17-08-2015, 19:45
Bu başlık altına son kez yazıp kendi açımdan kapatmak istiyorum. Maddelerinizden giderek belirteyim:
Satranca 4-5 yaşında başlanamaz iddiası doğru bir iddiadır. Sadece bu başlıkta daha çok derneğin şekli ve ahlaki tarafı ön plana çıkarıldığından bu konuya çok girilmedi.
Çocukların satranç kavramının farkına varması ve aşina olması başka şeydir; oldukça ciddi ve katı bir öğrenme / özümseme ve yarışma süreci içeren bu disiplinin 5 yaşında öğretilmesi bambaşka bir şeydir. Dünyada okuma yaşı bile 6 ile 7'dir; çünkü çocukların zihni gelişimi bazı kavramların çabuk algılanması açısından yeterli değildir. Acele etmemek ve özümsetmek gerekir.
Yani çocuk önce kavram ile yavaş yavaş tanışıp sonra çok ehil ellerde bu sürece katılabilir. Capablanca bile belli yaşa kadar bu oyuna dahil edilmedi.
Ayrıca bahçeye yapılacak satrancın, çocuklara nasıl bir sevgi, öğrenim ve disiplin vereceği hiç açık değil. Çocukların tümü resim çizmeye 3-4 yaşında başlıyor, bu onların büyük ressam olmasını gerektirmiyor. Bizde öyle bir algı oluştu ki, bahçede Fil figürünü gören 10,000 çocuktan en az 100'ü dahi olacak sanıyoruz; böyle birşey yok. Polgar kardeşler falan böyle çıkmadı yani
Ve hangi hocayla? Bu ülkede satrancı bilmeyen 1,200'lük onlarca yeteneksizle mi o kadrolar doldurulacak? Hadi hoca diye son 15 yılda sokağa salınan bir sürü, taşların hareketini biliyor, öğretme metodolojisini kaçı biliyor? 4-5 yaşındaki çocukların öğrenim stilleri ve pedogojik tipleri ile 7-8 yaşındakilerin veya benim gibi 40 yaşındaki adamlarınki aynı mıdır?
Bu projenin çocukları düşündüğü çok açık bir yalan. Öyle olsa, geniş katılımlı bir kamusal proje oluşturulur, akademisyenlerden, ciddi satranç eğitimcilerinden yararlanılır ve yabancı sistemlerden kaynak alınırdı. Hollanda'da, Rusya'da, İngiltere'de nasıl mesela?
Oysa bizde Başkanın akrabası, Nilüfer hanım, YK üyesi falanca beyin akrabası ile birden bire karşımıza çıkan bir dernek var; ne içerisinde kaç pedagog olduğunu biliyoruz ne akademisyen, ne üniversite desteği, ne yabancı bir kaynak ve metodoloji.
"Nilüfer abla iyidir" argümanı ile gidiyoruz. Oysa onbinleri ilgilendiren ama somut faydası üzerine hiçbir bilimsel temel bulunmayan bu projenin, böyle bir dernek kurulduktan sonra değil; kurulmadan önce tartışılmaya başlaması ve en başta çocukların hangi yaşta satranç öğreneceklerine ilişkin tarafsız üniversitelerden destek ve bilgi alınması lazımdı.
Bakın Spor Toto'nun denetim yapması hiçbir anlam taşımaz. Ona bakarsanız dernekleri İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı her zaman denetliyor zaten.
Ama yine biliyoruz ki -burada sözüm meclisten dışarı ve özellikle bir isnatta bulunmuyorum- bu ülkedeki tüm kumar faaliyetleri, daima "Kanarya Sevenler Derneği" veya "Koyunabdal Köyünü Yaşatma Derneği" gibi dernek çatıları altında örgütlenir.
Burada kamudan başlangıçta gizlenen bir yapı vardı, ilk burada bu forumda ortaya çıktı ve tartışılıyor. Ama hala daha şu sorular cevabını alamadı:
a) Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu niçin resmi web sitesinde gizleniyor ve bu gizleme niçin tam da bu tartışmaların başlamasından hemen sonra gerçekleşti?
b) Gulkız hanımın bu dernekte bir akrabası var mı?
c) Nilüfer hanım, denetim makamında olan TSF'nin bir yetkilisi iken niçin aynı anda -teknik olarak TSF ile menfaat çatışmasına sahip olan- bu dernekte görevli?
d) Dernekte, TSF Yönetim Kurulunda olan bir kişi ile aynı soyadı taşıyan ve kan bağı olan başka kimse var mı?
Bakın daha bu basit soruların cevabı gelmeden ve bir "oldu bitti" ile hepimizin varlığını öğrendiği bu derneğin ideal denetim mekanizmalarından geçip pirüpak olacağına çok kimseyi ikna edemezsiniz. Gerçek denetim kamu vicdanıdır çünkü ve o vicdan yukarıdaki basit cevapları hala alamadı.
Bu dedikleriniz kuruluş aşamasında olsaydı değerli olurdu. Projeyi açarsınız, duyurursunuz ve gönüllüleri davet edersiniz. Kimi fikren kimi madden destek olur. Sonra ilk genel kurulunuzu toplarsınız ve açıklanan tüzük doğrultusunda bir kamusal projeyi ilan edersiniz.
Hangisi yapıldı?
Dahası, Yakup bey tesadüfen bu konuyu yakalayıp buraya getirmese derneğin yapısını, ilişkilerini kim araştıracak kim duyacaktı? Artık derneğin yönetimi oluşmuş, iş bölümü belli bir nepotizm çerçevesinde yapılmış, iş pazarlama aşamasına gelmiş; siz diyorsunuz ki girin derneğe denetleyin.
Ben herşeyden önce bu derneğin bir sivil toplum faaliyeti yaptığına inanmıyorum, adını koyalım, bu ticari bir aktivitedir. Sivil toplum faaliyeti TEMA'dır, Türk Kalp Vakfıdır, AKUT'tur, LÖSEV'dir.
Kamuya çok önceden duyurulmuş, genele şamil ve herkesi kapsar bir misyonları vardır. Dağcılık Federasyonu başkanı bir akrabası, bir YK üyesinin kardeşi ve bir diğer kurul üyesi ile çaktırmadan bir dernek kurdurup ona AKUT demez mesela.
Bu dezenformasyon ısrarla niye yapılıyor anlamıyorum. Ticaret Sicil Gazetesini şimdi tekrar taradım, bu şirketin tasfiyeye alındığına dair hiçbir karar yok ve şirket hala faal. Sadece İstanbul'dan Ankara'ya taşınmış.
Bir bana şirket tasfiye kararının ne zaman alındığını ve ne zaman yürürlüğe girdiğini yazabilir mi? Yok çünkü.
Diyelim ki böyle bir düşünce var ve masa sandalye toplanıyor. O zaman şunu sormamız lazım:
2013 yılında 300,000 TL sermaye ile kurulan ve sadece 1 bilanço dönemini geçiren bu şirket niye kapatılıyor?
Çünkü bir şirket bu kadar kısa sürede -üstelik sizin benim lisans paralarımla kurulmuş ve faaliyete başlamışsa bunu sormak hakkımız- batamaz. Zaten ilk birkaç yıl yatırım zararı yapacağı beklenir.
O halde içeride ya usulsüzlük var, ki o zaman şirketin bugünkü Yönetim Kurulu olan Gulkız hanımdan Aşkın Keleş beye kadar herkesin bunu aydınlatması lazım veya canları sıkıldı, şirket kapatıyorlar.
Tekrar yazayım. Börekçi Salih Usta dükkanını kapatmıyor. Kamusal bir kurumun sizin benim lisans paralarımızla sermayesini koyduğu, bu kaynaklarla 2,5 yıl yürüttüğü bir şirket kapatılıyor? Nedeni açıklanmalı. Usulsüzlük mü, can sıkıntısı mı? Bunu bilmek satranç kamuoyunun hakkı.
(ve ayrıca bu şirket hala tasfiyede falan değil, ona da şerh koyalım).
Son olarak:
1,000 ana sınıfı, 300 okul, 25,000 öğrenci çok ciddi ve özellikli bir popülasyondur. Bu kitleye ben bir hayırsever olarak bedava silgi dağıtmaya kalksam on tane ön denetimden geçerim.
Materyaller (plastikler özellikle) toksik midir, standartları nelerdir, bu hacimde bir eğitimi hangi kadro verecek, amaç çocuklara satrancı mı sevdirmek yoksa bu kadar ciddi bir tabandan para mı kazanmak, bu tartışılmalı.
Ben her durumda bu yönetimin (Nilüfer hanımın menfaat çakışması başta olmak üzere) usule uygun bir iş yapmadığını ileri sürüyorum ve bunun ileride yargılama konusu olacağını iddia ediyorum.
Bu dernek halktan gizlenerek kurulmuş bir ticari organizasyondur. Defalarca yazdım; TSF'nin bu tür iş organizasyonlarının önünü açması kabahat değildir.
Kabahat, bunu bir yarışma, duyuru ve katılım olmadan bir yere tahsis etmesi ve "bizim kız, sizin oğlan" kurgusu ile teşekkül ettirip pazarlamasıdır.
(16-08-2015, 23:57)alisatran35 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 1- Öncelikle proje ana sınıfları gibi satranca öğrencilerin başlayabileceği en iyi dönemi hedefliyor. Büyük dünya şampiyonlarına baktığınızda bir çoğunun satranca 4-5 yaşlarında başladığını görüyoruz. Zaten satranca başlarken de onların yaşlarına uygun şekilde ve anlayabilecekleri bir formatta bir eğitim verilecektir. Videolarda bu detaylı olarak anlatılıyor. Satranca erken yaşta başlanmaz iddiası doğru bir iddia değildir.
Satranca 4-5 yaşında başlanamaz iddiası doğru bir iddiadır. Sadece bu başlıkta daha çok derneğin şekli ve ahlaki tarafı ön plana çıkarıldığından bu konuya çok girilmedi.
Çocukların satranç kavramının farkına varması ve aşina olması başka şeydir; oldukça ciddi ve katı bir öğrenme / özümseme ve yarışma süreci içeren bu disiplinin 5 yaşında öğretilmesi bambaşka bir şeydir. Dünyada okuma yaşı bile 6 ile 7'dir; çünkü çocukların zihni gelişimi bazı kavramların çabuk algılanması açısından yeterli değildir. Acele etmemek ve özümsetmek gerekir.
Yani çocuk önce kavram ile yavaş yavaş tanışıp sonra çok ehil ellerde bu sürece katılabilir. Capablanca bile belli yaşa kadar bu oyuna dahil edilmedi.
Ayrıca bahçeye yapılacak satrancın, çocuklara nasıl bir sevgi, öğrenim ve disiplin vereceği hiç açık değil. Çocukların tümü resim çizmeye 3-4 yaşında başlıyor, bu onların büyük ressam olmasını gerektirmiyor. Bizde öyle bir algı oluştu ki, bahçede Fil figürünü gören 10,000 çocuktan en az 100'ü dahi olacak sanıyoruz; böyle birşey yok. Polgar kardeşler falan böyle çıkmadı yani
Ve hangi hocayla? Bu ülkede satrancı bilmeyen 1,200'lük onlarca yeteneksizle mi o kadrolar doldurulacak? Hadi hoca diye son 15 yılda sokağa salınan bir sürü, taşların hareketini biliyor, öğretme metodolojisini kaçı biliyor? 4-5 yaşındaki çocukların öğrenim stilleri ve pedogojik tipleri ile 7-8 yaşındakilerin veya benim gibi 40 yaşındaki adamlarınki aynı mıdır?
Bu projenin çocukları düşündüğü çok açık bir yalan. Öyle olsa, geniş katılımlı bir kamusal proje oluşturulur, akademisyenlerden, ciddi satranç eğitimcilerinden yararlanılır ve yabancı sistemlerden kaynak alınırdı. Hollanda'da, Rusya'da, İngiltere'de nasıl mesela?
Oysa bizde Başkanın akrabası, Nilüfer hanım, YK üyesi falanca beyin akrabası ile birden bire karşımıza çıkan bir dernek var; ne içerisinde kaç pedagog olduğunu biliyoruz ne akademisyen, ne üniversite desteği, ne yabancı bir kaynak ve metodoloji.
"Nilüfer abla iyidir" argümanı ile gidiyoruz. Oysa onbinleri ilgilendiren ama somut faydası üzerine hiçbir bilimsel temel bulunmayan bu projenin, böyle bir dernek kurulduktan sonra değil; kurulmadan önce tartışılmaya başlaması ve en başta çocukların hangi yaşta satranç öğreneceklerine ilişkin tarafsız üniversitelerden destek ve bilgi alınması lazımdı.
(16-08-2015, 23:57)alisatran35 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 2- Satranç Federasyonu her hangi bir yerden bir malzeme alımı yapmayacağı gibi hiç bir kuruluşa da maddi yarar sağlamayacaktır. Proje tamamen Satrançla Büyüyorum derneği tarafından yürütülecektir. Anlaşıldığı kadarıyla da projenin maddi desteği Spor Toto Teşkilat Başkanlığı tarafından sağlanmaktadır. Spor Toto para verdiği yerin hangi usüllere göre alım yapacağını ve gerekli denetim mekanizmalarını işletecektir. Ayrıca Satranç Federasyonu da devlet tarafından ve genel kurul tarafından denetlenen ve eksiklik olması halinde sorgulanacak olacak bir kuruluştur. Federasyon'un kendisine bir proje ile gelen birilerine destek vermesinden daha doğal bir şey olmamalıdır. Hele ki bu bu kuruluş, desteği tamamen devlet kaynaklarından alıyorsa... Bence bu şekilde destek alabilecek kuruluşların sayısını artırmalıyız. Böylece satranca farklı ve güzel kaynaklar bulmuş oluruz.
Bakın Spor Toto'nun denetim yapması hiçbir anlam taşımaz. Ona bakarsanız dernekleri İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı her zaman denetliyor zaten.
Ama yine biliyoruz ki -burada sözüm meclisten dışarı ve özellikle bir isnatta bulunmuyorum- bu ülkedeki tüm kumar faaliyetleri, daima "Kanarya Sevenler Derneği" veya "Koyunabdal Köyünü Yaşatma Derneği" gibi dernek çatıları altında örgütlenir.
Burada kamudan başlangıçta gizlenen bir yapı vardı, ilk burada bu forumda ortaya çıktı ve tartışılıyor. Ama hala daha şu sorular cevabını alamadı:
a) Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu niçin resmi web sitesinde gizleniyor ve bu gizleme niçin tam da bu tartışmaların başlamasından hemen sonra gerçekleşti?
b) Gulkız hanımın bu dernekte bir akrabası var mı?
c) Nilüfer hanım, denetim makamında olan TSF'nin bir yetkilisi iken niçin aynı anda -teknik olarak TSF ile menfaat çatışmasına sahip olan- bu dernekte görevli?
d) Dernekte, TSF Yönetim Kurulunda olan bir kişi ile aynı soyadı taşıyan ve kan bağı olan başka kimse var mı?
Bakın daha bu basit soruların cevabı gelmeden ve bir "oldu bitti" ile hepimizin varlığını öğrendiği bu derneğin ideal denetim mekanizmalarından geçip pirüpak olacağına çok kimseyi ikna edemezsiniz. Gerçek denetim kamu vicdanıdır çünkü ve o vicdan yukarıdaki basit cevapları hala alamadı.
(16-08-2015, 23:57)alisatran35 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 3- Derneklerin yönetiminde her Türk vatandaşı görev alabilir. Hatta böyle bir dönemde insanların zamanlarını ayırarak, herhangi bir gelir de elde etmeden bu tür sivil toplum faaliyetlerine katılmaları teşvik de edilmelidir.
Bu dedikleriniz kuruluş aşamasında olsaydı değerli olurdu. Projeyi açarsınız, duyurursunuz ve gönüllüleri davet edersiniz. Kimi fikren kimi madden destek olur. Sonra ilk genel kurulunuzu toplarsınız ve açıklanan tüzük doğrultusunda bir kamusal projeyi ilan edersiniz.
Hangisi yapıldı?
Dahası, Yakup bey tesadüfen bu konuyu yakalayıp buraya getirmese derneğin yapısını, ilişkilerini kim araştıracak kim duyacaktı? Artık derneğin yönetimi oluşmuş, iş bölümü belli bir nepotizm çerçevesinde yapılmış, iş pazarlama aşamasına gelmiş; siz diyorsunuz ki girin derneğe denetleyin.
Ben herşeyden önce bu derneğin bir sivil toplum faaliyeti yaptığına inanmıyorum, adını koyalım, bu ticari bir aktivitedir. Sivil toplum faaliyeti TEMA'dır, Türk Kalp Vakfıdır, AKUT'tur, LÖSEV'dir.
Kamuya çok önceden duyurulmuş, genele şamil ve herkesi kapsar bir misyonları vardır. Dağcılık Federasyonu başkanı bir akrabası, bir YK üyesinin kardeşi ve bir diğer kurul üyesi ile çaktırmadan bir dernek kurdurup ona AKUT demez mesela.
(16-08-2015, 23:57)alisatran35 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 6- Satranç AŞ de bildiğimiz kadarıyla tasfiye sürecine girdi. Daha önceleri 8'e kadar eleman çalıştırırken şu an tasfiye görevlileri eliyle iş ve işlemlerini yürütüyor. Dolayısıyla, oradan alım yapmak zor olacaktır. Yaptığım bu açıklamalar, Federasyonun Satrançla Büyüyorum projesi kapsamında alım yapacağı şeklinde anlaşılmasın lütfen...
Bu dezenformasyon ısrarla niye yapılıyor anlamıyorum. Ticaret Sicil Gazetesini şimdi tekrar taradım, bu şirketin tasfiyeye alındığına dair hiçbir karar yok ve şirket hala faal. Sadece İstanbul'dan Ankara'ya taşınmış.
Bir bana şirket tasfiye kararının ne zaman alındığını ve ne zaman yürürlüğe girdiğini yazabilir mi? Yok çünkü.
Diyelim ki böyle bir düşünce var ve masa sandalye toplanıyor. O zaman şunu sormamız lazım:
2013 yılında 300,000 TL sermaye ile kurulan ve sadece 1 bilanço dönemini geçiren bu şirket niye kapatılıyor?
Çünkü bir şirket bu kadar kısa sürede -üstelik sizin benim lisans paralarımla kurulmuş ve faaliyete başlamışsa bunu sormak hakkımız- batamaz. Zaten ilk birkaç yıl yatırım zararı yapacağı beklenir.
O halde içeride ya usulsüzlük var, ki o zaman şirketin bugünkü Yönetim Kurulu olan Gulkız hanımdan Aşkın Keleş beye kadar herkesin bunu aydınlatması lazım veya canları sıkıldı, şirket kapatıyorlar.
Tekrar yazayım. Börekçi Salih Usta dükkanını kapatmıyor. Kamusal bir kurumun sizin benim lisans paralarımızla sermayesini koyduğu, bu kaynaklarla 2,5 yıl yürüttüğü bir şirket kapatılıyor? Nedeni açıklanmalı. Usulsüzlük mü, can sıkıntısı mı? Bunu bilmek satranç kamuoyunun hakkı.
(ve ayrıca bu şirket hala tasfiyede falan değil, ona da şerh koyalım).
(16-08-2015, 23:57)alisatran35 Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 7- Projenin içeriğine bakıldığında; 2015-2016 eğitim yılında 1000 ana sınıfında projenin uygulanacağı ve 300 okula da bahçe satrancı dağıtılacağı anlaşılıyor. Ayrıca öğretmenlere eğitim verilmesi ile birlikte satrancın 25000 öğrenciye ulaşacağını öngörebiliriz. Projeyi kazandıranlar güzel bir teşekkürü hak ediyorlar. Projenin uygulanması ile ilgili olumlu eleştiriler de yapmak gerekir.
Son olarak:
1,000 ana sınıfı, 300 okul, 25,000 öğrenci çok ciddi ve özellikli bir popülasyondur. Bu kitleye ben bir hayırsever olarak bedava silgi dağıtmaya kalksam on tane ön denetimden geçerim.
Materyaller (plastikler özellikle) toksik midir, standartları nelerdir, bu hacimde bir eğitimi hangi kadro verecek, amaç çocuklara satrancı mı sevdirmek yoksa bu kadar ciddi bir tabandan para mı kazanmak, bu tartışılmalı.
Ben her durumda bu yönetimin (Nilüfer hanımın menfaat çakışması başta olmak üzere) usule uygun bir iş yapmadığını ileri sürüyorum ve bunun ileride yargılama konusu olacağını iddia ediyorum.
Bu dernek halktan gizlenerek kurulmuş bir ticari organizasyondur. Defalarca yazdım; TSF'nin bu tür iş organizasyonlarının önünü açması kabahat değildir.
Kabahat, bunu bir yarışma, duyuru ve katılım olmadan bir yere tahsis etmesi ve "bizim kız, sizin oğlan" kurgusu ile teşekkül ettirip pazarlamasıdır.