Öncelikle Enis beyin mesajını aldım, doğrudur; konuyu dağıtıp ana fikrinden çıkarttık, haklı olarak asfalyaları attırdık
Yine de şöyle ilişkilendireyim. Bu konu başlığı, açık bir suçun cezasız kalmaması üzerine. Teknik olarak bu suça ceza kesebilecek tek makam neresi? TSF Disiplin Kurulu. Peki burada kaç kişi bunun olacağına samimi olarak güveniyor? Sıfır. Neden? Çünkü TSF ve onun Disiplin Kurulu politik bir oluşumdur ve kararlarını satranç dışı efektler belirler. Ceza kesmesi gerekirse, vatan hainliği diye bir kavram uydurup Atalık'a keser. Ceza kesmek istemezse sağıra yatar. Va'mı bunun başka bir izah tarzı ?
Burada önerdiği yüzeysel ve gayriciddi çözüme rağmen (Türkiye'den vazgeçip yurtdışında turnuvaya katılmak) Ateş bey endişelerinde ve tepe noktada çözüm olmayacağına ait gözlemlerinde maalesef haklıdır. Bu sistem ceza kesemez, zira yönettiği olgu satranç değildir. Yönetimin kendisi de satranca ait değildir.
Burada kesiyorum.
Benim. Geliri iyi olan biri yurtdışında otelde kalır. Geliri yeterli olmayan bir öğrenci veya bir amatör elbette en uygun koşulları arar; buna akraba yanı veya bedava yatacak yer dahil. Ama öneri kök itibarıyla mantıksız zira genele şamil değil. "Oyuncuların kuvvetlerini arttırmak için 1 yılda en az 6 open turnuva yapılması" bir önermedir; genele uyar.
En az 4.000 Euro uçak, konaklama ve diğer masrafların şart olduğu bir Almanya turnuvası sadece tuzu kuru olanlara fayda sağlar. Genele şamil değildir. O sebeple öneri kavramına girmez, yan yol olabilir. Bugün ben de yılda 6 turnuvaya gidecek vakit bulsam, bedava kalacak yer ararım, 24.000 Euro az para değil çünkü.
İzmir'i örnek verdim, bir yerlerde birşeyler oluyor. Çünkü herşeye rağmen bu ülkede satrancın içinden gelen çok ciddi bir nüve var. Ne var ki bu nüve şu anda yönetim gücüne sahip değil. Olunca bireysel örnekler, yönetsel işlere dönüşebilir. İzmir bu umudu veriyor ve umulur ki ileride de yönetsel konularda daha cesur ve hazırlıklı olsun.
Aslında ağlayasınız diye yazıyorum ama tercih sizin tabii.
Daha önce de buradan meydan okumuştum, bana Afganistan'dan Dağlık Karabağ Cumhuriyetine; Norveç'ten Solomon Adalarına kadar tek bir ülke gösterin, içinde İl Temsilciliği sistemi olsun. 1 yıllık yurtdışı turnuva masraflarınız benden.
Bütün dünyada dernekler, satranç merkezleri, yerel yönetimler ve kurumsal şirketlerin destekleri ile bu iş yürürken bir akıllı biziz, Rıza bey üzerinden 17 milyonluk şehrin uluslararası alanda açık turnuvalarla şaha kalkmasını umuyoruz. Sonra da Gebze Kızılay çadırında bu sene turnuva yok diye ağlıyoruz.
1-2 ay önce ABD'deydim, ayrı bir başlıkta anlatacağım. Newyork ve San Fransisco şehirleri 100 yıllık dernek geleneği ile satrancı taşıyor. Sormaya fırsatım olmadı ama kazara birine, Newyork İl Temsilcisi bu sene turnuva programını yayınladı mı desem herhalde içtiği portakal suyunu burnundan fışkırtırdı. Yani Allah gülmenizi eksik etmesin ama hazır Almanya'lara gitmişken Kuzey Ren Westfalia Eyalet Temsilcisini veya Köln İl Müdürünü bir sorun, biraz da onlar gülsün
dipnot.
Aşkın bey.
1) Ankara 1960'ların gerisinde.
2) TSF başkanlığı ciddi iştir, babalık veya annelik kavramları ile tanımlanmaz. Geçin onu. Elele dergisine yılın annesi seçmiyoruz. Hayatında tek bir 1200 düzeyi turnuva oynamamış biri daha uzun rokun nasıl atıldığını bilmezken, elini satranç taşlarına Atalık'tan daha fazla değdiğini iddia ediyordu. O röportajı yapan WIM hanımefendi o dakika cevabı vermeliydi. Sağlıklı bir ülkede iyi bir amatör bile Atalık'ın adını ağzına destursuz alamaz. Ama ne oldu, bu röportajın ödülü bu dipnotun birinci maddesi olarak hanımefendye takdim edildi. WIM oldu, VIP.
Yine de şöyle ilişkilendireyim. Bu konu başlığı, açık bir suçun cezasız kalmaması üzerine. Teknik olarak bu suça ceza kesebilecek tek makam neresi? TSF Disiplin Kurulu. Peki burada kaç kişi bunun olacağına samimi olarak güveniyor? Sıfır. Neden? Çünkü TSF ve onun Disiplin Kurulu politik bir oluşumdur ve kararlarını satranç dışı efektler belirler. Ceza kesmesi gerekirse, vatan hainliği diye bir kavram uydurup Atalık'a keser. Ceza kesmek istemezse sağıra yatar. Va'mı bunun başka bir izah tarzı ?
Burada önerdiği yüzeysel ve gayriciddi çözüme rağmen (Türkiye'den vazgeçip yurtdışında turnuvaya katılmak) Ateş bey endişelerinde ve tepe noktada çözüm olmayacağına ait gözlemlerinde maalesef haklıdır. Bu sistem ceza kesemez, zira yönettiği olgu satranç değildir. Yönetimin kendisi de satranca ait değildir.
Burada kesiyorum.
(10-09-2014, 15:58)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Jojo,
Türkiye'den vazgeçip Dresden'de bedava hostel peşinde koşanın kim olduğunu açıklamanız gerekir.
Benim. Geliri iyi olan biri yurtdışında otelde kalır. Geliri yeterli olmayan bir öğrenci veya bir amatör elbette en uygun koşulları arar; buna akraba yanı veya bedava yatacak yer dahil. Ama öneri kök itibarıyla mantıksız zira genele şamil değil. "Oyuncuların kuvvetlerini arttırmak için 1 yılda en az 6 open turnuva yapılması" bir önermedir; genele uyar.
En az 4.000 Euro uçak, konaklama ve diğer masrafların şart olduğu bir Almanya turnuvası sadece tuzu kuru olanlara fayda sağlar. Genele şamil değildir. O sebeple öneri kavramına girmez, yan yol olabilir. Bugün ben de yılda 6 turnuvaya gidecek vakit bulsam, bedava kalacak yer ararım, 24.000 Euro az para değil çünkü.
(10-09-2014, 15:58)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Hiçbir değişiklik olmadığını görünce "en iyi çözüm dışarı gitmektir" diyorum.Bir defa daha soruyorum: 2015 de düzenlenecek açık turnuvaların yönergelerinde değişiklikler olacak mı? Olmayacak.
İzmir'i örnek verdim, bir yerlerde birşeyler oluyor. Çünkü herşeye rağmen bu ülkede satrancın içinden gelen çok ciddi bir nüve var. Ne var ki bu nüve şu anda yönetim gücüne sahip değil. Olunca bireysel örnekler, yönetsel işlere dönüşebilir. İzmir bu umudu veriyor ve umulur ki ileride de yönetsel konularda daha cesur ve hazırlıklı olsun.
(10-09-2014, 15:58)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ben de "il temsilciliklerinin kapatılması"önerisi karşısında gülmekten kırılıyorum.
Aslında ağlayasınız diye yazıyorum ama tercih sizin tabii.
Daha önce de buradan meydan okumuştum, bana Afganistan'dan Dağlık Karabağ Cumhuriyetine; Norveç'ten Solomon Adalarına kadar tek bir ülke gösterin, içinde İl Temsilciliği sistemi olsun. 1 yıllık yurtdışı turnuva masraflarınız benden.
Bütün dünyada dernekler, satranç merkezleri, yerel yönetimler ve kurumsal şirketlerin destekleri ile bu iş yürürken bir akıllı biziz, Rıza bey üzerinden 17 milyonluk şehrin uluslararası alanda açık turnuvalarla şaha kalkmasını umuyoruz. Sonra da Gebze Kızılay çadırında bu sene turnuva yok diye ağlıyoruz.
1-2 ay önce ABD'deydim, ayrı bir başlıkta anlatacağım. Newyork ve San Fransisco şehirleri 100 yıllık dernek geleneği ile satrancı taşıyor. Sormaya fırsatım olmadı ama kazara birine, Newyork İl Temsilcisi bu sene turnuva programını yayınladı mı desem herhalde içtiği portakal suyunu burnundan fışkırtırdı. Yani Allah gülmenizi eksik etmesin ama hazır Almanya'lara gitmişken Kuzey Ren Westfalia Eyalet Temsilcisini veya Köln İl Müdürünü bir sorun, biraz da onlar gülsün
dipnot.
Aşkın bey.
1) Ankara 1960'ların gerisinde.
2) TSF başkanlığı ciddi iştir, babalık veya annelik kavramları ile tanımlanmaz. Geçin onu. Elele dergisine yılın annesi seçmiyoruz. Hayatında tek bir 1200 düzeyi turnuva oynamamış biri daha uzun rokun nasıl atıldığını bilmezken, elini satranç taşlarına Atalık'tan daha fazla değdiğini iddia ediyordu. O röportajı yapan WIM hanımefendi o dakika cevabı vermeliydi. Sağlıklı bir ülkede iyi bir amatör bile Atalık'ın adını ağzına destursuz alamaz. Ama ne oldu, bu röportajın ödülü bu dipnotun birinci maddesi olarak hanımefendye takdim edildi. WIM oldu, VIP.