06-03-2016, 22:11
(Son Düzenleme: 06-03-2016, 22:16, Düzenleyen: M.Aşkın TAŞAN.)
(06-03-2016, 15:44)EnisBilyap Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...
Benim kanıma göre; yardımcı antrenörler ilkokul birinci, ikinci sınıf öğrencilerine satrancı tanıtma, sevdirme ve temel bilgileri öğretmek açısından çok önemli bir misyonu üstlenmektedirler. Zaten satrancı turnuvalarda oynamaya başlayan ve 1100-1200 seviyesine ulaşan çocuklar, ya bulundukları yerlere yakın satranç merkezlerine devam edeceklerdir ya da kendi imkanlarıyla yola devam edeceklerdir. Fakat kursa katılıp, sertifika alıp, kendi okul öğrencilerine satranç dersi vermekte ne zarar var, öğretmenler zaten sınıf öğretmenliği eğitimini almışlar, pedagojik donanımları var, çocukları tanıyorlar.
Bu gelişme beni şu açıdan heyecanlandırdı, doğal zeminde yani okullarda milyonlarca öğrencinin satranç ile tanışmasına fırsat var. Sevmeyenler, beğenmeyenler bırakabilir, ya sevenler, satranç oynamaktan mutlu olanlar??
Ben bu konuya, fazla sayıda yardımcı antrenör konusuna yukarıdaki sebeplerden dolayı olumlu bakıyorum.
Ana sınıfına giden, 5 yaş grubunda satrancı öğrenip oynayan çocuklar olduğuna göre, 50 saat eğitim alıp ilkokul öğrencilerine satrancı anlatmak zor olmamalı.
Bütün mesele antrenör [color=#ff3399]gelişim [/color]seminerlerinin tam anlamıyla yapılabilmesi, son derece hassas ön çalışma ve sınavlarla bir üst seviye belgesi verilmesidir.
Tamamen katılıyorum.
Ancak eklemek istediğim bazı konular da mevcuttur.
...
[font=Verdana]Satranç sporu dediğiniz zaman bundan çok değil, 20 sene öncesine kadar bu kadar çok lisanslı sporcu, antrenör ve hakem elbette yoktu. Sayıları üç haneli sporcu sayısı, iki haneli antrenör ve hakemden bahsedebilirdik. Bir ilde turnuva düzenlenebilmesi için başka illerden yetkili ve bilgili insanlar gönüllü olarak gelirdi (Sevgili İsmet ARVİT'İ derin sevgi ve selamlarımla burada anmak isterim).
[/font]
[font=Verdana] Kimisi sadece konaklama karşılığı bu işi yapar, kimisine de bulunmuşsa sponsordan ödeme yapılırdı. Dernekler bu işin en iyi ve en düzgün yapıldığı yerlerdi. Doksanlı yılların ortasından bir on sene daha öncesine giderseniz il birinciliklerinde lisan falan da aranmıyordu. Belki de o zamanlarda bile aktif sporcu sayısı şimdi yayınlanan sayıdan da fazla olabilirdi. Sadece Türkiye Birinciliği maçlarında katlanabilen fotoğraflı lisans vardı. Hala saklarım, lisans numaram 360 idi.Federasyon yoktu, il temsilcilikleri yoktu.
[/font]
[font=Verdana] Kurallar o zamanların en tecrübeli satranççılarına danışılır ya da yabancı yayınlardan tercüme edilerek kural maddeleri oluşturulur, gönüllülük esasına göre hakemler görev alırdı. Bazen yarışmacıların da hakemlik yaptığını çok gördüm. Çünkü eşlendirme kartlarının yayılması için özel sahneler ve çok kişinin birlikte çalışması gerekirdi. Sıradaki tur'a geç kalınmaması için görev paylaşımı gerekirdi. Bilgisayar yoktu. Tüm turlar ve duyurular elle yazılırdı.
[/font]
[font=Verdana] Belli bir standart eğitim alınmadan kendisini il müdürlüğünden aldığı resmi yazıyla o ilin satranç düzenleme kurulu başkanı seçtiren insanların düzenlediği turnuvaları hatırlarım. Düzmece ve çakma turnuvalar yapılmış, ülkemizde ilk çıktığı yıllarda UKD hesaplamalarına bile gönderilmişti. Çok itirazlar olmuş, isimlerini veremeyeceğim illerden bazı insanlar zan altında kalmıştı.
[/font]
[font=Verdana]Kaç sporcu vardı, derseniz bilmiyorum. Ama İstanbul'u ayrı tutarsak içlerinde; İzmir, Ankara,Adana, Balıkesir, Antalya, Bursa gibi illerde yapılan il birinciliklerinde hatırı sayılır bir katılım vardı. Yaş ortalamasının en az 25-30 olduğunu söyleyebilirim. Ekol olmuş saygın insanlar vardı. Tabi bugünkü gibi 8-14 yaş grubundan katılım yoktu ya da tek tük olarak çok azdı.
[/font]
[font=Verdana]Aynı yıllarda toplam sayısı 20-25'i geçmeyen diğer spor dalları ise belli bir federasyona ve il ajanlıklarına (temsilcilik) sahip oldukları için her türlü program dahilindeki resmi etkinliklerini kendilerine ayrılan bütçeden karşılar, uluslararası karşılaşmalara bile devlet desteği ile giderlerdi.[/font]
[font=Verdana]Devlet o zamanlar satrancı tavla ve dama gibi tahta kutu üzerinde oynanan bir oyun sanıyordu. Hatırlarım, "-Bir federasyon kuralım, bu işin öncülüğünü biz yapalım!" diyen bir çok duayen ve öncü saygın insana "-Yarın tavlacılar da gelirse ne cevap veririz?" diyen yetersiz ve etkisiz bürokratlar vardı.
[/font]
[font=Verdana]Buna rağmen seksenli yılların hemen başından itibaren çok kaliteli sporcuların yetiştiği TÜRKİYE OKULLAR ARASI SATRANÇ BİRİNCİLİĞİ yapılırdı.
[/font]
[font=Verdana]Zamanla satranç devlete bağlandı ve federasyonu kurulunca bazı kurumsal bilgiler ve uygulamalar merkezden değil, temsilcilikler aracılığıyla düzenlenmesi uygulamasına geçildi. Diğer spor dallarında bu uygulama çok öncesinden vardı. Ama satrançta bu yeni uygulanmaya başlamıştı.[/font]
[font=Verdana]2005 senesine kadar sayılar hiç tartışılmadı! Ne sporcu, ne antrenör ne de hakem, hatta kulüpler dernekler ve satranç merkezleri bile...
[/font]
[font=Verdana]Ne zaman satranç MEB PROTOKOLU ile okullara geldi, o zaman bazı şeyler değişmeye başladı.[/font]
[font=Verdana]Satranç okullaştı ve okul şartlarına uyum sağlamak zorunda kaldı. Tıpkı okul bahçesinde hazırlanmak zorunda kalan okulun futbol,basketbol, voleybol takımları gibi...[/font]
[font=Verdana]Satrancın sahası alt yapısı yoktu. Sadece sınıflar ve okul imkanlarına göre varsa bir salon, kantin, ya da bir oda; sene boyunca çalışabileceğiniz sınırlı hafta ve ders sayısı; satrancı ancak temeliyle tanıştırabileceğiniz bir öğrenci kitlesi ve çok sınırlı bir eğitim verebileceğiniz bir eğitimci ordusu...
[/font]
[font=Verdana]Tüm bunlar önce okulda başladı. O yaş grubuna teoriyi ancak kendi alanında en yetkin satranççılarla verebilirsiniz.
O yaş grubundaki çocuk teorinin değil, hareketin içinde olmak ister. Erken yaşta henüz temel sporculuk eğitim döneminin bitmeden turnuvalara katılma isteği ve eğiliminin temel sebebi budur.
Bunun dizginlenmesi, doğru programlanması ve en doğru seçimlerden sonra sportif satranca başlatılması gereklidir.[/font]
[font=Verdana]Ama bu olmadı. Olamadı!
[/font]
[font=Verdana]Çünkü çocuk o haliyle satrancı sevdi. İçindeki kazanma arzusu onu kamçıladı. Madalya, kupa ve ödül kazanan büyüklerini gördükçe de bu yarışmalara katılma isteği kaçınılmaz oldu.
[/font]
[font=Verdana](Yakup Hocam,
Okul kökenli derken bunları anlatmak istedim!)
[/font]
[font=Verdana]Ama zamanla satrançla tanışan her 10 çocuktan en az 7-8 i lisans çıkararak turnuvalara katıldı. Kızlarda bu sayı daha da düşüktü. Ama onlarda da zamanla bu sayı yükseldi. Çünkü en baştan beri ayrı kategorileri oluşturulmaya başlandı.
[/font]
[font=Verdana]Kızlarımızdaki başarı orantılandığında erkeklerden geri kalmadığı görülecektir.[/font]
[font=Verdana]...
[/font]
[font=Verdana]Fakat sonra ne oldu?[/font]
[font=Verdana] İlk katılım tadını alan sporcuların bir kısmı bu sporda uzun yıllar kalıcı oldu. Fakat büyük bir kısmı ise ne yazık ki satrançtan uzaklaştı. Kızlar çok daha önceki yaşlarda, erkeklere göre başka etkinliklere yöneldi. Bir kısmı satrancı unuttu bile...[/font]
[font=Verdana]Her okuldan turnuvalara kayıt aşamasında çok sporcu kayıt edildi. Ama katılımlardan da görüleceği gibi bu sayı gerçek sayı değildi.Tüm kayıt aşamasındaki sayı ile turnuva başlangıcı sayısı aralarında neredeyse %30-40 lara varan düşüşler yaşandı. İlk kez turnuvaya katılıp bırakanlarla birliktedir bu 484.430 sayısı...Bir çoğu belki de zamanla aktif listeden çıkarılacaktır.
[/font]
[font=Verdana]Tabi ödenek alabilmek için il müdürlüklerinin de çabaları oldu lisanslı sporcu sayılarının artışlarında...
Ama önemli olan kalıcılığı ve kaliteyi yakalayabilmektir!
Tabi bunun içinde çağdaş ve kaliteli devlet politikalarınızın olması gereklidir. Bu anlamda devlet politikası yetersizdir. Temele inmedikçe taşıma suyla dönmez.
[/font]
[font=Verdana] [/font]
[font=Verdana]Sonuç olarak okul satrancı ile , sportif satrancı karıştırmamak gerek. Sayılar toptan olarak sunulmuş. Antrenörler de öyle, hakemler de...
[/font]
[font=Verdana] Yıllarca verilen yardımcı antrenör kurslarında gördüm ki, bu kurslara katılan çok farklı branştan öğretmenler çok farklı amaçlar uğruna bu kurslara gelmişler. Yaptığım anketlerden bilirim. Kimisi gerçekten okulunda çalışmak satrancı yaymak için bu kurslara gelmiş. Tabi başımızın üstünde yeri vardı. Hak edenler rahatlıkla amaçlarına ulaştılar. Yardımcı antrenörlük aşamasından çok öte olanlar bile bu belgeyi yeterli görerek geldiler kurslara.
[/font]
[font=Verdana]Ama belgeyi hak edenlerin bir çoğu da bu çalışmaları okullarında yapacak ortam ve zaman bulamadılar. Örneğin matematik branşındaki ihtiyacı her zaman bilirsiniz. Okulun tek ya da iki matematikçisinden biriyseniz yüklü ders programından vakit bulamazsınız. Keza beden eğitimciyseniz zaten hiç vaktiniz yoktur. Diğer branş çalışmalarından satranç okul takımı kurmaya da çalışmaya da sıra gelmez. Kendimden bilirim!
[/font]
[font=Verdana] Belge alma amaçlarından bazıları da kendilerini ilgilendiren mesleki beklentilerdi. Böyle bir olanak açılmıştı yönetmeliklerde.Onlar da bu haklarını kullanmayı düşündüler. Ama doğru ama yanlış onların sorunudur bu.
[/font]
[font=Verdana]Bu gün okullarında bu çalışmayı çok iyi yapanların yanı sıra, elbette istismar edenler de vardır. Bunun resmi takibini kendi kurumları içinde MEB yapar. MEB bir ders ve bir etkinlik için federasyondan sadece kendi personelinin eğitimini talep etmiştir. Denetimini de teftişini de kendisi yapar, TSF değil![/font]
[font=Verdana]Federasyonun buna yetkisi yoktur ki! Okul içi yönetimi ve uygulamayı denetleyemez![/font]
[font=Verdana]TSF sadece kendi kurslarındaki süreci denetleyebilir ! Zaten bu da TSF Eğitim Kurulunun son zamanlarda getirdiği ve uygulanmasını yönetime kabul ettirdiği bir yeniliktir.[/font]
[font=Verdana]...
[/font]
[font=Verdana]OKUL SATRANCI[/font][font=Verdana], bu ülkedeki çocuklarımızın satrançla tanışabileceği en geniş bir alt yapı ağıdır.Bu anlamda kurulan OKULLARARASI SPOR FEDERASYONLARININ tüm spor dallarındaki sporcu sayılarına kazandırdığı artış göz arde edilemez.
Ama,
[/font]
[font=Verdana]GERÇEK SATRANÇ EĞİTİMİ[/font][font=Verdana] ise bu alt yapıdan çıkacak farklı yetenekli sporcu-öğrencilerin kulüp, dernek ya da satranç merkezlerine yapılacak doğru ölçekli seçimler ve yönlendirmelerle oluşturulacak bir üst yapıda mümkün olabilir.
[/font]
[font=Verdana]Saygı ve selamlarımla[/font]
- MATRANÇ -