11-06-2014, 10:34
Anlattığınız olayı okurken aklıma ilk öğretmenlik günlerim geldi. Acemi, bürokraside hiçbir tecrübe yaşamamış, özenle yapmak istediğim bir işi hiç anlamayan insanların arasında benzer olayları çok yaşamış ve kararlı mücadeleler vermiştim.
Keza hala bu durumda bir çok insan var.
Oktay bey düşüncelerinizi çok iyi anlıyorum. Kararlı duruşunuzdan ve ortaya çıkardıklarınızdan dolayı kutlarım.
Ülkemizde ne yazık ki öylesine ayak bağı bir bürokrasi anlayışı var. Özellikle de seksenli yıların sonundan başladı.
Kültürel yozlaşma, ahbap çavuş ilişkileri, biat, "benim memurum işini bilir" mantığı gibi argümanlar ne yazık ki yozlaşmayı beraberinde getirdi.
Bu gün ise başka kültürlere yolculuk biletleri dağıtılmakta.
Siz bunları İstanbul da MEM de yaşamışsınız.
Ben ise özellikle 2000 li yılların başından itibaren ana merkez MEB olmak üzere, GSGM, İl MÜDÜRLÜKLERİ, İLÇE MÜDÜRLÜKLERİ, Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlükleri, Okul Sporları Federasyonu ( ki onu da şimdi bir daire başkanlığına bağlayıp tamamen kontrol altına alma çabası var) ile yıllardır olmadık konularda tartışma ve mücadeleler içindeyim.
Hakkımda soruşturma dosyaları, sarı zarflar, maaş kesmeler...
Geçmişte hiç pişmanlık yaşamadığım, bilakis daha da kararlı duruşlar sergilettiği için onur duyarak hatırladığım anılar olarak yerini aldı.
Bu gün daha azını mı çekiyoruz?
Bakın zihniyeti yaşamışsınız.
Böyle izin konusunda asla tasvip etmem bu yaklaşımı.
SATRANÇ TURNUVASINI AMATÖRCE, TEŞVİK AMAÇLI HER ORTAMDA YAPABİLİRSİNİZ.
Resmileşmesini isterseniz eğer ki, resmi dilekçeyi bir resmi kuruma vermişseniz( okul, il-ilçe milli eğitim müdürlükleri, halk eğitim müd.vb.) zaman elbette ilgili kurum ve kurumlarla resmi süreç başlar. Uygulamalar bu şekilde bunu biliyorsunuz.
Yani resmi bir kurum kendisinden resmi bir talepte bulunulursa o etkinliği amatör etkinlik olarak göremiyor.
Resmi yazıyla bağlayıcılık süreci başlıyor. Başka türlüsü de ne yazık ki şimdilik mümkün değil.
"Ceza alırsınız mantığı" dirayetsiz ve yetkin olmayan idareci tipinin kendisini kurtaracağına inandığı bir söylemdir.
BAŞVURUDA BULUNDUĞUNUZ KİŞİNİN BU YAKLAŞIMI KABUL EDİLEMEZ.
KINIYORUM!
Ceza, ancak belli kuralların bilerek saptırılması, bireysel menfaatler ve hak ihlalleri konusunda, bir kişi tarafından da değil, görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş kurul-heyet tarafından verilebilir.
Ceza kurulları olmalıdır.
Ama ceza için vicdan ve yasa dengesi çok iyi kurulmalıdır.
Çünkü;
"YASA OLMASA DAHİ VİCDAN VARDIR." -P. SYRUS
Keza hala bu durumda bir çok insan var.
Oktay bey düşüncelerinizi çok iyi anlıyorum. Kararlı duruşunuzdan ve ortaya çıkardıklarınızdan dolayı kutlarım.
Ülkemizde ne yazık ki öylesine ayak bağı bir bürokrasi anlayışı var. Özellikle de seksenli yıların sonundan başladı.
Kültürel yozlaşma, ahbap çavuş ilişkileri, biat, "benim memurum işini bilir" mantığı gibi argümanlar ne yazık ki yozlaşmayı beraberinde getirdi.
Bu gün ise başka kültürlere yolculuk biletleri dağıtılmakta.
Siz bunları İstanbul da MEM de yaşamışsınız.
Ben ise özellikle 2000 li yılların başından itibaren ana merkez MEB olmak üzere, GSGM, İl MÜDÜRLÜKLERİ, İLÇE MÜDÜRLÜKLERİ, Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlükleri, Okul Sporları Federasyonu ( ki onu da şimdi bir daire başkanlığına bağlayıp tamamen kontrol altına alma çabası var) ile yıllardır olmadık konularda tartışma ve mücadeleler içindeyim.
Hakkımda soruşturma dosyaları, sarı zarflar, maaş kesmeler...
Geçmişte hiç pişmanlık yaşamadığım, bilakis daha da kararlı duruşlar sergilettiği için onur duyarak hatırladığım anılar olarak yerini aldı.
Bu gün daha azını mı çekiyoruz?
Bakın zihniyeti yaşamışsınız.
Böyle izin konusunda asla tasvip etmem bu yaklaşımı.
SATRANÇ TURNUVASINI AMATÖRCE, TEŞVİK AMAÇLI HER ORTAMDA YAPABİLİRSİNİZ.
Resmileşmesini isterseniz eğer ki, resmi dilekçeyi bir resmi kuruma vermişseniz( okul, il-ilçe milli eğitim müdürlükleri, halk eğitim müd.vb.) zaman elbette ilgili kurum ve kurumlarla resmi süreç başlar. Uygulamalar bu şekilde bunu biliyorsunuz.
Yani resmi bir kurum kendisinden resmi bir talepte bulunulursa o etkinliği amatör etkinlik olarak göremiyor.
Resmi yazıyla bağlayıcılık süreci başlıyor. Başka türlüsü de ne yazık ki şimdilik mümkün değil.
"Ceza alırsınız mantığı" dirayetsiz ve yetkin olmayan idareci tipinin kendisini kurtaracağına inandığı bir söylemdir.
BAŞVURUDA BULUNDUĞUNUZ KİŞİNİN BU YAKLAŞIMI KABUL EDİLEMEZ.
KINIYORUM!
Ceza, ancak belli kuralların bilerek saptırılması, bireysel menfaatler ve hak ihlalleri konusunda, bir kişi tarafından da değil, görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş kurul-heyet tarafından verilebilir.
Ceza kurulları olmalıdır.
Ama ceza için vicdan ve yasa dengesi çok iyi kurulmalıdır.
Çünkü;
"YASA OLMASA DAHİ VİCDAN VARDIR." -P. SYRUS
- MATRANÇ -