02-07-2014, 00:57
Merhaba Hakan Bey,
Bu konu geçmişte birkaç kez gündeme geldi, belki küçük bir aramayla o başlıklar bulunabilir.
Bununla birlikte görüşlerimi yeniden yazacağım, kendimi tekrarlama pahasına.
1. SATRANÇTA SKOR:
Bilindiği üzere satranç üç sonuçlu bir oyundur ve beraberlik 2700 üstü ustalar arasında açık ara farkla en çok görülen sonuçtur.
Beraberliği ortadan kaldırmaya çalışmak son derece cahilce ve sığ bir yaklaşımdır.
Satrancın adil doğasından çıkıp kazan-kaybet üzerine odaklanmaktır.
[size=x-small](Şimdi ben çıkıp desem ki, "Arkadaşlar bundan sonra voleybolda ve masa tenisinde beraberlik diye bir skor olsun!". Yetkili biriysem bunu bir punduna getirip, oyunların kurallarını değiştirip kıyıdan köşeden yaparım ama akla, mantığa, vicdana uydurabilir miyim? Sanmıyorum! )[/size]
Şimdi diyeceksiniz ki "Komple beraberlik yasaklanmıyor ki, sadece anlaşmalılar."
Ben de size derim ki satrançta beraberliğin doğasında anlaşma, uzlaşma, savaş tabiriyle silah bırakma vardır. Bu 5. hamlede de olabilir, 55. hamlede de. Birşey değiştirmez.
Sofya Kuralı (30 hamleden önce beraberlik olmaz diyen kural) gibi saçmalıklar tarihin komedi sayfalarında yer alacaktır, çünkü satrancın doğasına aykırıdırlar. Şimdi söyleyeceğim şeyde şaka yapmıyorum, bence kuralın tek uygulanabilir yeri ilkokullar arası turnuvalardır, mücadeleyi teşvik etmek için.
2. YANLIŞ VE ANTİPATİK KAVRAM: ANLAŞMALI BERABERLİK
Bence şu "anlaşmalı beraberlik" tamlaması, özellikle turnuva deneyimi bulunmayan veya az olan insanlarda olumsuz bir çağrışım yapıyor. Sanki şike yapılıyormuş gibi bir algıya neden oluyor. Bu tamlamanın yerine "yararlı beraberlik" ya da "mantıklı beraberlik" kavramlarını kullanmayı tercih ediyorum.
Oyuncu o turda risk almak istemeyebilir, önceki turlarda ter dökerek elde ettiği puanları değerledirmek isteyebilir. Yahut kafası doludur, konsantrasyonunu son tura saklamak isteyebilir. Bu gayet olağandır ve herkesin buna saygı duyması gerekir. Her iki oyuncunun da razı olduğu bir beraberlik başka hiçkimseyi ilgilendirmez.
Futbolu bilirsiniz. Satrançla önemli bir ortak noktası var: Beraberliğin mümkün olması.
Satrançta nasıl ki belli turlarda oyuncular (veya takımlar) risk almak istemiyorlarsa futbolda da bu vardır. Dikkat buyurun lütfen, beraberliğin iki takımın da işine geldiği futbol karşılaşmalarının neredeyse tamamı beraberlikle sonuçlanır. Dünyanın her liginde bu böyle.
Özgür Akman'ın dikkat çektiği üzere, esas şike bilerek kaybetmektir. Bununla savaşmamız gerek. Beraberliklerle değil.
Beraberliklerden hala rahatsız olan varsa Ateş Ülker'in sunduğu çözüm gayet pratik ve mantıklıdır: Eşitlik bozmada galibiyet sayısını ilk kriter olarak belirlersiniz, olur biter. Böylece oyuncu turnuvada bir kez "mantıklı beraberlik" yapar, ama ikincisi beraberlik durumunda eşitlik bozmada dezavantaj yaşayabileceğini hesaba katmak zorunda kalır.
3. "O KADAR KONUŞUYORSUN, HİÇ YAŞADIN MI?" DİYE SORANLARA:
Evet, mantık icabı beraberliğe başvurduğum birkaç durum oldu.
Sırayla anlatayım:
a) Lisede öğrenciyken bana satrancı sevdiren, öğreten arkadaşımla turnuvaya gittik. Meğer geç kalmışız, ilk tur oynanmış. Hakem kaydımızı aldı, sağ olsun. İkinci tur eşleşmesi yapılmadığından ikimiz arasında geç de olsa bir ilk tur partisi olabileceğini söyledi. Sevinçle kabul ettik ve birkaç hamlede berabere yaptık, birbirimizi kırmamak adına.
b) Aynı arkadaşla ertesi yıl başka bir turnuvada belirleyici olmayan bir turda 7. masada karşılaştık, sonuç aynıydı. Yıldırım hızında şaha şah kalana kadar oynadık.
c) 12 yıl önce üniversitelerarası bireysel yarışmaya katıldım. 5. turda takım arkadaşımla eşleştik. İkimiz de tam puandaydık ve riske girmek istemedik. Esasında bu da bir tür riskti, çünkü bıraktığımız yarımşar puan, ilerleyen turlarda belki de birinci olmamızı engelleyecekti.
Esas olay şu bence:
d) Aynı turnuva, iki tur sonrası.
5. turdaki mantıklı beraberliğin ardından 6. tur kazandım.
7. ve son tura girerken bir kişi 6 puanlıydı, ben 5,5 puandaydım, ardımda 5 puanlı 3 kişi vardı.
[size=x-small](Takım arkadaşım 6. turda maalesef kaybetmiş, derece şansını yitirmişti.)[/size]
Son tur kazanırsam tek başıma birinci olacaktım, ne var ki rakibimin benden güçlü olduğu kanaatindeydim.
Önğmde iki seçenek vardı: Ya çarpışacak ve 1.liğe oynayacaktım, ya da erken bir beraberlikle 2.liği garantileyecektim.
İlk yol riskliydi, çünkü rakibimin ELO'su benden oldukça yüksekti ve geceyarısı yapılan yıldırım buluşmalarının yeilgisiz şampiyonuydu.
Kaybedersem ilk 3 dışında kalacak, derece elde edemeyecektim.
Dolayısıyla ikinci yolu seçtim, üçüncü hamlede rakibime beraberlik teklif ettim.
Rakibim tereddütsüz bir şekilde teklifimi kabul etti.
Bu sayede o birinciliği, bense ikinciliği garantiliyorduk.
e) 6 yıl önce il-yöre yarışmalarında mücadele ediyoruz. Günde iki tur var, ikinci tur biraz geç başladı. Akşama da çok heyecanlı Fenerbahçe - Galatasaray derbisi var ki, kaçırmam mümkün değil. Geç kalma riskiyle karşı karşıyayım. Parti başladı, yaklaşık 15 dakika oldu ancak 5 hamle yapabildim. Bizim genç masa ve genç kız masası hızlı galibiyetler elde ettiler. Kalkıp şöyle bir diğer masalara baktım, iyiyiz. Döndüm, rakibime beraberlik teklif ettim. Aramızda yaklaşık 400 UKD lehime fark vardı, şaşırarak kabul etti.
Bu örnek de önemli:
f) Dört yıl önce İstanbul Öğretmenler turnuvası.
İki günde üçer tur, toplam altı.
Turnuvaya 2. sırada başladım.
İlk gün son partide zorlanmakla birlikte 3'te 3 yaptım.
Ertesi günkü rakibimi öğrendim ve evde hazırlık yaptım, tüm yorgunluğuma rağmen.
4. tur hazırladığım varyant işe yaramadı, hazırlıklar boşa gitti.
Son derece çekişmeli bir parti oldu, çok uzadı.
Tam tamına 90 hamle sürdü ve sonuç beraberlikti.
Önümde iki tur daha vardı ama daha ilk turdan tüm enerjim tükenmişti.
5. tur eşlendirmesi açıklandı, 1. seribaşıyla oynuyordum, siyahtım.
Onun da bir beraberliği vardı.
İlk hamlesini yaptı, ben de yaptım ve beraberlik teklif ettim.
Rakibim şaşırmakla birlikte kabul etti.
Böylece 5'te 4 oluyordum ve son tur mutlaka kazanmam gerekiyordu.
Gittim bir güzel yemek yedim, enerji depoladım.
Biraz müzik dinledim, rahatladım.
Bu kısa beraberlik sayesinde zihnimi tamamen boşaltmış bir şekilde son turu iple çekiyordum.
Son tur oldukça heyecanlı bir partiye sahne oldu, rakibim fedalı mat atağı yaptı ama yırttım.
Turnuvayı birinci sırada tamamladım.
Şimdi soruyorum: Bu hesaplar, alınan bu riskler basitçe şikeye benzetilerek geçiştirilebilir mi?
Ben 2000 seviyesinde basit bir oyuncuyum, kim bilir üst seviyelerdeki oyuncular arasında ne maceralı hesaplar yapılıyordur. Bir kısmına şahit oluyoruz zaten.
Sevgi ve saygılarımla.
Bu konu geçmişte birkaç kez gündeme geldi, belki küçük bir aramayla o başlıklar bulunabilir.
Bununla birlikte görüşlerimi yeniden yazacağım, kendimi tekrarlama pahasına.
1. SATRANÇTA SKOR:
Bilindiği üzere satranç üç sonuçlu bir oyundur ve beraberlik 2700 üstü ustalar arasında açık ara farkla en çok görülen sonuçtur.
Beraberliği ortadan kaldırmaya çalışmak son derece cahilce ve sığ bir yaklaşımdır.
Satrancın adil doğasından çıkıp kazan-kaybet üzerine odaklanmaktır.
[size=x-small](Şimdi ben çıkıp desem ki, "Arkadaşlar bundan sonra voleybolda ve masa tenisinde beraberlik diye bir skor olsun!". Yetkili biriysem bunu bir punduna getirip, oyunların kurallarını değiştirip kıyıdan köşeden yaparım ama akla, mantığa, vicdana uydurabilir miyim? Sanmıyorum! )[/size]
Şimdi diyeceksiniz ki "Komple beraberlik yasaklanmıyor ki, sadece anlaşmalılar."
Ben de size derim ki satrançta beraberliğin doğasında anlaşma, uzlaşma, savaş tabiriyle silah bırakma vardır. Bu 5. hamlede de olabilir, 55. hamlede de. Birşey değiştirmez.
Sofya Kuralı (30 hamleden önce beraberlik olmaz diyen kural) gibi saçmalıklar tarihin komedi sayfalarında yer alacaktır, çünkü satrancın doğasına aykırıdırlar. Şimdi söyleyeceğim şeyde şaka yapmıyorum, bence kuralın tek uygulanabilir yeri ilkokullar arası turnuvalardır, mücadeleyi teşvik etmek için.
2. YANLIŞ VE ANTİPATİK KAVRAM: ANLAŞMALI BERABERLİK
Bence şu "anlaşmalı beraberlik" tamlaması, özellikle turnuva deneyimi bulunmayan veya az olan insanlarda olumsuz bir çağrışım yapıyor. Sanki şike yapılıyormuş gibi bir algıya neden oluyor. Bu tamlamanın yerine "yararlı beraberlik" ya da "mantıklı beraberlik" kavramlarını kullanmayı tercih ediyorum.
Oyuncu o turda risk almak istemeyebilir, önceki turlarda ter dökerek elde ettiği puanları değerledirmek isteyebilir. Yahut kafası doludur, konsantrasyonunu son tura saklamak isteyebilir. Bu gayet olağandır ve herkesin buna saygı duyması gerekir. Her iki oyuncunun da razı olduğu bir beraberlik başka hiçkimseyi ilgilendirmez.
Futbolu bilirsiniz. Satrançla önemli bir ortak noktası var: Beraberliğin mümkün olması.
Satrançta nasıl ki belli turlarda oyuncular (veya takımlar) risk almak istemiyorlarsa futbolda da bu vardır. Dikkat buyurun lütfen, beraberliğin iki takımın da işine geldiği futbol karşılaşmalarının neredeyse tamamı beraberlikle sonuçlanır. Dünyanın her liginde bu böyle.
Özgür Akman'ın dikkat çektiği üzere, esas şike bilerek kaybetmektir. Bununla savaşmamız gerek. Beraberliklerle değil.
Beraberliklerden hala rahatsız olan varsa Ateş Ülker'in sunduğu çözüm gayet pratik ve mantıklıdır: Eşitlik bozmada galibiyet sayısını ilk kriter olarak belirlersiniz, olur biter. Böylece oyuncu turnuvada bir kez "mantıklı beraberlik" yapar, ama ikincisi beraberlik durumunda eşitlik bozmada dezavantaj yaşayabileceğini hesaba katmak zorunda kalır.
3. "O KADAR KONUŞUYORSUN, HİÇ YAŞADIN MI?" DİYE SORANLARA:
Evet, mantık icabı beraberliğe başvurduğum birkaç durum oldu.
Sırayla anlatayım:
a) Lisede öğrenciyken bana satrancı sevdiren, öğreten arkadaşımla turnuvaya gittik. Meğer geç kalmışız, ilk tur oynanmış. Hakem kaydımızı aldı, sağ olsun. İkinci tur eşleşmesi yapılmadığından ikimiz arasında geç de olsa bir ilk tur partisi olabileceğini söyledi. Sevinçle kabul ettik ve birkaç hamlede berabere yaptık, birbirimizi kırmamak adına.
b) Aynı arkadaşla ertesi yıl başka bir turnuvada belirleyici olmayan bir turda 7. masada karşılaştık, sonuç aynıydı. Yıldırım hızında şaha şah kalana kadar oynadık.
c) 12 yıl önce üniversitelerarası bireysel yarışmaya katıldım. 5. turda takım arkadaşımla eşleştik. İkimiz de tam puandaydık ve riske girmek istemedik. Esasında bu da bir tür riskti, çünkü bıraktığımız yarımşar puan, ilerleyen turlarda belki de birinci olmamızı engelleyecekti.
Esas olay şu bence:
d) Aynı turnuva, iki tur sonrası.
5. turdaki mantıklı beraberliğin ardından 6. tur kazandım.
7. ve son tura girerken bir kişi 6 puanlıydı, ben 5,5 puandaydım, ardımda 5 puanlı 3 kişi vardı.
[size=x-small](Takım arkadaşım 6. turda maalesef kaybetmiş, derece şansını yitirmişti.)[/size]
Son tur kazanırsam tek başıma birinci olacaktım, ne var ki rakibimin benden güçlü olduğu kanaatindeydim.
Önğmde iki seçenek vardı: Ya çarpışacak ve 1.liğe oynayacaktım, ya da erken bir beraberlikle 2.liği garantileyecektim.
İlk yol riskliydi, çünkü rakibimin ELO'su benden oldukça yüksekti ve geceyarısı yapılan yıldırım buluşmalarının yeilgisiz şampiyonuydu.
Kaybedersem ilk 3 dışında kalacak, derece elde edemeyecektim.
Dolayısıyla ikinci yolu seçtim, üçüncü hamlede rakibime beraberlik teklif ettim.
Rakibim tereddütsüz bir şekilde teklifimi kabul etti.
Bu sayede o birinciliği, bense ikinciliği garantiliyorduk.
e) 6 yıl önce il-yöre yarışmalarında mücadele ediyoruz. Günde iki tur var, ikinci tur biraz geç başladı. Akşama da çok heyecanlı Fenerbahçe - Galatasaray derbisi var ki, kaçırmam mümkün değil. Geç kalma riskiyle karşı karşıyayım. Parti başladı, yaklaşık 15 dakika oldu ancak 5 hamle yapabildim. Bizim genç masa ve genç kız masası hızlı galibiyetler elde ettiler. Kalkıp şöyle bir diğer masalara baktım, iyiyiz. Döndüm, rakibime beraberlik teklif ettim. Aramızda yaklaşık 400 UKD lehime fark vardı, şaşırarak kabul etti.
Bu örnek de önemli:
f) Dört yıl önce İstanbul Öğretmenler turnuvası.
İki günde üçer tur, toplam altı.
Turnuvaya 2. sırada başladım.
İlk gün son partide zorlanmakla birlikte 3'te 3 yaptım.
Ertesi günkü rakibimi öğrendim ve evde hazırlık yaptım, tüm yorgunluğuma rağmen.
4. tur hazırladığım varyant işe yaramadı, hazırlıklar boşa gitti.
Son derece çekişmeli bir parti oldu, çok uzadı.
Tam tamına 90 hamle sürdü ve sonuç beraberlikti.
Önümde iki tur daha vardı ama daha ilk turdan tüm enerjim tükenmişti.
5. tur eşlendirmesi açıklandı, 1. seribaşıyla oynuyordum, siyahtım.
Onun da bir beraberliği vardı.
İlk hamlesini yaptı, ben de yaptım ve beraberlik teklif ettim.
Rakibim şaşırmakla birlikte kabul etti.
Böylece 5'te 4 oluyordum ve son tur mutlaka kazanmam gerekiyordu.
Gittim bir güzel yemek yedim, enerji depoladım.
Biraz müzik dinledim, rahatladım.
Bu kısa beraberlik sayesinde zihnimi tamamen boşaltmış bir şekilde son turu iple çekiyordum.
Son tur oldukça heyecanlı bir partiye sahne oldu, rakibim fedalı mat atağı yaptı ama yırttım.
Turnuvayı birinci sırada tamamladım.
Şimdi soruyorum: Bu hesaplar, alınan bu riskler basitçe şikeye benzetilerek geçiştirilebilir mi?
Ben 2000 seviyesinde basit bir oyuncuyum, kim bilir üst seviyelerdeki oyuncular arasında ne maceralı hesaplar yapılıyordur. Bir kısmına şahit oluyoruz zaten.
Sevgi ve saygılarımla.