13-07-2015, 17:40
(Son Düzenleme: 13-07-2015, 18:22, Düzenleyen: M.Aşkın TAŞAN.)
Bilakis,
Ben sizi çok iyi anlıyorum.
Fikirlerinize katılıyor,saygı duyuyor ve biliyorum. Ama ben farklı bir kulvarda; bir özlem ve bir güven belirtmiştim.
Çarpıtan ben miyim?
Lütfen bu sayfanın başlığına bakar mısınız?
Bu tip yakıştırma yaklaşımlar ile açılan konunun özünün geçiştirilmesine çok alışkınım.
Okuma bilen her insan şunları anlar;
Orada bir sevinç, bir özlem ve bir güven var.
Daha yolun başındakilere...
Çok tecrübeli bir antrenör bunları bilir.
Özlem bn.ATALIK' A , güven ise tüm takımımıza yönelik idi.
İçtenlikle de başarı öyküsü demiştim.
Bunu ne yönetime, ne de başka bir oluşuma bağlamadım!
Kişiler ve isimler ile ilgilenmiyorum.
Ben başarıyı bir araya geliş ve yola çıkış olarak görürüm.
Sonuçsal başarılarına da şimdiden güveniyorum.
Gerisi detaydır benim için Yakup Hocam!
Yazılarınızda sanırım bu düşünce noktamı kaçırdınız. Geçmiş ile ilgilendirdiniz. Oysa ben başlangıçtayım.
Kaçırdığınız fark budur.
Bu konunun ilk başlığı olan yazım ve içeriği çerçevesinde değerlendirme beklerdim.
Örneğin bn. ATALIK'IN ne gibi katkısı olacak?,
Kampta yer almasının diğer sporcular üzerindeki olumlu motivasyonu,
Diğer sporcuların bu konudaki görüşleri,
Takım ne çalışıyor?,
Antrenman programı, belki de başka tecrübeleriniz, önerileriniz, olumlu motivasyon yüklemeleriniz.
Öyle ya burayı okuyan onlarca yüzlerce antrenör de var.
Bunları kim anlatacak?
...
Ama siz?
Klasik eleştiri metodu ile, yepyeni bir başlangıca eski sorunları bulaştırıyorsunuz.
Ben de buna şaşırıyor ve üzülüyorum.
Geçmiş ile ilgili olarak ise elbette benim de çok söyleyeceklerim olacak.
Özellikle ulusal takımlar alt yapıları, alanınız olan antrenörlük çalışmaları, varsa bu konudaki projeleriniz gibi...
Bunları da konuşacağız elbette.
Ama bu kutuyu ayrı tutalım istemiştim.
Ben de kamplarda yönetici olarak yer aldım. O havayı kamp içindeki bir gözlemci olarak ben de biliyorum.
Bu konuda tecrübesiz değilim.
Bunları da özellikle de bayan satrancını ya da satrancımızda neden bayan sporcu yok ya da yetersiz , onu anlatacağım.
Söylediklerinizi herkes biliyor, yeni bir tespit değil.
Temelinde yatan sebeplere neden yönelmiyorsunuz?
Dediğiniz gibi satranç bir bilimse eğer;
SEBEP SONUÇ İLİŞKİSİNİ ORTAYA KOYMALISINIZ.
Bu konuda sizi sonuna kadar dinlemek isterim.
Benim konu başlığını, tebrikimi, dileğimi, özlemimi ve güvenimi yok sayıp klasik yöntemle eleştiri...
Güzel,
Benimde bazı eleştirilerim olacak o zaman izniniz ile...
SELAMLAR.
Ne yazık ki katılamıyorum bu tespitinize, çünkü bu konuda bir iki küçük tespit var. Gözünüzden kaçmış olabilir.
Bakın;
(Dün 11:34)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:....Bu bölüme bir fotoğraf konmuştur.O fotoğrafa karşı saygısızlık yapmış olma ve yanlış anlaşılma olmasını istemiyorum.
Burada Ateş Bey'e katılırım. Sorumluluktan da kaçmadan. Ama belirtmek istediğim bir şey var:
Diyor ki Ateş ÜLKER " Ne yazık ki bugüne kadar sürdürülen Politikalardan hepimiz değişik derecelerde suçluyuz. Hem eleştirdik. Hem de savaşın içine bizzat girmedik. Uzakta kaldık."
Bence bu tespit sorunların temelindeki çözüm yollarından biriydi Ama tren kaçmadı Ateş Bey! Bu sözünüz umarım umutsuzluğa davet anlamı taşımaz.
Ya da başka bir örnek şöyle;
Attorney at Law:
Diğer yandan Ateş Bey'in bu başlıkta paylaşılan fotoğrafa karşı bir yanlış anlaşılma içine girilmemesi isteğine de sonuna kadar katılıyorum.
Bu başlıkta dile getirilmek istenen, üniversite eğitimi sebebiyle bir milli görevden affını istemek zorunda kalan kızın yıllarca ücretsiz izin ile cezalandırılması, bir diğer sporcunun (ki bu sporcu en yüksek ratinge sahip kadın sporcumuz) muhalif olduğu için yıllarca milli takıma alınmaması gibi en kibar tabiriyle "yanlış zihniyetin" son bulmuş olduğudur ve bu tablo gerçekten özlenmiştir.
Tabi benim kullandığım "özlenen" kelimesi muhtemelen farklı algılanmış olabilir.
Ya da ben öyle anlıyorum.
Ben sizi çok iyi anlıyorum.
Fikirlerinize katılıyor,saygı duyuyor ve biliyorum. Ama ben farklı bir kulvarda; bir özlem ve bir güven belirtmiştim.
Çarpıtan ben miyim?
Lütfen bu sayfanın başlığına bakar mısınız?
Bu tip yakıştırma yaklaşımlar ile açılan konunun özünün geçiştirilmesine çok alışkınım.
Okuma bilen her insan şunları anlar;
Orada bir sevinç, bir özlem ve bir güven var.
Daha yolun başındakilere...
Çok tecrübeli bir antrenör bunları bilir.
Özlem bn.ATALIK' A , güven ise tüm takımımıza yönelik idi.
İçtenlikle de başarı öyküsü demiştim.
Bunu ne yönetime, ne de başka bir oluşuma bağlamadım!
Kişiler ve isimler ile ilgilenmiyorum.
Ben başarıyı bir araya geliş ve yola çıkış olarak görürüm.
Sonuçsal başarılarına da şimdiden güveniyorum.
Gerisi detaydır benim için Yakup Hocam!
Yazılarınızda sanırım bu düşünce noktamı kaçırdınız. Geçmiş ile ilgilendirdiniz. Oysa ben başlangıçtayım.
Kaçırdığınız fark budur.
Bu konunun ilk başlığı olan yazım ve içeriği çerçevesinde değerlendirme beklerdim.
Örneğin bn. ATALIK'IN ne gibi katkısı olacak?,
Kampta yer almasının diğer sporcular üzerindeki olumlu motivasyonu,
Diğer sporcuların bu konudaki görüşleri,
Takım ne çalışıyor?,
Antrenman programı, belki de başka tecrübeleriniz, önerileriniz, olumlu motivasyon yüklemeleriniz.
Öyle ya burayı okuyan onlarca yüzlerce antrenör de var.
Bunları kim anlatacak?
...
Ama siz?
Klasik eleştiri metodu ile, yepyeni bir başlangıca eski sorunları bulaştırıyorsunuz.
Ben de buna şaşırıyor ve üzülüyorum.
Geçmiş ile ilgili olarak ise elbette benim de çok söyleyeceklerim olacak.
Özellikle ulusal takımlar alt yapıları, alanınız olan antrenörlük çalışmaları, varsa bu konudaki projeleriniz gibi...
Bunları da konuşacağız elbette.
Ama bu kutuyu ayrı tutalım istemiştim.
Ben de kamplarda yönetici olarak yer aldım. O havayı kamp içindeki bir gözlemci olarak ben de biliyorum.
Bu konuda tecrübesiz değilim.
Bunları da özellikle de bayan satrancını ya da satrancımızda neden bayan sporcu yok ya da yetersiz , onu anlatacağım.
Söylediklerinizi herkes biliyor, yeni bir tespit değil.
Temelinde yatan sebeplere neden yönelmiyorsunuz?
Dediğiniz gibi satranç bir bilimse eğer;
SEBEP SONUÇ İLİŞKİSİNİ ORTAYA KOYMALISINIZ.
Bu konuda sizi sonuna kadar dinlemek isterim.
Benim konu başlığını, tebrikimi, dileğimi, özlemimi ve güvenimi yok sayıp klasik yöntemle eleştiri...
Güzel,
Benimde bazı eleştirilerim olacak o zaman izniniz ile...
SELAMLAR.
(12-07-2015, 23:24)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın Bey.
Yazılarımı okuyan büyük bir kesimden olumlu mesajım için teşekkürler, ellerine sağlık mesajları alırken , sizin ne yazdıklarımı anlamamaya çalışmanız beni biraz şaşırttı.
Ne yazık ki katılamıyorum bu tespitinize, çünkü bu konuda bir iki küçük tespit var. Gözünüzden kaçmış olabilir.
Bakın;
(Dün 11:34)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı:....Bu bölüme bir fotoğraf konmuştur.O fotoğrafa karşı saygısızlık yapmış olma ve yanlış anlaşılma olmasını istemiyorum.
Burada Ateş Bey'e katılırım. Sorumluluktan da kaçmadan. Ama belirtmek istediğim bir şey var:
Diyor ki Ateş ÜLKER " Ne yazık ki bugüne kadar sürdürülen Politikalardan hepimiz değişik derecelerde suçluyuz. Hem eleştirdik. Hem de savaşın içine bizzat girmedik. Uzakta kaldık."
Bence bu tespit sorunların temelindeki çözüm yollarından biriydi Ama tren kaçmadı Ateş Bey! Bu sözünüz umarım umutsuzluğa davet anlamı taşımaz.
Ya da başka bir örnek şöyle;
Attorney at Law:
Diğer yandan Ateş Bey'in bu başlıkta paylaşılan fotoğrafa karşı bir yanlış anlaşılma içine girilmemesi isteğine de sonuna kadar katılıyorum.
Bu başlıkta dile getirilmek istenen, üniversite eğitimi sebebiyle bir milli görevden affını istemek zorunda kalan kızın yıllarca ücretsiz izin ile cezalandırılması, bir diğer sporcunun (ki bu sporcu en yüksek ratinge sahip kadın sporcumuz) muhalif olduğu için yıllarca milli takıma alınmaması gibi en kibar tabiriyle "yanlış zihniyetin" son bulmuş olduğudur ve bu tablo gerçekten özlenmiştir.
Tabi benim kullandığım "özlenen" kelimesi muhtemelen farklı algılanmış olabilir.
Ya da ben öyle anlıyorum.
- MATRANÇ -