01-03-2014, 23:27
Sayın Feti ,
Beni bu forumdan ya da gerçek hayatın içinde ne kadar tanıdığınızla ilgili olacaktır, sorularınıza verdiğim cevaplarımdaki samimiyet ölçüm.
Ben 16 aya yaklaşan görev süremde sadece Eğitim Kurulunun bir üyesi; bağımsız bir üyesi olarak göreve başladım.
Öyle devam ediyorum.
ÖSF' na 5.kasım.2012 gibi bir tarihte ilk kez üye olmam tarihsel bir talihsizliktir. Sonraları aklıma geldi.
İnsanlar beni TSF nin o tarihlerde görevlendirilmiş bir sözcüsü sanıyorlar ve öyle olduğuna inanıyorlar.
Oysa tamamen camiayla köprü kurma gibi bir düşüncem de vardı.
" İnanç, görmediğine inanmaktır. Bunun mükafatı da inandığımızı görmektir." A.E.
Ben ne sn. Ali Nihat YAZICI'dan ne sn. Gülkız TULAY' dan hiç kimsenin tahakkümü altında kalmadan ve asla biat etmeden, ortak hedefe bakarak görevde olurum.
Fikirlerimi söyler, yerinde ısrar eder ama kararların içinde olamam. Görevim fahridir. Kurul içi kararlar alır, onaya sunarım.
O kadar...
Düşüncelerimi fikirlerimi açıkça söylerim.
Doğruluğuna inandıklarıma omuz veriyorum. Bazen tek kalsam da...
Belli bir hantallığı aşmaya çalışıyorum. Bunu kişiler bazında şikayet anlamında söylemiyorum. Ama sistemler ya da sistemsizlikler kişilerin eseridir. Ülkemizde öylesine bir bürokrasi de var ki...
Bana çıkışımı ( EXIT ) sormuştunuz.
ŞU ANDA UZUN ZAMANDIR İNANARAK ODAKLANDIĞIM ÇALIŞMALARIMIZ VAR.
SONUÇ AŞAMASINA GELDİ.
SONUCUNU GÖRMEM GEREK.
Ben başarısız olduğum noktayı bilirim.
Yerinde "terk" kavramına saygılıyım.
Daha önce yerine getirdim. Görevimin ve çalışma hırsımın bittiğini hissettiğim anda elbette...
Meslekte de erken emekli oldum. Ama ayaklarım gitmedi artık. "Topu önlerine at oynasınlar" anlayışında bir beden eğitimi öğretmeni olmadım ben.
Zamanı gelince kalmanın anlamı yoktu, yerime gençler gelmeli dedim ve emekli oldum. Sağlık sebeplerimde etkili oldu tabi.
Çıkışımı sormuştunuz, onun için yazdım bunları.
Sayın Feti,
Şu sempozyum konusunu enteresan buluyorum. Ama ben önerinizi "sempozyum oluşumu sınırlarıyla" algılıyorum. Aklıma forum ya da tartışma, genel kurul ortamı gelmiyor.
Ancak belli ihtiyaçlardan kaynaklı tartışma-forum talepleri sizin önerinizin etkisini kaybettirmeye başladı.
Ben hala sempozyum fikrinizdeyim.
Ancak açıkçası konu her ne kadar spora başlama yaşı, satranç oyunculuğu süreçleri gibi olsa da ve bu konular yine de TSF Eğitim Kurulunu ilgilendirse bile TSF ihtiyaç hissetmeden bu düzenlemenin altına kurul olarak giremeyiz.
Öneriniz ilk günden beri sadece bu satırlarda duruyor bir fikir olarak.
Ancak en azından daha olgunlaşmalıdır. Kurulca istememiz yeterli olabilir mi?
Diyelim ki öneri benimsendi.
Konu için araştırma yapıldığına dair arkadaşlarımız, dünyada örneğinin olmadığını ortaya attılar.
Ben bu görüşe katılmıyorum.
Akademik araştırma yapan arkadaşlarımı bilirim. Bu sempozyumda bulunma hak önceliği onların olmalıdır.
Örneğin satrancın küçük yaş sporcularda hesap yapma ve problem çözme yeteneği arasındaki bağıntıyı ortaya koyan akademik araştırmalar var.
Ya da satrancı en küçük yaş gruplarına verirken eğitim ilkelerini ortaya koyan araştırma sonuçları. Küçük çocuklar neden siyah taşlarla tedirgin oynarlar vb.
Bazı satranç taşları neden siyah beyaz değil de farklı renklerdedir.
Bunlar daha bilinmiyor, ya da çok az biliniyor.
Sempozyum tekniğini, sürecini, toplumsal amacını siz çok yeterli bir şekilde ortaya koydunuz.
Başından beri de önerinizi öyle algıladım.
Başkaları farklı algılamış da olabilirler.
...
Ama ben, bunu düşünüyorum. Belli gerekçelerle bağıntı kurduğumda aklıma yatacaktır.
Ve elbette önereceğim.
Açıkça söyleme gerekir ki, önceki güne kadar sempozyum ile ilgili bir düşüncem yoktu.
Olgunlaştıracağım...
SELAM VE SAYGILARIMLA...
Beni bu forumdan ya da gerçek hayatın içinde ne kadar tanıdığınızla ilgili olacaktır, sorularınıza verdiğim cevaplarımdaki samimiyet ölçüm.
Ben 16 aya yaklaşan görev süremde sadece Eğitim Kurulunun bir üyesi; bağımsız bir üyesi olarak göreve başladım.
Öyle devam ediyorum.
ÖSF' na 5.kasım.2012 gibi bir tarihte ilk kez üye olmam tarihsel bir talihsizliktir. Sonraları aklıma geldi.
İnsanlar beni TSF nin o tarihlerde görevlendirilmiş bir sözcüsü sanıyorlar ve öyle olduğuna inanıyorlar.
Oysa tamamen camiayla köprü kurma gibi bir düşüncem de vardı.
" İnanç, görmediğine inanmaktır. Bunun mükafatı da inandığımızı görmektir." A.E.
Ben ne sn. Ali Nihat YAZICI'dan ne sn. Gülkız TULAY' dan hiç kimsenin tahakkümü altında kalmadan ve asla biat etmeden, ortak hedefe bakarak görevde olurum.
Fikirlerimi söyler, yerinde ısrar eder ama kararların içinde olamam. Görevim fahridir. Kurul içi kararlar alır, onaya sunarım.
O kadar...
Düşüncelerimi fikirlerimi açıkça söylerim.
Doğruluğuna inandıklarıma omuz veriyorum. Bazen tek kalsam da...
Belli bir hantallığı aşmaya çalışıyorum. Bunu kişiler bazında şikayet anlamında söylemiyorum. Ama sistemler ya da sistemsizlikler kişilerin eseridir. Ülkemizde öylesine bir bürokrasi de var ki...
Bana çıkışımı ( EXIT ) sormuştunuz.
ŞU ANDA UZUN ZAMANDIR İNANARAK ODAKLANDIĞIM ÇALIŞMALARIMIZ VAR.
SONUÇ AŞAMASINA GELDİ.
SONUCUNU GÖRMEM GEREK.
Ben başarısız olduğum noktayı bilirim.
Yerinde "terk" kavramına saygılıyım.
Daha önce yerine getirdim. Görevimin ve çalışma hırsımın bittiğini hissettiğim anda elbette...
Meslekte de erken emekli oldum. Ama ayaklarım gitmedi artık. "Topu önlerine at oynasınlar" anlayışında bir beden eğitimi öğretmeni olmadım ben.
Zamanı gelince kalmanın anlamı yoktu, yerime gençler gelmeli dedim ve emekli oldum. Sağlık sebeplerimde etkili oldu tabi.
Çıkışımı sormuştunuz, onun için yazdım bunları.
Sayın Feti,
Şu sempozyum konusunu enteresan buluyorum. Ama ben önerinizi "sempozyum oluşumu sınırlarıyla" algılıyorum. Aklıma forum ya da tartışma, genel kurul ortamı gelmiyor.
Ancak belli ihtiyaçlardan kaynaklı tartışma-forum talepleri sizin önerinizin etkisini kaybettirmeye başladı.
Ben hala sempozyum fikrinizdeyim.
Ancak açıkçası konu her ne kadar spora başlama yaşı, satranç oyunculuğu süreçleri gibi olsa da ve bu konular yine de TSF Eğitim Kurulunu ilgilendirse bile TSF ihtiyaç hissetmeden bu düzenlemenin altına kurul olarak giremeyiz.
Öneriniz ilk günden beri sadece bu satırlarda duruyor bir fikir olarak.
Ancak en azından daha olgunlaşmalıdır. Kurulca istememiz yeterli olabilir mi?
Diyelim ki öneri benimsendi.
Konu için araştırma yapıldığına dair arkadaşlarımız, dünyada örneğinin olmadığını ortaya attılar.
Ben bu görüşe katılmıyorum.
Akademik araştırma yapan arkadaşlarımı bilirim. Bu sempozyumda bulunma hak önceliği onların olmalıdır.
Örneğin satrancın küçük yaş sporcularda hesap yapma ve problem çözme yeteneği arasındaki bağıntıyı ortaya koyan akademik araştırmalar var.
Ya da satrancı en küçük yaş gruplarına verirken eğitim ilkelerini ortaya koyan araştırma sonuçları. Küçük çocuklar neden siyah taşlarla tedirgin oynarlar vb.
Bazı satranç taşları neden siyah beyaz değil de farklı renklerdedir.
Bunlar daha bilinmiyor, ya da çok az biliniyor.
Sempozyum tekniğini, sürecini, toplumsal amacını siz çok yeterli bir şekilde ortaya koydunuz.
Başından beri de önerinizi öyle algıladım.
Başkaları farklı algılamış da olabilirler.
...
Ama ben, bunu düşünüyorum. Belli gerekçelerle bağıntı kurduğumda aklıma yatacaktır.
Ve elbette önereceğim.
Açıkça söyleme gerekir ki, önceki güne kadar sempozyum ile ilgili bir düşüncem yoktu.
Olgunlaştıracağım...
SELAM VE SAYGILARIMLA...
- MATRANÇ -