25-08-2015, 19:14
(Son Düzenleme: 25-08-2015, 19:36, Düzenleyen: M.Aşkın TAŞAN.)
(25-08-2015, 13:41)sahmatiste Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Herkese merhaba,
Süper lig zamanı sevgili dostum Evrensel Bilgin'in nazik teklifini kırmayarak röportaj isteğine olumlu cevap vermiştim ve güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajda başkanlık hayalimden bahsetmiştim ve bana istersem bu sözlerimi yazmayabileceğini bildirdi. Ben de rahatlıkla yazabileceğini söyledim.
Hikayemiz buradan sonra başladı. Mail ve telefon yoluyla birçok ileti aldım. Röportajı yayınlayan sayfadan tutun da sayfa kadrosuna kadar uyarılar ve öneriler. Savaş alanına mı çıkıyorum diye düşündüm. Foruma yazmaya karar verdim. Yazayım ki fikirler tartışılsın, her bilgi kutsaldır yol gösterir diye düşündüm. Birileri tarafından yönlendirilmeden tutun da başkan olursam aşamacağım zorluklara kadar yazıldı. Kutlama yazanlar da oldu. 1 kişi çıkıp da nasıl bir ekip kurmayı düşündüğümü, satranç ile ilgili neler planladığımla ilgilenmedi. Ne gibi projeler üreteceğim sorulmadı. Kusura bakmayın, bir sürü yazı yazıldı ve çoğü sığ çekişmeler dolu. Ben buna "Acı ile beslenmek" diyorum. Toplum olarak acı ile besleniyoruz. Herhangi bir olayda ilk önce olumsuz örnekleri veriyoruz ki olaylarla karşılaştığımız zaman kendimizi hazırlayalım. Bu görüşlerime katılmayabilirsiniz, katılabilirsiniz. Lüttfen fikirlerinizi paylaşın. Herkes haklı olmaya çalışıyor. Arkadaşlar zorluklarla karşılaşalım, aşmaya çalışalım. Aşamadığımız zaman yardım alalım ve yine aşamazsak BAŞARISIZ OLDUĞUMUZU kabul edip bırakalım. Çok mu zor başarısız olduğumuzu kabul etmek? Bu yazdığım cümle ile federasyona laf çarpıtmıyorum. Ben söyleyeceğimi direk söyleyen bir insanım ki, satranç hayatıma baktığınızda neden fazla satranç oynayamadığımı da açık sözlülüğümden anlarsınız.
Aşkın abi verdiğin örnekler hep olumsuz. Ben bana destek ol veya olma demiyorum. Ben sadece fikirlerimiz tartışsın diyorum. Benim aday olmamam için ikna etme tercihin karşıma çıkacak zorlukları göstermek ise bu doğru bir yöntem değil. Siz bu zorluklarla başa çıkabiliyor musunuz? Çıkabiliyorsanız deneyimlerinizi paylaşın, çıkamıyorsanız insanların görüslerine önem verin. Eğer önem vermiyorsanız "Biz bir aileyiz" sloganını hatırlayınız.
Tartışmalarda tehdit vari yazılar herkese zarar verir. Tartışırken başkalarına fikirlerinizi kabul ettirmeyin, fikirlerinizi anlatın ve tartışın. Eski dosyaları açmak, insanların başkaları hakkında neler söylediğini belirtmek (Aşkın abi senin son yazında Naci bey için yazdıkların) ne tür bir fikir alışverişi sağlayacak?
Eğer bu yöntemle devam etmeyi düşünüyorsanız, veya her yazılandan sonra "beni mi kastettin, ben zaten bunları yaptım" gibi savunma/kendini haklı çıkartma yazıları yazıyorsanız "Lütfen benim ismimi yazılarınızda kullanmayın"
Her yazınızda yazdığınız gibi amacınız satranca hizmet etmekse, gerçekten hizmet edin.
Benim kimseyi değiştirmek gibi bir amacım yok. Her yazıya cevap vermek istemememin nedenleri bunlar. Yazı kirliliği yapmamak için òzleden mesaj atmayı tercih ediyorum.
Sabırlı ve anlayışlı olduğunuz için teşekkürler.
Kıvanç Haznedaroğlu
Sevgili kardeşim,
Zamanla bu forumda hiç beklemediği anlarda yaylım ateşiyle taranıp yıpranan ve yaralanan insanlar oldu. Bu hala devam etmektedir.
Hangi konuda görüş yazarsak yazalım hep aynı bataryalardan iftira, saptırma, küçümseme ve aşağılayan yazılar yağmaya başlar. Keza bu sefer aşağılama olmamıştır ama benim söylemediğim şekilde fikirler bana mal edilmeye çalışılmıştır.
Üyeliğin çok yeni ve henüz bunları da bilmek istemezsin diye düşünürüm. Sana örneklerini vermek istemezdim. Çünkü konu dağılıyor. Ancak, toparlayıcı bir yazıdan sonra yine aynı amaca yönelik yazılar devam etti. Artık sen de içindesin ve bunları belki takip edebiliyorsundur.
Bir kere senin ile ilgili ilk yazım tamamen kullanıldı, belli kişisel hesaplara çekildi. Sana içtenlikle yazdığım bir yazı, yine senin tarafından cevaplandı. Mesajımı aldım. Anladım düşüncelerini.
Ancak malum bataryalar görevdeydi. Sana yazdığım yazı gerek içerik ve gerekse amaç için farklı anlatılmaya, yorumlanmaya başlandı. Hem de onca çarpıtmayla birlikte...
Bana özel mail ile yazanların farklı, ama bu satırlarda da daha farklı yazdıklarını görünce insan nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü anlıyor.
Onları burada aynı kendi yöntemleriyle cevaplamayı tercih ederim.
Forumda yenisin, zamanla aynı şeylerin içine belki düşmeyeceksin. Ama kaldığın sürece izleyip, ileride kullanmak üzere dersler çıkaracaksın. İnsanları tanıman için bir fırsat değildir bu forum.
Sadece yazılar var.
İnsanlar hiç savunmadıklarını bazen geçenin bir yarısında savunur konumda buluyorlar kendilerini.
İnsanları yaralıyorlar.
Benim örneklerim yaşanmamış, ya da belli bir belgeye dayalı olmayan örnekler değildir. Elbette olumsuz bula bilirsin.
Öneri ve uyarılar aldığını söyledin.
Ben bunları elbette sana yazdım. Öneri ve küçük uyarılar vardı. Ama bunları bir tehdit olarak algılaman beni gerçekten de üzer. Umarım ben yanılıyorumdur.
Başkanlığın döneminde karşılaşacağın bürokratik, teknik ve insanların samimiyetsizliğine dayalı engellerden bahsetmem neden seni rahatsız eder ki?
Eğer yanlışsa tüm bunlar günahı benim boynuma kalır değil mi? Sahi neden bunlardan bahsetmiş olabilirim ki?
“Aşkın abi verdiğin örnekler hep olumsuz. Ben bana destek ol veya olma demiyorum. Ben sadece fikirlerimiz tartışsın diyorum. Benim aday olmamam için ikna etme tercihin karşıma çıkacak zorlukları göstermek ise bu doğru bir yöntem değil.
“Tartışmalarda tehdit vari yazılar herkese zarar verir.”
Olumsuz örneklerim nelerdir?
Nerede tehdit var, gösterir misin lütfen?
Seni hangi konuda ikna etmeye çalıştığımı düşünüyorsun?
Böyle sığ düşünen bir insan olarak mı tanıyorsun beni?
Naci Bey’e zamanında en çok destek olan, iline ve ilçelerine bu satırlarda en çok örnek öneri proje sunan bir insanım. Kendisi de bunu izah edebilir.
Ama benim çıkışımın temel noktası başkadır. Gördüğüm bir samimiyetsizliktir. Kendisine cevaben yazdım. Buna karşı çıkmama karşı çıkmamam gerekir. Belki ileride de çok yaşayacaksın.
Son olarak,
Ben arkadaşlığından onur duyduğum bir abimizin oğluna onun ismiyle kıvanç duyarak KIVANÇ diye hitap etmek isterim.
Ancak bunu kullanmamı istemiyorsan da bu konuda da uzak ara anlayış gösterir, saygı duyarım.
Sana ilk yazımdan itibaren gayet açık ve samimi yazdım. Duruşum değişmez. Ben kimseyi desteklemiyor ya da karşı çıkmıyorum.
Sana da öyle...
Buna yetkim de yok.
Bir oy'um bile yok.
Belki bunu değiştirebilecek sistemi kurabilirsin.
En büyük dileğimdir;
HAKKANİYETLİ GENEL KURUL!
Ben yaşarken satrancın emrindeyim, Kıvanç kareşim.
Sana ancak düşüncelerin, hedefin ve ülke satrancı için içtenlikle başarılar dileyebilirim.
Hoşça kal.
(25-08-2015, 19:11)Selim Gürcan Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın bey,
Naci bey ile tanışıklığım yok ama ilinde güzel çalışmalara imza attığını tahmin ediyorum. Pek çok il temsilcisi varken faaliyetlerinin duyurusunu da yapan nadir insanlardan biriydi. 2008'deki duyuruları ve faaliyetleri bile Satranç Okulu Forumunda var. Bunlar benim sadece internetten takip edebildiklerim. Belli ki kendisi hala satranç için bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Yukarıda bahsettiklerim olmasa bile konu Naci beye neden ve nasıl geldi anlayamadım. Üstelik "44 yazının 3'te biri 37 günde yazılmış" gibi bir ifade de gerçekten garip ve anlaşılmaz. Siz niye 1100 tane yazı yazdınız 4-5 ayda?
Veya bana da sorun o zaman "İki senedir yazmıyordun da niye yazdın?"
Naci beye çok ayıp edildiğini düşündüm de ondan.
Mesele eğer yönetimde olanlar niye yazmıyordu da şimdi yazıyorlarsa mantık basittir. Siz bir yönetimin içindeyseniz şikayetlerinizi, tavsiyelerinizi kendi içinizdeki kanallardan iletebilirsiniz. Yönetimden ayrıldıktan sonra da isterseniz forumda dillendirebilirsiniz bunu.
İnsanları susturmak için hoş olmayan yöntemlere başvuruyorsunuz. Şu anda Türkiye'de beni en çok rahatsız eden tavırlardan biri de bu.
Selim Bey,
Güzel yazmışsınız.
Sizi bu ülkede rahatsız eden konu beni de rahatsız ediyor elbette.
İnsanlar başkalarının başına gelirken susarlar da kendi başlarına gelince feryadı basarlar değil mi?
Ben susmuyorum.
Bunu sorguluyorum.
Bu sorunun cevabını da şu ana kadar ne sizden ne de başka bir üyeden de alamadım.
Hakaret etmedim.
Aşağılamadım.
İftira atmadım.
Naci Bey konusunu bizzat onun hakkında bana gelen şikayetler üzerine açtım.
Başkalarına iftira edilirken, aşağılanırken susmadım.
Ailemizle, şerefimizle, mesleğimizle, onurumuzla oynandı bu satırlarda Selim Bey.
Siz de o zamanlarda üyeydiniz değil mi?
...
O kadar yazıyı son 4-5 ayda yazmadım. 33 aydır yazıyorum.
İnanarak yazdım.
Hepsinin de bir sebebi vardı.
Size bir şey sormama gerek var mı? Siz ne zaman yazacağınızı bilen, belki de zaman kollayan bir insansınız.
En son yazınızı yazarken yine bana birilerini kızdırma taktiği güttüğümü ima etmiştiniz.
Bir bayan hedef alınmış, küfre varan bir fıkra, baş harflariyle isim ima edilerek anlatılmıştı. Tepkiler karşısında da entellektüel bir kişiliğe bağlanacak kadar talihsiz bir sona gömülmüştü.
Bence ÖSF tarihinin en adli süreciydi.
Unutmuyorum.
[color=#0000CD]
Yukarıdaki sorularımın cevabını düşünün lütfen.
Toplumsal tepki konması gereken konularda nasıl susan özellikle tuzağa çekilmek istenen insanların onurunu düşünün lütfen.
Kendinizi sorgulayın sonra...[/color]
En sonun da da bana sorduğunuz şu soruyu sorun lütfen;
"Veya bana da sorun o zaman "İki senedir yazmıyordun da niye yazdın?"
Saygılarımla...
- MATRANÇ -