28-02-2014, 23:06
En başta, ben bir sempozyum düşünmüyorum. Kimse kusura bakmasın ilk olarak tartışılan konu üzerinde sempozyum düzenleyecek 'uzman' lara sahip değiliz. İkincisi sempozyum fikri bana oldukça soğuk ve tepeden bakmacı geliyor. Bir önceki mesajımda da 'nasıl bir sempozyum' değil 'nasıl bir tartışma ortamı' istediğimizi sordum.
Camiamızın ihtiyacı olan, açık, kimsenin katılımının engellenmediği ve maalesef üyesi bulunduğunuz kurulların hantal yapısının aksine, dinamik bir fikir paylaşımı ortamı sağlanmasıdır.
O zaman kimse kimseyi seçmek zorunda kalmaz, kimsenin 'seçkin' (kime ve neye göre?) olmasına gerek kalmaz ve tüm iş bir gösteriye dönüşmez.
Tüm bunların yanında ne sempozyum fikriyle, ne de bunun organizasyonunun yapılmasıyla bir alıp veremediğim var.
Şu an içinde bulunduğumuz yapı kusura bakmayın, asli görevi olan kendi ülke birinciliğini bile, para kazanma kaygısı olmadan, bilimsel ve gerçekçi bir anlayışla gerçekleştirememektedir. Bunun en büyük nedenleri, oy kaygısıyla oluşturulan kadrolar, korkutularak susturulan ya da afaroz edilen üst düzey satranççıların fikir üretmekten uzaklaşması, insanların iktidar- muhalefet diye gruplandırılması ve arada sırada da olsa fikrini beyan etmek isteyen kimilerinin bıktırılmasıdır. Çok acı bir gerçek olarak Antalya'da sergilenen sayısal kalabalığın tezatı olarak, TSF yönetimi için de fikir üretebilecek ve iş yapabilecek insan kaynağı bulmak oldukça zordur! Bunun en büyük nedeni TSF nin kurumsal olarak sporcuların kendilerini bir parçası olarak gördükleri bir yapı olmaktan uzaklaşarak, belli bir grubun her istediğini yapabildiği ve bunu yaparken satrançtan ve satranççılardan çok kendisini koruyan ve kollayan bir kimliğe bürünmüş olmasıdır.
Feti Beyin bu fikri atarken ortaya koyduğu iyi niyeti ve ihtiyacı anlayabiliyorum ancak bu ihtiyacın doğmasında başrol oynayan yapının içinden gelen biri olarak, sizin ne yapmaya çalıştığınızı anlamıyorum? İlk çekinceniz TSF nin yanlış anlaşılacağı ve 'kötü ve karalayıcı muhalefetin' bu iyi niyet gösterisine ket vurabileceği ise zaten söyleyecek çok söz kalmıyor.
Bu başlıkta 50 mesajdır fikir beyan etmekten kaçındım. Samimi yaklaşımınız konusunda ön yargım yok. Yüzlerce mesajın ardından kendi kanaatim samimi olmadığınız yönündedir ve önyargıyla değil, susmayı ve yazmayı tercih ettiğiniz konular ve bu konularda dile getirdiğiniz görüşler sonucunda oluşmuştur.
Somut bir öneri istiyorsanız bence mutlaka aşağıdaki isimler sempozyumda konuşmacı olmalılar,
1) Ali Nihat Yazıcı (FIDE Okullarda Satranç Projesinin başındaki isim olarak)
2) Gülkız Tülay (TSF Başkanı)
3) Tahsin Aktar (Duayen)
4) Murat Kul (10 bin kitap okumuş biri olarak)
5) ve 2 kişi de yapıcı ve cici muhalifler arasından seçilirse harika olur.
Camiamızın ihtiyacı olan, açık, kimsenin katılımının engellenmediği ve maalesef üyesi bulunduğunuz kurulların hantal yapısının aksine, dinamik bir fikir paylaşımı ortamı sağlanmasıdır.
O zaman kimse kimseyi seçmek zorunda kalmaz, kimsenin 'seçkin' (kime ve neye göre?) olmasına gerek kalmaz ve tüm iş bir gösteriye dönüşmez.
Tüm bunların yanında ne sempozyum fikriyle, ne de bunun organizasyonunun yapılmasıyla bir alıp veremediğim var.
Şu an içinde bulunduğumuz yapı kusura bakmayın, asli görevi olan kendi ülke birinciliğini bile, para kazanma kaygısı olmadan, bilimsel ve gerçekçi bir anlayışla gerçekleştirememektedir. Bunun en büyük nedenleri, oy kaygısıyla oluşturulan kadrolar, korkutularak susturulan ya da afaroz edilen üst düzey satranççıların fikir üretmekten uzaklaşması, insanların iktidar- muhalefet diye gruplandırılması ve arada sırada da olsa fikrini beyan etmek isteyen kimilerinin bıktırılmasıdır. Çok acı bir gerçek olarak Antalya'da sergilenen sayısal kalabalığın tezatı olarak, TSF yönetimi için de fikir üretebilecek ve iş yapabilecek insan kaynağı bulmak oldukça zordur! Bunun en büyük nedeni TSF nin kurumsal olarak sporcuların kendilerini bir parçası olarak gördükleri bir yapı olmaktan uzaklaşarak, belli bir grubun her istediğini yapabildiği ve bunu yaparken satrançtan ve satranççılardan çok kendisini koruyan ve kollayan bir kimliğe bürünmüş olmasıdır.
Feti Beyin bu fikri atarken ortaya koyduğu iyi niyeti ve ihtiyacı anlayabiliyorum ancak bu ihtiyacın doğmasında başrol oynayan yapının içinden gelen biri olarak, sizin ne yapmaya çalıştığınızı anlamıyorum? İlk çekinceniz TSF nin yanlış anlaşılacağı ve 'kötü ve karalayıcı muhalefetin' bu iyi niyet gösterisine ket vurabileceği ise zaten söyleyecek çok söz kalmıyor.
Bu başlıkta 50 mesajdır fikir beyan etmekten kaçındım. Samimi yaklaşımınız konusunda ön yargım yok. Yüzlerce mesajın ardından kendi kanaatim samimi olmadığınız yönündedir ve önyargıyla değil, susmayı ve yazmayı tercih ettiğiniz konular ve bu konularda dile getirdiğiniz görüşler sonucunda oluşmuştur.
Somut bir öneri istiyorsanız bence mutlaka aşağıdaki isimler sempozyumda konuşmacı olmalılar,
1) Ali Nihat Yazıcı (FIDE Okullarda Satranç Projesinin başındaki isim olarak)
2) Gülkız Tülay (TSF Başkanı)
3) Tahsin Aktar (Duayen)
4) Murat Kul (10 bin kitap okumuş biri olarak)
5) ve 2 kişi de yapıcı ve cici muhalifler arasından seçilirse harika olur.