05-08-2015, 11:02
(Son Düzenleme: 05-08-2015, 11:18, Düzenleyen: Erşan Gökerman.)
Kuralların bize tanıdığı hak, oyun sırasında bir oyuncunun diğerine beraberlik önermesi ve diğerinin de dilerse bunu kabul edebilmesi değil mi? Şimdi bu durumla, oyundan bir gece evvel elde kağıt kalem oturup, 'sen benimle berabere yap ben sana şu kadar para vereyim' demek aynı şey olabilir mi?
Bir başka durumda, bir takım dilerse bir maça yedek kadrosuyla çıkabilir. Kimse niye yedek kadroyla çıkıyorsunuz diye karışma hakkına sahip değildir. Ancak bir gece önce iki takım arasında ''yarın bizim karşımıza yedek oyuncularla çıkın biz de size şu kadar para, oyuncu vs verelim'' şeklinde bir konuşma geçerse elbette iki durum arasında gece ile gündüz kadar fark vardır.
Tutku Dinçer 2-3 defa yazdı, 'bir oyunun, maçın sonucunun önceden kararlaştırılması, bazı durumlarda bundan menfaat elde edilmese bile şike olarak tanımlanmaktadır.
Gürcü oyuncunun örneğini biraz değiştirelim. İki oyuncu son tura rakiplerinden 1 puan önde giriyorlar. Elbette bu iki oyuncu beraberlik yaparak kendilerini garantiye almak isteyebilirler. Fakat oyunculardan biri kazanmak istiyorsa ve diğeri 'ya ne olur oynamayalım, toplam ödülün yüzde 60'ını sen al ama berabere yapalım' diyorsa o zaman karanlık sulara girdiniz demektir.
Tüm bu örneklerde ortaya çıkan fark, sonucun önceden kararlaştırılması, bir pazarlık yapılması, çoğunlukla da bir çıkar elde edilmesidir. Elbette tüm beraberlikleri, hükmen galibiyetleri mercek altına yatırıp soruşturmak mümkün değil. İki arkadaşın ilk tur kısa berabere yapmasının peşinden gitmeye gerek yok ama başka sporcuların sonuçlarını etkileyecek, özellikle son turlarda bariz bir biçimde yapılan hadi onu da geçtim, oyuncu tarafından itiraf edilmiş durumlar karşısında bir şeyler yapılması gerekmez mi?
1) Beraberlikler için 40 hamle kuralı,
2) Hükmen yenilgilere ve turnuva terk etmelere yaptırım uygulanması
3) Şüpheli sonuçlar ve itiraflar (!) hakkında en azından oyuncudan savunma istenmesi ve bir soruşturulma yapılması.
Sadece şu 3 adımı uygulasanız sorunun tamamını değilse bile büyük bir kısmını halledebilirsiniz. Geri kalanı ancak eğitim, kültür ve sizin kurumlar olarak kararlı duruşunuzla giderilebilir.
Elbette ümitli olmaya gerek yok. Bir günde tartışılıp, karara varılabilecek, kısa sürede eğitimi verilip uygulamaya gidilebilecek bu tip konular yerine, madalya dağıtarak çocuklara emzik vermek, 5 yaşında çocuklar birbirlerinin kafasını kırsın diye bahçe satrancı dağıtmak, bir şehirde 100 bin takım dağıtıp, onlara lisans çıkartmak gibi daha önemli işler var.
Bir başka durumda, bir takım dilerse bir maça yedek kadrosuyla çıkabilir. Kimse niye yedek kadroyla çıkıyorsunuz diye karışma hakkına sahip değildir. Ancak bir gece önce iki takım arasında ''yarın bizim karşımıza yedek oyuncularla çıkın biz de size şu kadar para, oyuncu vs verelim'' şeklinde bir konuşma geçerse elbette iki durum arasında gece ile gündüz kadar fark vardır.
Tutku Dinçer 2-3 defa yazdı, 'bir oyunun, maçın sonucunun önceden kararlaştırılması, bazı durumlarda bundan menfaat elde edilmese bile şike olarak tanımlanmaktadır.
Gürcü oyuncunun örneğini biraz değiştirelim. İki oyuncu son tura rakiplerinden 1 puan önde giriyorlar. Elbette bu iki oyuncu beraberlik yaparak kendilerini garantiye almak isteyebilirler. Fakat oyunculardan biri kazanmak istiyorsa ve diğeri 'ya ne olur oynamayalım, toplam ödülün yüzde 60'ını sen al ama berabere yapalım' diyorsa o zaman karanlık sulara girdiniz demektir.
Tüm bu örneklerde ortaya çıkan fark, sonucun önceden kararlaştırılması, bir pazarlık yapılması, çoğunlukla da bir çıkar elde edilmesidir. Elbette tüm beraberlikleri, hükmen galibiyetleri mercek altına yatırıp soruşturmak mümkün değil. İki arkadaşın ilk tur kısa berabere yapmasının peşinden gitmeye gerek yok ama başka sporcuların sonuçlarını etkileyecek, özellikle son turlarda bariz bir biçimde yapılan hadi onu da geçtim, oyuncu tarafından itiraf edilmiş durumlar karşısında bir şeyler yapılması gerekmez mi?
1) Beraberlikler için 40 hamle kuralı,
2) Hükmen yenilgilere ve turnuva terk etmelere yaptırım uygulanması
3) Şüpheli sonuçlar ve itiraflar (!) hakkında en azından oyuncudan savunma istenmesi ve bir soruşturulma yapılması.
Sadece şu 3 adımı uygulasanız sorunun tamamını değilse bile büyük bir kısmını halledebilirsiniz. Geri kalanı ancak eğitim, kültür ve sizin kurumlar olarak kararlı duruşunuzla giderilebilir.
Elbette ümitli olmaya gerek yok. Bir günde tartışılıp, karara varılabilecek, kısa sürede eğitimi verilip uygulamaya gidilebilecek bu tip konular yerine, madalya dağıtarak çocuklara emzik vermek, 5 yaşında çocuklar birbirlerinin kafasını kırsın diye bahçe satrancı dağıtmak, bir şehirde 100 bin takım dağıtıp, onlara lisans çıkartmak gibi daha önemli işler var.