10-07-2014, 10:46
Satrancın gelişmesi için temel belirleyici olgu "parasal kaynak" yani sponsor. Kaynak sorunu -ki dünyada da böyle- çözüldüğü ölçüde gelirat ve bunun getirdiği zorunlu kalite artışı kaçınılmaz olacak. Magnus Carlsen bile dünya şampiyonu olduktan sonra PR işine girdi, Real Madrid maçında başlama vuruşu yaptı, Zuckerberg ve Gates ile gösteri maçları yaptı; amacı popülariteyi kaynağa dönüştürmekti.
Bir sponsor buldunuz ve atıyorum Grischuk'u ikna edip Türkiye'ye getirdiniz. Artık o turnuvayı kötü takımlarla ve standart dışı bir salonda isteseniz de yapamazsınız. Bu manada kalite, maddi koşulun ardından mutlaka gelir.
Benim TSF'de gördüğüm bir temel eksik işadamları, medya ve siyasiler açısından çekingen davrandığıdır. Belki de bu tür yüksek bir PR için kadrosu yok. Çok eleştirilmesine rağmen Ali Nihat Yazıcı bu gerçeği kavramış tek adamdı ve işe ilk kez business tarafından baktı (felsefecinin dediği gibi, "bir tek o anladı ama o da yanlış anladı ").
Kamu spotu değişik bir öneri. Eş zamanlı olarak medya tarafından İsmet Berkan, Emre Aköz gibi bilgili; Ertuğrul Özkök ve Hıncal Uluç gibi bu tür konulara eğilimli kişiler üzerine gidilirse, bunun üzerinden mutlaka dönüş olur. Belediye başkanlığı döneminde Mustafa Sarıgül Swiss Otel gibi Türkiye'nin en iyi ve en pahalı otelinde 2 ciddi turnuvaya destek vermişti (Jiray Çakır); bunu kurumsallaştırmak ve desteklemek lazım.
Kaldı ki satranç uyuşturucu, obezite, sanal ortamda psikolojiyi kaybetme gibi bir çok zamane kötülüğüne bir panzehir niteliğinde.
Bu anlamda mutlaka iş, medya ve siyaset dünyası ile alakalı ve doğrudan iletişim kuracak kişilerden TSF yararlanmalı ama öncesinde çok ciddi bir PR programı hazırlamalı. TSF de gerekirse bu halkla ilişkiler işine destek verecek kişileri dışarıdan bulmalı.
Bir sponsor buldunuz ve atıyorum Grischuk'u ikna edip Türkiye'ye getirdiniz. Artık o turnuvayı kötü takımlarla ve standart dışı bir salonda isteseniz de yapamazsınız. Bu manada kalite, maddi koşulun ardından mutlaka gelir.
Benim TSF'de gördüğüm bir temel eksik işadamları, medya ve siyasiler açısından çekingen davrandığıdır. Belki de bu tür yüksek bir PR için kadrosu yok. Çok eleştirilmesine rağmen Ali Nihat Yazıcı bu gerçeği kavramış tek adamdı ve işe ilk kez business tarafından baktı (felsefecinin dediği gibi, "bir tek o anladı ama o da yanlış anladı ").
Kamu spotu değişik bir öneri. Eş zamanlı olarak medya tarafından İsmet Berkan, Emre Aköz gibi bilgili; Ertuğrul Özkök ve Hıncal Uluç gibi bu tür konulara eğilimli kişiler üzerine gidilirse, bunun üzerinden mutlaka dönüş olur. Belediye başkanlığı döneminde Mustafa Sarıgül Swiss Otel gibi Türkiye'nin en iyi ve en pahalı otelinde 2 ciddi turnuvaya destek vermişti (Jiray Çakır); bunu kurumsallaştırmak ve desteklemek lazım.
Kaldı ki satranç uyuşturucu, obezite, sanal ortamda psikolojiyi kaybetme gibi bir çok zamane kötülüğüne bir panzehir niteliğinde.
Bu anlamda mutlaka iş, medya ve siyaset dünyası ile alakalı ve doğrudan iletişim kuracak kişilerden TSF yararlanmalı ama öncesinde çok ciddi bir PR programı hazırlamalı. TSF de gerekirse bu halkla ilişkiler işine destek verecek kişileri dışarıdan bulmalı.