15-09-2015, 22:56
Abdülkadir beyin her 2 yazısı (Çin ve Rusya değerlendirmeleri) akademik olarak çok ciddi düzeyde. Bu çerçevede özellikle yazarı kutluyorum, sanırım ülke satrancının uzun zamandır bu düzeyde çalışmalara / denemelere ihtiyacı var. Çünkü kimse kızmasın, insanlar aptallıklardan da aptallardan da bıktı.
İktisattaki "kötü para iyi parayı kovar" meselinin bir yansıması fikir ortamlarında da var. Genelde kötü fikir (veya fikirsizlik) iyi fikri kovuyor. Bu genel kalitesizliği ters yüz etmenin çok önemli araçlarında biri, yazı kalitesini elden geldiğince yukarı çıkartmaktır. Bunu başarmak lazım.
Birkaç küçük görüş sunmak istiyorum:
Çin, bu modeli salt satranç için uygulamıyor. Bir devlet politikası olarak geçen 2 olimpiyatta (ki 2008 olimpiyatları Pekin'deydi malum) özellikle yüzmede ciddi bir planlama ve çok sert bir sıçrama gerçekleşti.
Avustralya ve ABD'nin tekelini kırmak üzere, özellikle Avustralya'da yerleşik olan dünyanın en iyi hocaları ile anlaştılar. Hatta hocaların Çin'de yaşamaları ve ortama alışmalarındaki zorluğu çok rasyonel olarak öngörerek, hocaları Çin'e getirmek yerine, yüzücüleri Avustralya'ya gönderdiler.
Evet, devlet en iyi 20 küsur yüzücüyü ailelerinden ayırarak bir başka kıtaya gönderdi ve aylarca orada tuttu. Keza olimpik sporlar için hatırı sayılır bir bütçe ayırdı ama bunu çok disiplinli ve somut bir plana bağladı (Abdülkadir beyin yazdığı gibi, matematik başarıya bağladı).
İşin devlet desteğini ve planlamadaki başarısını aşağıda sayacağım çabalar da gösteriyor sanırım:
1) 2008 olimpiyatları Pekin'de yapıldı.
2) 2012 Londra olimpiyatlarında Çin yüzmede ABD'nin arkasından dünya ikincisi oldu. Avustralya 5. oldu
İki alt tespit.
a) ABD'nin halen yüzmede çok açık farkla liderliği Phelps'den kaynaklanıyor.
b) Sanırım dünyada 4 denize sahip olan tek ülke biziz, finale her zamanki gibi yine yüzücü çıkaramadık.
3) Geçtiğimiz 2 hafta önce Bolt ile Gatlin'in 3 ayrı finalini izlediğimiz ve atletizme doyduğumuz Dünya atletizm şampiyonası yine Pekin'de Kuş Yuvasında yapıldı ve ABD'nin bayrağı düşürdüğü 4 x 100 yarışında Çin 2.olmayı başardı.
Bu dalda yani 4 x 100 gibi dünyanın en zor atletik / takım branşında Jamaika'nın hemen arkasında ve favori ABD'nin ve Avrupa'nın ilerisinde olmak hakikaten mucize her ne kadar ABD diskalifye olmuş olsa da.
4) Çin halihazırda takım sporlarında ABD, Jamaika, Rusya, Almanya, İngiltere gibi ekol ülkelerin (ki arada Kenya, Etiyopya gibi başka nedenlerle atletizmde lider olan ülkeler de var) halen gerisinde.
Ama buna mukabil bireysel birçok sporda 2008 sonrası birden ortaya çıkıp, birçok branşı ele geçirdi. Senkronize dalma, halter gibi. Ha bu arada masa tenisinde zaten geçmişten bugüne dünya lideri konumunda ve voleybolda da çok iyiler.
Tabii bu arada özellikle 5-10 yaş arası yüzlerce Çin'li küçük çocuğun ailelerinden uzakta kamplara alınarak acımasızca eğitildiği yönünde eleştiriler var. Yüzücülerin su altında uzun süre nefessiz kalabilmesi için vakumlu mekanizma içerisinde saatlerce yüzmeye zorlandığı, protein diyeti ve steroid uygulaması dayatıldığı söyleniyor.
Keza kamplarda çocuklar ailelerinden uzakta ve eğitmenleri tarafından kötü muamele gördüğü de iddia ediliyor.
Buna karşı çıkanlar da, aşırı disipliner eğitimin Çin'de bir kültür olduğunu ve keman eğitimi alan küçük kızların da bu yapıda yetiştiğini, büyüyüp anne olunca aynı disiplini sonraki nesle uyguladığını anlatıyorlar. Ayrıca bu sert eğitime karşılık çocuğun ve ailesinin tüm ihtiyaçlarının Devlet tarafından güvenceye alındığı belirtiliyor ve anlaşılacağı gibi bu da, sistemi ayakta tutan başlı başına bir teşvik.
5) Son bir bilgi daha vereyim. Bu sene başında Tataristan'da yapılan Su Sporları Çin ABD'yi ilk kez uluslararası areneda geçti, genel su sporları madalya sayısında (Çin - ABD) çekişmesi 35 - 33, altın madalyalarda 15 - 13 sonuçlandı. Yılların Rusya'sı ise bu çekişmede 3.oldu.
Ve bunların hepsi 2008'den sonra oldu.
Her şey üst yapıdır. Ben (Ateş bey kızmasın) piramit kavramının eksik ve yanıltıcı olduğu görüşündeyim. Bir sportif sahada piramit benzetmesi sadece popülasyon istatistiği verir. Çözümü göstermez.
Bu bir düzlemdir ve bu düzlemde en alt düzeydeki amatörün sorunu, en tepe noktadaki idolden bağımsız değildir (sorun tipleri ve çözüm süreçleri ve metodları farklı olmakla birlikte).
Ve bu düzlemin dünya üzerinde söz sahibi olabilmesi çok ciddi üstyapı hareketine bağlıdır. Sanırım Lenin'in lafıdır: "bir devrim planı olmadan, bir devrim olmaz" .
Bir devlet politikası olmadan, bir kalkınma planı olmadan ve işe üstyapıdan başlamadan gidemezsiniz. Çin örneği de soğuk savaş yıllarındaki komünist ülkelerin örnekleri de açık üst-yapı örnekleridir ve doğrudur.
Tabii bu konunun toplum kültürü, dürüst siyasetçi, düzgün medya gibi ayakları var ama Çin örneği, makro başarının istenirse makul sürede gelebileceğini ispat ediyor.
Bu anlamda düşünmeye tahrik ettiği için Abdülkadir beyi tekrar tebrik edeyim.
Ve şu Burak Yılmaz mıdır nedir, acilen satılsın
İktisattaki "kötü para iyi parayı kovar" meselinin bir yansıması fikir ortamlarında da var. Genelde kötü fikir (veya fikirsizlik) iyi fikri kovuyor. Bu genel kalitesizliği ters yüz etmenin çok önemli araçlarında biri, yazı kalitesini elden geldiğince yukarı çıkartmaktır. Bunu başarmak lazım.
Birkaç küçük görüş sunmak istiyorum:
Çin, bu modeli salt satranç için uygulamıyor. Bir devlet politikası olarak geçen 2 olimpiyatta (ki 2008 olimpiyatları Pekin'deydi malum) özellikle yüzmede ciddi bir planlama ve çok sert bir sıçrama gerçekleşti.
Avustralya ve ABD'nin tekelini kırmak üzere, özellikle Avustralya'da yerleşik olan dünyanın en iyi hocaları ile anlaştılar. Hatta hocaların Çin'de yaşamaları ve ortama alışmalarındaki zorluğu çok rasyonel olarak öngörerek, hocaları Çin'e getirmek yerine, yüzücüleri Avustralya'ya gönderdiler.
Evet, devlet en iyi 20 küsur yüzücüyü ailelerinden ayırarak bir başka kıtaya gönderdi ve aylarca orada tuttu. Keza olimpik sporlar için hatırı sayılır bir bütçe ayırdı ama bunu çok disiplinli ve somut bir plana bağladı (Abdülkadir beyin yazdığı gibi, matematik başarıya bağladı).
İşin devlet desteğini ve planlamadaki başarısını aşağıda sayacağım çabalar da gösteriyor sanırım:
1) 2008 olimpiyatları Pekin'de yapıldı.
2) 2012 Londra olimpiyatlarında Çin yüzmede ABD'nin arkasından dünya ikincisi oldu. Avustralya 5. oldu
İki alt tespit.
a) ABD'nin halen yüzmede çok açık farkla liderliği Phelps'den kaynaklanıyor.
b) Sanırım dünyada 4 denize sahip olan tek ülke biziz, finale her zamanki gibi yine yüzücü çıkaramadık.
3) Geçtiğimiz 2 hafta önce Bolt ile Gatlin'in 3 ayrı finalini izlediğimiz ve atletizme doyduğumuz Dünya atletizm şampiyonası yine Pekin'de Kuş Yuvasında yapıldı ve ABD'nin bayrağı düşürdüğü 4 x 100 yarışında Çin 2.olmayı başardı.
Bu dalda yani 4 x 100 gibi dünyanın en zor atletik / takım branşında Jamaika'nın hemen arkasında ve favori ABD'nin ve Avrupa'nın ilerisinde olmak hakikaten mucize her ne kadar ABD diskalifye olmuş olsa da.
4) Çin halihazırda takım sporlarında ABD, Jamaika, Rusya, Almanya, İngiltere gibi ekol ülkelerin (ki arada Kenya, Etiyopya gibi başka nedenlerle atletizmde lider olan ülkeler de var) halen gerisinde.
Ama buna mukabil bireysel birçok sporda 2008 sonrası birden ortaya çıkıp, birçok branşı ele geçirdi. Senkronize dalma, halter gibi. Ha bu arada masa tenisinde zaten geçmişten bugüne dünya lideri konumunda ve voleybolda da çok iyiler.
Tabii bu arada özellikle 5-10 yaş arası yüzlerce Çin'li küçük çocuğun ailelerinden uzakta kamplara alınarak acımasızca eğitildiği yönünde eleştiriler var. Yüzücülerin su altında uzun süre nefessiz kalabilmesi için vakumlu mekanizma içerisinde saatlerce yüzmeye zorlandığı, protein diyeti ve steroid uygulaması dayatıldığı söyleniyor.
Keza kamplarda çocuklar ailelerinden uzakta ve eğitmenleri tarafından kötü muamele gördüğü de iddia ediliyor.
Buna karşı çıkanlar da, aşırı disipliner eğitimin Çin'de bir kültür olduğunu ve keman eğitimi alan küçük kızların da bu yapıda yetiştiğini, büyüyüp anne olunca aynı disiplini sonraki nesle uyguladığını anlatıyorlar. Ayrıca bu sert eğitime karşılık çocuğun ve ailesinin tüm ihtiyaçlarının Devlet tarafından güvenceye alındığı belirtiliyor ve anlaşılacağı gibi bu da, sistemi ayakta tutan başlı başına bir teşvik.
5) Son bir bilgi daha vereyim. Bu sene başında Tataristan'da yapılan Su Sporları Çin ABD'yi ilk kez uluslararası areneda geçti, genel su sporları madalya sayısında (Çin - ABD) çekişmesi 35 - 33, altın madalyalarda 15 - 13 sonuçlandı. Yılların Rusya'sı ise bu çekişmede 3.oldu.
Ve bunların hepsi 2008'den sonra oldu.
Her şey üst yapıdır. Ben (Ateş bey kızmasın) piramit kavramının eksik ve yanıltıcı olduğu görüşündeyim. Bir sportif sahada piramit benzetmesi sadece popülasyon istatistiği verir. Çözümü göstermez.
Bu bir düzlemdir ve bu düzlemde en alt düzeydeki amatörün sorunu, en tepe noktadaki idolden bağımsız değildir (sorun tipleri ve çözüm süreçleri ve metodları farklı olmakla birlikte).
Ve bu düzlemin dünya üzerinde söz sahibi olabilmesi çok ciddi üstyapı hareketine bağlıdır. Sanırım Lenin'in lafıdır: "bir devrim planı olmadan, bir devrim olmaz" .
Bir devlet politikası olmadan, bir kalkınma planı olmadan ve işe üstyapıdan başlamadan gidemezsiniz. Çin örneği de soğuk savaş yıllarındaki komünist ülkelerin örnekleri de açık üst-yapı örnekleridir ve doğrudur.
Tabii bu konunun toplum kültürü, dürüst siyasetçi, düzgün medya gibi ayakları var ama Çin örneği, makro başarının istenirse makul sürede gelebileceğini ispat ediyor.
Bu anlamda düşünmeye tahrik ettiği için Abdülkadir beyi tekrar tebrik edeyim.
Ve şu Burak Yılmaz mıdır nedir, acilen satılsın