04-03-2016, 13:52
Diğer spor dallarında da tüm lisanslı sporcu sayısının aktif sporcu sayısına oranı yetersizlik gösterebiliyor.
Tabloda sunulan spor dallarının çoğu okul temellidir!
Bazı spor dallarının kıyaslamasını yapınca şöyle bir tablo ortaya çıkar:
Basketbolda; 253.389 lisanslı sporcunun 3697 sine (% 014) …
İzcilikte; 124. Lisanslı sporcunun 32.955 ine (% 26) sına bu sporu yaptırabilmişiz. Yani her 4 sporcunun biri aktif…
Hentbol sporunda 103.243 lisanslı sporcunun sadece 8.884 ü bu sporu aktif yapıyor. Yani % 08...
Atletizm de 186.896 sporcunun 2869 u aktiftir. Her bin sporcunun sadece 15 i bu sporu aktif yapıyor. Yani bu da okul sporudur. Temel sporlardandır. Okullardaki beden eğitimi öğretmenlerince verilir. Her beden eğitimi öğretmeni bu eğitimi okul yıllarında almıştır. Buna rağmen devlet tarafından (MEB) okul programlarınca verildiğini düşünürsek tablodaki sayıları satrançla kıyasladığımızda başka bir yetersiz ve sağlıksız noktaya ulaşırsınız.
Şimdi sonuçlara bir bakalım:
Sunulan tablolardaki lisanslı sporcuların tamamına yakını okul kaynaklıdır ve buralardan spor kulüplerine yönlendirilmişlerdir. Ancak ilk lisans çıkarma sürecinden sonra o spor dallarında da doğal soğumalar ve kopmalar başlamış, zamanla yukarıda sunduğum oranlar oluşmuştur. Bazı sporcuların 2 yada 3-4 sporu birden yaptığını da görebilirsiniz.
Okulunda okul lisansı çıkarılan sporcular, sadece o yıl ve yine sadece okullar arası yarışmalara katılarak satranç sporculuklarını (?!) tamamlıyorlar. Sonra da sadece ilk ve son turnuvası için son derece kolay olan lisans sisteminden lisans çıkarıyorlar. Hatta bazı sporcuların kendileri için başkaları tarafından lisans çıkarıldığından haberi bile olmuyor.
Satranç okul temelli bir spor dalıdır. Ama ne yazık ki bunun temeli yapılan bir sözleşme ile deyim yerindeyse taşıma su ile çözümlenmeye çalışılmış ve 30 saatte yrd. antrenör yetiştirme gibi bir çözüm düşünülmüş.
Yani okullarda okuyan milyonlarca öğrenciye satrancı sunacaksınız ama bunun eğitimini üniversite öğrencilik yıllarında almamış, sadece 30 saatlik derste alacak öğretmenlerle vereceksiniz…
Ama aynı şeyi bir futbol, basketbol, voleybol, izcilik için söyleyebilir misiniz?
Birinde eğitimi almamış eğitmen-antrenörlerle bu işe soyunurken, diğerlerinde ise bunun eğitimini almış eğitimci-antrenörler ile bu eğitimi vereceksiniz…
Üstelik bu süreç 2005 ten çok önce diğer spor dalları için geçerliyken, satrançta sadece 2005 ten sonrası geçerlidir.
Antrenörlerin çoğu öğretmendir. Bu rakam sizi yanıltmasın. Çünkü sportif satranç aşamasından çok önce olan, okul satrancı ile ilgi alanları sınırlıdır.
Bunun için bir yeterlilik kıyaslaması yapamazsınız!
Bu açıdan bakınca satrancı taşıma suyla çevrilen değirmene benzetebilirsiniz. Devlet temeli yok!
Ama devletin eğitim programlarında olan diğer spor dallarıyla gerçekçi olarak kıyaslarsanız farklı noktalara varırsınız.
Ortada gerçek bir büyüme olduğu açıktır.
Ama aynı şeyi gelişme için söyleyemiyorum.
Bunun en öncelikli sebebi, devlet eğitim programlarına giremeyen satrancın bu gün burada söz konusu tabloda devlet desteğindeki diğer spor dallarıyla kıyaslanması talihsizliğidir.
Okul temelli olan satrancın;
Öz üretim sürecinde, ne istikrarlı süreklilik arz eden sporcu-antrenör-hakem yetiştirdiğine, ne de süreklilik arz eden bir eğitim planlama- programlamasına ve kaynak aktarımına rastlayamıyoruz.
Çok özel şartlarda yetiştirilen sporcularımız hariç tabi.
Sonuçta lisans çıkarılmış sporcu sayısına oranla aktif sporcu sayılarının ortaya konduğu bir tablonun, başarı ya da başarısızlığı göstermesi için yeterli olduğunu düşünmüyorum.
Selam ve saygılarımla
Tabloda sunulan spor dallarının çoğu okul temellidir!
Bazı spor dallarının kıyaslamasını yapınca şöyle bir tablo ortaya çıkar:
Basketbolda; 253.389 lisanslı sporcunun 3697 sine (% 014) …
İzcilikte; 124. Lisanslı sporcunun 32.955 ine (% 26) sına bu sporu yaptırabilmişiz. Yani her 4 sporcunun biri aktif…
Hentbol sporunda 103.243 lisanslı sporcunun sadece 8.884 ü bu sporu aktif yapıyor. Yani % 08...
Atletizm de 186.896 sporcunun 2869 u aktiftir. Her bin sporcunun sadece 15 i bu sporu aktif yapıyor. Yani bu da okul sporudur. Temel sporlardandır. Okullardaki beden eğitimi öğretmenlerince verilir. Her beden eğitimi öğretmeni bu eğitimi okul yıllarında almıştır. Buna rağmen devlet tarafından (MEB) okul programlarınca verildiğini düşünürsek tablodaki sayıları satrançla kıyasladığımızda başka bir yetersiz ve sağlıksız noktaya ulaşırsınız.
Şimdi sonuçlara bir bakalım:
Sunulan tablolardaki lisanslı sporcuların tamamına yakını okul kaynaklıdır ve buralardan spor kulüplerine yönlendirilmişlerdir. Ancak ilk lisans çıkarma sürecinden sonra o spor dallarında da doğal soğumalar ve kopmalar başlamış, zamanla yukarıda sunduğum oranlar oluşmuştur. Bazı sporcuların 2 yada 3-4 sporu birden yaptığını da görebilirsiniz.
Okulunda okul lisansı çıkarılan sporcular, sadece o yıl ve yine sadece okullar arası yarışmalara katılarak satranç sporculuklarını (?!) tamamlıyorlar. Sonra da sadece ilk ve son turnuvası için son derece kolay olan lisans sisteminden lisans çıkarıyorlar. Hatta bazı sporcuların kendileri için başkaları tarafından lisans çıkarıldığından haberi bile olmuyor.
Satranç okul temelli bir spor dalıdır. Ama ne yazık ki bunun temeli yapılan bir sözleşme ile deyim yerindeyse taşıma su ile çözümlenmeye çalışılmış ve 30 saatte yrd. antrenör yetiştirme gibi bir çözüm düşünülmüş.
Yani okullarda okuyan milyonlarca öğrenciye satrancı sunacaksınız ama bunun eğitimini üniversite öğrencilik yıllarında almamış, sadece 30 saatlik derste alacak öğretmenlerle vereceksiniz…
Ama aynı şeyi bir futbol, basketbol, voleybol, izcilik için söyleyebilir misiniz?
Birinde eğitimi almamış eğitmen-antrenörlerle bu işe soyunurken, diğerlerinde ise bunun eğitimini almış eğitimci-antrenörler ile bu eğitimi vereceksiniz…
Üstelik bu süreç 2005 ten çok önce diğer spor dalları için geçerliyken, satrançta sadece 2005 ten sonrası geçerlidir.
Antrenörlerin çoğu öğretmendir. Bu rakam sizi yanıltmasın. Çünkü sportif satranç aşamasından çok önce olan, okul satrancı ile ilgi alanları sınırlıdır.
Bunun için bir yeterlilik kıyaslaması yapamazsınız!
Bu açıdan bakınca satrancı taşıma suyla çevrilen değirmene benzetebilirsiniz. Devlet temeli yok!
Ama devletin eğitim programlarında olan diğer spor dallarıyla gerçekçi olarak kıyaslarsanız farklı noktalara varırsınız.
Ortada gerçek bir büyüme olduğu açıktır.
Ama aynı şeyi gelişme için söyleyemiyorum.
Bunun en öncelikli sebebi, devlet eğitim programlarına giremeyen satrancın bu gün burada söz konusu tabloda devlet desteğindeki diğer spor dallarıyla kıyaslanması talihsizliğidir.
Okul temelli olan satrancın;
Öz üretim sürecinde, ne istikrarlı süreklilik arz eden sporcu-antrenör-hakem yetiştirdiğine, ne de süreklilik arz eden bir eğitim planlama- programlamasına ve kaynak aktarımına rastlayamıyoruz.
Çok özel şartlarda yetiştirilen sporcularımız hariç tabi.
Sonuçta lisans çıkarılmış sporcu sayısına oranla aktif sporcu sayılarının ortaya konduğu bir tablonun, başarı ya da başarısızlığı göstermesi için yeterli olduğunu düşünmüyorum.
Selam ve saygılarımla
- MATRANÇ -