12-02-2015, 11:59
(Son Düzenleme: 12-02-2015, 12:23, Düzenleyen: Kayseri Satranç.)
Satranç camiasındaki bazı bilgi kirliliklerini önlemek adına yazıyorum.
Biliyorum yazı çok uzun ve ana konu ile ilgili değil. Konu ile ilgili Form takipçilerinden özür dileyerek konu dışı şahsıma yapılan saldırıların gerekçelerini arz ediyorum.
Her ne kadar çocukluğumdan beri aile fertleri ve mahalle arkadaşlarımla ara sıra satranç oynasam da bilgi düzeyim ve oyun gücüm bu günkü 1100 UKD düzeyindeki bir oyuncunun gücünü geçmemiştir.
Kızımın 10 yaşlarında bu spora ilgi duyması ve 23 Nisan 2011 de çok az sayıda bir öğrenci kitlesinin katıldığı ve kızımın 3. lük derecesini aldığı turnuva bu spora ilgimiz artırdı.
2011 in aynı haftalarında mensubu olduğum Erciyes Üniversitesi WEB Sayfasında Bahar Şenlikleri kapsamında falan yerde falan saate Satranç Turnuvası yapılacaktır ilanını gördüm ve belirtilen gün ve saatte orada oldum. Amacım bir şeyler öğrenip kızıma aktarabilmekti. Belirtilen saat geldi geçti ne gelen var ne giden O salona. Salonun ön kısmına çıktım, ağaç altına konmuş park bankının orta kısmına yerleştirdikleri eski bir satranç takımı ile bankın her iki başına yan olarak oturabilmiş bir kız (Ayşe) bir erkek öğrencinin satranç oynadığını görünce hemen yanlarına gittim. “Çocuklar kolay gelsin izleyebilir miyim? Gecikmiş olsa da birazdan yapılacak olan turnuvaya geldiniz herhalde? “ diye sorduğumda SHMYO dan öğrenci olan ve beni de şahsen tanıdıklarını söyleyen gençler, “Hocam o bahsettiğiniz turnuvayı şu anda biz gerçekleştiriyoruz diye gülümsediler. Şok oldum. Bahar Şenlikleri kapsamında Üniversitede yer yerinden oynarken, diğer branşlara ödül üstüne ödül verilirken satranç bu kadar öksüz olmamalıydı. Bu çocukların başlarında bırakın tek bir hocayı ve hakemi, tek bir seyirci bile yoktu.
Hemen oradan Üniversitenin Sağlık, Spor ve Kültür Daire Başkanını ve Sayın Rektör Yardımcımızı arayıp, turnuva ilanı olduğunu ve fiiliyatta hiçbir aktivitenin olmadığını aktardım. Aradan yarım saat geçmişti ki Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulundan Yardımcı Doçent bir hocamız salon önünde beni ve o iki sporcumuzu buldu. Kan ter içerisindeydi uyarı alınca koştura koştura geldiği anlaşılıyordu. Benim ve çocukların sitemli bakışlarını görünce ”Hocam, Bütün spor branşlarının koordinatörlüğü her birimize dağıtıldı. Ben satrancın S sini bilmediğim halde başkaca ilgi duyan ve bilen de olmadığı için Satrancın koordinatörlüğü de bana verildi. Şu anda da yine koordinatörlüğü bende olan branşları yarıştırıyorum oradaydım. Ben ilgili yerlere ileteyim ne olur bu branşla siz ilgilenin üniversitemizde” diye ricada bulundu ve ben devreye girmek zorunda kaldım. Ama koordinatör atamaları sadece Beden Eğitimi Yüksek Okulundan olabildiği için O kardeşimiz resmiyette ben de gayrı resmi olarak bu işi üstlendik. O kardeşim sadece resmi yazışmalarda ve imza gerektiğinde devreye girecek bütün işleri ben koordine edecektim. Öyle de oldu.
Bu gelişmeden sonra araştırdığımda Üniversitemiz Satranç Kulübünde sadece ve sadece 4 sporcu olduğunu onların da UKD ve ELO nedir bilmediklerini gördüm. Üniversitede 7 kırık dökük satranç takımı ve 2 si bozuk 8 adet mekanik satranç saati olduğunu tespit ettim. Satranç İl Temsilcisi ile irtibata geçtiğimde orada da durumun farklı olmadığına şahit oldum. 15 -20 rengarenk kırık dökük takım ve 8-10 adet iyi kötü çalışan Silver Saat. Kayseri’ deki Sporcu Sayısı mı? Federasyon WEB sayfasında İllerin İlk Yüz sporcularında Kayseri için gözüken 60 civarında UKD li sporcu. Onların da birçoğu artık Kayseri de bile değil. Yani ilk 100 doldurulamıyor. 1100 UKD ler de dahil olmak üzere. Öğretmen Evinde satranç Oynayan üç beş satranççı haricinde sporcu yok.
Bu Şartlar altında yola çıkıldı ve hemen akabinde;
1. Erciyes Üniversitesi Bünyesinde bir öğretim yılı içerisinde 8 adet Altın Ödüllü (1. Lira Altın, 2. Yarım Altın, 3. İse Çeyrek Altın ödüllü) turnuva düzenledim. Üniversitenin en elit ortamlarında düzenlemiş olduğumuz bu turnuvalar sayesinde öğretim yılı başında 4 olan sporcu sayısı öğretim yılı sonuna kadar 140 civarına ulaştı.
İlk turnuvamıza İl Temsilcimizi ve ilde zaten o tarihlerde tek tük bulunan Aday Hakem arkadaşlarımızı misafir olarak davet etmiştim. Onlarda davetime icabet ettiler ve bizleri onurlandırdılar. Tabi ki onlarla bir de hatıra fotoğrafı çektirdik ve bu fotoğrafı il temsilciliğimiz WEB sayfasında yayımlayarak bir sonraki Turnuvamızın duyurusunu da paylaştılar sağ olsunlar.
Ertesi gün İl Temsilcisi ve aday hakem arkadaşlar Federasyon tarafından uyarılmış. WEB sayfasındaki fotoğraf ve sonraki Turnuva duyurumuz kaldırıldı. Oysa ki İl Temsilcimiz ve hakem arkadaşlar sadece nezaket ziyareti için aramızdalardı. Hiçbir resmi görevleri de yoktu.
Federasyon İl Temsilcisi ve hakem arkadaşları uyarmakla yetinmeyip şahsımı da arayarak bu tür turnuvaları kendilerinden izinsiz yapamayacağımı yaparsam hukuki süreç başlatacaklarını ilettiler. Üniversitelerin özerk olduğunu, Üniversite Sporları Federasyonu diye bir federasyonun da mevcut olduğunu, sportif faaliyet olarak dilediğimiz aktiviteleri yapabileceğimizi ve satranç oynattık diye hapis yatmamız gerekiyorsa da yatmaya hazır olduğumu ileterek yoluma devam ettim. Amacım birilerinin kurallarını bozmak değildi. Ancak İl Etkinlik Programı diye bir şeyden haberdar değildim. O tarihte izin çıkartmak da mümkün değildi çünkü hangi tarihte yeni bir turnuva yapacağımı ben de kestiremiyordum.
Kendime bir Swiss Perfect 98 programı buldum ve hiç anlamadığım halde 8 turnuvanın da her şeyden sorumlu olan koordinatörü de, hakemi de, kararları kesin olan Baş Hakemi de ben oldum. İtiraz kurulu oluşturmayıp astığım astık kestiğim kestik olayını doya doya yaşadım. Tabi son Turnuvalarımda Swiss Maneger’ e terfi ettim.
2. Ekim 2011 de oluşan Erciyes Üniversitesi Satranç takımını Isparta Üniversiteler Arası Satranç Turnuvasına kendi aracımın aldığı kadarını aracımla diğer 3 sporcumu da diğer ulaşım araçlarıyla götürdüm.
Turnuvanın iki veya üçüncü turunda geç kalma süresinin dolmasına birkaç dakika kala iki sporcumu masa tenisi maçı yaparken bulup apar topar masaya son saniyelerde oturtabildim. Ertesi günkü turda ise yine ayni sporcuları turnuva salonu yanındaki fitness salonunda bulup yanaklarından ter akar vaziyette nefes nefese masalarına yetiştirebildik. Tabi % 100 alabilecekleri bu maçların sonuçları malum. Üniversitenin ödeneğini hakkıyla değerlendirip değerlendirmediğimizi takdirlerinize bırakıyorum. Umarım bu sporcuları takımda tutmamı kimse beklemiyordur.
3. Üniversite Turnuvalarımın son 3 veya 4. sünde Resul isimli sporcu turnuvalarımıza ve takıma dahil oldu. Tamam, takımı sürükleyecek bir sporcu buldum düşüncesiyle çok mutlu oldum ve O nu kaptan yaptım. O sene Üniversiteler Arası Turnuva G. Antep Zirve Üniversitesinde yapılacaktı. Üniversiteden bu sefer resmi plakalı bir minibüs temin ettirip G. Antep’ de lüks bir Otelde yer ayırttık. Ancak benim yoğunluğum çocukları götürmeme el vermiyordu. Üniversitenin bu tür kafilelerinde ise başlarında bir Öğretim Elemanı bulunması zorunluluktur. Kafile başkanı olacak gönüllü hiçbir Öğretim Elemanı bulunamayınca, bütün evraklar benim kafile başkanı olarak imzalarımla hazırlandı. Yola çıkılacağı güne kadar bu durum devam etti. Her türlü izin alındı ve benim son gün almış olduğum sağlık raporum ile zorunlu gidemeyeceğim söz konusu olunca Üniversitemiz personeli memur bir arkadaş çaresiz kafile başkanı yapılarak kafile yola çıkartıldı. Yani normalde Öğretim Elemansız yola çıkması mümkün olmayan bu kafile G. Antep’ e gönderildi. Bu olayın perde arkasını belki de ilk defa duyanlar vardır. Bunun ne büyük bir risk olduğunu bilenler bilir. Allah korusun yolda veya G. Antep’ te yaşanacak bir olumsuzluğun, yolda meydana gelebilecek bir kazada bizim düşebileceğimiz sıkıntıları her halde tahmin edebiliyorsunuzdur. Turnuva sonucu mu? Yine malum. Çünkü takımı çalıştıracak antrenörümüz bile yoktu.
4. Aynı sene iki sporcumuzun masraflarının neredeyse % 80 ine tekabül eden kısmını Üniversiteden karşılatarak Antalya Kemer’ de yapılan Türkiye Şampiyonasına gönderdim. Bu ödemenin başka bir örneğini Türkiye Devlet Üniversitelerinde göremezsiniz. Çünkü böyle bir ödenek söz konusu değildir. Üniversite’ nin vakıf imkânlarından çözüm ürettirerek bu sporcuların gitmesi sağlanmıştır.
5. Yapılan Bahar Şenliklerinde artık satranç da spor olarak görülmeye başlanmış ve yapılan turnuvalarda sporcularımıza Lira Altın Ödülleri ve Dizüstü bilgisayarlar gibi ödüller verilmeye başlanmıştı.
6. İl danışma kurulunda yer aldığım ve Yönetim Kurulu Üyelerinin tamamı öğrencilerimden oluşan Kayseri Makine Mühendisleri Odasında, tam 4 yıldan beri çocuklara açık büfe ikramların olduğu oldukça elit bir ortamda, Kayseri’ de bulunan en üst düzey antrenörler nezaretinde her sene 70-80 sporcunun katılım sağladığı Satranç Kursları düzenlettim. Tabi bu kursun ücretsiz oluşu bu işi profesyonelce düşünen fincancı katırlarını ürküttü. Bu sene o grubun saldırısına maruz kalmamak için bu kurstan vaz geçip Akıl Oyunları, Kayak ve Binicilik gibi kurslarda karar kıldık.
7. Üniversite bünyesinde yaptığımız Altın Ödüllü turnuvalar bazı çirkinlikleri de beraberinde getirmeye başlamıştı. Bir turnuvanın son turunda biz anlaştık maç yapmak istemiyoruz Altın Ödülünü paylaşmak istiyoruz teklifini bile aldım. Diğer bir turnuvada ise ödül almasını arzu etmedikleri bir sporcuya kumpas kurarak sen maçı alacaksın sen berabere kalacaksın organizesi yapılmış ve bu duruma tahammül edemeyen sporcu ile fiziki kavga bile yapmışlardı. Oysa ki ben bu turnuvaları Kayseri imkanları ile antrenör temin edemediğim sporcularım için teşvikli antrenman olarak görüyordum. Ben kumarhane işletmecisi değildim.
8. 2011 yılında Uluslararası katılımlı O tarih için önemli bir miktar olan 10.000 TL ödüllü Cumhuriyet Bayramı Erciyes Satranç Turnuvası’ nı koordine ettim. Üniversitenin her türlü imkânlarının seferber edildiği bu turnuvada, Gelen misafirlerin hava alanı ve otogar gibi yerlerden ücretsiz servisle transferleri, 5 yıldız düzeyindeki Üniversite misafirhanelerinin sembolik rakamlarla tahsisi, 4 çeşit yemeğin 1,2 TL ye verilmesi, misafirhaneler ile salon arasında günde üç sefer ücretsiz minibüslerle transfer gibi her türlü hizmet sunuldu.
Aday Hakemlerimizin norm, sporcularımızın UKD ve ELO ya ulaşmalarına fırsat veren, çok değerli hemşehirlimiz Sayın WIM Nilüfer ÇINAR hanımefendinin simultane maçları ile katkı sağladığı bu önemli turnuvanın ön hazırlıkları yapılırken ben bir Üniversite Öğretim Elemanı olarak kamyonlardan masa boşaltırken, satranç camiasının duayenlerinden Sayın Tuğrul OKAR hoca hamallık yaparak kolileri taşırken, hakemlerimiz gece yarılarına kadar salon düzenlerken, ne yazık ki çağrılarıma cevap vermeyen Üniversitemiz sporcuları Turnuva başlama saatinde masalarında yerlerini almakla kaldılar.
İşte tabiri caiz ise dananın kuyruğu da bu turnuvadan sonra koptu. Turnuva sonrası takım kaptanı Resul isimli sporcu diğer bir sporcu ile yanıma geldiğinde neden destek olmadıklarını sorduğumda “Hocam sizin satrançla ilgili hiçbir yetkiniz yokmuş. Arkadaşlar Beden Eğitimi ve Spor MYO daki hoca ile görüşmüşler. Ondan dolayı sizi dinlemiyorlar.” dediği anda telefon açıp o sporcuların da şahit olduğu şekilde bu yazının da başında sözünü ettiğim Yrd. Doç. Dr. arkadaştan olayı sordum ve net bir cevap alamadığımı gördüğümde de ARTIK ÜNİVERSİTEDEKİ HİÇ BİR SATRANÇ ETKİNLİĞİNDE YER ALMAYACAĞIMI İLETEREK ÜNİVERSİTEDEKİ SATRANÇ DESTEĞİMİ NOKTALADIM. Ne yazık ki son iki yıldan beridir de Üniversitemiz’ de tek bir aktivite söz konusu olmamıştır.
9. Bu olumsuz gelişme ne yazık ki yine aynı sporculardan oluşan Sahabiye Spor Kulübüne de aksetti. Gruplardan birinci olarak çıkan Kulüp takımda oluşan huzursuzluk nedeniyle Konya’ da yapılan Türkiye Kulüpler Şampiyonasına katılmadı.
Bu safhaya kadar oluşan olayların hiç birinde aldığım kararların tek bir tanesinden bile pişmanlık duymadım. Ancak bu Sahabiye Spor Kulübünde oluşan huzursuzluk sonucu Kulüpten ayrılmak isteyen iki sporcumuz oldu. ilişiksiz belgesinin verilmesi hususunda yetkili kılındım. Kulüp başkanımıza (Kayseri’ nin en az 4 branşta 40 yılın üzerinde Uluslararası Hakemlik yapan sporun aksakallısı.) hakaret edildiği duyumunu almam üzerine bu iki sporcuya bu belgeyi verdirmeyerek Federasyonun koyduğu kurallar ne ise onu uygulayın ve gidin dedim. Bununla da yetinmeyerek gittiği kulübe transfer işlemlerindeki eksiklikten dolayı o sezonun ilk şampiyonasında oynamasının da hukuken sakıncalı olacağını ilgililere ilettim. Tek bu sporcunun değil gittiği kulüpteki birçok sporcunun ve Türkiye Genelinde 100 e yakın sporcunun transferinde sorun vardı. Federasyon Yönetim Kurulu, hatanın yetişememekten kaynaklandığını hiçbir art niyet taşımadığını, olayın üzerine gidersem Kayseri’ deki Kulübün ve Satrancın yara alacağını iletmeleri üzerine olayı kapattık ve Şampiyona sorunsuz olarak tamamlandı.
Sporculardan uygulanmasını istediğim Federasyon kuralları benim koyduğum kurallar olmamasına rağmen sporculardan istememem gereken bir kural olmalıydı diye düşündüğüm ve aklıma da düştükçe de huzursuz olduğum bir olaydır. Kayseri Sporuna çok büyük katkıları olan Kulüp başkanımıza hakaret edilmesini kabullenememenin verdiği hissi bir karardı bu ne yazık ki. Hâlbuki Sahabiye Spor Kulübümüz Kayseri’ nin birçok branşta en çok sporcuya sahip olan bir kulübü olup bırakın bir iki sporcuyu diğer kulüplere talep olduğunda hiçbir beklentisi olmadan takım halinde sporcu aktaran bir kulüptür. Hemen bu olayın akabinde de eski ve yeni İl Temsilcisine ve kulüpteki sporculara çağrı yapılarak dileyen sporcuların ilişiksiz belgesinin derhal verileceği mesajı verilmiştir.
Son gelişmeler ise bu yazının başlangıcından itibaren bu olayların içerisinde olan sporcu ve olayların muhataplarının organize saldırısından başka bir şey değildir.
Şu anda tartıştığımız olay, 10 yaşından beri (4 yıldır) yukarıda sözü edilen ağabey ve abla olarak gördüğü ve bu güne kadar da onlara karşı tek bir saygısızlığı olmayan kızımın güya takım arkadaşlarının mağdur edilen kızımın olayını bırakıp LİNÇ girişiminde bulunmalarından başka bir şey değildir.
Beklenen, İlde bir sporcunun mağduriyeti söz konusu ise, bırakın saldırıyı herkesin bu mağduriyetin giderilmesi için çaba sarf etmesiydi. Yukarıda sözünü ettiğim Üniversite sporcuları arasında mevcut İl Temsilcimizin oğlu Görkem de vardır. Takıma en son katılmasından dolayı diğerlerine yapılan katkının belki de yüzde bir katkı ve destek dahi sağlayamadığım bu mükemmel gencin sürekli “Hocam bizlerde emekleriniz çok hakkınızı helal edin.” şeklindeki yaklaşımı da ortada diğerlerinin ki de. Belki de babasının hiç aklında olmayan İl Temsilciliği görevini alması için Görkem’ i aracı kullanarak teklifimi ilettim ve bu günlere gelindi.
Son olarak; her ne kadar asıl destek sağlaması gerekenler saldırı yapmayı tercih etse de;
Olayın peşini bırakarak çocuğu mağdur edersen hakkımı helal etmem sana uyarısını yapan Kayseri Spor Adamları Derneği Başkanı Halil SEVERCAN ağabeyime, Sen bu olayı takip etmeyeceksen biz Kulüp olarak takip edeceğiz desteklerini veren 4 ayrı branşta Türkiye’ en uzun süreli Uluslararası hakemlik yapma unvanına sahip Sahabiyespor Kulübü Başkanı Alim GERÇEL ağabeyime, Kayseri de Spor denince ilk akla gelen isim Hasan Ali KİLCİ ağabeyime, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Musa SOYKARCI kardeşimin sağlamış olduğu yön verici desteklerine ve İl Disiplin Kurulu Başkanı aynı zamanda İş Hukuku Hocam Sayın Ali BEKARLAR hocama, bu olayın bir hak araması olduğunu belirterek kendilerini rahatsız edecek bir durumun olmadığını ileten GHSİM sayın Murat ESKİCİ kardeşime sonsuz teşekkürler.
Olay Tahkim Kuruluna intikal ettirilmiştir. Artık sonucu beklemekten başka yapacak bir şey yoktur. Sonucun olumlu veya olumsuz çıkması hiç önemli değildir. Amaç doğruların bulunmasıdır.
Yukarıdaki tartışmalarda, olayın gerginliği ile kırıp incittiğim kardeşlerim olmuşsa gerek onların şahsından gerekse Form yöneticisi ve takipçilerinden kısaca tüm satranç camiasından özür diliyorum. Sonucun Satranç adına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hakkınızı helal edin lütfen.
Saygı, sevgi ve selamlarımla.
Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ
Biliyorum yazı çok uzun ve ana konu ile ilgili değil. Konu ile ilgili Form takipçilerinden özür dileyerek konu dışı şahsıma yapılan saldırıların gerekçelerini arz ediyorum.
Her ne kadar çocukluğumdan beri aile fertleri ve mahalle arkadaşlarımla ara sıra satranç oynasam da bilgi düzeyim ve oyun gücüm bu günkü 1100 UKD düzeyindeki bir oyuncunun gücünü geçmemiştir.
Kızımın 10 yaşlarında bu spora ilgi duyması ve 23 Nisan 2011 de çok az sayıda bir öğrenci kitlesinin katıldığı ve kızımın 3. lük derecesini aldığı turnuva bu spora ilgimiz artırdı.
2011 in aynı haftalarında mensubu olduğum Erciyes Üniversitesi WEB Sayfasında Bahar Şenlikleri kapsamında falan yerde falan saate Satranç Turnuvası yapılacaktır ilanını gördüm ve belirtilen gün ve saatte orada oldum. Amacım bir şeyler öğrenip kızıma aktarabilmekti. Belirtilen saat geldi geçti ne gelen var ne giden O salona. Salonun ön kısmına çıktım, ağaç altına konmuş park bankının orta kısmına yerleştirdikleri eski bir satranç takımı ile bankın her iki başına yan olarak oturabilmiş bir kız (Ayşe) bir erkek öğrencinin satranç oynadığını görünce hemen yanlarına gittim. “Çocuklar kolay gelsin izleyebilir miyim? Gecikmiş olsa da birazdan yapılacak olan turnuvaya geldiniz herhalde? “ diye sorduğumda SHMYO dan öğrenci olan ve beni de şahsen tanıdıklarını söyleyen gençler, “Hocam o bahsettiğiniz turnuvayı şu anda biz gerçekleştiriyoruz diye gülümsediler. Şok oldum. Bahar Şenlikleri kapsamında Üniversitede yer yerinden oynarken, diğer branşlara ödül üstüne ödül verilirken satranç bu kadar öksüz olmamalıydı. Bu çocukların başlarında bırakın tek bir hocayı ve hakemi, tek bir seyirci bile yoktu.
Hemen oradan Üniversitenin Sağlık, Spor ve Kültür Daire Başkanını ve Sayın Rektör Yardımcımızı arayıp, turnuva ilanı olduğunu ve fiiliyatta hiçbir aktivitenin olmadığını aktardım. Aradan yarım saat geçmişti ki Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksek Okulundan Yardımcı Doçent bir hocamız salon önünde beni ve o iki sporcumuzu buldu. Kan ter içerisindeydi uyarı alınca koştura koştura geldiği anlaşılıyordu. Benim ve çocukların sitemli bakışlarını görünce ”Hocam, Bütün spor branşlarının koordinatörlüğü her birimize dağıtıldı. Ben satrancın S sini bilmediğim halde başkaca ilgi duyan ve bilen de olmadığı için Satrancın koordinatörlüğü de bana verildi. Şu anda da yine koordinatörlüğü bende olan branşları yarıştırıyorum oradaydım. Ben ilgili yerlere ileteyim ne olur bu branşla siz ilgilenin üniversitemizde” diye ricada bulundu ve ben devreye girmek zorunda kaldım. Ama koordinatör atamaları sadece Beden Eğitimi Yüksek Okulundan olabildiği için O kardeşimiz resmiyette ben de gayrı resmi olarak bu işi üstlendik. O kardeşim sadece resmi yazışmalarda ve imza gerektiğinde devreye girecek bütün işleri ben koordine edecektim. Öyle de oldu.
Bu gelişmeden sonra araştırdığımda Üniversitemiz Satranç Kulübünde sadece ve sadece 4 sporcu olduğunu onların da UKD ve ELO nedir bilmediklerini gördüm. Üniversitede 7 kırık dökük satranç takımı ve 2 si bozuk 8 adet mekanik satranç saati olduğunu tespit ettim. Satranç İl Temsilcisi ile irtibata geçtiğimde orada da durumun farklı olmadığına şahit oldum. 15 -20 rengarenk kırık dökük takım ve 8-10 adet iyi kötü çalışan Silver Saat. Kayseri’ deki Sporcu Sayısı mı? Federasyon WEB sayfasında İllerin İlk Yüz sporcularında Kayseri için gözüken 60 civarında UKD li sporcu. Onların da birçoğu artık Kayseri de bile değil. Yani ilk 100 doldurulamıyor. 1100 UKD ler de dahil olmak üzere. Öğretmen Evinde satranç Oynayan üç beş satranççı haricinde sporcu yok.
Bu Şartlar altında yola çıkıldı ve hemen akabinde;
1. Erciyes Üniversitesi Bünyesinde bir öğretim yılı içerisinde 8 adet Altın Ödüllü (1. Lira Altın, 2. Yarım Altın, 3. İse Çeyrek Altın ödüllü) turnuva düzenledim. Üniversitenin en elit ortamlarında düzenlemiş olduğumuz bu turnuvalar sayesinde öğretim yılı başında 4 olan sporcu sayısı öğretim yılı sonuna kadar 140 civarına ulaştı.
İlk turnuvamıza İl Temsilcimizi ve ilde zaten o tarihlerde tek tük bulunan Aday Hakem arkadaşlarımızı misafir olarak davet etmiştim. Onlarda davetime icabet ettiler ve bizleri onurlandırdılar. Tabi ki onlarla bir de hatıra fotoğrafı çektirdik ve bu fotoğrafı il temsilciliğimiz WEB sayfasında yayımlayarak bir sonraki Turnuvamızın duyurusunu da paylaştılar sağ olsunlar.
Ertesi gün İl Temsilcisi ve aday hakem arkadaşlar Federasyon tarafından uyarılmış. WEB sayfasındaki fotoğraf ve sonraki Turnuva duyurumuz kaldırıldı. Oysa ki İl Temsilcimiz ve hakem arkadaşlar sadece nezaket ziyareti için aramızdalardı. Hiçbir resmi görevleri de yoktu.
Federasyon İl Temsilcisi ve hakem arkadaşları uyarmakla yetinmeyip şahsımı da arayarak bu tür turnuvaları kendilerinden izinsiz yapamayacağımı yaparsam hukuki süreç başlatacaklarını ilettiler. Üniversitelerin özerk olduğunu, Üniversite Sporları Federasyonu diye bir federasyonun da mevcut olduğunu, sportif faaliyet olarak dilediğimiz aktiviteleri yapabileceğimizi ve satranç oynattık diye hapis yatmamız gerekiyorsa da yatmaya hazır olduğumu ileterek yoluma devam ettim. Amacım birilerinin kurallarını bozmak değildi. Ancak İl Etkinlik Programı diye bir şeyden haberdar değildim. O tarihte izin çıkartmak da mümkün değildi çünkü hangi tarihte yeni bir turnuva yapacağımı ben de kestiremiyordum.
Kendime bir Swiss Perfect 98 programı buldum ve hiç anlamadığım halde 8 turnuvanın da her şeyden sorumlu olan koordinatörü de, hakemi de, kararları kesin olan Baş Hakemi de ben oldum. İtiraz kurulu oluşturmayıp astığım astık kestiğim kestik olayını doya doya yaşadım. Tabi son Turnuvalarımda Swiss Maneger’ e terfi ettim.
2. Ekim 2011 de oluşan Erciyes Üniversitesi Satranç takımını Isparta Üniversiteler Arası Satranç Turnuvasına kendi aracımın aldığı kadarını aracımla diğer 3 sporcumu da diğer ulaşım araçlarıyla götürdüm.
Turnuvanın iki veya üçüncü turunda geç kalma süresinin dolmasına birkaç dakika kala iki sporcumu masa tenisi maçı yaparken bulup apar topar masaya son saniyelerde oturtabildim. Ertesi günkü turda ise yine ayni sporcuları turnuva salonu yanındaki fitness salonunda bulup yanaklarından ter akar vaziyette nefes nefese masalarına yetiştirebildik. Tabi % 100 alabilecekleri bu maçların sonuçları malum. Üniversitenin ödeneğini hakkıyla değerlendirip değerlendirmediğimizi takdirlerinize bırakıyorum. Umarım bu sporcuları takımda tutmamı kimse beklemiyordur.
3. Üniversite Turnuvalarımın son 3 veya 4. sünde Resul isimli sporcu turnuvalarımıza ve takıma dahil oldu. Tamam, takımı sürükleyecek bir sporcu buldum düşüncesiyle çok mutlu oldum ve O nu kaptan yaptım. O sene Üniversiteler Arası Turnuva G. Antep Zirve Üniversitesinde yapılacaktı. Üniversiteden bu sefer resmi plakalı bir minibüs temin ettirip G. Antep’ de lüks bir Otelde yer ayırttık. Ancak benim yoğunluğum çocukları götürmeme el vermiyordu. Üniversitenin bu tür kafilelerinde ise başlarında bir Öğretim Elemanı bulunması zorunluluktur. Kafile başkanı olacak gönüllü hiçbir Öğretim Elemanı bulunamayınca, bütün evraklar benim kafile başkanı olarak imzalarımla hazırlandı. Yola çıkılacağı güne kadar bu durum devam etti. Her türlü izin alındı ve benim son gün almış olduğum sağlık raporum ile zorunlu gidemeyeceğim söz konusu olunca Üniversitemiz personeli memur bir arkadaş çaresiz kafile başkanı yapılarak kafile yola çıkartıldı. Yani normalde Öğretim Elemansız yola çıkması mümkün olmayan bu kafile G. Antep’ e gönderildi. Bu olayın perde arkasını belki de ilk defa duyanlar vardır. Bunun ne büyük bir risk olduğunu bilenler bilir. Allah korusun yolda veya G. Antep’ te yaşanacak bir olumsuzluğun, yolda meydana gelebilecek bir kazada bizim düşebileceğimiz sıkıntıları her halde tahmin edebiliyorsunuzdur. Turnuva sonucu mu? Yine malum. Çünkü takımı çalıştıracak antrenörümüz bile yoktu.
4. Aynı sene iki sporcumuzun masraflarının neredeyse % 80 ine tekabül eden kısmını Üniversiteden karşılatarak Antalya Kemer’ de yapılan Türkiye Şampiyonasına gönderdim. Bu ödemenin başka bir örneğini Türkiye Devlet Üniversitelerinde göremezsiniz. Çünkü böyle bir ödenek söz konusu değildir. Üniversite’ nin vakıf imkânlarından çözüm ürettirerek bu sporcuların gitmesi sağlanmıştır.
5. Yapılan Bahar Şenliklerinde artık satranç da spor olarak görülmeye başlanmış ve yapılan turnuvalarda sporcularımıza Lira Altın Ödülleri ve Dizüstü bilgisayarlar gibi ödüller verilmeye başlanmıştı.
6. İl danışma kurulunda yer aldığım ve Yönetim Kurulu Üyelerinin tamamı öğrencilerimden oluşan Kayseri Makine Mühendisleri Odasında, tam 4 yıldan beri çocuklara açık büfe ikramların olduğu oldukça elit bir ortamda, Kayseri’ de bulunan en üst düzey antrenörler nezaretinde her sene 70-80 sporcunun katılım sağladığı Satranç Kursları düzenlettim. Tabi bu kursun ücretsiz oluşu bu işi profesyonelce düşünen fincancı katırlarını ürküttü. Bu sene o grubun saldırısına maruz kalmamak için bu kurstan vaz geçip Akıl Oyunları, Kayak ve Binicilik gibi kurslarda karar kıldık.
7. Üniversite bünyesinde yaptığımız Altın Ödüllü turnuvalar bazı çirkinlikleri de beraberinde getirmeye başlamıştı. Bir turnuvanın son turunda biz anlaştık maç yapmak istemiyoruz Altın Ödülünü paylaşmak istiyoruz teklifini bile aldım. Diğer bir turnuvada ise ödül almasını arzu etmedikleri bir sporcuya kumpas kurarak sen maçı alacaksın sen berabere kalacaksın organizesi yapılmış ve bu duruma tahammül edemeyen sporcu ile fiziki kavga bile yapmışlardı. Oysa ki ben bu turnuvaları Kayseri imkanları ile antrenör temin edemediğim sporcularım için teşvikli antrenman olarak görüyordum. Ben kumarhane işletmecisi değildim.
8. 2011 yılında Uluslararası katılımlı O tarih için önemli bir miktar olan 10.000 TL ödüllü Cumhuriyet Bayramı Erciyes Satranç Turnuvası’ nı koordine ettim. Üniversitenin her türlü imkânlarının seferber edildiği bu turnuvada, Gelen misafirlerin hava alanı ve otogar gibi yerlerden ücretsiz servisle transferleri, 5 yıldız düzeyindeki Üniversite misafirhanelerinin sembolik rakamlarla tahsisi, 4 çeşit yemeğin 1,2 TL ye verilmesi, misafirhaneler ile salon arasında günde üç sefer ücretsiz minibüslerle transfer gibi her türlü hizmet sunuldu.
Aday Hakemlerimizin norm, sporcularımızın UKD ve ELO ya ulaşmalarına fırsat veren, çok değerli hemşehirlimiz Sayın WIM Nilüfer ÇINAR hanımefendinin simultane maçları ile katkı sağladığı bu önemli turnuvanın ön hazırlıkları yapılırken ben bir Üniversite Öğretim Elemanı olarak kamyonlardan masa boşaltırken, satranç camiasının duayenlerinden Sayın Tuğrul OKAR hoca hamallık yaparak kolileri taşırken, hakemlerimiz gece yarılarına kadar salon düzenlerken, ne yazık ki çağrılarıma cevap vermeyen Üniversitemiz sporcuları Turnuva başlama saatinde masalarında yerlerini almakla kaldılar.
İşte tabiri caiz ise dananın kuyruğu da bu turnuvadan sonra koptu. Turnuva sonrası takım kaptanı Resul isimli sporcu diğer bir sporcu ile yanıma geldiğinde neden destek olmadıklarını sorduğumda “Hocam sizin satrançla ilgili hiçbir yetkiniz yokmuş. Arkadaşlar Beden Eğitimi ve Spor MYO daki hoca ile görüşmüşler. Ondan dolayı sizi dinlemiyorlar.” dediği anda telefon açıp o sporcuların da şahit olduğu şekilde bu yazının da başında sözünü ettiğim Yrd. Doç. Dr. arkadaştan olayı sordum ve net bir cevap alamadığımı gördüğümde de ARTIK ÜNİVERSİTEDEKİ HİÇ BİR SATRANÇ ETKİNLİĞİNDE YER ALMAYACAĞIMI İLETEREK ÜNİVERSİTEDEKİ SATRANÇ DESTEĞİMİ NOKTALADIM. Ne yazık ki son iki yıldan beridir de Üniversitemiz’ de tek bir aktivite söz konusu olmamıştır.
9. Bu olumsuz gelişme ne yazık ki yine aynı sporculardan oluşan Sahabiye Spor Kulübüne de aksetti. Gruplardan birinci olarak çıkan Kulüp takımda oluşan huzursuzluk nedeniyle Konya’ da yapılan Türkiye Kulüpler Şampiyonasına katılmadı.
Bu safhaya kadar oluşan olayların hiç birinde aldığım kararların tek bir tanesinden bile pişmanlık duymadım. Ancak bu Sahabiye Spor Kulübünde oluşan huzursuzluk sonucu Kulüpten ayrılmak isteyen iki sporcumuz oldu. ilişiksiz belgesinin verilmesi hususunda yetkili kılındım. Kulüp başkanımıza (Kayseri’ nin en az 4 branşta 40 yılın üzerinde Uluslararası Hakemlik yapan sporun aksakallısı.) hakaret edildiği duyumunu almam üzerine bu iki sporcuya bu belgeyi verdirmeyerek Federasyonun koyduğu kurallar ne ise onu uygulayın ve gidin dedim. Bununla da yetinmeyerek gittiği kulübe transfer işlemlerindeki eksiklikten dolayı o sezonun ilk şampiyonasında oynamasının da hukuken sakıncalı olacağını ilgililere ilettim. Tek bu sporcunun değil gittiği kulüpteki birçok sporcunun ve Türkiye Genelinde 100 e yakın sporcunun transferinde sorun vardı. Federasyon Yönetim Kurulu, hatanın yetişememekten kaynaklandığını hiçbir art niyet taşımadığını, olayın üzerine gidersem Kayseri’ deki Kulübün ve Satrancın yara alacağını iletmeleri üzerine olayı kapattık ve Şampiyona sorunsuz olarak tamamlandı.
Sporculardan uygulanmasını istediğim Federasyon kuralları benim koyduğum kurallar olmamasına rağmen sporculardan istememem gereken bir kural olmalıydı diye düşündüğüm ve aklıma da düştükçe de huzursuz olduğum bir olaydır. Kayseri Sporuna çok büyük katkıları olan Kulüp başkanımıza hakaret edilmesini kabullenememenin verdiği hissi bir karardı bu ne yazık ki. Hâlbuki Sahabiye Spor Kulübümüz Kayseri’ nin birçok branşta en çok sporcuya sahip olan bir kulübü olup bırakın bir iki sporcuyu diğer kulüplere talep olduğunda hiçbir beklentisi olmadan takım halinde sporcu aktaran bir kulüptür. Hemen bu olayın akabinde de eski ve yeni İl Temsilcisine ve kulüpteki sporculara çağrı yapılarak dileyen sporcuların ilişiksiz belgesinin derhal verileceği mesajı verilmiştir.
Son gelişmeler ise bu yazının başlangıcından itibaren bu olayların içerisinde olan sporcu ve olayların muhataplarının organize saldırısından başka bir şey değildir.
Şu anda tartıştığımız olay, 10 yaşından beri (4 yıldır) yukarıda sözü edilen ağabey ve abla olarak gördüğü ve bu güne kadar da onlara karşı tek bir saygısızlığı olmayan kızımın güya takım arkadaşlarının mağdur edilen kızımın olayını bırakıp LİNÇ girişiminde bulunmalarından başka bir şey değildir.
Beklenen, İlde bir sporcunun mağduriyeti söz konusu ise, bırakın saldırıyı herkesin bu mağduriyetin giderilmesi için çaba sarf etmesiydi. Yukarıda sözünü ettiğim Üniversite sporcuları arasında mevcut İl Temsilcimizin oğlu Görkem de vardır. Takıma en son katılmasından dolayı diğerlerine yapılan katkının belki de yüzde bir katkı ve destek dahi sağlayamadığım bu mükemmel gencin sürekli “Hocam bizlerde emekleriniz çok hakkınızı helal edin.” şeklindeki yaklaşımı da ortada diğerlerinin ki de. Belki de babasının hiç aklında olmayan İl Temsilciliği görevini alması için Görkem’ i aracı kullanarak teklifimi ilettim ve bu günlere gelindi.
Son olarak; her ne kadar asıl destek sağlaması gerekenler saldırı yapmayı tercih etse de;
Olayın peşini bırakarak çocuğu mağdur edersen hakkımı helal etmem sana uyarısını yapan Kayseri Spor Adamları Derneği Başkanı Halil SEVERCAN ağabeyime, Sen bu olayı takip etmeyeceksen biz Kulüp olarak takip edeceğiz desteklerini veren 4 ayrı branşta Türkiye’ en uzun süreli Uluslararası hakemlik yapma unvanına sahip Sahabiyespor Kulübü Başkanı Alim GERÇEL ağabeyime, Kayseri de Spor denince ilk akla gelen isim Hasan Ali KİLCİ ağabeyime, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Musa SOYKARCI kardeşimin sağlamış olduğu yön verici desteklerine ve İl Disiplin Kurulu Başkanı aynı zamanda İş Hukuku Hocam Sayın Ali BEKARLAR hocama, bu olayın bir hak araması olduğunu belirterek kendilerini rahatsız edecek bir durumun olmadığını ileten GHSİM sayın Murat ESKİCİ kardeşime sonsuz teşekkürler.
Olay Tahkim Kuruluna intikal ettirilmiştir. Artık sonucu beklemekten başka yapacak bir şey yoktur. Sonucun olumlu veya olumsuz çıkması hiç önemli değildir. Amaç doğruların bulunmasıdır.
Yukarıdaki tartışmalarda, olayın gerginliği ile kırıp incittiğim kardeşlerim olmuşsa gerek onların şahsından gerekse Form yöneticisi ve takipçilerinden kısaca tüm satranç camiasından özür diliyorum. Sonucun Satranç adına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hakkınızı helal edin lütfen.
Saygı, sevgi ve selamlarımla.
Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ