az iki, en fazla dört yıl müsabaka ve faaliyetlerden men cezası verilir.
d) Daha önce doping ile cezalandırılmış sporcu, yarış hayvan sahibi ve sorumlusu tekrar doping suçu (numune vermekten imtina etme dahil) işlediği takdirde bunlara suçun işlendiği tarihten itibaren ömür boyu müsabaka ve faaliyetlerden men cezası verilir.
Durum bu kadar basit. Verdiğiniz örneklerin hiçbiri doping suçunu ilk defa işleyen atletlere karşı yapılan bir uygulama değildir. Süreyya Ayhan, doping testine girmediği için aldığı ilk cezanın ardından ikinci doping cezası nedeniyle atletizmden men edilmiştir. Aslı Çakır Alptekin daha önce doping kullandığı için 2 yıl ceza almış, son kontrollerde tekrar şüpheli değerlerle karşılaşıldığı için soruşturma başlatılmıştır.
Lance Armstrong davası ise tamamen bambaşkadır. Armstrong'un hiçbir testinde doping maddesi bulunamadı. Yarış kariyeri boyunca testlerde dopingli çıkmadı. Hakkında çıkan iddialar karşısında verdiği ifadelerde doping kullanmadığını tekrar tekrar sözlü ve yazılı olarak beyan etti ve hatta kendisi hakkında haber yapan gazetelerden milyonlarca dolar tazminat aldı. Ancak geçtiğimiz yıl ilerleyen bir soruşturmada Armstong ve ekibinin uzun yıllar boyunca planlı bir sistematik bir biçimde doping yaptıklarıyla ilgili önemli iddialar gündeme geldi. Üstelik bu soruşturma sportif olmanın ötesinde adli bir kimliğe büründü. Armstrong hukuki olarak daha büyük sorumlulukların altına girmemek için suçunu kabul etmiştir. Zaten spor kariyeri bitmiş olan Armstrong'a verilen ceza sadece doping kullanımından değil, yalan beyan, organize yürütülen faaliyetler vs nedeniyle verilmiştir.
Üstelik atletizm, bisiklet gibi sporlarda çok gelişmiş bir doping kontrol mekanizması vardır. Sporcuların dopinge başvurmamaları için sürekli kontroller yapılmakta, sporcuların biometrik kimlikleri oluşturulmaktadır. Yani ilgili federasyonlar sporcuların yanlış yapmalarını önleyici tedbirler uygulamaktadır.
Topluma örnek olan, doping yapmadığını ilan eden, gençlerin spora yeni başlayanların kahramanı durumunda olan büyük şampiyonlar, olimpiyat madalyalı atletler dahi, açıkça toplumu kandırdıkları halde 2 yıl ceza almakta, yaptıkları hata nedeniyle o spordan tamamen uzaklaştırılmamaktadır. Bir sporcunun aynı hatayı ikinci defa yapması, kendisine verilen şansı iyi kullanmadığının açık bir kanıtı olarak ömür boyu men cezasını sonuna kadar hak etmektedir.
Sizin başınıza gelen olayda ise, her isteyenin cebinde hatta bakın söylenene göre masasının üstünde telefon tutabildiği, seyircilerle kendi aralarında konuşabildiği, turnuva salonunun çok dışında bulunan tuvaletlere istediği kadar gidebildiği bir ortamdan söz ediyoruz. Bu konuda önlemler alınmamış, ilgili disiplin yönetmelikleri hazırlanmamış, sporcu ve hakemler bilinçlendirilmemiş ve siz 10 yıl cezadan bahsediyorsunuz.
İlgili kişinin ismini ilk defa burada duyuyorum. umurumda da değil. Söylemeye çalıştığımız mevcut sağlıksız durumda bu tip cezaların uygulanmasının doğuracağı sıkıntılardır. Açtığınız bu konu, sizin derdinizin anlaşılmasından sonra başka bir boyuta taşınarak hiç değilse yararlı bir tartışmanın ve bir çok yanlış kabulün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğer sizde bu kişiye verilecek cezanın yılı noktasını geçip, önleyici tedbirler ve düzenlemeler konusunda da görüş bildirirseniz çok daha verimli bir noktaya ulaşabiliriz.
Yazınızdan alıntılıyorum;
c) Yurtiçi spor müsabakalarında yapılan kontrollerde dopingli olduğu tespit edilen sporculara, yarış hayvanlarına, sahibi ve sorumlularına en az iki, en fazla dört yıl müsabaka ve faaliyetlerden men cezası verilir.
d) Daha önce doping ile cezalandırılmış sporcu, yarış hayvan sahibi ve sorumlusu tekrar doping suçu (numune vermekten imtina etme dahil) işlediği takdirde bunlara suçun işlendiği tarihten itibaren ömür boyu müsabaka ve faaliyetlerden men cezası verilir.
Durum bu kadar basit. Verdiğiniz örneklerin hiçbiri doping suçunu ilk defa işleyen atletlere karşı yapılan bir uygulama değildir. Süreyya Ayhan, doping testine girmediği için aldığı ilk cezanın ardından ikinci doping cezası nedeniyle atletizmden men edilmiştir. Aslı Çakır Alptekin daha önce doping kullandığı için 2 yıl ceza almış, son kontrollerde tekrar şüpheli değerlerle karşılaşıldığı için soruşturma başlatılmıştır.
Lance Armstrong davası ise tamamen bambaşkadır. Armstrong'un hiçbir testinde doping maddesi bulunamadı. Yarış kariyeri boyunca testlerde dopingli çıkmadı. Hakkında çıkan iddialar karşısında verdiği ifadelerde doping kullanmadığını tekrar tekrar sözlü ve yazılı olarak beyan etti ve hatta kendisi hakkında haber yapan gazetelerden milyonlarca dolar tazminat aldı. Ancak geçtiğimiz yıl ilerleyen bir soruşturmada Armstong ve ekibinin uzun yıllar boyunca planlı bir sistematik bir biçimde doping yaptıklarıyla ilgili önemli iddialar gündeme geldi. Üstelik bu soruşturma sportif olmanın ötesinde adli bir kimliğe büründü. Armstrong hukuki olarak daha büyük sorumlulukların altına girmemek için suçunu kabul etmiştir. Zaten spor kariyeri bitmiş olan Armstrong'a verilen ceza sadece doping kullanımından değil, yalan beyan, organize yürütülen faaliyetler vs nedeniyle verilmiştir.
Üstelik atletizm, bisiklet gibi sporlarda çok gelişmiş bir doping kontrol mekanizması vardır. Sporcuların dopinge başvurmamaları için sürekli kontroller yapılmakta, sporcuların biometrik kimlikleri oluşturulmaktadır. Yani ilgili federasyonlar sporcuların yanlış yapmalarını önleyici tedbirler uygulamaktadır.
Topluma örnek olan, doping yapmadığını ilan eden, gençlerin spora yeni başlayanların kahramanı durumunda olan büyük şampiyonlar, olimpiyat madalyalı atletler dahi, açıkça toplumu kandırdıkları halde 2 yıl ceza almakta, yaptıkları hata nedeniyle o spordan tamamen uzaklaştırılmamaktadır. Bir sporcunun aynı hatayı ikinci defa yapması, kendisine verilen şansı iyi kullanmadığının açık bir kanıtı olarak ömür boyu men cezasını sonuna kadar hak etmektedir.
Sizin başınıza gelen olayda ise, her isteyenin cebinde hatta bakın söylenene göre masasının üstünde telefon tutabildiği, seyircilerle kendi aralarında konuşabildiği, turnuva salonunun çok dışında bulunan tuvaletlere istediği kadar gidebildiği bir ortamdan söz ediyoruz. Bu konuda önlemler alınmamış, ilgili disiplin yönetmelikleri hazırlanmamış, sporcu ve hakemler bilinçlendirilmemiş ve siz 10 yıl cezadan bahsediyorsunuz.
İlgili kişinin ismini ilk defa burada duyuyorum. umurumda da değil. Söylemeye çalıştığımız mevcut sağlıksız durumda bu tip cezaların uygulanmasının doğuracağı sıkıntılardır. Açtığınız bu konu, sizin derdinizin anlaşılmasından sonra başka bir boyuta taşınarak hiç değilse yararlı bir tartışmanın ve bir çok yanlış kabulün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğer sizde bu kişiye verilecek cezanın yılı noktasını geçip, önleyici tedbirler ve düzenlemeler konusunda da görüş bildirirseniz çok daha verimli bir noktaya ulaşabiliriz.