23-06-2008, 09:48
Artık eski başkan olarak, genel kurula katılan tüm üye arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Genel kurulumuz yarıştan ziyade bir nöbet değişimiydi. Kalbimdeki rahatsızlık nedeniyle, iki yıl önce "olağanüstü" yapılmasını önermiştim ama, yine de bugünlere geldik. Ben yönetimi devralan arkadaşlarımı da kutluyor, başarılar diliyorum.
Asem 1 yaşında iken "Antalya Forum" dergisine bir yazı yazmıştım. O yazıyı aşağıya aktaracağım, yazının günümüze "çevirisini" de okuyucuya bırakıyorum:
ASEM 1 YAŞINDA !
Çoğunuzun haberi yok, sessizce bir dernek doğdu Antalya’da ve yaşıyor. 16 Şubat 2005’te ilan etmişti kendisini: Antalya Satranç Eğitim Merkezi Derneği! Bu yazı kaleme alınırken,16 Şubat 2006’yı gördü ASEM!...
“Gezen tilki oturan aslandan üstündür”
Sevgili Ramazan Özer sırtında bir çanta,seyyar piyango bayii gibi ama bir parti militanı disipliniyle, FORUM’dan haberdar ederken Antalya’yı, ASEM’e de uğradı.İzledi, dinledi, anladı ve anlatmamı söyledi: “Abi bunları Forum’a yaz” dedi.Duraksadım,düşündüm, yazmak öyle kolay değildir.Picasso’nun çizgilerine bakıp da “nolcek bunu ben de yaparım” diyenlerden değilim.Ancak her Türk genci gibi,beni de “ilk göz ağrım” biraz şair, biraz yazar etmişti!(…hep aldattım kendimi / seni / unuttum diye…)Bu “birazlığımı” bazı arenalarda da döğüştürmüştüm.O denemelerime güvendim.Ayrıca “dert adamı yer imiş” derdi Akarsu! (Derd-i Akarsu!...)Dert adamı yer iken, adam olan adam da boş durmaz, söyler, konuşur, anlatır, biraz da bundan dolayı dert adamı ayakta tutar!Yani derdin derdi adamı yatağa atmaktır da, adam da adamsa ayakta ölür!Yazmaksa işte, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır.
“Forum” sözcüğüne takıldım.Doğuşu Eski Roma’ya dayanan bu sözcük, bizim gençliğimizde, okulda bir şeyleri anma eylemleri anlamına geliyordu.Sonra Deniz geldi aklıma.Ben bize anlatan büyüklerin yalancısıyım; güya Deniz, okulda bir eylem yapılacağını duyururken, bir tellal tonunda dermişki; “Forum var forum / gelmeyenin …….. ………!” dermiş.(Demiştir, dememiştir! Demiştir deli çocuk, diyesim geliyor şöyle Can Yücel makamında…) Şimdi biz de diyelim mi; forum var forum,okumayanın, yazmayanın,okuyup anlamayanın, anlayıp yapmayanın… Böyle dersek kendimize epey bir iş çıkarmaz mıyız?(Eh, işsizliğe bir nebze olsun katkıda bulunuruz!...)
“Söylemenin en iyi biçimi yapmaktır!”
70’li yılların ANT-GÖR’ünde duvarda asılıydı bu söz. Sevgili M. KADI yazıp asmıştı.Epey zaman çoğumuza da düstur olmuştu.Bir söz bu kadar yönetir mi insanı, hala da oluyor!...
İşte bu düstur içinde sonunda söz kendine beden buldu ve ASEM kuruldu. Asem’in amacı şu: “Satranç konusunda her türlü bilimsel gelişmeyi araştırıp,elde ettiği bilgileri “merkezileştirerek”, satranç sporcuları ve kulüpleriyle paylaşmak”. Bu amaç tüzüğünde birinci madde olarak yazılıdır.
Peki, SATRANÇ NEDİR?
Bu sorunun yanıtını R.RETİ’ye bırakıyorum. Reti sözünü bitirince daha çok konuşacağız; kendimizi ve dünyayı değiştirmek için!...
Genel kurulumuz yarıştan ziyade bir nöbet değişimiydi. Kalbimdeki rahatsızlık nedeniyle, iki yıl önce "olağanüstü" yapılmasını önermiştim ama, yine de bugünlere geldik. Ben yönetimi devralan arkadaşlarımı da kutluyor, başarılar diliyorum.
Asem 1 yaşında iken "Antalya Forum" dergisine bir yazı yazmıştım. O yazıyı aşağıya aktaracağım, yazının günümüze "çevirisini" de okuyucuya bırakıyorum:
ASEM 1 YAŞINDA !
Çoğunuzun haberi yok, sessizce bir dernek doğdu Antalya’da ve yaşıyor. 16 Şubat 2005’te ilan etmişti kendisini: Antalya Satranç Eğitim Merkezi Derneği! Bu yazı kaleme alınırken,16 Şubat 2006’yı gördü ASEM!...
“Gezen tilki oturan aslandan üstündür”
Sevgili Ramazan Özer sırtında bir çanta,seyyar piyango bayii gibi ama bir parti militanı disipliniyle, FORUM’dan haberdar ederken Antalya’yı, ASEM’e de uğradı.İzledi, dinledi, anladı ve anlatmamı söyledi: “Abi bunları Forum’a yaz” dedi.Duraksadım,düşündüm, yazmak öyle kolay değildir.Picasso’nun çizgilerine bakıp da “nolcek bunu ben de yaparım” diyenlerden değilim.Ancak her Türk genci gibi,beni de “ilk göz ağrım” biraz şair, biraz yazar etmişti!(…hep aldattım kendimi / seni / unuttum diye…)Bu “birazlığımı” bazı arenalarda da döğüştürmüştüm.O denemelerime güvendim.Ayrıca “dert adamı yer imiş” derdi Akarsu! (Derd-i Akarsu!...)Dert adamı yer iken, adam olan adam da boş durmaz, söyler, konuşur, anlatır, biraz da bundan dolayı dert adamı ayakta tutar!Yani derdin derdi adamı yatağa atmaktır da, adam da adamsa ayakta ölür!Yazmaksa işte, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır.
“Forum” sözcüğüne takıldım.Doğuşu Eski Roma’ya dayanan bu sözcük, bizim gençliğimizde, okulda bir şeyleri anma eylemleri anlamına geliyordu.Sonra Deniz geldi aklıma.Ben bize anlatan büyüklerin yalancısıyım; güya Deniz, okulda bir eylem yapılacağını duyururken, bir tellal tonunda dermişki; “Forum var forum / gelmeyenin …….. ………!” dermiş.(Demiştir, dememiştir! Demiştir deli çocuk, diyesim geliyor şöyle Can Yücel makamında…) Şimdi biz de diyelim mi; forum var forum,okumayanın, yazmayanın,okuyup anlamayanın, anlayıp yapmayanın… Böyle dersek kendimize epey bir iş çıkarmaz mıyız?(Eh, işsizliğe bir nebze olsun katkıda bulunuruz!...)
“Söylemenin en iyi biçimi yapmaktır!”
70’li yılların ANT-GÖR’ünde duvarda asılıydı bu söz. Sevgili M. KADI yazıp asmıştı.Epey zaman çoğumuza da düstur olmuştu.Bir söz bu kadar yönetir mi insanı, hala da oluyor!...
İşte bu düstur içinde sonunda söz kendine beden buldu ve ASEM kuruldu. Asem’in amacı şu: “Satranç konusunda her türlü bilimsel gelişmeyi araştırıp,elde ettiği bilgileri “merkezileştirerek”, satranç sporcuları ve kulüpleriyle paylaşmak”. Bu amaç tüzüğünde birinci madde olarak yazılıdır.
Peki, SATRANÇ NEDİR?
Bu sorunun yanıtını R.RETİ’ye bırakıyorum. Reti sözünü bitirince daha çok konuşacağız; kendimizi ve dünyayı değiştirmek için!...