26-02-2014, 19:35
Sayın ÜLKER,
Sayın Feti' nin sempozyum fikri enteresandır.
İlk bakışta "olabilir" gibi görünmektedir.
Fakat benim bazı çekincelerim var.
Sizin de olduğu gibi...
Bunların en başta geleni, sabit fikirlilikten kaynaklandığına inandığım güvensizlik ortamıdır. Bunu ayırmadan eşit bir biçimde herkesi içine alacak şekilde ifade ediyorum.
Bir örnekle biraz açmak isterim.
Kim düzenleyecek? Yönetimciler kimlerden oluşacak?
Katılımcılar ne şekilde ve hangi kriterlerde kimlerden seçilecek?
Düzenleme öncesinde uzlaşı ortamı olacak mı?
Kurum ( TSF) düzenlediğinde politik sebeplere dayanan "danışıklı dövüş" yakıştırmaları tahmin dışı olmayacaktır. Muhalefet her zaman vardır, olacaktır. Nitelikli muhalefetten bahsetmiyorum.
Farklı ve düzeysiz olarak yapılabilecek muhalefet çekinceleri gündemde olacaktır.
Bu tip bir anlayış, yapıcı, uzlaşıcı, yol gösterici, yerinde ve haklı olarak eleştiren muhalefeti kirleteceğinden farklı bir muhalefet anlayışı sempozyumu amacı dışına da itebilir.
Bu durumun tersi de mümkündür.
Kurumsal olarak düzenlenecek böyle bir sempozyum, en başından katılımcılar ve olacaksa eğer, izleyicileri de, herkesi de, güven sorunu konusunda tereddütte bırakmamalıdır.
Sn. Feti sempozyumdan bahsetmiş, fakat konuya öneri getirmemiştir.
Örneğin düzenleyicilerin kim olduğu konusunda fikir belirtmemiştir. Bu durum, fikir babası olarak kendisinin en azından düzenleyiciler konusunda önerilerini de sunmuş olsaydı, yukarıda bahsettiğim güven konusuna biraz daha açıklık getirebilirdi.
Olabilir, insanlar güven ya da güvensizlik konusundaki düşüncelerinden bahsetmek de istemeyebilirler.
Ama çok önemli bir konuysa eğer olası her şey düşünülmelidir görüşündeyim.
Fikirlerimi yazdım. Kendi fikirlerimi.
Her ne kadar bazı arkadaşlarıma inandırıcı gelmesem de...
Güven konusuna şüpheyle yaklaşmış olmam yadırganabilir. Ancak bu konunun da gündem dışında kalmaması gereğine inanıyorum.
Geçmişte genel kurulda yeterince konuşmadığına ya da konuşturulmadığı
konusunda haklı-haksız yakınmaları hatırlıyorum.
En azından düşünülmelidir. Varsa geçmişteki hatalardan ders alınmalıdır.
Sonuç olarak aslında en başta söylemem gerekeni en sonda söylüyorum.
Ben varım!
Bu dönem gerek TSF içinde ve gerekse ilk defa yer aldığım ÖSF ortamında olma sebebimdir.
Camiayı bir arada görmek.
UFKU BİRLİKTE GÖRMEK ve GELECEĞE BİRLİKTE YÜRÜMEK!
Ben şahsen camia içinde meşru oluşumunu tamamlamış bir oluşumun, derneğin, örgütün, kim düzenlerse düzenlesin, bu sempozyuma katılmak isterim.
Bir güvensizlik hissetmeden...
Selamlarımla.
Sayın Feti' nin sempozyum fikri enteresandır.
İlk bakışta "olabilir" gibi görünmektedir.
Fakat benim bazı çekincelerim var.
Sizin de olduğu gibi...
Bunların en başta geleni, sabit fikirlilikten kaynaklandığına inandığım güvensizlik ortamıdır. Bunu ayırmadan eşit bir biçimde herkesi içine alacak şekilde ifade ediyorum.
Bir örnekle biraz açmak isterim.
Kim düzenleyecek? Yönetimciler kimlerden oluşacak?
Katılımcılar ne şekilde ve hangi kriterlerde kimlerden seçilecek?
Düzenleme öncesinde uzlaşı ortamı olacak mı?
Kurum ( TSF) düzenlediğinde politik sebeplere dayanan "danışıklı dövüş" yakıştırmaları tahmin dışı olmayacaktır. Muhalefet her zaman vardır, olacaktır. Nitelikli muhalefetten bahsetmiyorum.
Farklı ve düzeysiz olarak yapılabilecek muhalefet çekinceleri gündemde olacaktır.
Bu tip bir anlayış, yapıcı, uzlaşıcı, yol gösterici, yerinde ve haklı olarak eleştiren muhalefeti kirleteceğinden farklı bir muhalefet anlayışı sempozyumu amacı dışına da itebilir.
Bu durumun tersi de mümkündür.
Kurumsal olarak düzenlenecek böyle bir sempozyum, en başından katılımcılar ve olacaksa eğer, izleyicileri de, herkesi de, güven sorunu konusunda tereddütte bırakmamalıdır.
Sn. Feti sempozyumdan bahsetmiş, fakat konuya öneri getirmemiştir.
Örneğin düzenleyicilerin kim olduğu konusunda fikir belirtmemiştir. Bu durum, fikir babası olarak kendisinin en azından düzenleyiciler konusunda önerilerini de sunmuş olsaydı, yukarıda bahsettiğim güven konusuna biraz daha açıklık getirebilirdi.
Olabilir, insanlar güven ya da güvensizlik konusundaki düşüncelerinden bahsetmek de istemeyebilirler.
Ama çok önemli bir konuysa eğer olası her şey düşünülmelidir görüşündeyim.
Fikirlerimi yazdım. Kendi fikirlerimi.
Her ne kadar bazı arkadaşlarıma inandırıcı gelmesem de...
Güven konusuna şüpheyle yaklaşmış olmam yadırganabilir. Ancak bu konunun da gündem dışında kalmaması gereğine inanıyorum.
Geçmişte genel kurulda yeterince konuşmadığına ya da konuşturulmadığı
konusunda haklı-haksız yakınmaları hatırlıyorum.
En azından düşünülmelidir. Varsa geçmişteki hatalardan ders alınmalıdır.
Sonuç olarak aslında en başta söylemem gerekeni en sonda söylüyorum.
Ben varım!
Bu dönem gerek TSF içinde ve gerekse ilk defa yer aldığım ÖSF ortamında olma sebebimdir.
Camiayı bir arada görmek.
UFKU BİRLİKTE GÖRMEK ve GELECEĞE BİRLİKTE YÜRÜMEK!
Ben şahsen camia içinde meşru oluşumunu tamamlamış bir oluşumun, derneğin, örgütün, kim düzenlerse düzenlesin, bu sempozyuma katılmak isterim.
Bir güvensizlik hissetmeden...
Selamlarımla.
- MATRANÇ -