24-08-2014, 21:31
Bu konu çok önemli. O yüzden adını koyarak ve net tartışmak lazım.
Şimdi, bir oyuncu bu düzeyde bir şike yapıyorsa, bunu teşhir etmek gerekir. Şike yapan ve milyonlarca insanı aptal yerine koyan kişi bundan utanır hale gelene kadar onu teşhir etmekten utanmamak gerekiyor.
Özgür başka bir turnuvadan bahsetmiyor ise (Gürcülerin katıldığı her turnuva bu ahlaksızlık potansiyelini içeriyor çünkü) olay Keşan turnuvasında oldu. Son turda turnuvayı birinci bitirme ihtimali olan 5 adet 6.5 puanlı oyuncu vardı ve bunlardan ODEEV HANDSZAR - MORCHIASHVILI BACHANA maçı, siyahın maça çıkmaması üzerine HANDSZAR adına hükmen tescil edildi.
Burada şikeyi yapan BACHANA isimli Gürcü oyuncudur. Bu eyleme bilerek iştirak edip etmediği tartışmalı olan da bu oyunun ve dolayısıyla turnuvanın galibi ODEEV HANDSZAR isimli Türkmen oyuncudur. Bu sonuçla HANDSZAR, son turu oynamadan birinci olmuş ve para ödülünü kazanmıştır.
Yapılan iş açık. Ödülü paylaşmak amacıyla bir oyuncuya yatılmıştır. Yatan oyuncu ELO kaybetmemiştir. Sonucunda da ödül "yatan" ve "altına yatılan" arasında bölüşülmüştür. Bu ciddi bir ahlaksızlık olduğu gibi satrancın temel değerlerine de ağır bir saldırıdır.
Ben Aşkın beyin aksine hiç karışık yöntemler önermeyeceğim.
Önerim çok basit.
1) TSF her 2 oyuncudan yazılı savunma istemeli ve FIDE'yi yoğun şike şüphesi ile haberdar etmelidir. Gelen savunmaları da beğenmemeli ve HANDSZAR denilen oyuncuya Türkiye'de 5 yıl hiçbir turnuvaya katılmama cezası verilmelidir.
2) TSF hükmen kazanan oyuncudan da savunma istemelidir. Savunmada tek soru sorulmalıdır:
"Ödül kazanmak amacıyla anlaşma yaptınız mı?"
Oyuncu "Hayır" derse, konu FIDE nezdinde soruşturma kapsamına itilmelidir, zira turnuva ELO'ya dahildir ve şikenin bir unsuru da ELO hesapları ile ilgilidir.
Bu durumda soruşturma sonunda şike sonucuna varılırsa, "anlaşma yapmadım" diyen oyuncu yalan beyanda bulunmuş olacağından çifte yaptırım uygulanabilecektir.
3) TSF soruşturma bitene kadar ödülü geri almalıdır.
Burada hukuksal dayanak olarak şunu söyleyelim, uluslararası spor ceza hukuku kesin delil üzerine kurulu değildir. Kanaat üzerine kuruludur.
4) Yine adını koyarak söyleyeyim:
Gürcü oyuncular Türk satrancının içindeki toksik varlıklardır, gizli kanser hücreleridir. Zaten doğru dürüst turnuva, sponsor ve ödül bulunamayan ortama teşkilatlanmış olarak girip, son turlarda maç satarak, arada birbirlerine hamle transferi yaparak doğrudan bu işi kapkaççılığa çevirmişlerdir. Bu, turnuvalarda, arkadaş ortamlarında hep konuşulan ama asla açıktan ilan edilmemiş bir konudur, şimdi ben çok net olarak yazdım ve ilan ettim.
Tekrar yazayım: Gürcü oyuncular birbirlerine data, hamle aktarırlar; çete mantığında teşkilatlanmış olarak hareket ederler; maç alır verirler; son turlarda ödül için her türlü manipülasyonu zevkle yaparlar ve biz bu ülkede Kıvanç gibi, Mustafa, Emre, Umut, Mert gibi birçok yeteneğe kaliteli turnuva ve yüksek düzeyde maç imkanı sağlayamazken bunları besleriz.
Bu düzenin tersine dönmesi için önce deşifre edilmesi lazım. Ahlaksızlıkla mücadele için önce karşımızda ne olduğunu net ve açıklıkla tarif etmemiz gerekiyor. Çünkü bu gidişle zaten gücü gün geçtikçe azalan Çanakkale, Keşan, İstanbul Open gibi turnuvalar en geç 2 yıl sonra sponsor ve IM üzeri Türk oyuncu bulamayacaklar.
Ben 2400 üzeri bir IM olsam bu çetenin olduğu ortama neden gideyim; ben Tuzcuoğlu Nakliyat firması olsam, bu pisliğe neden parasal destek vereyim?
Son önerim de şu: Adı, unvanı ve şöhreti ne olursa olsun, Gürcü oyunculara vize uygulanmalıdır. Güreşte, halterde ve özellikle atletizmde bunu yapan organizasyonlar var. Doping şüphesine bulaşmış belli ülkelere kota uyguluyorlar.
Gürcü oyuncu, Keşan turnuvasına mı katılacak? 100 oyuncu bazında 1 oyuncu kotası koyun. Yani 200 kişilik turnuvaya 2 kişiden fazla gelmesinler. Bu kadar basit.
Şimdi, bir oyuncu bu düzeyde bir şike yapıyorsa, bunu teşhir etmek gerekir. Şike yapan ve milyonlarca insanı aptal yerine koyan kişi bundan utanır hale gelene kadar onu teşhir etmekten utanmamak gerekiyor.
Özgür başka bir turnuvadan bahsetmiyor ise (Gürcülerin katıldığı her turnuva bu ahlaksızlık potansiyelini içeriyor çünkü) olay Keşan turnuvasında oldu. Son turda turnuvayı birinci bitirme ihtimali olan 5 adet 6.5 puanlı oyuncu vardı ve bunlardan ODEEV HANDSZAR - MORCHIASHVILI BACHANA maçı, siyahın maça çıkmaması üzerine HANDSZAR adına hükmen tescil edildi.
Burada şikeyi yapan BACHANA isimli Gürcü oyuncudur. Bu eyleme bilerek iştirak edip etmediği tartışmalı olan da bu oyunun ve dolayısıyla turnuvanın galibi ODEEV HANDSZAR isimli Türkmen oyuncudur. Bu sonuçla HANDSZAR, son turu oynamadan birinci olmuş ve para ödülünü kazanmıştır.
Yapılan iş açık. Ödülü paylaşmak amacıyla bir oyuncuya yatılmıştır. Yatan oyuncu ELO kaybetmemiştir. Sonucunda da ödül "yatan" ve "altına yatılan" arasında bölüşülmüştür. Bu ciddi bir ahlaksızlık olduğu gibi satrancın temel değerlerine de ağır bir saldırıdır.
Ben Aşkın beyin aksine hiç karışık yöntemler önermeyeceğim.
Önerim çok basit.
1) TSF her 2 oyuncudan yazılı savunma istemeli ve FIDE'yi yoğun şike şüphesi ile haberdar etmelidir. Gelen savunmaları da beğenmemeli ve HANDSZAR denilen oyuncuya Türkiye'de 5 yıl hiçbir turnuvaya katılmama cezası verilmelidir.
2) TSF hükmen kazanan oyuncudan da savunma istemelidir. Savunmada tek soru sorulmalıdır:
"Ödül kazanmak amacıyla anlaşma yaptınız mı?"
Oyuncu "Hayır" derse, konu FIDE nezdinde soruşturma kapsamına itilmelidir, zira turnuva ELO'ya dahildir ve şikenin bir unsuru da ELO hesapları ile ilgilidir.
Bu durumda soruşturma sonunda şike sonucuna varılırsa, "anlaşma yapmadım" diyen oyuncu yalan beyanda bulunmuş olacağından çifte yaptırım uygulanabilecektir.
3) TSF soruşturma bitene kadar ödülü geri almalıdır.
Burada hukuksal dayanak olarak şunu söyleyelim, uluslararası spor ceza hukuku kesin delil üzerine kurulu değildir. Kanaat üzerine kuruludur.
4) Yine adını koyarak söyleyeyim:
Gürcü oyuncular Türk satrancının içindeki toksik varlıklardır, gizli kanser hücreleridir. Zaten doğru dürüst turnuva, sponsor ve ödül bulunamayan ortama teşkilatlanmış olarak girip, son turlarda maç satarak, arada birbirlerine hamle transferi yaparak doğrudan bu işi kapkaççılığa çevirmişlerdir. Bu, turnuvalarda, arkadaş ortamlarında hep konuşulan ama asla açıktan ilan edilmemiş bir konudur, şimdi ben çok net olarak yazdım ve ilan ettim.
Tekrar yazayım: Gürcü oyuncular birbirlerine data, hamle aktarırlar; çete mantığında teşkilatlanmış olarak hareket ederler; maç alır verirler; son turlarda ödül için her türlü manipülasyonu zevkle yaparlar ve biz bu ülkede Kıvanç gibi, Mustafa, Emre, Umut, Mert gibi birçok yeteneğe kaliteli turnuva ve yüksek düzeyde maç imkanı sağlayamazken bunları besleriz.
Bu düzenin tersine dönmesi için önce deşifre edilmesi lazım. Ahlaksızlıkla mücadele için önce karşımızda ne olduğunu net ve açıklıkla tarif etmemiz gerekiyor. Çünkü bu gidişle zaten gücü gün geçtikçe azalan Çanakkale, Keşan, İstanbul Open gibi turnuvalar en geç 2 yıl sonra sponsor ve IM üzeri Türk oyuncu bulamayacaklar.
Ben 2400 üzeri bir IM olsam bu çetenin olduğu ortama neden gideyim; ben Tuzcuoğlu Nakliyat firması olsam, bu pisliğe neden parasal destek vereyim?
Son önerim de şu: Adı, unvanı ve şöhreti ne olursa olsun, Gürcü oyunculara vize uygulanmalıdır. Güreşte, halterde ve özellikle atletizmde bunu yapan organizasyonlar var. Doping şüphesine bulaşmış belli ülkelere kota uyguluyorlar.
Gürcü oyuncu, Keşan turnuvasına mı katılacak? 100 oyuncu bazında 1 oyuncu kotası koyun. Yani 200 kişilik turnuvaya 2 kişiden fazla gelmesinler. Bu kadar basit.