19-06-2008, 05:48
Sonuna bir ünlem koyarsak, başlık bir komut tümcesine dönüşüyor; "Yabancılaşma!" Ünlemsiz olarak ise felsefi bir kuramın adıdır.
Hiç bir şeye yabancılaşma! İşine ,aşına, eşine, kendine asla yabancılaşma!
Marks'a göre insan doğaya yabancılaşarak toplumsal yaşamı oluşturdu. Daha sonra ise insan kendi doğasına yabancılaşmaya başlayınca da toplumsal değerlere karşı yabancılaştı.
Biraz işin türkçesini konuşacak olursak, "amaçlarla araçların yer değiştirmesi" demektir yabancılaşma. Söz gelimi bir çok insan rakı içmeyi sever. Ama onlardan hiç biri rakı içmek için oturmaz masaya. Muhabbet için oturulur, rakı muhabbetin mezesidir. Yok eğer, kişi yalnızca rakı içmek için oturuyorsa masaya, o kişi muhabbete YABANCILAŞMIŞTIR!
Afrika'da beyaz adamın biri yamyamın biriyle söyleşiyormuş, demişki; "Biz ikinci dünya savaşında 20 milyon insan öldürdük!"
"Neee?" demiş yamyam, "o kadar insanı nasıl yediniz?" Beyaz adam "Yemedikki öldürdük" deyince Yamyam daha da şaşırmış, "Peki yemiyecektiniz de niye öldürdünüz o kadar insanı?!"...
Yemiyeceği insanı öldürmüyor yamyam. Ya da gereksiniminden fazlasını öldürmüyor. Gereksinimden fazlasını öldürmek YABANCILAŞMADIR!
Kızılderililer de beyazları en çok bu yüzden eleştirmiştir. Beyazlar bufaloları gereksinim dışı katletmişlerdir. Bufaloları beslenmek amaçlı, gerektiğince avlamak insani, doğal, fazla öldürmek ise YABANCILAŞMADIR!
Satrancı neden oynadığını biliyorsan, ne kadar oynaman gerektiğini de bilebilirsin. "Neden" Bu sözcüğü de satranç öğretmiş olmalı! Herşeyde bir neden var. "Nedensiz taş sürülmez!"
Satranç nihayet , kendisiyle birlikte, yaşamı sorgulatıyor sizlere. Benim kendi adıma satrançtan beklediğim en güzel şeylereden biri bu: SORGULAMAK! Sorgulamayı size öğreten satrancı sorgulayarak da başlasanız, ne güzel bir yoldasınız... Bu süreç artık biraz da felsefe zamanıdır! Yaşasın Soru Soranlar! Yaşasın Felsefe!
Hiç bir şeye yabancılaşma! İşine ,aşına, eşine, kendine asla yabancılaşma!
Marks'a göre insan doğaya yabancılaşarak toplumsal yaşamı oluşturdu. Daha sonra ise insan kendi doğasına yabancılaşmaya başlayınca da toplumsal değerlere karşı yabancılaştı.
Biraz işin türkçesini konuşacak olursak, "amaçlarla araçların yer değiştirmesi" demektir yabancılaşma. Söz gelimi bir çok insan rakı içmeyi sever. Ama onlardan hiç biri rakı içmek için oturmaz masaya. Muhabbet için oturulur, rakı muhabbetin mezesidir. Yok eğer, kişi yalnızca rakı içmek için oturuyorsa masaya, o kişi muhabbete YABANCILAŞMIŞTIR!
Afrika'da beyaz adamın biri yamyamın biriyle söyleşiyormuş, demişki; "Biz ikinci dünya savaşında 20 milyon insan öldürdük!"
"Neee?" demiş yamyam, "o kadar insanı nasıl yediniz?" Beyaz adam "Yemedikki öldürdük" deyince Yamyam daha da şaşırmış, "Peki yemiyecektiniz de niye öldürdünüz o kadar insanı?!"...
Yemiyeceği insanı öldürmüyor yamyam. Ya da gereksiniminden fazlasını öldürmüyor. Gereksinimden fazlasını öldürmek YABANCILAŞMADIR!
Kızılderililer de beyazları en çok bu yüzden eleştirmiştir. Beyazlar bufaloları gereksinim dışı katletmişlerdir. Bufaloları beslenmek amaçlı, gerektiğince avlamak insani, doğal, fazla öldürmek ise YABANCILAŞMADIR!
Satrancı neden oynadığını biliyorsan, ne kadar oynaman gerektiğini de bilebilirsin. "Neden" Bu sözcüğü de satranç öğretmiş olmalı! Herşeyde bir neden var. "Nedensiz taş sürülmez!"
Satranç nihayet , kendisiyle birlikte, yaşamı sorgulatıyor sizlere. Benim kendi adıma satrançtan beklediğim en güzel şeylereden biri bu: SORGULAMAK! Sorgulamayı size öğreten satrancı sorgulayarak da başlasanız, ne güzel bir yoldasınız... Bu süreç artık biraz da felsefe zamanıdır! Yaşasın Soru Soranlar! Yaşasın Felsefe!