07-08-2014, 06:26
Değerli milli oyuncumuz Umut Atakişi'ye hassasiyeti ve nezaketi için çok teşekkür ederim.
Olimpiyat her türlü yarışmadan çok daha farklı ve karışık bir tür. O sebeple biz oyunların kazanılma kaybedilme sebeplerine bakarken sadece masaya bakmamalıyız diye düşünüyorum.
a) Kuzey kutbuna çok yakın olan ve bugünlerde gündüz ışığı çok olan Tromsö, uyum, enerji, uyku ve konsantrasyon konusunda bizim gibi ılıman iklimden gelen oyunculara sorun yaratır mı? Baltıklarda bulundum, gündüz süresinin çok uzun olması insana ciddi bir enerji veriyor ancak bu enerji ister istemez uykuyu düşürüyor.
Daha önce Helsinki'ye gittiğimde "yaz ayları için dikkatli olun, gündüz enerjisi başkadır, jet-lag etkisinden beter olursunuz" demişlerdi. Şu anda ışık durumunu bilmiyorum ama ben gittiğimde Temmuz civarıydı, gece 12.00'de hava kararıp, 04.00'de açılıyordu ve gece bir bara aydınlıkta girip aydınlıkta çıkabiliyordunuz.
Acaba Barış Esen'in rahatsızlanmasında yolculuk, iklim ve gün değişikliğinin etkisi olmuş mudur?
b) Beslenme konusu geçmişte çok önemsenmiyordu. Forumun arka sayfalarında sayın Selçuk Aydın'ın ilk kez bu konulara eğildiğini ve bir seri yazı yazdığını gördüm. Pek de değeri anlaşılmamış ve üzerinde tartışılmamış gibi geldi bana.
Geçmişte satranç oyuncuları masalarında çikolata bulunduran, oyun süresinde enerji verdiği düşüncesiyle cola içen, çay - kahveyi çok kullanarak direnç sağlayan yöntemler kullanıyordu (çikolata ve kola geçici enerji yükler + yüksek glikoz en geç yarım saatte vücutta bitkinlik doğurur / çay ve kahve idrar söktürücüdür, tuvalet ihtiyacı meydana getirir = konsantrasyonu dağıtabilir).
Demek istediğim, oyuncuların çok önceden hazırlanmış beslenme planları, menüleri, 5-6 saatlik aşırı yüksek konsantrasyon anlarına karşılık gelecek oyunları sırasında nasıl likit alacakları belirlenmiş midir (hafif limonlu suyun ideal olduğu öneriliyor mesela, hem vücut hidrasyonunu sabitlemek hem de su alarak zinde kalmak için / bu arada suyun vücut ağrılarını engellemede çok önemli etkisi olduğu ispatlandı).
c) Genel kuralı bilmediğim için soruyorum, 4 kişilik takım için genel norm 1 yedek bulundurmak mıdır? Zira dünya üzerinden gelen her oyuncu (mesela Peru, Filipinler hatta Avustralya) gün değişikliği, iklim değişikliği ve ortam farklılığı yaşıyor. Ben yurtdışına gittiğimde hele ki uzaksa, genellikle ilk 2 gün falan zorlanırım, enerjim düşer, eklem ağrıları çıkar. Bu, saat farkına ve ortama uyum sağlamak için vücudun bulduğu bir direnç veya uyum mekanizmasıdır.
Bu nedenle tek bir yedek bulundurmak fevkalade yanlış değil mi? Kural sadece 1 yedeğe izin veriyorsa bu kuralda hata yok mu, niçin takımlar 3 veya 4 yedekle gelemiyorlar? (Futbol milli takımlarını dünya kupasına 4 yedekle götürmeye benziyor bu / keza bayanlarda daha da ciddi problem zira periyodik hastalanmalarından kaynaklanan ayda 1 haftalık özel durumları nedeniyle tek bir yedek kuralı bana göre çok zorlayıcı).
Son olarak, özellikle mental faktörün çok önemli olduğu bu tür uzun soluklu yarışmalarda acaba kafilemiz psikolog veya ortamı yumuşatacak, rahatlatacak birini bulunduruyor mudur? Ben olsam turnuva ortasında 1 günlüğüne Ata Demirer'i getirirdim, hem moral, hem destek hem de halka ilişkiler açısından harika olurdu.
Olimpiyat her türlü yarışmadan çok daha farklı ve karışık bir tür. O sebeple biz oyunların kazanılma kaybedilme sebeplerine bakarken sadece masaya bakmamalıyız diye düşünüyorum.
a) Kuzey kutbuna çok yakın olan ve bugünlerde gündüz ışığı çok olan Tromsö, uyum, enerji, uyku ve konsantrasyon konusunda bizim gibi ılıman iklimden gelen oyunculara sorun yaratır mı? Baltıklarda bulundum, gündüz süresinin çok uzun olması insana ciddi bir enerji veriyor ancak bu enerji ister istemez uykuyu düşürüyor.
Daha önce Helsinki'ye gittiğimde "yaz ayları için dikkatli olun, gündüz enerjisi başkadır, jet-lag etkisinden beter olursunuz" demişlerdi. Şu anda ışık durumunu bilmiyorum ama ben gittiğimde Temmuz civarıydı, gece 12.00'de hava kararıp, 04.00'de açılıyordu ve gece bir bara aydınlıkta girip aydınlıkta çıkabiliyordunuz.
Acaba Barış Esen'in rahatsızlanmasında yolculuk, iklim ve gün değişikliğinin etkisi olmuş mudur?
b) Beslenme konusu geçmişte çok önemsenmiyordu. Forumun arka sayfalarında sayın Selçuk Aydın'ın ilk kez bu konulara eğildiğini ve bir seri yazı yazdığını gördüm. Pek de değeri anlaşılmamış ve üzerinde tartışılmamış gibi geldi bana.
Geçmişte satranç oyuncuları masalarında çikolata bulunduran, oyun süresinde enerji verdiği düşüncesiyle cola içen, çay - kahveyi çok kullanarak direnç sağlayan yöntemler kullanıyordu (çikolata ve kola geçici enerji yükler + yüksek glikoz en geç yarım saatte vücutta bitkinlik doğurur / çay ve kahve idrar söktürücüdür, tuvalet ihtiyacı meydana getirir = konsantrasyonu dağıtabilir).
Demek istediğim, oyuncuların çok önceden hazırlanmış beslenme planları, menüleri, 5-6 saatlik aşırı yüksek konsantrasyon anlarına karşılık gelecek oyunları sırasında nasıl likit alacakları belirlenmiş midir (hafif limonlu suyun ideal olduğu öneriliyor mesela, hem vücut hidrasyonunu sabitlemek hem de su alarak zinde kalmak için / bu arada suyun vücut ağrılarını engellemede çok önemli etkisi olduğu ispatlandı).
c) Genel kuralı bilmediğim için soruyorum, 4 kişilik takım için genel norm 1 yedek bulundurmak mıdır? Zira dünya üzerinden gelen her oyuncu (mesela Peru, Filipinler hatta Avustralya) gün değişikliği, iklim değişikliği ve ortam farklılığı yaşıyor. Ben yurtdışına gittiğimde hele ki uzaksa, genellikle ilk 2 gün falan zorlanırım, enerjim düşer, eklem ağrıları çıkar. Bu, saat farkına ve ortama uyum sağlamak için vücudun bulduğu bir direnç veya uyum mekanizmasıdır.
Bu nedenle tek bir yedek bulundurmak fevkalade yanlış değil mi? Kural sadece 1 yedeğe izin veriyorsa bu kuralda hata yok mu, niçin takımlar 3 veya 4 yedekle gelemiyorlar? (Futbol milli takımlarını dünya kupasına 4 yedekle götürmeye benziyor bu / keza bayanlarda daha da ciddi problem zira periyodik hastalanmalarından kaynaklanan ayda 1 haftalık özel durumları nedeniyle tek bir yedek kuralı bana göre çok zorlayıcı).
Son olarak, özellikle mental faktörün çok önemli olduğu bu tür uzun soluklu yarışmalarda acaba kafilemiz psikolog veya ortamı yumuşatacak, rahatlatacak birini bulunduruyor mudur? Ben olsam turnuva ortasında 1 günlüğüne Ata Demirer'i getirirdim, hem moral, hem destek hem de halka ilişkiler açısından harika olurdu.