28-07-2014, 23:21
Merhaba İskender Bey,
Öncelikle son mesajınızla beni sarstığınızı itiraf etmeliyim. Peşinen söyleyeyim, bu tartışmada sizin haklı olduğunuzu hissediyorum ve herhangi bir tartışmada haksız çıkmak, beni hiç bu kadar mutlu etmemişti.
İkincisi, size bir sitemim olacak: Üstadım, elinizde bu kadar güzel bilgiler ve kaynaklar varken bizi "erlerin geri gitmemesi" vb. soyut şeylerle neden uğraştırdınız?
Mesajınız o kadar değerli bilgiler ve kaynaklar içeriyor ki, size koskocaman bir teşekkür borçluyum. Meğer bu konudaki bilgilerim, sizinkilerle karşılaştırılamayacak kadar azmış, sığmış.
Açıkçası önceki iddialarınızı somutlaştırmış, ete kemiğe büründürmüş görünüyorsunuz ve bu mesajınız, eminim ki benimle birlikte birçok kişi tarafından merak ve heyecanla okunmuştur.
Kendi adıma size sorduğum sorulardan gerekli etimolojik, tarihsel ve arkeolojik cevapları buldum, çok teşekkür ederim.
Mesajınızın en etkilendiğim bölümü, hiç aklıma gelmeyen bir konuydu. Satrancın Hintlilere ait olduğunu iddia eden tarihin emperyalist İngilizler tarafından finanse edilen vakıfların ürünü olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Açıkça göstediğiniz üzere, alıntı yapılan kaynaklara bakıldığında bunun kurmaca olabileceğine dair çok güçlü kanıtlar var.
Etkilendiğim ikinci önemli kısımsa, İngilizce'ye Queen olarak geçen taşın, Türklerdeki Hatun'dan türemiş olabileceği olasılığıydı. Bu öylesine kritik bir bilgidir ki, Endülüs-Avrupa köprüsünün kuzey bölümünü tamamen çökertebilir.
İspanya ve Portekiz dışında satrancın "ajedrez" olarak anılmaması benim kafamdaki soru işaretlerini gidermiş durumda. Böylelikle İber yarımadasının, muhtemelen diğer Avrupa coğrafyalarından daha geç tanışmış olabilecekleri ihtimali, etimolojik göstegeler ışığında güçlenmiş durumda.
Size katılmadığım birkaç yer var ve bunları, bilgilerin bilimsel imbikten geçmesi adına dile getiriyorum, karşı görüşte olduğumdan dolayı değil:
1. Sübjektif değerlendirmeleri bir kenara bırakmak gerekiyor. "Tarihten Türk'ü çıkarın, geriye birşey kalmaz" veya "Türkçe en üstün dildir." gibi yargılar konumuzun dışında olduğu gibi, hiçbir bilimsellik içermiyor. Gelin, bir çuval inciri berbat etmeyin lütfen.
2. Hintlilere konuşmayı bile Türkler öğretti, gibi yargılar, doğru olsalar bile konumuza gölge düşürebilir. Gelin bunları da filtreleyelim.
3. Bazı kişileri Türk sayarken "annesi Türk'tü" gibi yargılar yeterli olmayabilir. Babası ve annesi Türk olanlar dışında karakterlerimizi tamamen Türk saymayalım, Türk-Fars, Türk-Hintli gibi daha yumuşak ifadeler kullanılabilir.
Bu ufak pürüzler giderildiğinde satrancın tarihini yeniden yazabilecek duruma geleceğimize inanıyorum.
Bence bu bilgilerin ışığında kronolojik bir cetvel çıkarmamız son derece yararlı olacaktır. Önümüzdeki günlerde bu işi yapmaya çalışacağım. Alternatif bir cetvel de yaparız, literatür tarihinin Hindistan iddiasını gösteren. Bunları alt alta verdiğimizde karşılaştırma yapma olanağımız olacaktır.
Yazışmak üzere, tekrar tekrar teşekkürler ve tebrikler efendim.
Öncelikle son mesajınızla beni sarstığınızı itiraf etmeliyim. Peşinen söyleyeyim, bu tartışmada sizin haklı olduğunuzu hissediyorum ve herhangi bir tartışmada haksız çıkmak, beni hiç bu kadar mutlu etmemişti.
İkincisi, size bir sitemim olacak: Üstadım, elinizde bu kadar güzel bilgiler ve kaynaklar varken bizi "erlerin geri gitmemesi" vb. soyut şeylerle neden uğraştırdınız?
Mesajınız o kadar değerli bilgiler ve kaynaklar içeriyor ki, size koskocaman bir teşekkür borçluyum. Meğer bu konudaki bilgilerim, sizinkilerle karşılaştırılamayacak kadar azmış, sığmış.
Açıkçası önceki iddialarınızı somutlaştırmış, ete kemiğe büründürmüş görünüyorsunuz ve bu mesajınız, eminim ki benimle birlikte birçok kişi tarafından merak ve heyecanla okunmuştur.
Kendi adıma size sorduğum sorulardan gerekli etimolojik, tarihsel ve arkeolojik cevapları buldum, çok teşekkür ederim.
Mesajınızın en etkilendiğim bölümü, hiç aklıma gelmeyen bir konuydu. Satrancın Hintlilere ait olduğunu iddia eden tarihin emperyalist İngilizler tarafından finanse edilen vakıfların ürünü olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Açıkça göstediğiniz üzere, alıntı yapılan kaynaklara bakıldığında bunun kurmaca olabileceğine dair çok güçlü kanıtlar var.
Etkilendiğim ikinci önemli kısımsa, İngilizce'ye Queen olarak geçen taşın, Türklerdeki Hatun'dan türemiş olabileceği olasılığıydı. Bu öylesine kritik bir bilgidir ki, Endülüs-Avrupa köprüsünün kuzey bölümünü tamamen çökertebilir.
İspanya ve Portekiz dışında satrancın "ajedrez" olarak anılmaması benim kafamdaki soru işaretlerini gidermiş durumda. Böylelikle İber yarımadasının, muhtemelen diğer Avrupa coğrafyalarından daha geç tanışmış olabilecekleri ihtimali, etimolojik göstegeler ışığında güçlenmiş durumda.
Size katılmadığım birkaç yer var ve bunları, bilgilerin bilimsel imbikten geçmesi adına dile getiriyorum, karşı görüşte olduğumdan dolayı değil:
1. Sübjektif değerlendirmeleri bir kenara bırakmak gerekiyor. "Tarihten Türk'ü çıkarın, geriye birşey kalmaz" veya "Türkçe en üstün dildir." gibi yargılar konumuzun dışında olduğu gibi, hiçbir bilimsellik içermiyor. Gelin, bir çuval inciri berbat etmeyin lütfen.
2. Hintlilere konuşmayı bile Türkler öğretti, gibi yargılar, doğru olsalar bile konumuza gölge düşürebilir. Gelin bunları da filtreleyelim.
3. Bazı kişileri Türk sayarken "annesi Türk'tü" gibi yargılar yeterli olmayabilir. Babası ve annesi Türk olanlar dışında karakterlerimizi tamamen Türk saymayalım, Türk-Fars, Türk-Hintli gibi daha yumuşak ifadeler kullanılabilir.
Bu ufak pürüzler giderildiğinde satrancın tarihini yeniden yazabilecek duruma geleceğimize inanıyorum.
Bence bu bilgilerin ışığında kronolojik bir cetvel çıkarmamız son derece yararlı olacaktır. Önümüzdeki günlerde bu işi yapmaya çalışacağım. Alternatif bir cetvel de yaparız, literatür tarihinin Hindistan iddiasını gösteren. Bunları alt alta verdiğimizde karşılaştırma yapma olanağımız olacaktır.
Yazışmak üzere, tekrar tekrar teşekkürler ve tebrikler efendim.