09-06-2014, 11:40
(6 Haziran'da aynı başlık altına eklediğim yazım)
[size=18]Üzgünüm[/size]
izmir.tsf.org resmi web sayfasında yayınlanan bir gönderiyi baz alarak yazdığım "Keklenmek" başlıklı haber-yorum yazımda, İzmir Sportif Satranç Ortamında ki "kör gözün gördüğü, açık göz ile bakanların görmüyorum" diyebildiği(!?) kendimce önemli sorun başlıklarını sizlerle paylaşmıştım.
Yazı sosyal medya yayımcılığı çerçevesinde bakıldığında fazlasıyla uzundu.
Cesurca "Beğen" sekmesini tıklayan ve yazı altına yorum yapanlar, 2000'in üzerinde üyesi olan sayfa açısından bu yazının okunurluğunun ölçütü mü?
Sayın Hamdullah Ceylan 'ın deyişiyle İzmir'de her ortamı "Ajan" gibi gezen her yere girip çıkan bir ben varım. Doğru.
Ve yine Sayın Ceylan ve benzer unsurların yüzüme karşı fırsat buldukça söylediği gibi, her detay konuda bilgili olan da benim... Memnuniyetle kabul ediyorum. Doğru!
Peki neden oluyor, nasıl oluşuyor böyle bir durum?
Kimin eli kimin cebinde belli olmasın!, "Satranç Sever", "Satranç Dostu", "Satranççı Sever" ve benzeri kavramlar (son kavramı ben uydurdum dikkat) önemli olmasın.
İzmir Sportif Satranç Ortamının geleceğinden kaygı duyanlar, sportif kaygı duyanlar "Ayak Bağı" olarak görülsün.
Neden?
Eşşek yüküyle, küfeyle para kazananlar;
-- Nereden kazananlar?
İzmir Sportif Satranç Ortamından kazananlar(!) kendi sorunlu iktidarlarını sağlam görüyor.
Kolayca da sağlamlaştırmaya devam ediyor?!
Şüpheli...
-----------Sportif Satranç Ortamında Muhalif var mı?------------
Yok!..
Bir zahmet "Muhalif" kelimesinin sözlük anlamına bir bakın.
Muhalif kelimesi mevcut yönetime, işleyişe veya hakim görüşe karşı olmak, alternatif görüşü olmakla birlikte, mevcut durumun "genel çerçevesi" esas olmak şartıyla "Yapıcı-gelişim yaratan karşıt fikir ve öneri"lerle sergilenen bir alternatif duruşu kapsar.
Yapıcı-gelişim yaratan karşıt fikir ve öneriler sunmayan ve alternatif herhangi bir sunumu olmadan, sadece yönetimi-yönetimde olanları değiştirmeye çalışarak ?menfi fiil? sergileyenlere ne denir?
Halen İzmir Tsf Satranç İl Temsilcisi olarak görevini sürdüren Sayın Emin Yasa Altun ile Mülkiye turnuvası sırasında, bu başlığa konu olan yazıma yönelik eleştiri ve yorumları ve benim cevaplarım içerikli bir diyalog şansımız oldu.
Bu yazıyı yazmamış olsaydım koridorlarda bir kaç kez özellikle karşısına geçsem, elimi kolumu sallasam bile, kendisine selam vermem bile zor olurdu sanırım.
Üzgünüm!
Ben de yapıcı eleştiri yapmıyorum. Muhalif değilim! Sportif Satranç Ortamı işgal altında...
Hatta "Keklenmek" başlıklı yazımda olduğu gibi pireyi deve yapıp, "Hem nala, hemde mıha" dengeli şekilde vurmaya çalışarak kendimce İzmir Sportif Satranç Ortamında yeni bir düzlem açmaya da çalışıyorum.
Bu düzlem "Muhalif" olarak çare-hak arama düzlemi değil. Bozuk düzende sağlam çark işe yaramaz!..
Daha öncede pek çok ortamda söylediğim gibi,
---Satrancın Sportif Özünden "Bal" almamış olanlar, Sportif Satrancın muhalifleri, haksız ve şüpheli bir erkle "İktidarda".
#Sportif Satrancın gerçek unsurları, ezilen, ötelenen, ötekilenen konumda.
Bu duruma ne denir?
Benim yapmaya çalıştığım işin özeti, bu KARANLIK da önce tanımları, ana kriterleri, konuşmalar düzleminde oturtmaya çalışmak.
İğneyle kuyu kaz daha iyi!... Biliyorum.
Üzgünüm!
Web sayfası yönetimi üzerinden, Tsf İzmir Satranç İl Temsilciliğine yönelik bir haber-yorum yazısı yazdım.
Bu yazıda yazdığım şu cümleler TSF web sayfası içinde fazlasıyla geçerli:
..."İzmir Sportif Satranç Ortamına duyarlı kişiler olarak, gün içinde İzmir Tsf web sayfasına dikkatle bakmadan ve takip etmeden duramıyoruz; doğal olarak.
Son aylardaki şekliyle, (Net olarak tam bir yıldır) sürekli bakan insanın yaşam kalitesine bile kötü yönde etki yapabilecek, gittikçe kötüleşen korkunç bir web sayfası işleyişi ve web sayfası yönetimi...!"
...
Tsf web sayfasında 14 Mayıs 2014 Çarşamba saat 11:11'de Soma'da meydana gelen kazada yaşamını yitiren vatandaşlarımızla ilgili "Başsağlığı" yas ve üzüntü içerikli bir duyuru yayımlanmıştı.
Olayın üstünden bu gün itibarıyla 23 gün geçti.
Yas tutmanın ve üzüntü bildirmenin de yazılı olmayan toplumsal bazı kuralları var.
Mişli geçmişe bakarsak;
Ege bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda en çok çıkan ilkel eşyalardan biri de ?gözyaşı? şişeleridir.
Maden Mühendisleri odası ve takip ettiğimiz işçi sendikalarının sayfalarında "Yas" içerikli başlıklar kalkalı bir kaç hafta oldu! Kuruluş amaçları olan ana konularında var güçleriyle çalışmaya ve mücadeleye devam ediyorlar!...
Türkiye Satranç Federasyonu, hala bozuk düzenin katline sebep olduğu emekçilerin arkasından ağlamaya devam edin! diyor...
Türkiye Sportif Satranç Ortamına ve yaşadığımız sorunlara ilimiz özelinde baktığımızdaysa, içimiz kan ağlıyor.
Derdimizi anlatacak zemin bulamıyor, zorlayıp bulsak bile "senden başka sesini çıkaran yok!" denip ötekileniyoruz.
Sportif Satrancın güncel durumu hariç, her konuda üzülmek, düşünmek serbest.
Tersini yaparsan; "Sorunlu Şahsiyet"sin...
[size=18]Üzgünüm[/size]
izmir.tsf.org resmi web sayfasında yayınlanan bir gönderiyi baz alarak yazdığım "Keklenmek" başlıklı haber-yorum yazımda, İzmir Sportif Satranç Ortamında ki "kör gözün gördüğü, açık göz ile bakanların görmüyorum" diyebildiği(!?) kendimce önemli sorun başlıklarını sizlerle paylaşmıştım.
Yazı sosyal medya yayımcılığı çerçevesinde bakıldığında fazlasıyla uzundu.
Cesurca "Beğen" sekmesini tıklayan ve yazı altına yorum yapanlar, 2000'in üzerinde üyesi olan sayfa açısından bu yazının okunurluğunun ölçütü mü?
Sayın Hamdullah Ceylan 'ın deyişiyle İzmir'de her ortamı "Ajan" gibi gezen her yere girip çıkan bir ben varım. Doğru.
Ve yine Sayın Ceylan ve benzer unsurların yüzüme karşı fırsat buldukça söylediği gibi, her detay konuda bilgili olan da benim... Memnuniyetle kabul ediyorum. Doğru!
Peki neden oluyor, nasıl oluşuyor böyle bir durum?
Kimin eli kimin cebinde belli olmasın!, "Satranç Sever", "Satranç Dostu", "Satranççı Sever" ve benzeri kavramlar (son kavramı ben uydurdum dikkat) önemli olmasın.
İzmir Sportif Satranç Ortamının geleceğinden kaygı duyanlar, sportif kaygı duyanlar "Ayak Bağı" olarak görülsün.
Neden?
Eşşek yüküyle, küfeyle para kazananlar;
-- Nereden kazananlar?
İzmir Sportif Satranç Ortamından kazananlar(!) kendi sorunlu iktidarlarını sağlam görüyor.
Kolayca da sağlamlaştırmaya devam ediyor?!
Şüpheli...
-----------Sportif Satranç Ortamında Muhalif var mı?------------
Yok!..
Bir zahmet "Muhalif" kelimesinin sözlük anlamına bir bakın.
Muhalif kelimesi mevcut yönetime, işleyişe veya hakim görüşe karşı olmak, alternatif görüşü olmakla birlikte, mevcut durumun "genel çerçevesi" esas olmak şartıyla "Yapıcı-gelişim yaratan karşıt fikir ve öneri"lerle sergilenen bir alternatif duruşu kapsar.
Yapıcı-gelişim yaratan karşıt fikir ve öneriler sunmayan ve alternatif herhangi bir sunumu olmadan, sadece yönetimi-yönetimde olanları değiştirmeye çalışarak ?menfi fiil? sergileyenlere ne denir?
Halen İzmir Tsf Satranç İl Temsilcisi olarak görevini sürdüren Sayın Emin Yasa Altun ile Mülkiye turnuvası sırasında, bu başlığa konu olan yazıma yönelik eleştiri ve yorumları ve benim cevaplarım içerikli bir diyalog şansımız oldu.
Bu yazıyı yazmamış olsaydım koridorlarda bir kaç kez özellikle karşısına geçsem, elimi kolumu sallasam bile, kendisine selam vermem bile zor olurdu sanırım.
Üzgünüm!
Ben de yapıcı eleştiri yapmıyorum. Muhalif değilim! Sportif Satranç Ortamı işgal altında...
Hatta "Keklenmek" başlıklı yazımda olduğu gibi pireyi deve yapıp, "Hem nala, hemde mıha" dengeli şekilde vurmaya çalışarak kendimce İzmir Sportif Satranç Ortamında yeni bir düzlem açmaya da çalışıyorum.
Bu düzlem "Muhalif" olarak çare-hak arama düzlemi değil. Bozuk düzende sağlam çark işe yaramaz!..
Daha öncede pek çok ortamda söylediğim gibi,
---Satrancın Sportif Özünden "Bal" almamış olanlar, Sportif Satrancın muhalifleri, haksız ve şüpheli bir erkle "İktidarda".
#Sportif Satrancın gerçek unsurları, ezilen, ötelenen, ötekilenen konumda.
Bu duruma ne denir?
Benim yapmaya çalıştığım işin özeti, bu KARANLIK da önce tanımları, ana kriterleri, konuşmalar düzleminde oturtmaya çalışmak.
İğneyle kuyu kaz daha iyi!... Biliyorum.
Üzgünüm!
Web sayfası yönetimi üzerinden, Tsf İzmir Satranç İl Temsilciliğine yönelik bir haber-yorum yazısı yazdım.
Bu yazıda yazdığım şu cümleler TSF web sayfası içinde fazlasıyla geçerli:
..."İzmir Sportif Satranç Ortamına duyarlı kişiler olarak, gün içinde İzmir Tsf web sayfasına dikkatle bakmadan ve takip etmeden duramıyoruz; doğal olarak.
Son aylardaki şekliyle, (Net olarak tam bir yıldır) sürekli bakan insanın yaşam kalitesine bile kötü yönde etki yapabilecek, gittikçe kötüleşen korkunç bir web sayfası işleyişi ve web sayfası yönetimi...!"
...
Tsf web sayfasında 14 Mayıs 2014 Çarşamba saat 11:11'de Soma'da meydana gelen kazada yaşamını yitiren vatandaşlarımızla ilgili "Başsağlığı" yas ve üzüntü içerikli bir duyuru yayımlanmıştı.
Olayın üstünden bu gün itibarıyla 23 gün geçti.
Yas tutmanın ve üzüntü bildirmenin de yazılı olmayan toplumsal bazı kuralları var.
Mişli geçmişe bakarsak;
Ege bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda en çok çıkan ilkel eşyalardan biri de ?gözyaşı? şişeleridir.
Maden Mühendisleri odası ve takip ettiğimiz işçi sendikalarının sayfalarında "Yas" içerikli başlıklar kalkalı bir kaç hafta oldu! Kuruluş amaçları olan ana konularında var güçleriyle çalışmaya ve mücadeleye devam ediyorlar!...
Türkiye Satranç Federasyonu, hala bozuk düzenin katline sebep olduğu emekçilerin arkasından ağlamaya devam edin! diyor...
Türkiye Sportif Satranç Ortamına ve yaşadığımız sorunlara ilimiz özelinde baktığımızdaysa, içimiz kan ağlıyor.
Derdimizi anlatacak zemin bulamıyor, zorlayıp bulsak bile "senden başka sesini çıkaran yok!" denip ötekileniyoruz.
Sportif Satrancın güncel durumu hariç, her konuda üzülmek, düşünmek serbest.
Tersini yaparsan; "Sorunlu Şahsiyet"sin...
Sürekli öğrenmek iyidir.Öğrendiklerini doğru kullanabilmek daha iyi.(Eski lahit yazıtlarından alıntı.)