17-04-2015, 21:42
Erşan Bey,
Eğer saçma bulup okumayacaksanız zahmet edip de tekrar cevap yazmazsınız. Ama ben okuyacağınızı ve yeni "saçmalıklarımı" merak ettiğinizi düşünüyorum.
Ayrıca Erşan Bey,
Bu satırları yazan ve okuyanlar için hatırlatırım, emekçiyi aşağılama tavrınızın tespiti sadece bana ait değildir!!
Tabi sizin için aynı ve yola devam değil mi? Bu filmi geçmişte de gördüm ben. Yutmuyorum!
Bir şey de saçmalamıyorum.
Fikrimin arkasındayım, saklanmıyor ve inkar etmiyorum.
Çünkü,
“…yine konuyla ilgili tek bir laf etmiyorsunuz.”
Derken onca çıkış fikrimi baktınız, görmediniz. Ya da okudunuz anlamadınız. Ya da anladınız işinize gelmedi.
Ben Satranç Akademisini yeni göreve geldiğimde gördüm. İçeriğini bilmiyordum. Kuruluş amacını da…
Ancak Satranç Akademisi okul çocuklarının gündemine düştü.
Zamanla evlerinde anne ve babalarıyla, yakınlarıyla sırf UKD ve lisans sahibi olarak turnuvalara katılım hakkı elde etmek onlar için büyük bir hedef haline dönüştü.
Evde ailece problemler çözülmeye, gece telefonlar edilerek yardımlar istenmeye, bazı çözülemeyen sorular ve konular için internet ve kitap araştırmalarına yönelen kitleler oluştu.
Satranç Akademisi heyecanıyla notasyon yazmasını öğrenen çocuklar tanıdım.
Aralarında rekabet başladı.
Varlığından asla haberdar olamayacakları satranç konularıyla tanıştılar.
Okulda Satranç Akademisi gündeme ve sohbetlere düştü.
Evde çözemedikleri soruların konum notasyonlarını okula taşıyıp birlikte çözerek öğreniyorlardı.
Bana sorduklarında ise derste o konuyu ders konusu olarak işleyip sınıfın diğer çocuklarının da konularla tanışmasını ve bir kısmının öğrenmesini sağlıyordu bu gelişmeler.
SİZ BUNLARI YAŞADINIZ MI? Bilemem tabi…
Bunlara tanıklık yaptım. Bunlar çok yeni ve sürpriz gelişmelerdi.
Ama bunun yanı sıra bazı açıkgöz insanlar işin ticaretini yapmaya başladılar. Kimisi bir öğrenciye kimisi de toplu olarak gruplara para karşılığı cevaplar vermeye başladı. Evet, uygulamanın çok kötü yanıydı bunlar. Gerçekten mide kaldırmaz.
Zamanla S.A.’DEN puan alan sporcular kendi içinde iki doğal gruba ulaştı.
Birinci grup, bir kısmı gerçekten araştırmacı, öğrenme açlığı içindeki çocuklardı. Bir bölümü zamanla satrançtan soğudu. Çünkü tamamen tesadüfle sırf UKD kazanma hedefi için satrançla tanışan çocuklardı bunlar. İçinde çalışmanın olduğunu keşfedince hemen kaçtılar. Tam çağımızın çocukları…
Diğer ikinci grup çalışmanın faydasını yaşayanlardı. Aralarında antrenörleri de vardı. Birlikte çözmüş de olabilirler. Evet, antrenörü sporcusu için bir kaynak yayından birlikte çalışma yaptılar. Buradan sonrası için muhtemel haksız kazançlar için fırsat arayanlar da olmuştur elbette. Bu yapılanı asla kabul edemem.
Zaten öyle bir grup da ortaya çıktı ki, turnuvalarda akademiden sahip oldukları UKD leri hızla düştü, kel göründü. Tabi biz o antrenörleri çalışma yaptıkları sporculardan biliyoruz. Kendilerini saklayamayan antrenörler uzunca bir süre ortalarda görünmediler.
Sırf bu olumsuzluklardan dolayı SATRANÇ AKADEMİSİ kötülenemez, ortadan kaldırılması istenemez.
O zaman turnuvalardaki hırsızlıklar yüzünden turnuvalar da kaldırılmalıdır. Böyle mantık olur mu?
Ama gördüğüm ve bildiğim bir şey var.
Tüm bu çocukları ve farklı yaştan diğer sporcuları SATRANÇ AKADEMİSİNE çeken en önemli ortak konu UKD kazanımıydı.
Çünkü öyle enteresan sporcular da çıktı ki, belli bir oyun gücü ve tekniği var ama sırf UKD si olmadığı için ukd barajı konan turnuvalara katılamıyor ve kayıt yaptıramıyordu. Bu onlarında turnuvalara katılımını sağladı. Satranç dünyası bu amatörleri de kazandı. Böyle çok tanıdığım insan vardır.
Süreç böyledir.
...
Gelelim benim değişen düşünceme...
Önceleri ben de Ateş Bey gibi düşünüyordum. UKD (ELO değil) ancak turnuvalarda kazanılmalıdır. Tabi turnuvalara katılabilirse…
Satrançta ilk turnuvasına hiçbir sportif satranç eğitimi almadan başlayan çocuklar düşünelim. Hangi bilgi dağarcığıyla yarışabilirler ki? İleri yaştaki sporcular da öyle.
Bu sporcular ilk UKD’ LERİNE kavuşmak için sadece 3 dönem, 9 UKD li rakip gibi süreçlerden geçerek hasbelkader UKD li olacaklar…
Ama SATRANÇ AKADEMİSİ sürecinden geçen sporcular biraz daha nitelikli eğitim ve UKD sahibi olacaklardır. Ben ikincisini tercih ederim.
Ateş Bey’in söylediği öneriye bir satranççı olarak katılırım. Ayrı bir değerlendirme ve puan sistemi olsun der. Ama eğitimci yanım, yılların gözlemleri sonucu bunun eksik ve hayal olduğunu bana gösterdi. Özellikle de bu çağda!
Sizin dediğiniz puanlı satrançtır( Ali İPEK nur içinde yatsın). Bu uygulama çocuğu kesmez!
O takip edilebilecek, kazandıkça artıracağı ve resmi bir sistemden ebeveyn ve arkadaşlarına gösterebileceği somut bir puan istiyor.
Bu arada Erşan Bey eğer hala okumaya devam ediyorsanız TSF nin tüm emekçileri, emekçisinden spor uzmanına kadar hakkınızda derin saygı besliyorlar size.
Ve.
Erşan Bey inanın FIDE kartımla beni tanıştırmanız benim için iyi oldu. Varlığından haberdar olmayacak kadar benim için "özel" di.
Eğer bulabilirseniz birkaç GM ye karşı oyunum da var. Onları ben bulamadım, belki kaybettim. Yayınlarsanız sevinirim.
Nasılsa özelimiz kalmadı artık.
Sonuç olarak söylemek isterim ki,
UKD kazanımı elbette turnuvalarda başladı.Öyle de devam edebilir.
Ama biz hızla değişen bir dünyada yaşamaktayız.
Emek sarfederek, öğrenme sürecinden geçerek UKD kazanımı neden puanları kontrol altında ve sınırlanmış olan bir sistemden de
kazanılmasın ki?
Sizce hangi 1200 UKD hak edilerek kazanılmıştır?
Sadece turnuvalara katılarak kazanılan mı,
yoksa teşvik amaçlı, öncesinde eğitimi ön plana alarak sizi sitematik ve standart olarak ölçen mi?Tabi sadece başlangıç olarak. Alt yapısı kuvvetli, satranççılarca oluşturulmuş.
UKD eğer ULUSAL KUVVET DERECESİ ise kuvvetinizi ölçer.
Bu kuvvet de belli standartlardan oluşmuş eğitim süreci ve testlerden ibaret ise...
Bunda kötüye yorulacak bir şey göremiyorum.
Eğer ilk turnuvasına katılan bir çocuk düşük hasbelkader ortalamalı bir grupta istediği kadar başarılı olsun yine düşük ukd çıkarmayacak mıdır?
Ancak başlangıçta 3 aşama sonrası 1200, yenilenilecek bir sistemde sreç içinde belli ölçen sistemler sonrası 1400, 1500 ler neden olmasın?
Ben bunu yüreklice destekliyorum.
Ben buradayım...
Eğer saçma bulup okumayacaksanız zahmet edip de tekrar cevap yazmazsınız. Ama ben okuyacağınızı ve yeni "saçmalıklarımı" merak ettiğinizi düşünüyorum.
Ayrıca Erşan Bey,
Bu satırları yazan ve okuyanlar için hatırlatırım, emekçiyi aşağılama tavrınızın tespiti sadece bana ait değildir!!
Tabi sizin için aynı ve yola devam değil mi? Bu filmi geçmişte de gördüm ben. Yutmuyorum!
Bir şey de saçmalamıyorum.
Fikrimin arkasındayım, saklanmıyor ve inkar etmiyorum.
Çünkü,
“…yine konuyla ilgili tek bir laf etmiyorsunuz.”
Derken onca çıkış fikrimi baktınız, görmediniz. Ya da okudunuz anlamadınız. Ya da anladınız işinize gelmedi.
Ben Satranç Akademisini yeni göreve geldiğimde gördüm. İçeriğini bilmiyordum. Kuruluş amacını da…
Ancak Satranç Akademisi okul çocuklarının gündemine düştü.
Zamanla evlerinde anne ve babalarıyla, yakınlarıyla sırf UKD ve lisans sahibi olarak turnuvalara katılım hakkı elde etmek onlar için büyük bir hedef haline dönüştü.
Evde ailece problemler çözülmeye, gece telefonlar edilerek yardımlar istenmeye, bazı çözülemeyen sorular ve konular için internet ve kitap araştırmalarına yönelen kitleler oluştu.
Satranç Akademisi heyecanıyla notasyon yazmasını öğrenen çocuklar tanıdım.
Aralarında rekabet başladı.
Varlığından asla haberdar olamayacakları satranç konularıyla tanıştılar.
Okulda Satranç Akademisi gündeme ve sohbetlere düştü.
Evde çözemedikleri soruların konum notasyonlarını okula taşıyıp birlikte çözerek öğreniyorlardı.
Bana sorduklarında ise derste o konuyu ders konusu olarak işleyip sınıfın diğer çocuklarının da konularla tanışmasını ve bir kısmının öğrenmesini sağlıyordu bu gelişmeler.
SİZ BUNLARI YAŞADINIZ MI? Bilemem tabi…
Bunlara tanıklık yaptım. Bunlar çok yeni ve sürpriz gelişmelerdi.
Ama bunun yanı sıra bazı açıkgöz insanlar işin ticaretini yapmaya başladılar. Kimisi bir öğrenciye kimisi de toplu olarak gruplara para karşılığı cevaplar vermeye başladı. Evet, uygulamanın çok kötü yanıydı bunlar. Gerçekten mide kaldırmaz.
Zamanla S.A.’DEN puan alan sporcular kendi içinde iki doğal gruba ulaştı.
Birinci grup, bir kısmı gerçekten araştırmacı, öğrenme açlığı içindeki çocuklardı. Bir bölümü zamanla satrançtan soğudu. Çünkü tamamen tesadüfle sırf UKD kazanma hedefi için satrançla tanışan çocuklardı bunlar. İçinde çalışmanın olduğunu keşfedince hemen kaçtılar. Tam çağımızın çocukları…
Diğer ikinci grup çalışmanın faydasını yaşayanlardı. Aralarında antrenörleri de vardı. Birlikte çözmüş de olabilirler. Evet, antrenörü sporcusu için bir kaynak yayından birlikte çalışma yaptılar. Buradan sonrası için muhtemel haksız kazançlar için fırsat arayanlar da olmuştur elbette. Bu yapılanı asla kabul edemem.
Zaten öyle bir grup da ortaya çıktı ki, turnuvalarda akademiden sahip oldukları UKD leri hızla düştü, kel göründü. Tabi biz o antrenörleri çalışma yaptıkları sporculardan biliyoruz. Kendilerini saklayamayan antrenörler uzunca bir süre ortalarda görünmediler.
Sırf bu olumsuzluklardan dolayı SATRANÇ AKADEMİSİ kötülenemez, ortadan kaldırılması istenemez.
O zaman turnuvalardaki hırsızlıklar yüzünden turnuvalar da kaldırılmalıdır. Böyle mantık olur mu?
Ama gördüğüm ve bildiğim bir şey var.
Tüm bu çocukları ve farklı yaştan diğer sporcuları SATRANÇ AKADEMİSİNE çeken en önemli ortak konu UKD kazanımıydı.
Çünkü öyle enteresan sporcular da çıktı ki, belli bir oyun gücü ve tekniği var ama sırf UKD si olmadığı için ukd barajı konan turnuvalara katılamıyor ve kayıt yaptıramıyordu. Bu onlarında turnuvalara katılımını sağladı. Satranç dünyası bu amatörleri de kazandı. Böyle çok tanıdığım insan vardır.
Süreç böyledir.
...
Gelelim benim değişen düşünceme...
Önceleri ben de Ateş Bey gibi düşünüyordum. UKD (ELO değil) ancak turnuvalarda kazanılmalıdır. Tabi turnuvalara katılabilirse…
Satrançta ilk turnuvasına hiçbir sportif satranç eğitimi almadan başlayan çocuklar düşünelim. Hangi bilgi dağarcığıyla yarışabilirler ki? İleri yaştaki sporcular da öyle.
Bu sporcular ilk UKD’ LERİNE kavuşmak için sadece 3 dönem, 9 UKD li rakip gibi süreçlerden geçerek hasbelkader UKD li olacaklar…
Ama SATRANÇ AKADEMİSİ sürecinden geçen sporcular biraz daha nitelikli eğitim ve UKD sahibi olacaklardır. Ben ikincisini tercih ederim.
Ateş Bey’in söylediği öneriye bir satranççı olarak katılırım. Ayrı bir değerlendirme ve puan sistemi olsun der. Ama eğitimci yanım, yılların gözlemleri sonucu bunun eksik ve hayal olduğunu bana gösterdi. Özellikle de bu çağda!
Sizin dediğiniz puanlı satrançtır( Ali İPEK nur içinde yatsın). Bu uygulama çocuğu kesmez!
O takip edilebilecek, kazandıkça artıracağı ve resmi bir sistemden ebeveyn ve arkadaşlarına gösterebileceği somut bir puan istiyor.
Bu arada Erşan Bey eğer hala okumaya devam ediyorsanız TSF nin tüm emekçileri, emekçisinden spor uzmanına kadar hakkınızda derin saygı besliyorlar size.
Ve.
Erşan Bey inanın FIDE kartımla beni tanıştırmanız benim için iyi oldu. Varlığından haberdar olmayacak kadar benim için "özel" di.
Eğer bulabilirseniz birkaç GM ye karşı oyunum da var. Onları ben bulamadım, belki kaybettim. Yayınlarsanız sevinirim.
Nasılsa özelimiz kalmadı artık.
Sonuç olarak söylemek isterim ki,
UKD kazanımı elbette turnuvalarda başladı.Öyle de devam edebilir.
Ama biz hızla değişen bir dünyada yaşamaktayız.
Emek sarfederek, öğrenme sürecinden geçerek UKD kazanımı neden puanları kontrol altında ve sınırlanmış olan bir sistemden de
kazanılmasın ki?
Sizce hangi 1200 UKD hak edilerek kazanılmıştır?
Sadece turnuvalara katılarak kazanılan mı,
yoksa teşvik amaçlı, öncesinde eğitimi ön plana alarak sizi sitematik ve standart olarak ölçen mi?Tabi sadece başlangıç olarak. Alt yapısı kuvvetli, satranççılarca oluşturulmuş.
UKD eğer ULUSAL KUVVET DERECESİ ise kuvvetinizi ölçer.
Bu kuvvet de belli standartlardan oluşmuş eğitim süreci ve testlerden ibaret ise...
Bunda kötüye yorulacak bir şey göremiyorum.
Eğer ilk turnuvasına katılan bir çocuk düşük hasbelkader ortalamalı bir grupta istediği kadar başarılı olsun yine düşük ukd çıkarmayacak mıdır?
Ancak başlangıçta 3 aşama sonrası 1200, yenilenilecek bir sistemde sreç içinde belli ölçen sistemler sonrası 1400, 1500 ler neden olmasın?
Ben bunu yüreklice destekliyorum.
Ben buradayım...
- MATRANÇ -