23-08-2016, 11:21
Aslında demek istediğimi örneklerle çok güzel ifade etmişsiniz Ateş Bey. burada ne oyuncuya, ne hakeme, ne antrenöre güven yok. Keşke herşey daha şeffaf olsa, hakemlerle oyuncular arkadaşlık seviyesinde yürütse.
ama büyük bir ayrışma var maalesef.
çok haklısınız ki bu satranç ortamında maç satmalar, daha önce ifade ettiğim gibi saygısızlıklar ama cidden federasyon nezdinde hiçbir şey yok.
başımdan geçen iki olay:
1) Gebze turnuvasında 2000 küsür bir gençle oynuyorum ve yendim. centilmence elimi uzattım rakip bakmadan masadan kalktı gitti (ki bundan bir önceki sene de anı turnuvada aynı olay başıma geldi) ama iş bu ya bu oyuncunun yakın bir akrabası Turnuva'nın ya gözlemcisi, ya hakemi. ben izmitliyim başhakem ve herkes tanıdık. dedim dilekçe vermek istiyorum, bu arkadaştan şikayetçiyim. neyse sonuçta veremedim. (ikna ettiler birşey çıkmaz diye)
2) Türkiye Kulüpler Şampiyonasında rakip takibin kaptanı 55-60 yaşlarında maçtan önce bana geldi bayan masanız kaybetsin biz maçı 7-1 kaybedelim bende gayet doğal olarak yüzüne güldüm ve duymamış olayım dedim. sonra maç 6-1 falan son bayan masa kalmış. ben kantinde çay içiyorum aynı ilin başka bir takımının oyuncusu geldi sizin bayan masayı abluka altına almışlar rahatsız ediyorlar dedi. hakemler etrafta. rakip takımın bütün oyuncuları masanın başında (ki sadece kaptanların bu hakkı var) indim masanın başına. bizim oyuncu taş önde rakip oyuncu sürekli beraberlik teklif ediyor ben bizim oyuncu geldi srdu ne yapayım diye? bende oyna dedim (tamamen hakem nezaretinde) sonra rakip takımın kaptanı beni oyuncuma hamle söylemekle itham etti (Ki ben zaten maça oyuncum bir taş önde iken geldim) neyse benim de ağzımdan bu arkadaşa! karşı Şerefsiz kelimesi çıktı. gittik başhakemin odasına ben gene dedim dilekçe veriyorum işlem başlatılsın. gene bir şey olmadı
maç sat diyenlere 2002 senesinde eğer bana böyle bir teklifle gelen olursa onu deşifre edeceğimi söyledim. neyse ondan sonra böyle bir teklif duymadım.
cidden yönetmelikleri okumadım ama bu oyun bir sporsa bir etik yönetmeliğinin olduğunu varsayıyorum. ama bu kadar olay yaşanırken, Suat Atalık dışında uygulandığına bir olay bilemedin iki olay duyduk.
o yüzden ben kuralların tam uygulanması yönünde fikir beyan ediyorum (tüm düşünce yapıma aykırı olmasına rağmen).
ama işte gene karşımıza büyük bir güven konusu çıkıyor. cidden sorun büyük ve ciddi ciddi konuşulmalı düşüncesindeyim.
satranç nereye gidiyor? oyuncular, hakemler, antrenörler nasıl daha etik seviyeye çekilebilinir? cidden herkes normal sporcu olsa (centilmen) zaten belki bu olayı veya böyle olayları tartışmıyor olacağız.
ama büyük bir ayrışma var maalesef.
çok haklısınız ki bu satranç ortamında maç satmalar, daha önce ifade ettiğim gibi saygısızlıklar ama cidden federasyon nezdinde hiçbir şey yok.
başımdan geçen iki olay:
1) Gebze turnuvasında 2000 küsür bir gençle oynuyorum ve yendim. centilmence elimi uzattım rakip bakmadan masadan kalktı gitti (ki bundan bir önceki sene de anı turnuvada aynı olay başıma geldi) ama iş bu ya bu oyuncunun yakın bir akrabası Turnuva'nın ya gözlemcisi, ya hakemi. ben izmitliyim başhakem ve herkes tanıdık. dedim dilekçe vermek istiyorum, bu arkadaştan şikayetçiyim. neyse sonuçta veremedim. (ikna ettiler birşey çıkmaz diye)
2) Türkiye Kulüpler Şampiyonasında rakip takibin kaptanı 55-60 yaşlarında maçtan önce bana geldi bayan masanız kaybetsin biz maçı 7-1 kaybedelim bende gayet doğal olarak yüzüne güldüm ve duymamış olayım dedim. sonra maç 6-1 falan son bayan masa kalmış. ben kantinde çay içiyorum aynı ilin başka bir takımının oyuncusu geldi sizin bayan masayı abluka altına almışlar rahatsız ediyorlar dedi. hakemler etrafta. rakip takımın bütün oyuncuları masanın başında (ki sadece kaptanların bu hakkı var) indim masanın başına. bizim oyuncu taş önde rakip oyuncu sürekli beraberlik teklif ediyor ben bizim oyuncu geldi srdu ne yapayım diye? bende oyna dedim (tamamen hakem nezaretinde) sonra rakip takımın kaptanı beni oyuncuma hamle söylemekle itham etti (Ki ben zaten maça oyuncum bir taş önde iken geldim) neyse benim de ağzımdan bu arkadaşa! karşı Şerefsiz kelimesi çıktı. gittik başhakemin odasına ben gene dedim dilekçe veriyorum işlem başlatılsın. gene bir şey olmadı
maç sat diyenlere 2002 senesinde eğer bana böyle bir teklifle gelen olursa onu deşifre edeceğimi söyledim. neyse ondan sonra böyle bir teklif duymadım.
cidden yönetmelikleri okumadım ama bu oyun bir sporsa bir etik yönetmeliğinin olduğunu varsayıyorum. ama bu kadar olay yaşanırken, Suat Atalık dışında uygulandığına bir olay bilemedin iki olay duyduk.
o yüzden ben kuralların tam uygulanması yönünde fikir beyan ediyorum (tüm düşünce yapıma aykırı olmasına rağmen).
ama işte gene karşımıza büyük bir güven konusu çıkıyor. cidden sorun büyük ve ciddi ciddi konuşulmalı düşüncesindeyim.
satranç nereye gidiyor? oyuncular, hakemler, antrenörler nasıl daha etik seviyeye çekilebilinir? cidden herkes normal sporcu olsa (centilmen) zaten belki bu olayı veya böyle olayları tartışmıyor olacağız.