12-09-2015, 12:47
Bu sefer Çin örneği üzerinde bir özet paylaşmak istiyorum;
Çin bayan takımının 2010 2012 ve 2014 yıllarında olimpiyatlarda gümüş madalya alması, Çin erkek takımının 2014 yılında altın madalya alması ve 2014 yılı sonu itibariyle ülkelerin en güçlü ilk on oyuncusunun ELO ortalamasına göre yapılan dünya sıralamasında ikinciliğe yerleşmesi Çin'in dünya satrancında major bir güç haline geldiğinin göstergesidir.
Çin'in ilerlemesinin en büyük sebebi devlet desteğidir. Devlet eliyle çok büyük sayıda ve sert geçen turnuvalar düzenlenmiştir ve halen düzenli olarak düzenlenmektedir. Bu yazıyı yazdığım gün itibariyle top 100 ELO listesinde dokuz Çinli oyuncu vardır, ki bunlardan biri bayanlar dünya 1.si Hou Yifan'dır. Daha dikkat çekici bir veri olarak ilk 50'de sekiz Çinli oyuncu vardır.Çin'de satrancın ilerlemesi son otuz yıl içinde olmuş ve bu başarılı ilerleme istikrarlı bir şekilde tırmanmaya devam etmektedir. Çin'de go ve xiangqi'den sonra en çok oynanan oyundur ve hızla bu oyunlara yetişmektedir. Tahminlere göre Çin'de üç milyon insan satranç oynamaktadır ve bunlardan yaklaşık 300.000'i federasyonda kayıtlı kişilerdir.
Peki bu başarı nasıl gelişti? Ne oldu da ilerlemenin önü açıldı?
1974 Yılında Kuala Lumpur'da bir seminer düzenlendi. Bu seminer öyle kuru pasta yiyelim çay kahve içelim harcırahımızı alıp otelin havuzuna girelim cinsinden bir seminer değildi. Bu seminere Malezya Satranç Derneği adına dernek başkanı ve ünlü bir iş adamı olan Dato Tan Chin Nam katıldı, ilerde Singapur Satranç Derneği'nin başkanı olacak olan Lim Kok Ann katıldı, Japon Satranç Derneği'nin o zamanki başkanı olan Yasuji Matsumoto katıldı. En önemli kişi elbette Filipinler Satranç Federasyonu Başkanı ve aynı zamanda o yıl FIDE'nin Asya'dan Sorumlu Başkan Yardımcılığı'na getirilen Florencio Campomanes katıldı. Seminer'in öncüsü Florencio idi. Asya'dan sorumlu FIDE başkan yardımcısı olunca bir şeyler yapmak için elini taşın altına koymak istemiş ve geniş bir destek görmüştü. Burada benim dikkatimi çeken şey Çin elçiliğinden iki kişinin semineri sadece izlemiş olması durumudur.
Bu önemli seminerin temel hedefi "Asya'da satrancın seviyesi nasıl yükselir?" sorusunun cevabını aramak olmuştur. Seminerde elde edilen sonuçlara göre bu işi devlet desteği olmadan yapmak mümkün görünmemektedir. Bir önceki yazımda üstünkörü değinmeye çalıştığım Rusya hikayesi elbette bu seminerde de ele alınmış olmalı.
Şu sonuç şaşırtıcı değil; "her bakımdan devlet desteği ve yönlendirmesi olmadan satrancın ilerlemesini ummak iyimserlikten öte bir şey değildir. Devlet desteği şarttır.
Satrançta dünyanın zirvesine yerleşmiş bir ulusun elde edeceği psikolojik gurur Çin'li katılımcıların dikkatini cezbetmiş olmalı. Çin zaten her konuda dünyanın bir numarası olmak için varını yoğunu ortaya koyan bir politika izlemektedir.Seminer sonunda uygulanması önerilen "PLAN" için en uygun potansiyelin Çin'de olduğu kanaati ortaya çıkmış ve Çin'li katılımcılar bunu bir devlet politikası olarak ele alma sözü vermişlerdir.
PLAN! Seminerden bir plan elde edilmiş. Buna Asya satranç çevrelerinde "Büyük Dragon Projesi" adını vermişler.
Projenin arkasındaki en büyük fikir babası ve emekçisi olarak iş adamı Dato Tan Chin Nam görünmektedir. Bu adam Çin'in 1975 ya da 1976'da FIDE'ye girmesini sağlayan kişidir. Büyük Dragon Planı Çin tarafında önce bir parça atıl kalmış anlaşılan. Bir müddet sonra önemi devlet katmanına anlatılabilmiş olmalı ki devlet olaya el atmış. Devlet bu planı yüzyılın sonu itibariyle satrançta dünyanın zirvesinde olmak olarak algılamış ve bugün itibariyle büyük ölçüde başarılmış durumda görünüyor.
Bu Büyük Dragon Projesi ya da Planı neydi? Bununla ilgili yazılı ayrıntıya sahip olamadım maalesef.
Peki, Çin ne yaptı da bu planı başarıyla uygulayabildi?
Çin Satranç Derneği 1962'de kurulmuş. Büyük Dragon Projesi Çin devleti tarafından benimsenip de uygulamaya konunca başat rolü oynamış. Çin Satranç Federasyonu görevini üstlenmiş 1986'da özerk ilan edilmiş. Sekiz tane komisyonu var; hukuk, basın, teknik eğitim, gençlik çalışmaları, ödül ve gelişim, ölçme ve değerlendirme, bayan çalışmaları, dış ilişkiler komisyonları. İsimler ilginç geldi bana. Bizdekiler şöyle "yönetim, disiplin, denetim, merkez hakem, teknik, eğitim, basın medya iletişim, temsilcilikler koordinasyon, hukuk, sağlık, yayın, sporcular, kulüpler koordinasyon, yazışmalı satranç, onur"
Kürek yarışı geldi aklıma yine.
Çin Satranç Derneği'nin tüm harcamaları ulusal spor komitesi denilen bir yer tarafından sağlanıyor. Bu ulusal spor komitesi hiç bir şeyi sorgulamıyor. Sadece sonuçlarını değerlendirip ona göre aksiyon alıyor.
Sonuç denilince tek bir kriterleri var, kaç kişi lisans almış, kaç okulda kaç aksiyon düzenlenmiş umurlarında değil. Sadece ve sadece uluslararası başarı konusunda ne elde edilmiş ona bakıyorlar. Başarısız yöneticiler için anında gereği yapılıyor. Tüm spor dalları için aynı şekilde hareket ediyorlar.
Çinliler satrancın atasının kendilerine ait olduğuna inanıyor. (Ne ilginç, biz de -en azından bazılarımız- öyle olduğuna inanıyoruz!?) Avrupa kurallarıyla oynanan modern satranç Çin'e 1900'lü yılların başında gelmiş. Buraları ilk ziyaret eden usta kişi Alekhine olmuş. 1933'te Alekhine bir simültane gösteri yapmış. Bu simültane maçta Çinli rakipleri iki beraberlik koparmışlar.
Beraberliği koparanlardan biri Xie Xiashun diye bir adam. Bu adam Çin satrancı (xiangqi) şampiyonuymuş. Alekhine sağlam kayaya çarpmış. Zira Xie 100 yaşını geçmişken bile Çin'de oynanan satrancın her üç formu için de en güçlü oyuncu kabul ediliyormuş. 101 Yaşında ölmüş.
Her neyse, olayımıza dönelim. Çin'de modern satranç bizden daha eski değil aslında. 1956'ya kadar bir yarışma dalı olarak görülmemiş bile. 1962'de bir dernek kurmuşlar. Her yıl ulusal birincilikler tertip etmişler ama bir avuç insan katılıyormuş bunlara. İlgi çok azmış yani. Çinliler go ve xiangqi oynamayı seviyor anlaşılan.
1958 Yılında Rusya Ulusal birinciliği'nden sonra Boris Baranov, Mamadzhan Mukhitdinov ve Alexander Grushevsky Çin'i ziyaret etmiş ve buradaki satranççılarla maşlar yapmışlar. Hepsini de kazanmışlar elbette. Bu Çinlilerde bir hırsa neden olmuş olabilir.
Gelişim nasıl yaşanmış? Bunu anlamak için daha yakın tarihe bakmak lazım. Rusya'dakine benzer bir gelişme burada da var. Ulusal bir "kendini ispatlama" egosu.
1960'lı yıllarda Şangay gibi satranç şehri denilen yerlerde sadece birkaç tane okulda satranç sınıfları oluşturulmuş. ChildrenPalace denilen yerlerde ve amatör spor okullarında çocuklar için satranç dersleri başlatılmış. O kadar.
Çin 1966-1976 yılları arasında ciddi bir devrim dönemi (Çin Kültür Devrimi) yaşamış. Yukarıda bahsettiğim seminer bu döneme denk gelmesi biraz Çin'in şansı gibi duruyor.
Çinlilerin ilk uluslararası satranç turnuvası deneyimi 1966 yılında Rus Takımı'na karşı bir takım müsabakası şeklinde olmuş (daha eski tarihli bir yarışma bulamadım). Kaybetmişler yine. 1963 Yılında Çin Satranç Derneği bir rövanş teklif etmişler Ruslara. Bu maç için yirmiden fazla "çok iyi" olduğunu düşündükleri oyuncu arasında uzun soluklu bir döner turnuva düzenleyip takımı belirlemişler. Takımlar farklı tarihlerde üç tur maç yapmışlar, Çinliler sadece tek bir maçı kazanabilmiş. Yenilen pehlivan güreşe doymaz hesabı 1964 yılında Çin yine maç istemiş. Bu sefer Moskova'da oynamışlar. Daha fazla beraberlik koparmışlar sadece. Çinliler çok hırslı olmalı ki 1965'te bir kez daha kapışmak istemişler. Bu sefer aldıkları ve berabere kaldıkları maçlar olsa sonuçta puan farkıyla yine kaybetmişler.
Bunu niye uzun uzun yazdım. Çünkü şunu fark ettim. Çinli oyuncularda ve satranç derneklerinde "garip" bir "hırs" var.
Bunu çok daha yakın tarihli turnuvalarda da görebiliyoruz. Rusya'daki 1920'li yıllarda başlayan duruma benzer bir hırs mevcut. Kendilerini ve uluslarının gücünü ispatlamaya yönelik bir hırs. Başarıyı da bu getiriyor sanırım.
Malezyalı iş adamı Dato Tan Chin Nam'ın 1974 tarihli "Büyük Dragon Projesi" Çinde hayat buldu. Bu şeye benziyor biraz, İngiltere'de planlanan "İşçi Devrimi"nin Rusya'da hayat bulması gibi.
Öyle ya da böyle Çin "uluslararası başarılıyım, dünya birincisiyim" ego'sunu bir kez daha ispatlama fırsatı bulmuşken dünyada başka kimsenin ilgisini çekmeyen satranç formlarını bir kenara bırakıp bizim bildiğimiz modern satranca yatırım yapmaya başladı. Uluslararası etkinliklere katılmaya başladı. Katıldıkları ilk olimpiyatları 1978 Arjantin Olimpiyatlarıdır.
Başarılı değiller doğal olaraki ama bu bir başlangıç.Plan kapsamında Çin'de uluslararası turnuvalar düzenlemek de var. İlki 1980'de düzenlenmiş. Sonra düzenli bir şekilde bu devam ettirilmiş. QiYuan (Satranç Akademisi diyelim şimdilik) bünyesinde yatılı okullar oluşturulmuş.
Rusya'ya ne kadar benziyor değil mi?
İki kişilik odalarda öğrenciler yatılı olarak okutulmuş. Özel müfredatlarla fiziksel ve zihinsel aktivitelerle sürekli çalıştırılmış. Bu sıralarda Çin hükümeti olayın işe yaramadığına hükmetmiş, daha fazla eğilmek anlamsız, dünya birincisi olamıyoruz diye Satranç Akademisi'nin fonunu azaltmış. Her yıl %30 kesinti yapılacağı kararı alınmış. "Kendi fonunuzu bulun ya da kapanın" denilmiş.
Tam da bu karamsar tablo esnasında Çin Satranç Derneği Singapurlu iş adamı Lee Seng Tee'den yaklaşık karşılığı 1.500.000$ olan bir bağış almış. Adamın iki koşulu olmuş; %10'unu QiYuan bünyesinde (QiYuan tahta üzerinde ve kağıtla oynanan oyunlarla ilgili bir resmi organizasyon! İlginç değil mi?) bir kütüphane kurulmasını istemiş, kalanının bir banka hesabında değerlendirilmesini ve gelirinin sadece ve sadece okulun mecburi harcamalarına ve uluslararası yarışmalara gidecek başarılı Çinli oyuncuların masrafları için harcanmasını istemiş (1993).
1997 Yılında QiYuan Akademisi dünya çaplı bir bilgisayar firmasından yıllık olarak bağış almayı başarmış ve parasal sıkıntıları tamamen ortadan kalkmış. (Bizim iş bankasından yıllık ne kadar bağış ya da destek aldığımızdan emin olmadığım için rakamları karşılaştırmak istemedim. Bu doğru olmazdı. Ama şu kadarını söylemeliyim ki bizim aldığınız göreceli olarak daha fazla gibi duruyor.)
Yakın zamanda plan kapsamında yapılan bazı şeyleri (bulabildiğim kadarıyla) şöyle sıralayabilirim;
Prime-Time'da büyük ulusal kanallarda bir saatten uzun süren satranç ustalarının konuştuğu programlar düzenleniyor. Tüm topluma satrancın uluslararası planda Çin'e yapacağı katkı bir şekilde aşılanıyor.
Eğitmenin eğitimi konusunda çok hassaslar. Bizdeki gibi kolay satranç eğitmeni olunamıyor. Çin'de yaklaşık bin (1000) tane satranç eğitmeni var, bunlarda sadece 300 tanesi en üst seviye eğitmen. Bugün itibariyle bu sayı kaç onu bulamadım. Ama şundan emin oldum ki "usta öğretici" olmak zor bir şey.
Her fırsatta devlet eliyle her yerde satranç turnuvaları düzenleniyor. Şehir birincilikleri, ulusal olayların yıldönümleri, bayramlar vb. ciddi sayıda turnuvalar düzenleniyor. Bu turnuvalar ciddi maliyet tutsa da özellikle yerel yönetimler bu konuda cimri değil. Xiangqi oynayan insanların sayısı 1998 yılında ilk kez bir turnuvada modern satranç oynayanlardan daha az olarak kaydedilmiş. Popülarite giderek artmış yani. Turnuvalara bir örnek; 2000'de 6.5 Milyon nüfuslu sanayi kenti Shenyang'da düzenlenen Asya Spor Festivali kapsamında sadece satranç oynayan 1500'den fazla kişi var. Festival iki hafta sürmüş tüm spor dalları için toplam harcanan para 25 milyon$.
QiYuan bünyesindeki kütüphaneye her yıl önemli sayıda uluslararası kitabın Çince çevirisi ekleniyor. Bu kitapların kopyaları tüm ülkedeki satranç merkezleriyle paylaşılıyor. Karpov'un bir kitabı 20.000'den fazla kopya dağıtılmış.
Ara ara Anand, Seirawan, Polgar, Short, Bareev gibi satrancın popüler isimleri davet ediliyor ve simültaneler vermeleri, konuşma yapmaları filan isteniyır. TV'lerde yayınlanıp halkın dikkatinin bu konuya çekilmesi sağlanıyor.
Sadece insanların değil bilgisayarların satranç dünyasında da söz sahibi olmak isteyen Çin Uluslararası Satranç Bilgisayarları Şampiyonalarına da ev sahipliği yapıyor. Mesela 16.Dünya Satranç Bilgisayarları Şampiyonası, 13.Bilgisayar Olimpiyatları, ve 2008 tarihli Bilgisayar Oyunları Konferansı gibi etkinlikleri isteyerek ve gayret göstererek kendi ülkelerinde yapılmasını sağlamışlar.
1.Dünya Akıl Sporları etkinliğine Pekin'de ev sahipliği yapmışlar. Etkinlikler o kadar çok ki yazmaktan sıkıldım. National Mind Sports, World Team Championships, Asian Indoor Games, Asian Games, Shangai-Bilbao Grand Slam Masters Finals vb.vb.
Peki altyapısal olarak bizden ne farkları var?
Resmi maçlarda ilk kez 1978 yılında Buenos Aires 23.Olimpiyatlarında bir GM yenebilmişler.
İlk GM 1990 yılında kazanılmış (GM Ye Rongguang).
Bakın bu çok enteresan; 2600 ELO psikolojik sınırını ilk kez 2000 yılında geçebilmişler.
2700 ELO sınırını 2007 yılında geçebilmişler (GM Wang Yue).
Şu anki rekorları GM Ding Liren ile 2751 ELO ve bu seviyeye Nisan 2015'te ulaşabilmişler.
Adamlar bu kadar kısa sürede dünyanın zirvesine çıkabiliyorlarsa bu yapılabilir bir şeydir.
Mesele bir sisteminizin olması gereğidir.
Bu konunun devam etmesinin Türkiye Satrancı açısından önemli olduğu düşüncesiyle bu tür bilgilerin herkes tarafından paylaşılması kanaatindeyim. Turnuvada su şişesini masada bırakan oyunculardan ya da başka konulardan daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir tespit: Mesele'nin piramitle bir bağlantısı da var. Onu ayrıca paylaşmak istiyorum izninizle.
Saygılarımla
(biri hariç)
Çin bayan takımının 2010 2012 ve 2014 yıllarında olimpiyatlarda gümüş madalya alması, Çin erkek takımının 2014 yılında altın madalya alması ve 2014 yılı sonu itibariyle ülkelerin en güçlü ilk on oyuncusunun ELO ortalamasına göre yapılan dünya sıralamasında ikinciliğe yerleşmesi Çin'in dünya satrancında major bir güç haline geldiğinin göstergesidir.
Çin'in ilerlemesinin en büyük sebebi devlet desteğidir. Devlet eliyle çok büyük sayıda ve sert geçen turnuvalar düzenlenmiştir ve halen düzenli olarak düzenlenmektedir. Bu yazıyı yazdığım gün itibariyle top 100 ELO listesinde dokuz Çinli oyuncu vardır, ki bunlardan biri bayanlar dünya 1.si Hou Yifan'dır. Daha dikkat çekici bir veri olarak ilk 50'de sekiz Çinli oyuncu vardır.Çin'de satrancın ilerlemesi son otuz yıl içinde olmuş ve bu başarılı ilerleme istikrarlı bir şekilde tırmanmaya devam etmektedir. Çin'de go ve xiangqi'den sonra en çok oynanan oyundur ve hızla bu oyunlara yetişmektedir. Tahminlere göre Çin'de üç milyon insan satranç oynamaktadır ve bunlardan yaklaşık 300.000'i federasyonda kayıtlı kişilerdir.
Peki bu başarı nasıl gelişti? Ne oldu da ilerlemenin önü açıldı?
1974 Yılında Kuala Lumpur'da bir seminer düzenlendi. Bu seminer öyle kuru pasta yiyelim çay kahve içelim harcırahımızı alıp otelin havuzuna girelim cinsinden bir seminer değildi. Bu seminere Malezya Satranç Derneği adına dernek başkanı ve ünlü bir iş adamı olan Dato Tan Chin Nam katıldı, ilerde Singapur Satranç Derneği'nin başkanı olacak olan Lim Kok Ann katıldı, Japon Satranç Derneği'nin o zamanki başkanı olan Yasuji Matsumoto katıldı. En önemli kişi elbette Filipinler Satranç Federasyonu Başkanı ve aynı zamanda o yıl FIDE'nin Asya'dan Sorumlu Başkan Yardımcılığı'na getirilen Florencio Campomanes katıldı. Seminer'in öncüsü Florencio idi. Asya'dan sorumlu FIDE başkan yardımcısı olunca bir şeyler yapmak için elini taşın altına koymak istemiş ve geniş bir destek görmüştü. Burada benim dikkatimi çeken şey Çin elçiliğinden iki kişinin semineri sadece izlemiş olması durumudur.
Bu önemli seminerin temel hedefi "Asya'da satrancın seviyesi nasıl yükselir?" sorusunun cevabını aramak olmuştur. Seminerde elde edilen sonuçlara göre bu işi devlet desteği olmadan yapmak mümkün görünmemektedir. Bir önceki yazımda üstünkörü değinmeye çalıştığım Rusya hikayesi elbette bu seminerde de ele alınmış olmalı.
Şu sonuç şaşırtıcı değil; "her bakımdan devlet desteği ve yönlendirmesi olmadan satrancın ilerlemesini ummak iyimserlikten öte bir şey değildir. Devlet desteği şarttır.
Satrançta dünyanın zirvesine yerleşmiş bir ulusun elde edeceği psikolojik gurur Çin'li katılımcıların dikkatini cezbetmiş olmalı. Çin zaten her konuda dünyanın bir numarası olmak için varını yoğunu ortaya koyan bir politika izlemektedir.Seminer sonunda uygulanması önerilen "PLAN" için en uygun potansiyelin Çin'de olduğu kanaati ortaya çıkmış ve Çin'li katılımcılar bunu bir devlet politikası olarak ele alma sözü vermişlerdir.
PLAN! Seminerden bir plan elde edilmiş. Buna Asya satranç çevrelerinde "Büyük Dragon Projesi" adını vermişler.
Projenin arkasındaki en büyük fikir babası ve emekçisi olarak iş adamı Dato Tan Chin Nam görünmektedir. Bu adam Çin'in 1975 ya da 1976'da FIDE'ye girmesini sağlayan kişidir. Büyük Dragon Planı Çin tarafında önce bir parça atıl kalmış anlaşılan. Bir müddet sonra önemi devlet katmanına anlatılabilmiş olmalı ki devlet olaya el atmış. Devlet bu planı yüzyılın sonu itibariyle satrançta dünyanın zirvesinde olmak olarak algılamış ve bugün itibariyle büyük ölçüde başarılmış durumda görünüyor.
Bu Büyük Dragon Projesi ya da Planı neydi? Bununla ilgili yazılı ayrıntıya sahip olamadım maalesef.
Peki, Çin ne yaptı da bu planı başarıyla uygulayabildi?
Çin Satranç Derneği 1962'de kurulmuş. Büyük Dragon Projesi Çin devleti tarafından benimsenip de uygulamaya konunca başat rolü oynamış. Çin Satranç Federasyonu görevini üstlenmiş 1986'da özerk ilan edilmiş. Sekiz tane komisyonu var; hukuk, basın, teknik eğitim, gençlik çalışmaları, ödül ve gelişim, ölçme ve değerlendirme, bayan çalışmaları, dış ilişkiler komisyonları. İsimler ilginç geldi bana. Bizdekiler şöyle "yönetim, disiplin, denetim, merkez hakem, teknik, eğitim, basın medya iletişim, temsilcilikler koordinasyon, hukuk, sağlık, yayın, sporcular, kulüpler koordinasyon, yazışmalı satranç, onur"
Kürek yarışı geldi aklıma yine.
Çin Satranç Derneği'nin tüm harcamaları ulusal spor komitesi denilen bir yer tarafından sağlanıyor. Bu ulusal spor komitesi hiç bir şeyi sorgulamıyor. Sadece sonuçlarını değerlendirip ona göre aksiyon alıyor.
Sonuç denilince tek bir kriterleri var, kaç kişi lisans almış, kaç okulda kaç aksiyon düzenlenmiş umurlarında değil. Sadece ve sadece uluslararası başarı konusunda ne elde edilmiş ona bakıyorlar. Başarısız yöneticiler için anında gereği yapılıyor. Tüm spor dalları için aynı şekilde hareket ediyorlar.
Çinliler satrancın atasının kendilerine ait olduğuna inanıyor. (Ne ilginç, biz de -en azından bazılarımız- öyle olduğuna inanıyoruz!?) Avrupa kurallarıyla oynanan modern satranç Çin'e 1900'lü yılların başında gelmiş. Buraları ilk ziyaret eden usta kişi Alekhine olmuş. 1933'te Alekhine bir simültane gösteri yapmış. Bu simültane maçta Çinli rakipleri iki beraberlik koparmışlar.
Beraberliği koparanlardan biri Xie Xiashun diye bir adam. Bu adam Çin satrancı (xiangqi) şampiyonuymuş. Alekhine sağlam kayaya çarpmış. Zira Xie 100 yaşını geçmişken bile Çin'de oynanan satrancın her üç formu için de en güçlü oyuncu kabul ediliyormuş. 101 Yaşında ölmüş.
Her neyse, olayımıza dönelim. Çin'de modern satranç bizden daha eski değil aslında. 1956'ya kadar bir yarışma dalı olarak görülmemiş bile. 1962'de bir dernek kurmuşlar. Her yıl ulusal birincilikler tertip etmişler ama bir avuç insan katılıyormuş bunlara. İlgi çok azmış yani. Çinliler go ve xiangqi oynamayı seviyor anlaşılan.
1958 Yılında Rusya Ulusal birinciliği'nden sonra Boris Baranov, Mamadzhan Mukhitdinov ve Alexander Grushevsky Çin'i ziyaret etmiş ve buradaki satranççılarla maşlar yapmışlar. Hepsini de kazanmışlar elbette. Bu Çinlilerde bir hırsa neden olmuş olabilir.
Gelişim nasıl yaşanmış? Bunu anlamak için daha yakın tarihe bakmak lazım. Rusya'dakine benzer bir gelişme burada da var. Ulusal bir "kendini ispatlama" egosu.
1960'lı yıllarda Şangay gibi satranç şehri denilen yerlerde sadece birkaç tane okulda satranç sınıfları oluşturulmuş. ChildrenPalace denilen yerlerde ve amatör spor okullarında çocuklar için satranç dersleri başlatılmış. O kadar.
Çin 1966-1976 yılları arasında ciddi bir devrim dönemi (Çin Kültür Devrimi) yaşamış. Yukarıda bahsettiğim seminer bu döneme denk gelmesi biraz Çin'in şansı gibi duruyor.
Çinlilerin ilk uluslararası satranç turnuvası deneyimi 1966 yılında Rus Takımı'na karşı bir takım müsabakası şeklinde olmuş (daha eski tarihli bir yarışma bulamadım). Kaybetmişler yine. 1963 Yılında Çin Satranç Derneği bir rövanş teklif etmişler Ruslara. Bu maç için yirmiden fazla "çok iyi" olduğunu düşündükleri oyuncu arasında uzun soluklu bir döner turnuva düzenleyip takımı belirlemişler. Takımlar farklı tarihlerde üç tur maç yapmışlar, Çinliler sadece tek bir maçı kazanabilmiş. Yenilen pehlivan güreşe doymaz hesabı 1964 yılında Çin yine maç istemiş. Bu sefer Moskova'da oynamışlar. Daha fazla beraberlik koparmışlar sadece. Çinliler çok hırslı olmalı ki 1965'te bir kez daha kapışmak istemişler. Bu sefer aldıkları ve berabere kaldıkları maçlar olsa sonuçta puan farkıyla yine kaybetmişler.
Bunu niye uzun uzun yazdım. Çünkü şunu fark ettim. Çinli oyuncularda ve satranç derneklerinde "garip" bir "hırs" var.
Bunu çok daha yakın tarihli turnuvalarda da görebiliyoruz. Rusya'daki 1920'li yıllarda başlayan duruma benzer bir hırs mevcut. Kendilerini ve uluslarının gücünü ispatlamaya yönelik bir hırs. Başarıyı da bu getiriyor sanırım.
Malezyalı iş adamı Dato Tan Chin Nam'ın 1974 tarihli "Büyük Dragon Projesi" Çinde hayat buldu. Bu şeye benziyor biraz, İngiltere'de planlanan "İşçi Devrimi"nin Rusya'da hayat bulması gibi.
Öyle ya da böyle Çin "uluslararası başarılıyım, dünya birincisiyim" ego'sunu bir kez daha ispatlama fırsatı bulmuşken dünyada başka kimsenin ilgisini çekmeyen satranç formlarını bir kenara bırakıp bizim bildiğimiz modern satranca yatırım yapmaya başladı. Uluslararası etkinliklere katılmaya başladı. Katıldıkları ilk olimpiyatları 1978 Arjantin Olimpiyatlarıdır.
Başarılı değiller doğal olaraki ama bu bir başlangıç.Plan kapsamında Çin'de uluslararası turnuvalar düzenlemek de var. İlki 1980'de düzenlenmiş. Sonra düzenli bir şekilde bu devam ettirilmiş. QiYuan (Satranç Akademisi diyelim şimdilik) bünyesinde yatılı okullar oluşturulmuş.
Rusya'ya ne kadar benziyor değil mi?
İki kişilik odalarda öğrenciler yatılı olarak okutulmuş. Özel müfredatlarla fiziksel ve zihinsel aktivitelerle sürekli çalıştırılmış. Bu sıralarda Çin hükümeti olayın işe yaramadığına hükmetmiş, daha fazla eğilmek anlamsız, dünya birincisi olamıyoruz diye Satranç Akademisi'nin fonunu azaltmış. Her yıl %30 kesinti yapılacağı kararı alınmış. "Kendi fonunuzu bulun ya da kapanın" denilmiş.
Tam da bu karamsar tablo esnasında Çin Satranç Derneği Singapurlu iş adamı Lee Seng Tee'den yaklaşık karşılığı 1.500.000$ olan bir bağış almış. Adamın iki koşulu olmuş; %10'unu QiYuan bünyesinde (QiYuan tahta üzerinde ve kağıtla oynanan oyunlarla ilgili bir resmi organizasyon! İlginç değil mi?) bir kütüphane kurulmasını istemiş, kalanının bir banka hesabında değerlendirilmesini ve gelirinin sadece ve sadece okulun mecburi harcamalarına ve uluslararası yarışmalara gidecek başarılı Çinli oyuncuların masrafları için harcanmasını istemiş (1993).
1997 Yılında QiYuan Akademisi dünya çaplı bir bilgisayar firmasından yıllık olarak bağış almayı başarmış ve parasal sıkıntıları tamamen ortadan kalkmış. (Bizim iş bankasından yıllık ne kadar bağış ya da destek aldığımızdan emin olmadığım için rakamları karşılaştırmak istemedim. Bu doğru olmazdı. Ama şu kadarını söylemeliyim ki bizim aldığınız göreceli olarak daha fazla gibi duruyor.)
Yakın zamanda plan kapsamında yapılan bazı şeyleri (bulabildiğim kadarıyla) şöyle sıralayabilirim;
Prime-Time'da büyük ulusal kanallarda bir saatten uzun süren satranç ustalarının konuştuğu programlar düzenleniyor. Tüm topluma satrancın uluslararası planda Çin'e yapacağı katkı bir şekilde aşılanıyor.
Eğitmenin eğitimi konusunda çok hassaslar. Bizdeki gibi kolay satranç eğitmeni olunamıyor. Çin'de yaklaşık bin (1000) tane satranç eğitmeni var, bunlarda sadece 300 tanesi en üst seviye eğitmen. Bugün itibariyle bu sayı kaç onu bulamadım. Ama şundan emin oldum ki "usta öğretici" olmak zor bir şey.
Her fırsatta devlet eliyle her yerde satranç turnuvaları düzenleniyor. Şehir birincilikleri, ulusal olayların yıldönümleri, bayramlar vb. ciddi sayıda turnuvalar düzenleniyor. Bu turnuvalar ciddi maliyet tutsa da özellikle yerel yönetimler bu konuda cimri değil. Xiangqi oynayan insanların sayısı 1998 yılında ilk kez bir turnuvada modern satranç oynayanlardan daha az olarak kaydedilmiş. Popülarite giderek artmış yani. Turnuvalara bir örnek; 2000'de 6.5 Milyon nüfuslu sanayi kenti Shenyang'da düzenlenen Asya Spor Festivali kapsamında sadece satranç oynayan 1500'den fazla kişi var. Festival iki hafta sürmüş tüm spor dalları için toplam harcanan para 25 milyon$.
QiYuan bünyesindeki kütüphaneye her yıl önemli sayıda uluslararası kitabın Çince çevirisi ekleniyor. Bu kitapların kopyaları tüm ülkedeki satranç merkezleriyle paylaşılıyor. Karpov'un bir kitabı 20.000'den fazla kopya dağıtılmış.
Ara ara Anand, Seirawan, Polgar, Short, Bareev gibi satrancın popüler isimleri davet ediliyor ve simültaneler vermeleri, konuşma yapmaları filan isteniyır. TV'lerde yayınlanıp halkın dikkatinin bu konuya çekilmesi sağlanıyor.
Sadece insanların değil bilgisayarların satranç dünyasında da söz sahibi olmak isteyen Çin Uluslararası Satranç Bilgisayarları Şampiyonalarına da ev sahipliği yapıyor. Mesela 16.Dünya Satranç Bilgisayarları Şampiyonası, 13.Bilgisayar Olimpiyatları, ve 2008 tarihli Bilgisayar Oyunları Konferansı gibi etkinlikleri isteyerek ve gayret göstererek kendi ülkelerinde yapılmasını sağlamışlar.
1.Dünya Akıl Sporları etkinliğine Pekin'de ev sahipliği yapmışlar. Etkinlikler o kadar çok ki yazmaktan sıkıldım. National Mind Sports, World Team Championships, Asian Indoor Games, Asian Games, Shangai-Bilbao Grand Slam Masters Finals vb.vb.
Peki altyapısal olarak bizden ne farkları var?
Resmi maçlarda ilk kez 1978 yılında Buenos Aires 23.Olimpiyatlarında bir GM yenebilmişler.
İlk GM 1990 yılında kazanılmış (GM Ye Rongguang).
Bakın bu çok enteresan; 2600 ELO psikolojik sınırını ilk kez 2000 yılında geçebilmişler.
2700 ELO sınırını 2007 yılında geçebilmişler (GM Wang Yue).
Şu anki rekorları GM Ding Liren ile 2751 ELO ve bu seviyeye Nisan 2015'te ulaşabilmişler.
Adamlar bu kadar kısa sürede dünyanın zirvesine çıkabiliyorlarsa bu yapılabilir bir şeydir.
Mesele bir sisteminizin olması gereğidir.
Bu konunun devam etmesinin Türkiye Satrancı açısından önemli olduğu düşüncesiyle bu tür bilgilerin herkes tarafından paylaşılması kanaatindeyim. Turnuvada su şişesini masada bırakan oyunculardan ya da başka konulardan daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir tespit: Mesele'nin piramitle bir bağlantısı da var. Onu ayrıca paylaşmak istiyorum izninizle.
Saygılarımla
(biri hariç)