26-09-2014, 09:15
Hasan Bey,
Bazen uzun yazıyorum siz de okuyamıyorsunuz belki ama yazılması ve söylenmesi gerekenler ortaya çıkıyor zamanla.
Hepimizin yazma sebebi bu yönüyle ortaktır.
Bakın arkadaşım,
Biz o destekleyici kurum ve kuruluşları kolay bulmuyoruz. Onlarla ideale en yakın şartları sağlamak için aralıksız, günlerce haftalarca görüşmeler yapıyoruz. Sonuçta da ortada hatırı sayılır, çeşitli kategorilerde nakit ödüller oluşuyor.
"Açık turnuva neden yapılmıyor?" taleplerine yönelik iyi kötü turnuva da ortaya çıkıyor. Beğenilir, beğenilmez, bunu kendi çapımızda bu kadar yapıyoruz.
Ama sonuçta "Gebze Çadırları" tabiri ile karşılaşıyoruz. Beni en çok ayağına servis dayadığımız İZMİT’Lİ ve GEBZE'Lİ sporcular yaraladı, turnuvadan çekilerek…
Elbette diğer çekilmelere de karşıyım.
Ama bu gün Çanakkale ve Keşan’da olduğu gibi, destekleyici kurum düşünmeye başladı.
Bunu bizzat biliyorum. Ortaya koyduğu anlayış, sağladığı şartlar, ayırdığı bütçe bu tip davranışlar yüzünden değer bulmuyor. E onlar da düşünüyor artık. Yerel yönetimlerin, destekleyicilerin tek beklentisi ilgidir. Toplum olarak ortaya konanın görülmesi, fark edilmesidir.
Belediyenin düzenlediği diğer etkinliklerin hiç birinde bu tip durumlar, sorumsuzca davranışlar, saygısızlıklar olmuyor.
Bu sadece satranca mı özgü acaba? Sanmam, çünkü içinde sporcular yarışıyor.
Acaba sebep, ortaya konan nakit para mı insanları bu davranışa itiyor?
Öyle ya eskiden para ödüllerinin olmadığı o turnuvalarda sadece amatör ruh yarışırdı. Ceplerinden katılarak turnuvaya devam eden tüm sporcuları tenzih ederim.
Bu yapılanları ve ödül törenlerinin sönüklüğünü görünce artık olumsuz düşünmeye başladıklarını biliyor ve buna hakları olduğunu düşünüyorum.
Tabi, derinden katılıyorum; TSF boyutu apayrıdır.
Kalıcı ve etkin düzenlemeler gerekir. Benim uğraşım bunun için.
Ama sizin son yazınıza bakınca neler gördüm dersiniz?
...
Sn. Hasan Berk: “Bizim derdimiz şu aşamada saygı falan değil. Millet son tur maça çıkmayarak çatı çatır oyun satıyor sonra paraları kırışıyor. Üstelik son tur oyuna çıkmayarak maçı bilerek kaybettiğini itiraf eden bir oyuncu da var.”
Evet, sn. Berk, bu davranışların temelinde ne var sanıyorsunuz?
Saygı, sportmenlik, centilmenlik, hak, adalet kavramlarını unutalım öyle mi?
Sonra da diyorsunuz ki:
“Ben de saygı diyorum ama saygı göstermesi gereken TSF. Centilmenler oyunu olarak kabul edilen satranca saygı göstersinler biraz!”
Benden farklı konuşmamışsınız.
Benden farklı bir şeye tepki duymamışsınız.
Benden farklı bir şey talep etmemişsiniz.
…
” Sizin de biraz saygınız varsa TSF somut bir adım atmadan burada yazı yazmayın.”
Hayır!
O zaman ister TSF, ister başka bir kesim, olayların böyle seyrine razı kimselerle aynı safta kalmak önerinizi kabul edemem. Sonuç alana kadar da yazacağım. İster tek kalayım ister çoğunluk oluşarak…
Ayrıca sizin bu konudaki net tavrınızı da anlamak isterim.
Tepkiniz görebildiğim kadarıyla açık ve ortada, çözümü öneriniz de…
Bana,” Gidin TSF'nin kapısına dayanın kim ne yapacaksa yapsın. Bize de saygı.” derken ne anlatmak istediğinizi de anlamak isterim.
Ben farklı platformların doğal bir üyesi olarak üzerime düşeni yapmaya kararlıyım.
"Yazmayın" derken; oturup izlememi, karışmamamı, fikir belirtmemi, bu tip satrancı kirletenlere ve önlem almayanlara sessiz kalmamı istediğinizi düşünmek dahi istemiyorum.
Ben sadece burada da yazmıyorum, merak etmeyin. Tavrımı ve düşüncemi net olarak herkese mail ortamından da yazıyorum. Cevap gelince yetinmeyip tekrar yazıyorum.
Ben karalı bir duruş noktasındayım.
Zikzak çizmiyor, adamını kollamıyorum.
Her hangi bir endişe, koltuk kaybı gelecek kaygım da yok!
Tavrım sonuç alana kadar da devam edecektir.
Selamlar...
Bazen uzun yazıyorum siz de okuyamıyorsunuz belki ama yazılması ve söylenmesi gerekenler ortaya çıkıyor zamanla.
Hepimizin yazma sebebi bu yönüyle ortaktır.
Bakın arkadaşım,
Biz o destekleyici kurum ve kuruluşları kolay bulmuyoruz. Onlarla ideale en yakın şartları sağlamak için aralıksız, günlerce haftalarca görüşmeler yapıyoruz. Sonuçta da ortada hatırı sayılır, çeşitli kategorilerde nakit ödüller oluşuyor.
"Açık turnuva neden yapılmıyor?" taleplerine yönelik iyi kötü turnuva da ortaya çıkıyor. Beğenilir, beğenilmez, bunu kendi çapımızda bu kadar yapıyoruz.
Ama sonuçta "Gebze Çadırları" tabiri ile karşılaşıyoruz. Beni en çok ayağına servis dayadığımız İZMİT’Lİ ve GEBZE'Lİ sporcular yaraladı, turnuvadan çekilerek…
Elbette diğer çekilmelere de karşıyım.
Ama bu gün Çanakkale ve Keşan’da olduğu gibi, destekleyici kurum düşünmeye başladı.
Bunu bizzat biliyorum. Ortaya koyduğu anlayış, sağladığı şartlar, ayırdığı bütçe bu tip davranışlar yüzünden değer bulmuyor. E onlar da düşünüyor artık. Yerel yönetimlerin, destekleyicilerin tek beklentisi ilgidir. Toplum olarak ortaya konanın görülmesi, fark edilmesidir.
Belediyenin düzenlediği diğer etkinliklerin hiç birinde bu tip durumlar, sorumsuzca davranışlar, saygısızlıklar olmuyor.
Bu sadece satranca mı özgü acaba? Sanmam, çünkü içinde sporcular yarışıyor.
Acaba sebep, ortaya konan nakit para mı insanları bu davranışa itiyor?
Öyle ya eskiden para ödüllerinin olmadığı o turnuvalarda sadece amatör ruh yarışırdı. Ceplerinden katılarak turnuvaya devam eden tüm sporcuları tenzih ederim.
Bu yapılanları ve ödül törenlerinin sönüklüğünü görünce artık olumsuz düşünmeye başladıklarını biliyor ve buna hakları olduğunu düşünüyorum.
Tabi, derinden katılıyorum; TSF boyutu apayrıdır.
Kalıcı ve etkin düzenlemeler gerekir. Benim uğraşım bunun için.
Ama sizin son yazınıza bakınca neler gördüm dersiniz?
...
Sn. Hasan Berk: “Bizim derdimiz şu aşamada saygı falan değil. Millet son tur maça çıkmayarak çatı çatır oyun satıyor sonra paraları kırışıyor. Üstelik son tur oyuna çıkmayarak maçı bilerek kaybettiğini itiraf eden bir oyuncu da var.”
Evet, sn. Berk, bu davranışların temelinde ne var sanıyorsunuz?
Saygı, sportmenlik, centilmenlik, hak, adalet kavramlarını unutalım öyle mi?
Sonra da diyorsunuz ki:
“Ben de saygı diyorum ama saygı göstermesi gereken TSF. Centilmenler oyunu olarak kabul edilen satranca saygı göstersinler biraz!”
Benden farklı konuşmamışsınız.
Benden farklı bir şeye tepki duymamışsınız.
Benden farklı bir şey talep etmemişsiniz.
…
” Sizin de biraz saygınız varsa TSF somut bir adım atmadan burada yazı yazmayın.”
Hayır!
O zaman ister TSF, ister başka bir kesim, olayların böyle seyrine razı kimselerle aynı safta kalmak önerinizi kabul edemem. Sonuç alana kadar da yazacağım. İster tek kalayım ister çoğunluk oluşarak…
Ayrıca sizin bu konudaki net tavrınızı da anlamak isterim.
Tepkiniz görebildiğim kadarıyla açık ve ortada, çözümü öneriniz de…
Bana,” Gidin TSF'nin kapısına dayanın kim ne yapacaksa yapsın. Bize de saygı.” derken ne anlatmak istediğinizi de anlamak isterim.
Ben farklı platformların doğal bir üyesi olarak üzerime düşeni yapmaya kararlıyım.
"Yazmayın" derken; oturup izlememi, karışmamamı, fikir belirtmemi, bu tip satrancı kirletenlere ve önlem almayanlara sessiz kalmamı istediğinizi düşünmek dahi istemiyorum.
Ben sadece burada da yazmıyorum, merak etmeyin. Tavrımı ve düşüncemi net olarak herkese mail ortamından da yazıyorum. Cevap gelince yetinmeyip tekrar yazıyorum.
Ben karalı bir duruş noktasındayım.
Zikzak çizmiyor, adamını kollamıyorum.
Her hangi bir endişe, koltuk kaybı gelecek kaygım da yok!
Tavrım sonuç alana kadar da devam edecektir.
Selamlar...
- MATRANÇ -