21-08-2015, 14:49
(Son Düzenleme: 21-08-2015, 14:50, Düzenleyen: Attorney at Law.)
Bence bütün mesele "Başkan"lık sisteminde. Satrancımızda teorik olarak "Başkan"lık diye bir sistem yok ama ülkemizdeki her kuruluşta olduğu gibi pratikte "Başkan"lık sistemi öne çıkıyor. "Başkan"lık makamının federasyonu temsil yetkisi, imza yetkisi var ama federasyonu tek başına yönetemez. Örneğin, "Başkan" aldırmak istediği bir kararı Yönetim Kurulu'na sunsa ve "Arkadaşlar, şu kararı geçirelim." dese %90 o karar alınır. Yönetim Kurulu'nda 3 kişi ak dese, "Başkan" kara dese çıkacak karar %90 kara olur. Bu örnekleri TSF için yazmadım. Tüm ülkede bu iş böyle yürüyor.
Ne zaman ki "Başkan" değil de "Yönetim Kurulu" seçtiğimizi, Yönetim Kurulu toplantılarının formalite olmaması gerektiğini, bir kurumu yönetmenin ekip işi olduğunu hatırlar ve gerçekten de ona göre hareket edersek o zaman ülke olarak her kurumun yönetiminde daha başarılı oluruz.
İsimler üzerinden gidelim. Kıvanç Haznedaroğlu ve Gülkız Tulay arasındaki bir başkanlık seçiminde kaç tane satranççı Kıvanç'a destek vermez ki? Yaklaşık ben dahil %90ının desteği mantıken satranç sporcusu olan Kıvanç Haznedaroğlu'ndan yana olur.
Ama diğer yandan, Kıvanç Haznedaroğlu seçime girse ve ekibi de Türkiye ELO listesinin ilk 10 sporcusu olsa, diğer taraftan Gülkız Tulay'ın listesi işinin erbabı hukukçu, mali müşavir, profesyonel yönetici, kuvvetli sporcular, tecrübeli birer antrenör ve hakem vb. kişilerden oluşsa benim desteğim bu listeden yana olur. Çünkü gerçekten de yöneticilik ve satranççılık farklı şeylerdir.
Diğer yandan, yöneticilik farklı, sporculuk farklı demek satranççıları yönetimin dışında bırakmak demek değildir. Ben bugün federasyonun Yönetim Kurulu'nda sporcu geçmişi ve UKD'si olan tek bir isim biliyorum. Hadi benim bilmediklerimle 2 yada 3 olsun. Diğer yandan Aşkın Taşan emektar bir satranççı ve Eğitim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor ama şike konusunda yaptığı başvuru dikkate alınmıyor. Japonya'da olsa harakiri sebebi! Yakup Bayram gibi bir isim nasıl dertlendiyse o kadar yıllık federasyon çalışması sonrası gelip burada dert yanıyor. Ülkemizde yeni dönemin ilk GM ünvanı alan sporcusu sessizlikten, sisteme ayak uydurmak zorunda bırakılmaktan sıkılmış duruma gelmiş artık. Bir başka milli sporcu 2012 öncesinde forumda yazdığı tek bir cevap yüzünden milli takımda yedek bırakılmıştı. Tekrar ediyorum, yöneticilik farklı, tahtada oynamak farklı demek, satranççıları sistemin dışında bırakmak demek değildir.
"Satranç Federasyonu Başkanı Satranççı Değil!" diyerek propaganda yapanlar anladığım kadarıyla Kıvanç Haznedaroğlu'nu başkanlığa hazırlamak istiyor. Yanlış bir öngörüde bulunuyorsam düzeltiniz. Bu yapılanma, bünyesinin tamamına yakınını satranççılarla dolduran bir yapılanmaya giderse yönetime gelince sudan çıkmış balığa döner. Ben şu anki yönetimden memnunum. En azından 2012'ye kadar olan "yanlış" olduğunu düşündüğüm, herkesle kavga eden bir zihniyette devam etmek yerine, daha huzurlu bir ortam sağlandı. Kişisel hırslar, kaprisler, kavgalar azaldı. Moda söyleyişle "yetmez ama evet" diyorum ancak, hepimiz daha iyisini istiyoruz. 1 tane satranççının olduğu yönetim kurulunu yeterli bulmuyoruz!
Ne zaman ki "Başkan" değil de "Yönetim Kurulu" seçtiğimizi, Yönetim Kurulu toplantılarının formalite olmaması gerektiğini, bir kurumu yönetmenin ekip işi olduğunu hatırlar ve gerçekten de ona göre hareket edersek o zaman ülke olarak her kurumun yönetiminde daha başarılı oluruz.
İsimler üzerinden gidelim. Kıvanç Haznedaroğlu ve Gülkız Tulay arasındaki bir başkanlık seçiminde kaç tane satranççı Kıvanç'a destek vermez ki? Yaklaşık ben dahil %90ının desteği mantıken satranç sporcusu olan Kıvanç Haznedaroğlu'ndan yana olur.
Ama diğer yandan, Kıvanç Haznedaroğlu seçime girse ve ekibi de Türkiye ELO listesinin ilk 10 sporcusu olsa, diğer taraftan Gülkız Tulay'ın listesi işinin erbabı hukukçu, mali müşavir, profesyonel yönetici, kuvvetli sporcular, tecrübeli birer antrenör ve hakem vb. kişilerden oluşsa benim desteğim bu listeden yana olur. Çünkü gerçekten de yöneticilik ve satranççılık farklı şeylerdir.
Diğer yandan, yöneticilik farklı, sporculuk farklı demek satranççıları yönetimin dışında bırakmak demek değildir. Ben bugün federasyonun Yönetim Kurulu'nda sporcu geçmişi ve UKD'si olan tek bir isim biliyorum. Hadi benim bilmediklerimle 2 yada 3 olsun. Diğer yandan Aşkın Taşan emektar bir satranççı ve Eğitim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor ama şike konusunda yaptığı başvuru dikkate alınmıyor. Japonya'da olsa harakiri sebebi! Yakup Bayram gibi bir isim nasıl dertlendiyse o kadar yıllık federasyon çalışması sonrası gelip burada dert yanıyor. Ülkemizde yeni dönemin ilk GM ünvanı alan sporcusu sessizlikten, sisteme ayak uydurmak zorunda bırakılmaktan sıkılmış duruma gelmiş artık. Bir başka milli sporcu 2012 öncesinde forumda yazdığı tek bir cevap yüzünden milli takımda yedek bırakılmıştı. Tekrar ediyorum, yöneticilik farklı, tahtada oynamak farklı demek, satranççıları sistemin dışında bırakmak demek değildir.
"Satranç Federasyonu Başkanı Satranççı Değil!" diyerek propaganda yapanlar anladığım kadarıyla Kıvanç Haznedaroğlu'nu başkanlığa hazırlamak istiyor. Yanlış bir öngörüde bulunuyorsam düzeltiniz. Bu yapılanma, bünyesinin tamamına yakınını satranççılarla dolduran bir yapılanmaya giderse yönetime gelince sudan çıkmış balığa döner. Ben şu anki yönetimden memnunum. En azından 2012'ye kadar olan "yanlış" olduğunu düşündüğüm, herkesle kavga eden bir zihniyette devam etmek yerine, daha huzurlu bir ortam sağlandı. Kişisel hırslar, kaprisler, kavgalar azaldı. Moda söyleyişle "yetmez ama evet" diyorum ancak, hepimiz daha iyisini istiyoruz. 1 tane satranççının olduğu yönetim kurulunu yeterli bulmuyoruz!