Turnuva Yarım Bırakmak Cezalandırılmalı
#68
İstanbul Açık Satranç turnuvasının A kategorisinde son tura alınan 65 oyuncunun 11'i oyuna gelmemiş. Turnuva 80 kişi başlamış ama son tur masaya sadece 54 kişi oturmuş. Yani turnuvaya katılanlar %32,5 oranında turnuvayı bitirmemiş.

Bu iş nerede oluyor? Turnuva yok diye yakındığımız İstanbul'da, toplu taşıma araçlarına çok da uzak olmayan bir yerde ve az sayılmayacak ödüllerle. Demek ki başka sorunlar da var. Futbol kültürünün topluma akıttığı zehirler yeni kuşaklara oyundan keyif almayı da unutturdu. Artık önceliğimiz galip gelmek, puan, para, unvan ve rating. Yenmek yeterli değil rakibini 'ezmek' gerekli. Rakibinden öne geçmek değil onun yok olmasını izlemek sportif rekabetin ilk şartı.

Eskiden satranç kulüplerinde her akşam turnuvalar düzenlenir, her boş kalan birbiriyle satranç oynarken, şimdi derneklerin amacı ders vermek, kağıt oynamak, birbirimizi kötülemek oldu. İki usta oyuncumuzun, kendi kategorisinde iddialı iki gencin bir araya gelip saatlerce oynadığına tanık oluyor muyuz? İçinde satranç oynama sevgisi kalmamış biri için, hele ki, tüm yaz dururken, çoğu katılımcının öğrenci, öğretmen olduğu bir yerde tam okulların açılmasına bir hafta kala yapılan bir turnuvada bu tip bırakmalar giderek artıyor.

Konunun teknik yanları da bir o kadar önemli. Elbette bir oyuncu mazeret göstererek turnuvayı bırakabilir. Hastalık, kaza, ölüm vs gibi durumlar olabilir. İlk yapılması gereken oyuncunun mümkün olduğunca çabuk haber vermesi ve eşlendirmeye alınmamasını sağlaması olmalı. Hükmen galibiyetler olacağına gerekirse eşlendirme değiştirilmelidir. Bunun için makul bir süre belirlenebilir. Eşlendirme ilan edildikten sonra hükmen kaybedilen her oyunun rating hesaplarına da dahil edilmesi gerekir. Bu uygulama turnuvayı yarım bırakmak konusunda çok etkili olmasa da keyfi bir şekilde tura çıkmamayı azaltacaktır. İstanbul Açık Turnuvasının son turuna gelmeyen 11 kişinin hepsinin hastalık, kaza benzeri durumları olmadığını tahmin edebiliyoruz. O halde önceden haber vermeksizin turnuvayı bırakmak elbette yaptırımla karşılaşmalı. Zaman değişiyor, kurallar da değişebilir. 20 yıl önce oyun sırasında dışarı çıkıp telefonla da görüşebiliyorduk. Şimdi gelinen nokta ortada.

İki kişi şike yapmak için anlaştıysa bunu engellemek çok zor ama yine de göstere göstere yapılmasının önüne geçmek gerekli. Cep telefonu çalan ve hatta yeni kurallara göre üzerinde bulunan oyuncu oyunu kaybediyor ve oyun 1-0 , 0-1 gibi skorlarla tescil ediliyor. Oyun aynı şekilde rating hesaplarına da dahil ediliyor. Şike yaparken rating de kaybetmeyeyim diyenler için cazip bir durum değil. Yine de işin uzamasını istemeyenler ve bahane üretmeye çalışanlar için kendi çapında bir çıkış yolu olabilir.

Telefonu çaldığı için zamanında pek çok kaybeden oyuncu oldu. Bunların büyük çoğunluğu da elbette masum kayıplar. Ancak bu başlıkta sıkça adı geçen ve esas konumuzun kahramanlarından olan GM Odeev'in, 2007 yılı İzmir Açık turnuvasında 8. turda bir başka Gürcü oyuncu Sinikidze ile 1. masada oynarken telefonu 2 defa çaldığı için kaybettiğini hatırlamakta da fayda var. Neden 2 defa? Çünkü birinci çalışında yakınlarda hakem olmadığından oyun devam etmiş ancak ikinci çalışında yaptırım uygulanabilmişti. Bu galibiyetle Sinikidze son tura girilirken birinciliğini garantilemişti.

Bu tip olaylar karşısında doğru bir tavır almak önemli. Artık üzerinde cep telefonu bulunan oyuncular sadece o oyunu kaybetmekle kalmamalı bu bir kanıt sayılarak başka işlemler de yapılmalı. Doping kontrolüne girmemek ya da bırakın kontrolden kaçmayı, 1 ay sonra nerede olacağınızın bilgisini yanlış vermek bile doping soruşturmalarında kanıt kabul ediliyor. Ne kadar zor olursa olsun, oyun sırasında yanında telefon ve benzeri cihaz taşıyanlar da bunun yaptırımları olacağını bilmeli.

Tüm yaşanan örneklerde benzer 5-10 kişinin adı geçiyor. Gözlerimizin önünde buna benzer kaç olay oldu ve biz bu olaylara nasıl tepki verdik? TSF bu tip hükmen vb şüpheli sonuçlarda en azından bir inceleme yaparak bu oyuncuları oynatan ya da transfer edecek takımlara, turnuva düzenleyecek organizatörlere uyarılarda, ders vermeli konusunda engellemelerde bulunabilir.TSF bu oyunculara dilerse ceza da verebilir. Bunun önünde ne engel olabilir ki? Hatay'da düzenlenen dünya şampiyonasının şartlarını beğenmedikleri ve bir açık mektuba imza attıkları için pek çok önemli kadın satranççıya ceza verilmedi mi? Geçmişte defalarca sudan sebeplerle kendi oyuncularının spor hayatını bitirmeye çalışmadı mı? Beni endişelendiren TSF'nin ceza verme yetkisi olup olmaması değil, bu gücü kafasına göre ve işine geldiği biçimde kullanması o kadar.

Ceza, önlem, yaptırım vs nihayetinde şike ve dopinge karşı kesin çözüm değil ama herkesin kendi evinin önünü süpürmesi de önemli. Kendimi de dahil ederek soruyorum, turnuvalarımıza sahip çıkıyor muyuz? Bir şekilde de olsa işimizi gücümüzü, tatil planlarımızı ayarlayarak İstanbul,İzmir, Keşan, Çanakkale, Malatya gibi turnuvalara katılmanın yolunu bulmak ve o turnuvaların kalitesini yükseltmek için katkıda bulunmak gerekli. En nihayetinde pek çok kişinin belirttiği gibi, suç oranı en düşük ülkeler, en yüksek ceza ve yaptırımlara sahip olanlar değil, en adaletli ve gelir dağılımı en dengeli ülkeler.

Son olarak Bachana Morichiashvili'nin Aşkın Taşan'a aktardıkları benim gözümde yapılan eylemlerdeki ahlaki soru işaretlerinin yanına utanma duygularıyla ilgili yenilerini ekliyor. Israrla Odeev'in aklanmaya çalışılması ise bir o kadar ilginç. Üstelik bir yıl önce tam tersine Odeev son oyuna çıkmamışken.

Aşkın Bey keşke kendisine 'Ligde hiçbir takımda yer almadığı halde 10 gün orada ne yaptığını ve turnuvanın yapıldığı otelde kayıtlı bir odasının olup olmadığını' da sorsaymış. Çünkü bana son derece garip geldi.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
RE: Turnuva Yarım Bırakmak Cezalandırılmalı - Yazar: Erşan Gökerman - 08-09-2014, 20:24



Konuyu Okuyanlar: 25 Ziyaretçi