21-01-2014, 05:04
Ben de hem Ekaterina Atalık'ı hem de Kıvanç'ı tebrik ederim. Ekaterina Atalık'ın Türk satrancı için önemini tekrar etmeye gerek yok. Belki de dünyada ilk 10 adayıdır. Açık ara Türkiye'nin en kuvvetli kadın satranççısı olduğu da malum.
Atalık'larla yaşanan hadise de eleştirilerin aslan payını TSF yönetimine yöneltmek gerektiğini düşünüyorum.
Lakin dilek ve temennileri geçip, herkesin bildiği sırları da konuşalım. Meselenin dışındaki herkes iyi niyetli şekilde temsil konusuna geliyor. Ben de aynı prensibi paylaşıyorum, Atalık'ların Türkiye'deki turnuvalarda ve milli takımda oynaması için TSF yönetimleri tarafından ne gerekiyorsa yapılması gerektiği görüşündeyim. Lakin bu mümkün mü şu noktadan sonra? Bence değil.
2012 Olimpiyatı'ndan önce Ekaterina Atalık'ın milli takım kampına katılması koşuluyla oynaması yönünde bir davet söz konusu olmuş. Konunun yer aldığı röportaj şurada: http://chess-news.ru/en/node/8383
Ekaterina Atalık, kamp davetine ilişkin karar verme sürecini şöyle anlatıyor:
Kabaca çevirisi:
"Bunu Suat ile tartıştık. Ben aslında pozitif olarak vites arttırmıştım ama Suat sadece güvenliğime dair endişe ettiğini söyledi. Şöyle dedi: "Eğer oraya gidip orada tüm bu oyuncular ve görevlilerle tek bir otelde yaşarsan - sadece başka bir neden bulacaklar." Ekledi: "Sen yine Olimpiyat'ta oynayamayacaksın - orada yalnızca bir neden bulacaklar."
Bir noktada, bilirsiniz, bir hikaye yaratacaklarından çekindik. Örneğin, birisine hakaret ettiğim veya bir şey çaldığımı açıklayabilirler. Yani, o anda, bütün oyuncular ve görevliler bu suçlamaları teyit edebilidi ben tamamen tek başımayken."
Güvensizliği anlıyorum, ama bu demeç de komplo teorileri üreten siyasilerimizinkinden çok farklı değil. Anlamı, iki taraf da Atalık'ların milli takımda oynama fikrine çok uzak. Bu yönetim tamamen kapıları açsaydı da işe yaramayacaktı diye kişisel tahminimi de paylaşayım. Bir çözüm varsa, ilk adım da aynı diplomasideki gibi "güven inşa edici bir adımla" başlar: bu ceza makarasını durdurmak. Zaten bu cezalarla uygulanabilen tek yaptırım Atalık'ların Türkiye'de oynamamasını sağlamak. Hem yersiz hem de yaptırım gücü olmayan bir cezadan bahsediyoruz. TSF'ye de muhakkak zarar veriyor.
Eğer Ekaterina Atalık'a sorma imkanım olsa şunu sorardım:
"Bu günden sonra Türkiye adına milli takımda oynama ihtimaliniz var mı? Hangi koşullarda yer alırsınız?"
Atalık'larla yaşanan hadise de eleştirilerin aslan payını TSF yönetimine yöneltmek gerektiğini düşünüyorum.
Lakin dilek ve temennileri geçip, herkesin bildiği sırları da konuşalım. Meselenin dışındaki herkes iyi niyetli şekilde temsil konusuna geliyor. Ben de aynı prensibi paylaşıyorum, Atalık'ların Türkiye'deki turnuvalarda ve milli takımda oynaması için TSF yönetimleri tarafından ne gerekiyorsa yapılması gerektiği görüşündeyim. Lakin bu mümkün mü şu noktadan sonra? Bence değil.
2012 Olimpiyatı'ndan önce Ekaterina Atalık'ın milli takım kampına katılması koşuluyla oynaması yönünde bir davet söz konusu olmuş. Konunun yer aldığı röportaj şurada: http://chess-news.ru/en/node/8383
Ekaterina Atalık, kamp davetine ilişkin karar verme sürecini şöyle anlatıyor:
Alıntı:"[?] We discussed that with Suat. I was actually positively geared up for the event, but Suat just said that he is worried about my safety. He said: ?If you will go there and live with all those players and officials in one hotel ? they will just find a reason.? He added: ?You still won?t be able to play at the Olympiad ? they will just find a reason.?
[?] "And at some point, you know, we were afraid that they could make up some story. For example, stating that I?ve offended someone or stole something. So, at that moment all the players and officials would be there, in other words, a lot of witnesses, who would confirm their accusations, whilst I would be all alone."
Kabaca çevirisi:
"Bunu Suat ile tartıştık. Ben aslında pozitif olarak vites arttırmıştım ama Suat sadece güvenliğime dair endişe ettiğini söyledi. Şöyle dedi: "Eğer oraya gidip orada tüm bu oyuncular ve görevlilerle tek bir otelde yaşarsan - sadece başka bir neden bulacaklar." Ekledi: "Sen yine Olimpiyat'ta oynayamayacaksın - orada yalnızca bir neden bulacaklar."
Bir noktada, bilirsiniz, bir hikaye yaratacaklarından çekindik. Örneğin, birisine hakaret ettiğim veya bir şey çaldığımı açıklayabilirler. Yani, o anda, bütün oyuncular ve görevliler bu suçlamaları teyit edebilidi ben tamamen tek başımayken."
Güvensizliği anlıyorum, ama bu demeç de komplo teorileri üreten siyasilerimizinkinden çok farklı değil. Anlamı, iki taraf da Atalık'ların milli takımda oynama fikrine çok uzak. Bu yönetim tamamen kapıları açsaydı da işe yaramayacaktı diye kişisel tahminimi de paylaşayım. Bir çözüm varsa, ilk adım da aynı diplomasideki gibi "güven inşa edici bir adımla" başlar: bu ceza makarasını durdurmak. Zaten bu cezalarla uygulanabilen tek yaptırım Atalık'ların Türkiye'de oynamamasını sağlamak. Hem yersiz hem de yaptırım gücü olmayan bir cezadan bahsediyoruz. TSF'ye de muhakkak zarar veriyor.
Eğer Ekaterina Atalık'a sorma imkanım olsa şunu sorardım:
"Bu günden sonra Türkiye adına milli takımda oynama ihtimaliniz var mı? Hangi koşullarda yer alırsınız?"