29-07-2015, 23:08
[color=#0000CD]Mojo Jojo diyor ki: (27-07-2015, 21:28)[/color]
[color=#9400D3]" Şimdi birkaç tespit:
1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Ciddi iştir. Ana okuluna satranç sokan insan çocuklara da satranca da zarar verir.
2 - Beş yaşındaki çocuğun satranç oynatılması katliamdır. Siz para kazanacaksınız diye satrancı yerlerde süründürme, buna da çocukları alet etme hakkınız yok.
Beynin motor gelişimi için satrancın bir başlangıç safhası vardır. Egoları oldukça yüksek olan okul öncesi çocuklar bu ciddi eğitime çok erken girerlerse, satrancı zihinlerinde tüketirler. Ayrıca ilk başarısızlık halinde bunu bir "zeki olup olmama" sorunu haline çevirirler.
Ayrıca bu projenin çocukları falan da düşündüğü yok. Proje büyüklere yönelik.
Asıl amaç da derneğin adında gizli. "Satrançla büyüyorum" ifadesi çocukların büyümesini değil, daha başka bir zümrenin büyümesini ifade ediyor."[/color]
...
[color=#0000CD]İlk bakışta çocuk psikolojisinden gayet iyi anlayan bir uzmandan çıkan bir yazı görüntüsü var değil mi?
Gerçek öyle midir?
İnanıyor musunuz?
İnceleyelim o zaman...
Ne diyor arkadaşımız,
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir."
Çocukların oynayacağı bir şey değildir.
Çocuklar satranç oynamaz.
Öyle mi?
SATRANÇ BİR OYUNSA EĞER BUNU DA DÜNYADA EN GÜZEL, ÇOCUKLAR OYNAR!
Çocuk ve oyun...
Belki de dünyada bir birine en güzel yakışan iki kelimedir.
Tabi çocuk psikolojisini bu kadar ters okursanız ne Montessori Eğitim Sistemini ortaya koyabilirsiniz, ne de çocukların oyun, dans, hareketler ve masallar ile satranca başladığı Psycometricity yöntemiden sağlıklı bir şekilde bahsedebilirsiniz?
“Satranç Eğitiminde Psycometricity Yöntemi ve Neden Ana Okullarında Satranç?”
Neden değil mi?
Bir açıp bakar insan...Ne anlatıyor diye.
Sayın Yakup BAYRAM'IN böyle bir söylemi ya da iddiası olmadı. Hakkını yemeyeceğim.
Ama satrancı ülkemiz sinemasının "Tosun Paşa" gibi bir baş yapıtı kullanarak sayfasında kendi reklamını yapmaya çalışan birisi için çocuk psikolojisinden bahsedebilmek ne büyük bir talihsizlik.
Ama bizim için de bir şans oldu açıkçası.
Bunu çalıştaya katılan tüm katılımcılar fark edecektir. Ülkenin tüm ana okulu öğretmenleri, yardımcı kadroda çalışanları...
Yabancı misafirler; KEVİN O’CONNELL, ALEXANDER KOSTYEV, ALESSANDRO DOMİNİCİ, GM OLGA DOLZKAYA...
Tam da bunu konuşuyorduk;" “Satranç Eğitiminde Psycometricity Yöntemi ve Neden Ana Okullarında Satranç?”
Değil mi?
Ama zat-ı muhterem ne diyor?
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Çocukların oynayacağı bir şey değildir."
Tabi bu laf üst düzey bir satranççı tarafından ne kadar algılanabilir?
Ya bu o üst düzey satranççı bu yaşlardan gelmişse... O zaman tersini mi söylemek gerekir;
-Pardon satranç çocuk oyunu olabilir de...
Öyle mi?
Ya ülkemizden uç birörnek çıkarırsam?
Mesela, Tolga ÜLKER dersem.
"Her Çocuk Yeteneklidir " dersem.
Bu başlığı sosyal medyada ki paylaşımlardan izleyin dersem?
O zaman ne olacak?
Alın size canlı kanlı bir örnek!
Ailesinin, kendisinin, kardeşinin, ders öğretmenlerinin, antrenörünün, tüm tanıyanların ortak ifadelerini izleyin o videoda.
Tabi kurgulanmıştır demezseniz.
Aslında projenin belli başlı tek amacı çocuklara satranç öğretmek değildir. Tabi bu fikir böyle lanse edilirse tartışma da bu yöne rahatlıkla kayabilir.
Tam amaca uygun sakat argümanlar da devreye girer.
Yani elbette o yaş çocuklara vezir matı, iyi at,at-fil matı gibi onlara göre çok üst düzey bilgiler mi verileceğini söylüyor?
Ne söylüyor?
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Çocukların oynayacağı bir şey değildir."
Oyundan ne anladığını sormak gerekmez mi bu uzmana?
SATRANÇ EĞİTİMİNİ OYUNLAŞTIRIYORUZ, beyefendi!!
Bunu ne görebiliyorlar, ne de anlamaya çalışıyorlar!
Eldeki harikulade görsel ve dijital materyaller ile...
İtalya, Fransa ve İspanya'da son yıllarda uygulanan metotlar ile.
Gerçi benim öğretmenim kendi yaratıcılığı ile çoktan bulmuş bu materyallerin benzerlerini.
Bahçesinde yapmış mini oyun alanını, içinde gezdirmiş çocuklarını beraberce.
Çocuklar oyun ile öğrenmişler yatay dikey çaprazları...
Fil olmuşlar ellerindeki tahta maketlerle çapraz koşmuşlar karelerde...
Sonra At olmuşlar, zıplamışlar hep beraberce...
Öğretmenim şarkısını da yapmış;
Kaleler düz gider,
Filler ise çapraz.
Atlar,atlar...
İki düz bir yan zıplar.
Atlar, atlar,
Her şeyin üstünden atlar.
...
(merak etmeyin, devam edecek)
[/color]
[color=#9400D3]" Şimdi birkaç tespit:
1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Ciddi iştir. Ana okuluna satranç sokan insan çocuklara da satranca da zarar verir.
2 - Beş yaşındaki çocuğun satranç oynatılması katliamdır. Siz para kazanacaksınız diye satrancı yerlerde süründürme, buna da çocukları alet etme hakkınız yok.
Beynin motor gelişimi için satrancın bir başlangıç safhası vardır. Egoları oldukça yüksek olan okul öncesi çocuklar bu ciddi eğitime çok erken girerlerse, satrancı zihinlerinde tüketirler. Ayrıca ilk başarısızlık halinde bunu bir "zeki olup olmama" sorunu haline çevirirler.
Ayrıca bu projenin çocukları falan da düşündüğü yok. Proje büyüklere yönelik.
Asıl amaç da derneğin adında gizli. "Satrançla büyüyorum" ifadesi çocukların büyümesini değil, daha başka bir zümrenin büyümesini ifade ediyor."[/color]
...
[color=#0000CD]İlk bakışta çocuk psikolojisinden gayet iyi anlayan bir uzmandan çıkan bir yazı görüntüsü var değil mi?
Gerçek öyle midir?
İnanıyor musunuz?
İnceleyelim o zaman...
Ne diyor arkadaşımız,
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir."
Çocukların oynayacağı bir şey değildir.
Çocuklar satranç oynamaz.
Öyle mi?
SATRANÇ BİR OYUNSA EĞER BUNU DA DÜNYADA EN GÜZEL, ÇOCUKLAR OYNAR!
Çocuk ve oyun...
Belki de dünyada bir birine en güzel yakışan iki kelimedir.
Tabi çocuk psikolojisini bu kadar ters okursanız ne Montessori Eğitim Sistemini ortaya koyabilirsiniz, ne de çocukların oyun, dans, hareketler ve masallar ile satranca başladığı Psycometricity yöntemiden sağlıklı bir şekilde bahsedebilirsiniz?
“Satranç Eğitiminde Psycometricity Yöntemi ve Neden Ana Okullarında Satranç?”
Neden değil mi?
Bir açıp bakar insan...Ne anlatıyor diye.
Sayın Yakup BAYRAM'IN böyle bir söylemi ya da iddiası olmadı. Hakkını yemeyeceğim.
Ama satrancı ülkemiz sinemasının "Tosun Paşa" gibi bir baş yapıtı kullanarak sayfasında kendi reklamını yapmaya çalışan birisi için çocuk psikolojisinden bahsedebilmek ne büyük bir talihsizlik.
Ama bizim için de bir şans oldu açıkçası.
Bunu çalıştaya katılan tüm katılımcılar fark edecektir. Ülkenin tüm ana okulu öğretmenleri, yardımcı kadroda çalışanları...
Yabancı misafirler; KEVİN O’CONNELL, ALEXANDER KOSTYEV, ALESSANDRO DOMİNİCİ, GM OLGA DOLZKAYA...
Tam da bunu konuşuyorduk;" “Satranç Eğitiminde Psycometricity Yöntemi ve Neden Ana Okullarında Satranç?”
Değil mi?
Ama zat-ı muhterem ne diyor?
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Çocukların oynayacağı bir şey değildir."
Tabi bu laf üst düzey bir satranççı tarafından ne kadar algılanabilir?
Ya bu o üst düzey satranççı bu yaşlardan gelmişse... O zaman tersini mi söylemek gerekir;
-Pardon satranç çocuk oyunu olabilir de...
Öyle mi?
Ya ülkemizden uç birörnek çıkarırsam?
Mesela, Tolga ÜLKER dersem.
"Her Çocuk Yeteneklidir " dersem.
Bu başlığı sosyal medyada ki paylaşımlardan izleyin dersem?
O zaman ne olacak?
Alın size canlı kanlı bir örnek!
Ailesinin, kendisinin, kardeşinin, ders öğretmenlerinin, antrenörünün, tüm tanıyanların ortak ifadelerini izleyin o videoda.
Tabi kurgulanmıştır demezseniz.
Aslında projenin belli başlı tek amacı çocuklara satranç öğretmek değildir. Tabi bu fikir böyle lanse edilirse tartışma da bu yöne rahatlıkla kayabilir.
Tam amaca uygun sakat argümanlar da devreye girer.
Yani elbette o yaş çocuklara vezir matı, iyi at,at-fil matı gibi onlara göre çok üst düzey bilgiler mi verileceğini söylüyor?
Ne söylüyor?
" 1 - Satranç çocuk oyuncağı değildir. Çocukların oynayacağı bir şey değildir."
Oyundan ne anladığını sormak gerekmez mi bu uzmana?
SATRANÇ EĞİTİMİNİ OYUNLAŞTIRIYORUZ, beyefendi!!
Bunu ne görebiliyorlar, ne de anlamaya çalışıyorlar!
Eldeki harikulade görsel ve dijital materyaller ile...
İtalya, Fransa ve İspanya'da son yıllarda uygulanan metotlar ile.
Gerçi benim öğretmenim kendi yaratıcılığı ile çoktan bulmuş bu materyallerin benzerlerini.
Bahçesinde yapmış mini oyun alanını, içinde gezdirmiş çocuklarını beraberce.
Çocuklar oyun ile öğrenmişler yatay dikey çaprazları...
Fil olmuşlar ellerindeki tahta maketlerle çapraz koşmuşlar karelerde...
Sonra At olmuşlar, zıplamışlar hep beraberce...
Öğretmenim şarkısını da yapmış;
Kaleler düz gider,
Filler ise çapraz.
Atlar,atlar...
İki düz bir yan zıplar.
Atlar, atlar,
Her şeyin üstünden atlar.
...
(merak etmeyin, devam edecek)
[/color]
- MATRANÇ -